Netice Kavart’ın suçu ne?

Diyarbakır’da belediyelerde çalışan 722 kişinin işine son verildi. Güvenlik soruşturması sonucunda işten çıkarılanlarla birlikte aileleri de cezalandırıldı. Bağlar Belediyesi’nde dokuz yıl çalıştıktan sonra işten çıkarılan Netice Kavart gibi aynı soruyu soruyorlar: “Suçluysak neden hakkımızda bir dava yok.”

Abone ol

DİYARBAKIR - “Bağlar’da küçük, rutubetli bir eve yerleştik. Bağlar bu kadar büyük değildi o zaman ve 90’lı yıllarda en çok göç alan yerdi, bu yüzden ev bulmak kolay olmamıştı. Evi bulduk ama her gün bir eylem oluyordu, insanlar kapı önlerinde vuruluyordu. Köydeyken zengindi babam, buraya gelince bir market açtı. Ama bunu yürütemedi, kapattı.”

Netice Kavart ile 9 yıl çalıştığı Bağlar Belediyesi’ndeki işinden çıkarılışı üzerine konuşacaktık. Onu tanımaya çalışırken çocukluk günlerindeki Bağlar’a kadar gittik. İşten çıkarılan arkadaşları biraz şaşkın ama daha çok öfkeli, Genel-İş Sendikası’nın salonunda, binanın koridorunda kendi aralarında tartışıyorlar ne yapacaklarını. Az önce sendikada düzenlenen basın açıklamasına katılmışlar, sendikanın kendileri için ne yapabileceği hakkında kafa yoruyorlar.

Netice Kavart’la o kalabalığın içinde tanıştık. O da bağlar Belediyesi’ndeki işinden atılmıştı ama hiç yılgın değildi. “Mücadele etmeyi severim” dedikten sonra, benim için, işten çıkarılan 722 kişi hem binlerce insan oldu hem de rakamlar soğukluğunu yitirdi. Mücadele etmeyi seven Netice Kavart hikayesini anlatırken aslında binlerce Diyarbakırlının benzer hikâyesini de anlatıyordu.

BAĞLAR’DA ÇOCUK OLMAK

Netice Kavart’ın anlattığına göre Kulp’ta yaşadıkları köy boşaltılınca Bağlar, bütün aileyi sarsmış. Yedi çocuğuyla hayata tutunmaya çalışan baba, birikimini Bağlar’da bir markete yatırıyor. Ancak işler istediği gibi yürümüyor. Bir tür çerçilik yaparak evin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Aracı yoktur babanın, bu nedenle gideceği yerlere minibüslerle gidiyor, içine türlü eşyalar tıktığı valizlerle.

“Bağlar’a taşındığımızda Türkçe bilmiyordum” diyor Netice Kavart, “Okul yaşımız geldiği halde babam kız çocuklarını okutmak istemedi. Aslında tutucu bir adam değildi ancak Diyarbakır yabancı bir yerdi ve kız çocuklarının başına bir iş gelir diye korkuyordu.”

Kız kardeşi küçük yaşta nişanlanmış, ağabeyi genç yaşta evlenmiş olsa da bütün aile bir arada yaşıyor. Asıl felaketler de bundan sonra başlıyor. Ablasının nişanlısı gözaltında kayboluyor ve bir daha bulunamıyor. Abla içine kapanıyor o gün bugündür. İnşaatlarda çalışan ağabeyi, çalışmak için gittiği Sivas’ta mide kanamasından hayatını kaybediyor, geride beş çocuk, dul bir eş bırakarak.

HALI ATÖLYESİNDE 3 YIL

“Babam hepimize bakıyordu ama çocuklarla birlikte evin ihtiyaçları da büyüyordu” diyen Kavart’ın erken büyümesi de bu cümle ile başlıyor. Henüz 13 yaşındayken babasını da zor bela ikna ederek bir halı atölyesinde çalışmaya başlıyor. “Atölye bir bodrum katındaydı ve 70-80 kadın çalışıyorduk. Yemek yoktu, çay yoktu. Neden böyleydi bilmiyordum. Yemek için yakın olanlar evlerine gidiyordu. Kışın buz gibi oluyordu atölye, yazı ise çok sıcak. Ben daha küçüktüm ve koşulların her yerde böyle olduğunu sanıyordum.”

Bu arada toplumsal, siyasal olaylara ilgisinin de arttığına dikkat çekiyor Kavart. “Atölyedekiler hep arabesk dinliyordu. Ben radyonun frekansını değiştirip özgün müzik dinletiyordum” diyor gülerek.

Atölyede çalışırken kendi kendine okuyup yazmayı da öğrenmiş Kavart. “Sonra kurslara da gittim ama önce kendi kendime öğrendim okuyup yazmayı. İlk okuduğum kitap ise Ertuş kampıyla ilgiliydi. Fotoğraflar da vardı kitapta ve beni çok etkilemişti.” Kavart daha sonra diplomalarını da almış, geçen yıl üniversite sınavına girmiş ama istediği bölümü kazanamamış. Bu yıl şansını bir kez daha deneyecek.

