Naif Bey Kumpanyası: Yetişkinler için kukla tiyatrosu

Gökhan Yılmazer’le Naif Bey Kumpanyası'nı konuştuk. Yılmazer, "Deneyimlediğim kadarıyla kukla tiyatrosunun dezavatajı, insanların yetişkinler için kukla gösterileri olabileceğini bilmemeleri" dedi.

Abone ol

DUVAR - Naif Bey Kumpanyası geçtiğimiz günlerde 160. oyununu geride bıraktı. Naif Bey ile onun yaveri Gökhan Yılmazer’in İzmit’te bir kafede başlayan gösterilerinin ardından 7 yıl geçti. O günden bugüne pek çok tiyatroseverle buluşan kumpanya, Naif Bey’in çoraplıktan kuklalığa uzanan masalsı yolculuğunu seyirciye sunarken, Gökhan’ın Naif Bey’le kurduğu tatlı-sert ilişkiyi de kahkaha dolu bir şekilde sergiliyor

Kumpanya yolculuğuna devam ederken biz de Naif Bey’in yaveri Gökhan Yılmazer’le keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Naif Bey ile nasıl tanıştınız? Beraber bir gösteri yapma fikri nasıl ortaya çıktı?

Naif Bey ilk kez 2014 yazı kafamı ziyaret etti. O sıralar kendime eğlence arıyordum. Sonra birkaç kişiye kendisinden bahsettim. Hoşlarına gitti ve beni sahneye çıkmak için heveslendirdiler. Üç ay kadar birbirimizi tanımaya ve anlamaya çalıştık. Sonunda Veysel Sami Berikan ve Murat Eren Bakır’ın katkıları, artık kapalı olsa da Mavi Siyah kafenin desteği ile seyirci karşısına çıktık.

'NAİF BEY 1960 ÖRÜMLÜ BİR ÇORAP, BEN İSE 1986 DOĞUMLUYUM'

Naif Bey adının tam zıttı bir karakter, sizse tam bir yaver mütevazılığıyla ona yardımcı oluyorsunuz. Diğer bir değişle siz kukla oynatmıyorsunuz da Naif Bey bir insan oynatıyor gibi. 7 yıldır oyun da aranızdaki samimiyet gibi her gösteriyle beraber gelişip kendini sürekli güncelliyor sanıyorum. Aradan geçen bu zamanı düşününce neler söylemek istersiniz?

Aslında Naif Bey’in aksiliği için ilk defa bu kadar belirgin bir yorum alıyorum. Herhalde izlediğiniz gün biraz fazla huysuzluk yaptı. Bu da oyunumuzun her gün başka bir hal aldığını gösteriyor. Fakat tümüyle bir değişiklik gibi değil de, ikili ilişkilerimizde olduğu gibi dinamiklere sahip. Naif Bey 1960 örümlü bir çorap, ben ise 1986 doğumluyum. Tanıştığımız günden bu yana hem biz hem de ilişkimiz değişiyor ve gelişiyor. Bazen aynı şeyleri yapıyor gibi hissediyorum fakat bir gösteride öyle bir an geliyor ki aldığım haz yaptığım işe daha da sıkı sarılmama sebep oluyor. Hatta bazen sahnede gülmekten kendimi alamıyorum.

Gökhan Yılmazer ve Naif Bey.

Gösterinin seyrinde zaman zaman interaktif bir durum da söz konusu olabiliyor. Sizin seyirciyle kurduğunuz ilişki başka, Naif Bey’inki başka, lakin her iki durum da insanları güldürüyor. Peki seyirciyle yaşadığınız unutulmaz anlardan bir iki tanesini bizimle paylaşır mısınız?

Bir seyirci değil ama bir toplulukla yaşadığım güzel bir anımı paylaşabilirim. Ege Üniversitesi’ne davet edilmiştik. Oyunumuzu gündüz oynamamızı istemişlerdi. Salonun beşte biri ancak doluydu. Gösterimiz bittikten sonra izleyicilerle birlikte bir söyleşi yaptık. Açıkçası söyleşi benim için oyundan daha eğlenceliydi. Sonrasında bize akşam tekrar oynayıp oynayamayacağımız soruldu. Bu plansız bir gelişmeydi. Kendime şunu sordum, akşam tekrar oynayacağımızı Naif Bey biliyor mu, bilmiyor mu? Bilmiyor olsaydı herhangi bir oyun gibi oynardık. Ancak Naif Bey bunun farkındaysa kesinlikle yeni bir şey yaşayacaktık. Tahmin edeceğiniz gibi Naif Bey akşam tekrar oynadığımızı çabucak fark etti ve tüm oyunu sabote etti. Gündüz oynadığımız oyundan daha samimi bir deneyim yaşadık. Zaten özellikle üniversite şenliklerinde daha fazla eğleniyoruz. Fırsatını bulmuşken, bizi defalarca ağırlayan ODTÜ öğrencilerine de selam olsun.

Kukla Tiyatrosu denince akla hemen çocuk oyunları geliyor. Ancak siz yetişkinler için kukla gösterisi yapıyorsunuz. Yetişkinler için yapılan kukla gösterisinin avantajları-dezavantajları hakkında konuşalım mı biraz?

