Peker 'oluk oluk kan' davasına gitmedi

Sedat Peker'in barış akademisyenlerine yönelttiği "Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız" tehdidiyle ilgili dava başladı. Peker duruşmaya gitmezken, çok sayıda akademisyen mahkemeye ortak beyanda bulundu. Akademisyenlerin avukatı Peker'in duruşmaya neden gelmediğini sorarak yakalama kararı alınmasını istedi.

Abone ol

DUVAR - Organize suç örgütü lideri olmaktan hüküm giyen Sedat Peker’in, 'barış akademisyenleri'ni tehdit ettiği gerekçesiyle açılan davanın ilk duruşması, bugün saat 10.00'da İstanbul Anadolu 20'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde başladı. Duruşmaya çok sayıda 'barış akademisyeni' ve avukat katılırken, sanık Peker, duruşmaya gelmedi. Peker'in avukatları duruşmada hazır bulundu. Çok sayıda barış akademisyeni ortak ifade vererek, Peker'in tehditlerinden sadece imzacıların değil tüm akademinin etkilendiğini belirterek Peker'in cezalandırılmasını talep etti.

'BU TEHDİT TÜM TOPLUMU HEDEF ALDI'

İlk olarak ifade veren barış akademisyenlerinden Özgür Müftüoğlu, Sedat Peker'in tehdit içeren sözlerini hatırlatarak bu tehditlerin tüm toplumu hedef aldığını söyledi. Müftüoğlu, düşüncelerini akademik faaliyetin bir parçası gereği toplumla paylaştığını belirterek şöyle dedi:

"28 yıldır ünversitedeyim. Emekçilerin, insancıl çalışma ve yaşamlarını sağlayacak ekonomik ve sosyal haklarını savunan, çalışmalar yapan ve bu bağlamada da demokrasi ve hukukun üsütünlüğünü savunun bir akademisyenim. Elbette ki akademik faaliyeletlerimin bir parçası ve gereği olarak düşüncelerimi toplumla paylaşırım. Bu çalışma ve çabalarımdan dolayı yaşamı ve hayatı tehdit eden bir şeye maruz kalmak sadece beni değil tüm akademisyenlerin ve özgürlüklerin tehdit edilmesi ve baskı altında alınması demektir. Savunulan bilimsel çalışmaların ölümle tehdit edildiği bir ülkede özgür düşüncenin ve bilimin gelişmesi barışın ve demokrasinin tesis edilmesi mümkün değildir. Bu tehdit dolayısıyla tüm toplumu tehdit etmektedir."

'Oluk oluk kan akıtacağız' diyen Sedat Peker’e 11 yıl hapis istendi

'MÜVEKKİLİMDEN KAYNAKLANMIYOR'

Hakimin maddi zararınız var mı sorusuna cevap veren akademisyenler "Maddi ve manevi zararımız var'' dedi. Bu sözlere karşı çıkan Peker'in avukatı maddi zarardan istinaden zarara uğradıklarını söyleyen akademisyenlerin müvekkilinden kaynaklandığını kabul etmeyerek bu durumun başka bir konudan kaynaklandığını iddia etti bu durumun açıklanmasını istedi.

Barış akademisyenlerinin avukatlığını yapan Oya Meriç Eyüpoğlu ise, "Müvekkilim maddi zarar olarak kamuoyunda oluşan ifadelerden söz etmiştir. Söz konusu bu sorunun bu davanın konusuyla ilgisi yoktur" dedi.