TAŞ ATAN ÇOCUK

Halı atölyesinden ayrıldığı sırada DEHAP’tan bir iş teklifi alıyor. Partinin il binasında sekreterlik yapacak, yemek pişirecek, çay demleyecek. Bu arada eve ekmek götürmeye de devam edecek. Halı atölyesinde aldığı ücretin çok üstündedir maaşı. “Para kazanmak önemli” diyor Kavart, “Dünyanın en iyi insanı da olsanız paranız yoksa size değer verilmiyor maalesef. Ayrıca ailemin çalışan birine ihtiyacı vardı. Abimin çocuklarıyla büyüyordum. Bu yüzden bana hala demiyorlar, abla diyorlar.”

“Yorucuydu tabii” diyor Kavart “Ama kendimi orada çok iyi hissediyordum. Bütün bu işleri yapıyordum ama kitap ve gazete okumaya fırsat yaratıyordum. Partiye gidip gelen arkadaşlarla konuşmak, çeşitli konularda tartışmak bana çok iyi geliyordu.”

O tarihlerde bir iki kez gözaltına alınmış. Birinde mahkemeye çıkmış ve yaklaşık on polis “Bana taş attı” diye ifade vermiş. Kavart, “Mahkeme başkanı da inanmadı buna ‘Bu çocuk hepinizi yaralamış olamaz’ dedi. Serbest bırakıldım” diyor gülerek. Kavart henüz 18 yaşından küçüktür ve o tarihte çok sayıda çocuk, taş attıkları gerekçesiyle cezaevlerine atılmışlardı.

BAĞLAR BELEDİYESİ NİKAH DAİRESİ

Bağlar Belediyesi nikah dairesinde çalışmaya başladığında emektar babasını kaybetmiştir Netice Kavart. Okuyup öğretmen olan en küçük kız kardeşi de evlenince evin bütün yükü yine omuzlarına binmiştir. Bütün zorluklara rağmen beş yeğeninin okuyor olmasından memnun yine de. “Büyüdüler, çok güzel, çok duyarlı çocuklar oldular” diyor.

Bağlar Belediyesi nikah dairesinde 9 yıl çalıştı Kavart. Darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL ve çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler onu da endişelendirmiş elbette. Çünkü Bağlar Belediyesi’ne kayyım atanmamış olsa da çıkarılan ilk KHK ile belediyeden çok sayıda çalışan ihraç edilmiştir. Dönem dönem taşeron işçilerin sözleşmeleri yenilenmeyerek işsiz bırakılmışlardır. “İşten çıkarılacağımız endişesi bütün çalışanlarda vardı. Hep bir işten çıkarılacaklar listesinden söz ediliyordu. Çalışıyorduk, işimizi aksatmıyorduk. İşten çıkarılmamız için bir neden de yoktu. Ama işsiz kalacağımızla ilgili bir kuşku vardı” diyor Kavart.

Taşeron işçileri sınava almış yakın zamanda. Kavart 100 almış sınavdan. Bundan sonra biraz rahatlamış, “Eğer işten çıkarılacaksak neden sınava alsınlar ki” diye düşünerek. Bu nedenle Bağlar Belediyesi’nden işten çıkarılan 255 kişinin arasında kendi adına da rastlayınca şaşırmış. Annesi beddua etmiş, kız kardeşi ve artık birer genç olan yeğenleri moral vermeye çalışmışlar. “Ne zorluklar yaşadık, bunu da atlatırız” demişler.

MÜCADELEYE DEVAM

Ama öfkesi şaşkınlığından daha büyük olmuş. “İşimizi en iyi şekilde yaptık, kimsenin bundan kuşkusu olmasın” diyen Kavart, güvenlik soruşturmasından dolayı işten çıkarılmalarıyla ilgili olarak ise şunları söyledi: “Biz bir suç işlemedik. Suç işlesek savcılığa çağırırlar, dava açarlar ama yok öyle bir şey. İşten çıkarılmamız bu nedenle hukuksuz, vicdansız, adaletsizdir.”

Annesi, kardeşleri, yeğenlerine bakabilmek için hep çalışan ve bu nedenle evlenmediğini söyleyen Netice Kavart, “Ben mücadele etmeyi severim” diyor bir kez daha, “Haklarımı alıncaya kadar mücadele edeceğim.”

Bağlı olduğu sendikanın desteği ile hukuki mücadelesine devam edecek ama bu arada ne yapacak? Eve ekmek nasıl gidecek, faturalar nasıl ödenecek? Kavart, “Daha çok yeni çıkarıldık işten, düşünmeye zamanım olmadı. Ama 13 yaşımdan bu yana çalışıyorum, üretmeyi seviyorum, yine bulurum bir iş ve kimseye muhtaç olmadan yaşarım ailemle” diyor.

Netice Kavart hikayesini anlatırken benim aklımdan işten çıkarılan 722 kişinin ailesi geçiyor. Sadece 722 kişi değil, onların aileleri de cezalandırıldı ve hepsini zor günler bekliyor.