Orhan Pamuk: Siyasi laf edenleri sokakta dövüyorlar, parmaklarını kırıyorlar

Yazar Orhan Pamuk, “Türkiye bir demokrasi değil. Siyasi laf edenleri sokakta dövüyorlar, parmaklarını kırıyorlar, mafya karışıyor işin içine” dedi.

Abone ol

DUVAR - Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, Kısa Dalga Podcast’te Ahmet Orhan’ın sorularını yanıtladı. Pamuk, son romanı Veba Geceleri’nin tam korona günlerinde yayınlanmasındaki mistisizmi, önceki romanlarıyla benzerlik ve farklarını, yazmayı tasarladığı yeni romanını, Türkiye’de yaşamayı, ve memleket siyaseti üzerine düşüncelerini anlattı.

“Hayatta en büyük arzularımdan biri, birinci tekil şahısla 500 sayfalık bir kadın romanı yazmak” diyen Pamuk, Veba Geceleri’ni daha çok ‘Kar’ romanına benzettiğini söyledi.

'Benim Adım Kırmızı' romanı içinse “1951’de yaşadığımı 1591’e taşıyan, kişisel bir romandır” diyen Pamuk, şöyle devam etti:

“Veba Geceleri daha sosyal, daha toplumsal, daha antropolojik bir roman. Veba Geceleri'ni yazarken bir daha tarihi roman yazmam diye düşündüm. Yani tarihçiyseniz yazılı kaynaklara mahkumsunuz. Yazılı olmayan günlük hayatı görmek hele bizim ki gibi Müslüman toplumlarında zor. Çünkü yalnızca devlet kaydediyor. İnsanlar kendi günlük hayatlarını yazmıyorlar, hatıra defteri tutmuyorlar. Mektup çok fazla yazmıyorlar.”

Tarihi romanlarda özellikle Müslüman toplumlarda kadının gözünden sosyal hayatı tümden aktarmanın zor olduğunu vurgulayan Pamuk bir de özeleştiri yaptı: “Ne yazık ki hepimizin kafası Ortadoğulu erkeklerin önyargıları, alışkanlıkları ile sınırlı.”

“En büyük yanlış okuru yerli ve yabancı diye ayırmak” diyen Pamuk, “UNESCO istatistiklerine göre kitapları en çok çevrilen yazarlardan biriyim. “Dünyada 14-15 milyon kitap sattım, Türkiye’de 3 milyonu yeni geçtim. Kitaplarımı yabancılar okusun, okumasın diye bir ayrım yapmıyorum” ifadesini kullandı.

Pamuk, yeni romanını kurmaya başladığını belirtirken, “Yeni romanımda kendime benzer bir kahraman yaratmak istiyorum. Yeni romanımda İstanbul’da yaşayan, hayatı benimkine benzeyen, ressam olan bir kahramanın hikayesini anlatmak istiyorum” diye konuştu.

 “Romanı siyasi bir şey yazmak için yazmıyorum ama dünyayı gerçekçi anlatabilmek için siyasete yer vermek zorunda kalıyorsunuz” diyen Pamuk, Türkiye’deki son gelişmeleri de şöyle yorumladı:

“Demokrasinin sadece sandığa oy atma kısmı kaldı. Türkiye bir demokrasi değil. Sandıktan istenilen sonuç çıkmayınca o sandıklar da kaçırılıyor. Türkiye’de fikir özgürlüğü, kuvvetler ayrımı, mahkemelerin bağımsızlığı yok. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı bile kalmadı. Düşünce özgürlüğü istiyoruz önce, sonra konuşalım memleket meselelerini. Düşünce özgürlüğü yok dedikten sonra akrobatik hareketlerle bir iki siyasi laf da ediyoruz ama sonra saldırıları bekliyoruz. Siyasi laf edenleri sokakta dövüyorlar, parmaklarını kırıyorlar, mafya karışıyor işin içine.”

Veba Geceleri’yle ilgili “Bu kitabım daha çok siyasetin salçasına, çorbasına bulaşarak etrafa saçıldı. Hükümeti eleştiremiyorlar, ne yapalım Orhan Pamuk’u eleştirelim diyorlar. Saldırıların nedeni, kitaplarımın sevilmesine duyulan haset, kıskançlık ve siyasi öfke” diye konuştu.

SÖYLEŞİNİN TAMAMI