Aslında oyunun içeriği 15 yaşında birine göre değil diye bir şey yok. Ama biz 15 yaş ve üzeri dediğimiz zaman sevgili seyircilerimiz 12 yaşı da zorluyor. İçerik olarak o yaşı da rahatsız etmez gösterimiz ama sizin de bildiğiniz gibi 90 dakika sürebiliyor oyun ve bazı çocuklar ya da gençler için bu sabit kalması zor bir süre. Yani buradan da ilan etmiş olalım, sıkılmayacaksanız gelin. Deneyimlediğim kadarıyla dezavatajı, insanların yetişkinler için kukla gösterileri olabileceğini bilmemeleri elbette. Buna dair derin analizler yapacak değilim. Bir iki şey söylemek isterim okuyucuyu sıkmadan. Sanki biraz merak duygumuzu yitirmişiz gibi geliyor. Bunun sebebi sadece politik ya da sosyo-ekonomik demek de beni ikna etmiyor. Üzülüyor ya da kızıyor değilim. Daha fazla seyirci ile buluşmak için elimden geleni yapmaya devam edeceğim. Başıma geleni en sade şekilde şöyle izah edebilirim; insanları kapıdan içeri sokana kadar uğraşıyorum ve oyundan sonra iyi ki gelmişiz dediklerini duyuyorum. Bazen beklediğimden iyiydi demelerinin iyi bir şey mi, kötü bir şey mi olduğuna karar veremiyorum. Avantajlarına sıra gelmedi bir türlü. Aklıma gelen sadece yetişkin bileti daha pahalı oluşu. (Naif Bey burada gülüyor). Umarım nice insanların yüzünü güldürür, kalbinde yer ederiz.

Kukla oynatmanın enteresan bir koruyuculuğu da var sanıyorum. Örneğin bir kukla siyasal ya da toplumsal bir eleştiri yaptığında gülünüp geçiliyor, ancak aynı eleştiriyi oynatıcı yapsa belki de tepki alır, yanılıyor muyum? Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

İlginç bir şey bu. Belki bu soruya ben değil de Naif Bey cevap verse daha iyi olur.

Naif Bey: Evet Okancığım, tam da söylediğin gibi. Ben insanlara ne dersem diyeyim gülüyorlar. Hatta seyirci salona girerken Gökhan’ı ortalıkta gezdiriyorum ki biraz keyifleri kaçsın, yüzleri düşsün ama ben sizin türünüzün her ne olursa olsun gülecek bir şey bulmasına şaşırıyorum. Ağlanacak hallerine gülen insanları görünce ben de biletlere zam yapıyorum. Umarım Gökhan’ı tutuklarlar. Hoşça kal.

.

Naif Bey’le Gökhan’ı başka yerlerde de görecek miyiz? Planlarınız arasında YouTube’a ya da başka platformlara proje üretmek yer alıyor mu?

Biraz biraz üretiyoruz aslında. “Naif Bey Kumpanyası” adıyla kanallarımızı ziyaret edebilirsiniz. Fakat düzene koyamadık bir türlü. Bu tarz platformlar çok aç ve kullanıcıları çok çabuk tüketiyor. O kadar sık olmasa da bir şeyler paylaşmayı seviyoruz.

NAİF BEY’İN AŞKI: PATİK MÜJGAN

Bir de Naif Bey’le konuşalım... Uzun yıllardır ayrı düştüğünüz gençlik aşkınız Müjgan adlı patiği seyircilerin ayağında görebilme umuduyla sahneye çıkmaya devam ediyorsunuz. Bu çok etkileyici. Külkedisi’ndeki prens, ayakkabıyı gezdirerek sevgilisini ararken, siz de -tabiri caizse- bir insanı, Gökhan’ı gezdirerek bir patiği arıyorsunuz.

Naif Bey: Bana soru soracağınızı bilseydim önceki soruya cevap vermezdim. Patik Müjgan’a olan aşkım öyle bir iki kelime ile ifade edilemez. O benim gençliğimin en güzel renkleri. Kardeşimin çoraplıktan istifa etmesi, benim atık eşyaların arasına sürgün edilmem ve sonra kuklalık yaparak hayatımı sürdürmem... İşte benim kaderim bu ve bir gün Müjgan’la kavuşup bunu taçlandırmayı çok istiyorum. Ama daha 160 oyun oynadık. Belki bininci oyunda falan karşılaşsak daha iyi olur çünkü Gökhan’ın gelişim süreci biraz ağırdan gidiyor. Günün birinde onu mezun edip, Patik Müjgan’la çekmece hayatımıza dönebilirim.

Gösteri takviminizi bizimle paylaşır mısınız?

Bizi izlemek isteyenler için sosyal medya adresimizi tekrar edeyim: naifbeykumpanyasi. Mart ayı için programımızı da paylaşayım, ama önce size ve ekibinize çok teşekkür etmek isteriz. Hem seyircimiz olduğunuz hem de bizleri daha fazla insana ulaştırmak için çaba gösterdiğiniz için çok mutlu olduk.

  • 12 Mart/20.30 Mahal-art Galata
  • 16 Mart/21.00 Soult Pub (Eskişehir)
  • 18 Mart/20.00 Tiyatro Tempo (Ankara)
  • 19 Mart/20.00 Çınar Sanat Atöylesi (Konya)
  • 22 Mart/21.00 İzmir Performance Hall
  • 26 Mart/20.30 Samimi Tiyatro (Üsküdar)