'TEHDİT CİDDİ, YAKIN VE KORKUTUCU'

Ortak beyanda bulunan barış akademisyenleri kapılarına tehdit içerikli yazılar yazıldığını, evlerinden çıkamadıklarını, Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere hükümet yetkilileri tarafından ağır hakaretlere maruz kaldıklarını belirtti. Akademisyenler şöyle dedi:

"Bizler şiddetle işi olmayan toplum yararına  faaliyet yürüten kişileriz. Bildirinin kamuoyuna açıklandığı 11 0cak 2016 tarihinden itibaren başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere hükümet yetkilileri tarafından son derece ağır hakaret ve ithamlarla karşı karşıya kaldık. Kimi üniversitelerde imzacı akademisyenlerin kapılarına tehdit içerikli yazılar yazıldı, notlar asıldı, işaretler konuldu. Özellikle küçük şehirlerde yaşayan imzacı akademisyenler günlerce devam eden yayınlardan dolayı evlerinden dışarı çıkamadı bir kısmı can güvenliği nedeniyle yaşadığı şehri terk etmek zorunda kaldı. Metnin kamuoyuna açıklanmasından sonra Sedat Peker tarafından 'Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız' denilerek tehdit edildi. Bu hakaretler ve tehditler suç işleme çağrıları gerek ülkeyi yönetenler gerek bir kısım dernek, ülkü ocağı ya da öğrenci oluşumu gerekse bir takım medya kuruluşunun barış imzacılarını açıkça tehdit ettiği hatta somut olarak tehdit mesajlarının akademisyenlerin odalarına, kapılarına asıldığı fotoğraflarının yayınlanıp hedef haline getirildiği bir ortamda yapılmıştır. Bu nedenle tehdit yakın, ciddi ve korkutucudur."

Sedat Peker: Sokağa çıkacakları bekliyoruz

'AKADEMİNİN DE KORKMASINA YOL AÇTI'

Akademisyenlerin verdiği ortak beyanda kendilerine yönelik tehditlerin sadece imzacılara değil aynı zamanda yürüttükleri akademik faaliyetlere de yönelik olduklarını da belirterek şöyle devam edildi:

"Sanığın faaliyetleri biz imzacılara değil aynı zamanda yürüttüğümüz akademik faaliyetlere yöneliktir. Zira bilim insanları olarak bir bildiriye imza atıp düşüncelerimizi paylaşmamız nedeniyle bu tarz saldırılara maruz kalmak bu ve bilimsel çalışmalar yapmayı akademik özgürlükleri kullanmanın en önemli araçlarından olan düşünce açıklamalarında bulunmayı engeller. Böylece akademik özgürlüklerin kullanımını da sakat bırakır hatta imkansız kılar. Nitekim böyle de olmuş sanığın açıklamaları sadece biz imzacıların değil,  bizlerin dışındaki tüm akademinin de bu tür çalışmalardan imtina etmesine ve korkmasına yol açmıştır. Tüm bu hususların dikkate alınarak, sanığın tehditlerinin doğrudan muhattaplarından biri olarak davaya katılmayı ve sanığın cezalandırılmasını istiyoruz."

Akademisyen Özlem Özkan ise Peker'in konuşmalarını bir nefret suçu olduğunu belirterek şöyle devam etti: "Bu evrende kişilerin dili, cinsiyeti, ırkı inancı her ne olursa olsun her kişinin barış içerisinde ve özgür yaşam hakkı olduğunu düşünüyorum sanığın hem miting hem kamuya açık bir alanda hem de sosyal medyada biz barış imzacılarını ölümle tehdit etmesi açıkça bir nefret söylemidir. Bütün bunlardan dolayısıyla sanığın cezalandırılmasını talep ediyorum."

'ZAMAN MADDİ DEĞERDİR'

Barış akademisyenlerinden Prof. Şebnem Korur Fincancı ise "Bugün tam da bu suç nedeniyle öğrencilerimle, hastalarımla birarada olmak ve 35 yıllık birikimimi 24 saat gibi görünür bir zaman dilimine paylaşmak, emeğimi ortadan kaldırmak suçu işlenmiştir" dedi.

Hakimin "Maddi zararınız var mı" sorusuna Fincancı "Bu maddi bir zarardır bundan sonra da duruşma günlerinde bu kayba neden olacaktır. Zaman önemlidir bu da maddi değerdir. Özellikle bizim gibi bilimsel üretim içerisinde olan bizim insanlar için yalnızca kişisel değil toplum olarak ölüm tehdidinin yöneltilmesinin meşrulaştırılması ve zararda buna ilişkindir. Bu nedenle sanığın cezalandırılmasını talep ediyorum" şeklinde cevap verdi.

