Osman Kavala Reuters'a konuştu: Gelecek konusunda iyimser olamıyorum

AİHM kararlarına ve aleyhinde herhangi bir hüküm verilmemiş olmasına rağmen üç yıldan uzun süredir tutuklu yargılanan iş insanı Osman Kavala, "Siyaset-yargı ilişkilerinin geleceği konusunda çok iyimser olamıyorum" dedi. Kavala, "Sadece hukuk normlarından değil, mantık temelli düşünmekten de bu denli bir kopuşun olabileceğini düşünemezdim" ifadelerini kullandı.

Abone ol

DUVAR - Serbest bırakılması yönündeki AİHM kararlarına ve aleyhinde herhangi bir hüküm verilmemiş olmasına rağmen üç yıldan uzun süredir tutuklu yargılanan iş insanı Osman Kavala, yargı reformu konusunda iyimser olmadığını söyledi. Kavala, avukatları aracılığıyla Reuters ajansının sorularına cezaevinden verdiği yazılı yanıtta, "Üç yılı aşkın bir süredir, gittikçe daha koyulaşan hukuksuzluklara maruz kalmış, bu sırada yürütülmekte olan başka siyasi davaları da gözlemiş birisi olarak siyaset-yargı ilişkilerinin geleceği konusunda çok iyimser olamıyorum" ifadelerini kullandı.

'HUKUK NORMLARI EVRENSEL NİTELİKTEDİR'

"Öncelikli olanın, siyasi gücü ellerinde tutanların hukuk normlarının evrensel nitelikte olduğunu, hukuk kurallarının uygulanmasında ayrımcılık yapılamayacağını kabul etmeleri olduğuna inanıyorum" diyen Kavala, darbe girişiminden sonra ceza yargısının işleyişinin değiştiğini belirtti.

Kavala, "Kendimi bildim bileli Türkiye'de özgürlüklerin yargı yoluyla kısıtlandığına şahit oldum, bu durumu eleştirdim" diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kısıtlamalar kısmen 141, 142 gibi anti-demokratik ceza yasalarından kısmen de yargı mensuplarının tehdit algılamasıyla ilgili ideolojik eğilimlerinden kaynaklanıyordu. Ancak, siyasi muhalifleri tasfiye etmek için yargıya kilit bir görev verilmesi, yargının da bunu üstlenmesi yeni bir durum. Yargıya organize biçimde müdahale süreci Gülencilerin yargıda ve Emniyet'te aktif oldukları dönemde başlamıştı. Bunun AB müzakereleri sonucunda ceza yasalarında yapılan olumlu yönde değişikliklerden, yargı mensuplarına yönelik insan hakları eğitim çalışmalarından sonra vuku bulması da tam anlamıyla trajik."

'HAKKIMDAKİ İDDİALAR SOMUT DELİLLERE DAYANMIYOR'

Aleyhindeki iddiaların somut kanıtlara dayanmadığını ve bu yüzden aksini kanıtlamanın mümkün olmadığını belirten Kavala, şöyle dedi: "Gezi davasında beraat kararından sonra tahliye edilmiş olsaydım bu komplo teorisi ciddi bir yara almış olacaktı. Gezi protestolarını planlamış, yönetmiş ve finanse etmiş olmam son derece fantastik bir iddiaydı. Ancak tutukluğumu devam ettirmek için daha sonra kurgulananlar, 15 Temmuz darbe girişiminin organizasyonunu ve darbeden sonra kurulacak hükümette yer alacaklarının koordinasyonunu yürütmüş olmam, sivil toplum faaliyetleriyle casusluk yaptığım iddiaları çok daha absürt. Tam manasıyla gerçek üstü kurgular. Hiçbir delile, somut olguya, gerçekliğe dayanmadıkları için yanlışlanmaları da mümkün değil. Sadece hukuk normlarından değil, mantık temelli düşünmekten de bu denli bir kopuşun olabileceğini düşünemezdim."

Kavala, "Tutuklandıktan sonra bağımsız ve evrensel hukuk normlarına göre çalışan yargının demokrasiler için ne kadar hayati bir işlevi olduğunu daha iyi anladım" deyip, "Maruz kaldığım yargısız infaz, yani ceza haline gelen uzun tutukluluk ailem için de ciddi bir eziyet" ifadelerini kullandı.

'EŞİM HAKKINDA KULLANILAN ÜSLUP CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA ZARAR VERİYOR'

Kavala, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Boğaziçi Üniversitesi protestoları sırasında eşi Ayşe Buğra hakkında kullandığı ifadelerle ilgili olarak ise "Kullanılan üslup Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığına da zarar verici nitelikte. Ayşe'nin uzun yıllar boyunca emek vermiş olduğu, akademik kariyeri ile bütünleştirdiği Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili bir konuda benden etkilenerek tavır geliştireceğini düşünmek son derece sorunlu bir mantık yürütme" ifadelerini kullandı. (REUTERS)