Prens emretti, Dünya Kupası'nın açılışını yaptım

Rusya'da turnuva öncesi yapılan bir organizasyonun haberini yapmaya giderken, nasıl haberin ana öğesi oldum? Bursaspor'un transfer edemediği Pearce'i takımıma nasıl transfer ettim? Dünya Kupası'nın gerçek açılışını yapmamı hangi prens emretti? Hepsi bu keyifli yazıda...

Abone ol

MOSKOVA - Dünya Kupası açılış maçına bir kala, arkadaşım Robert üyesi olduğu Avrupa Futbol Taraftarları Birliği'nin (FSE) basın toplantısı yapacağından bahsederek beni de toplantıya davet etti. FSE 13 Haziran'dan itibaren bir ay boyunca FIFA Dünya Kupası fikstürüyle paralel ilerleyen ve FIFA'nın Dünya Kupası'na alternatif olarak bir turnuva organizasyonu hazırlamıştı. Toplantı bitiminde de Dünya Kupası resmi açılış maçı fikstüründeki gibi Rusya ve Suudi Arabistan takımlarının yapacağı maça gidileceğini söyledi. Takımlar Rusya'ya gelmiş taraftarlardan oluşacaktı tabii ki. Tam da aradığım etkinlikti. Gerçek Dünya Kupası taraftarları, bu festivalin ruhunu nasıl yaşayacaklardı ve ben onları tam olarak nerede bulacaktım diye düşünürken fırsat ve haber ayağıma gelmişti.

Basın toplantısı

HALI SAHAYA ADAM BİLE TOPLADIM

Toplantının yapılacağı yere gitmek için dışarı çıktım ve otobüsüme atladım. Yolda olduğumun haberini vermek üzere Robert'a bir mesaj attım. Hemen beni aradı: “Abi Suudi Arabistan takımı maça gelemiyor. Nedenini anlatırım. Onlar gelemiyor diye maçı iptal etmek istemiyoruz. Takım kurmaya çalışıyoruz. Esas sorum şu: Top oynar mısın? ”

En son bilmem kaç sene önce son dakikada bir halı saha maçına adam yok diye davet edilmiştim sanırım. Yanımda futbol ayakkabım yoktu, ama ne fark ederdi ki? Ayakkabı dışında bir şort bir tişört idare ederdi. Maksat maçın bir parçası olmaktı. Hem zaten bana her türlü yardıma hazır Robert'i kırmam kafamı kırmamla eş değer olurdu. Kafamın kıymetinden değil de Robert'i kırmak hiç olmazdı. “Evet! Oynuyorum” dedikten sonra, bir başka halı sahaya adam toplama klasiğini de ben ona sordum: “Adam lazımsa birilerini çağırayım mı?” Bana bak hele! Daha Rusya'ya dün gelen adam, hem halı sahaya gidiyordu hem de lazımsa adam çağırayım, mı diyordu? Robert tereddüt etmeden, “Çağır çağır takım kuruyoruz...” deyince okurumuz Mehmet'in oğlunu da davet ettim. Henüz üniversite öğrencisi adayı olan Deniz de sınavını bitirir bitirmez geleceğini söyledi. Takım kuruluyordu yavaştan.

SUUDLARIN İPTAL NEDENİ PRENS

Basın toplantısında FSE, önce organizasyonun işlevini ve Dünya Kupası için ve sırasında ne tür bir role sahip olduklarını anlattıktan sonra sıra kilit açıklamaya gelmişti. Dünya Kupası şehirlerinde belirlenen günlerde ve Dünya Kupası fikstürüyle paralel olarak, taraftarlar arası bir kaynaşma sağlamak amacıyla, taraftarlarca kurulacak 'milli' takımların dostluk maçları yapacağını belirttiler. Açılış maçında sahada olması beklenen ancak gelemeyeceklerini son dakikada bildiren Suudi Arabistan takımının bir hayli ilginç iptal gerekçesini açıkladılar: Suudi Arabistan Prensi şehre indiğinde tüm vatandaşlarını görmek istediğinden hepsini ayağına çağırmış. Gelmemeleri durumunda sorun yaşanabileceği korkusundan maça çıkamayacaklarını belirtmişler.