EĞİTİM SEN'DEN MÜDAHİLLİK TALEBİ

10 dakika aranın ardından Avukat Veysi Eski, Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) olarak barış akademisyenlerinin avukatlığını üstlendiklerini fakat derneklerinin kapatıldığını hatırlatarak söz aldı. Bunun üzerine Peker'in avukatı derneğin KHK ile kapatıldığını söyleyerek, "bu hususu size bırakıyorum" dedi.

Tekrar söz alan avukat Eski; "Özellikle 7 Haziran seçimleri sonrası yaşananlar ülkemizde binlerce insanın hayatını kaybetmesine, onlarca il ve ilçenin yıkıma uğramasına neden olmuştur. Bu süreç içerisinde akademisyenler sorumluluk alarak topluma bir barış çağrısında bulunmuşlar ve özellikle Kürt illerinde uygulanan savaşa ve yıkıma ortak olmayacaklarını ilan etmişler bunun üzerine toplumda suç örgütü lideri olarak bilinen sanık iddianamede geçen sözleri sarf ederek, toplumda ve imzacı akademisyenlerde bir korku ve paniğe neden oldu. Biz derneğimizin tüzüğü gereği söz konusu suça dair suç duyurusunda bulunduk. Tam da bölgede yaşanan katliamlara karşı mücadele ettiği ve Cizre'de Nusaybin'de Sur'da yaşanan hak ihlallerine dair raporlar hazırladığı için derneğimizin hükmü şahsiyeti ortadan kalkmıştır. Ancak ÖHD avukatları olarak barış bildirisine imza atan akademisyenlerin şimdi de avukatlığını üstlendik ve katılma talebinde bulunuyoruz" dedi.

Eğitim Sen adına duruşmaya katılan avukat İlkay Bahçetepe de söz alarak; ''Sendikaların hak ve çıkarların ihlal edildiği her durumda demokratik ve çıkarların ihlal edildiği her durumda mücadele hakkını kullanır" diyerek sendika tüzel kişiliği adına davaya katılma talebinde bulundu.

'SANIK NEREDEDİR NEDEN GELMEDİ?'

Avukat Oya Meriç Eyüpoğlu ise ''Sanık nerededir neden gelmedi?' sorusunu sorarak Sedat Peker hakkında yakalama kararı alınmasını talep etti.

Müşteki avukatları da hakkında yakalama kararı çıkartılarak Peker'in tutuklu yargılanmasını istedi. Avukatlar Peker'in "Oluk oluk kanlarını akıtacağız" açıklaması sırasında "Müslüman Türk" tanımını da kullandığını hatırlatarak bundan dolayı da TCK'nın (Türk Ceza Kanunu) 301'inci maddesi gereği suç duyurusunda bulunmasını istedi.

AVUKATI YAKALAMA TALEBİNE İTİRAZ ETTİ

Peker'in avukatlarından avukat Kemal Levent, müvekkilinin halası vefat ettiği için duruşmaya katılamadığını gelecek celse de duruşmaya katılacağını belirterek şunları söyledi: "Bildiriden dolayı müştekiler hakkında soruşturmalar başlatıldı. Müvekkilim gelecek celse huzurunuzda olacak. Zorla getirilme taleplerine itiraz ediyoruz."

Hakim, beyanları alınan müştekilerin çokluğu ve beyanların uzun olduğu dikkate alınarak suç duyurusu ile ilgili gelecek celse değerlendirmesine, sanığın zorla getirilmesine karşılık olarak sanık müdafii beyanı ve mazereti doğrultusunda sanık müdafi tarafından gelecek celse hazır edilmesine, Özgürlükçü Hukukçular Derneği, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın davaya katılma taleplerinin daha sonra değerlendirilmesine karar vererek, bir sonraki duruşmayı 9 Haziran saat 10.30'a erteledi.