TAKIM ARKADAŞIM BURSASPOR'UN KIYISINDAN DÖNDÜ!

Prens'in emriyle sahada yerimi almak üzere Sovyet Rusya'nın efsane takımlarından Torpedo Moskova'nın maçlarını oynadığı sahaya doğruyola koyulduk. Girişinde Beyaz Pele lakabıyla da bilinen, kanıt gösterilememesine karşın hakkında çıkarılan taciz iddiasından dolayı 1958'deki Dünya Kupası yerine 20 yıl boyunca Lenin'in kurduğu çalışma kampına Gulag'a gönderilen ancak 5 yıl sonra serbest bırakılan Eduard Streltsov'un heykelinin bizi karşıladığı spor alanına girince ilk defa bir maç için bir araya geldiğimiz takım arkadaşlarımızla buluştuk.

İnternet medyasının en eğlenceli ve nev-i şahsına münhasır futbol kanalı COPA 90'ın sunucularından Heath Pearce'ı görür görmez tanıdım. Ekipteki diğer arkadaşları da sima olarak tanıyordum. Uzun zamandır takip ettiğim COPA 90 ekibi ile maça çıkmak keyifli olacaktı. Maç öncesi soyunma odasında beyaz tişört beyaz şortlarımızı giyerken kendimi, hikayesini Zafere Kaçış filminden bildiğim Dinamo Kiev takımı oyuncularından biri gibi hissettim. Ruh hali ve roller biraz farklıydı tabii.

Heath Pearce ile birlikte

Sahaya çıkıp ısınırken, eskiden futbolcu olduğunu bildiğim ABD'li Heath, Bursaspor'a transfer olamama hikayesini anlatmaya başlayınca kimle aynı takımda olduğum kafama dank etti. Menajer hatasından dolayı takıma gidemediğinin vurgusuyla Jozy Altidore'ya Bursaspor kapısını açan kişi olduğu bilgisini de verdi. Şu işe bak, Bursaspor'un kapısından dönen adamla Rusya'da halı sahaya çıkıyordum! Sahaya yürürken Hakan Şükür'ün bir süre önce ABD medyasına verdiği röportajı hatırlattı. Dünya Kupası tarihinin en hızlı golünü atan Şükür'ün Gülen Cemaati ve AKP ile olan ilişkisi hakkında herkesin bildiklerini ona aktarınca hayrete düştü ve kafası karıştı.

BREZİLYA GİBİ TAKIMIZ!

Üç farklı saha ve kaça kaç oynayacağımıza nihayet karar verdikten sonra maça başladık. Tam bir halı saha takımıydık. Kalecimizi bile rakip vermişti bize. Çabucak dağılacağı her halinden belli, sahaya yayıldık. Ama herkes bir o kadar da kendinden emindi! Rakip ise tam takım formalarını geçirmiş Ruslardan kuruluydu. Birbirleriyle aynı takımda yıllardır oynadıkları her halindenanlaşılan ekip kondisyondan düşen bizlerin ikinci yarıdaki katenaçyo* girişimimize pek acımadı. İlk yarısı 3-0 biten maçta ikinci yarıya 1 gol atarak başlayınca "Liverpool mucizesi Rusya'da kendine bir beden bulabilecek mi?" diye düşünsek de takımda bir Gerrard yoktu. Skor 7-1'e geldiğinde ise takıma kısa bir moral konuşması yaptım: “Üzülmeyin beyler, gayet iyiyiz. Brezilya da 7-1 yenilmişti ama bakın Rusya'da en büyük favori onlar!”

Yediğimiz gollerin sayısını 7-1'den sonra bıraktım. Brezilya gibi takımdık ne de olsa! Önemli olan skor değil sahada olmaktı. Dünya Kupası'nın gerçek açılış maçını yapan taraftarlar olarak yorgun ama gururlu bir şekilde evin yolunu tuttuk.