Murat Yetkin: Merkel’in ziyareti AB’yle ilişkilere yarayacak mı?

Gazeteci Murat Yetkin, Türkiye ve AB arasındaki temasları değerlendirdi: Merkel’in ziyareti beklentileri yeniden akla getiriyor ama bütün bunlar ne için? Sadece Türkiye’yi yatıştırmak Erdoğan’a, işte AB ile ilişkileri de düzelttiğini söylemek için PR malzemesi sağlayıp o arada Suriye olsun, Libya olsun, Doğu Akdeniz olsun, hatta yatırım tavizleri olsun alabileceği ne varsa almaya çalışmak için mi?

Abone ol

DUVAR - Gazeteci Murat Yetkin, kişisel internet sitesinde bugün yayınladığı yazısında, "Almanya Şansöylesi Angela Merkel’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile buluşmak üzere 24 Ocak’ta Türkiye’ye gelmesiyle, İngiltere Kraliçesi İkinci Elizabeth’in ülkesinin Avrupa Birliği'nden (AB) çıkışını bir gün önce onaylamış olması arasında bir ilişki yok: Tamamen tesadüf" dedi.

"Bu ziyaret hazırlıkları başladığı sırada Almanya Türkiye’yi Libya’nın geleceği için Berlin Sürecine davet etmiş, öte yandan AB Türkiye’yi Suriye askeri harekâtı nedeniyle şiddetle kınamıştı" ifadelerini kullanan Yetkin, "Yüksek düzeyli siyasi diyalog ise epeydir kesikti. Bu, Merkel’in 2017’den bu yana Türkiye’ye ilk gelişi" diye belirtti.

Yetkin’in yazısından ilgili bölüm şöyle:

"Artan temaslar zinciri, geçmişte Merkel’in Savunma Bakanlığı'nı yapmış olan AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in bu göreve başladığı ilk gün, 1 Aralık 2019’da Erdoğan’a telefon etmesiyle başladı. Daha çok göçmenler, Suriye, Libya ve İran konuşuldu ve Türkiye-AB ilişkilerine de, kaynaklara göre, “değinildi”. Bu, 20 aydır bu düzeyde kurulan ilk temastı. Erdoğan’ın yüksek düzeyde diyalog toplantılarına yeniden başlanması talebi o aşamada pek yankı bulmadı.

Sonra 6 Aralık’ta AB’nin göç, içişleri ve AB hayat tarzından sorumlu komiserleri Türkiye’ye geldi. 22 Aralık’ta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu AB’nın dış ve güvenlik politikaları yüksek temsilcisi Josep Borrell ile görüştü ve değişik vesilelerle bu görüşmeler devam etti. Bu görüşmelerdeki ağırlık da yine Libya, Doğu Akdeniz, Suriye ve İran idi… 11 Ocak’ta bu defa AB Konseyi başkanı Charles Michel İstanbul’a gelip Erdoğan ile görüştü. Konu ise farklı değildi; Konsey basın açıklamasında Libya ve Orta doğu konularının görüşüldüğü, Türkiye-AB ilişkilerinin ise “dile getirildiği” yazıldı. 19 Ocak’ta Erdoğan Berlin’deki Libya görüşmeleri çerçevesinde Von der Leyen ile bir görüşme daha yaptı.

Görülebileceği üzere bütün bu görüşmelerde ağırlık Türkiye-AB ilişkilerinde değil, deyim yerindeyse, Türkiye’nin AB’ye kalkan olma rolü üzerineydi. Bugünlerde, Avrupa Parlamentosu'nun yeni Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor Türkiye’de. Türkiye’yi tanıyan bir isim; 2015 Haziran seçimlerine gözlemci olarak gelen AGİT heyetinin başındaydı. Daha sonra İspanya’da eyaletlerden sorumlu devlet bakanlığı yapmış; ayrılıkçılık ve terör meselelerine vakıf izlenim veriyor. Edirne Cezaevi'nde Selahattin Demirtaş’ı, İstanbul’da CHP’li belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nu, Gaziantep’ta AK Partili Belediye başkanı Fatma Şahin’i ziyaret etmiş; Avrupa’da Türkiye’nin sadece Erdoğan ile anılmasının haksızlık olduğuna, yeni sesleri duyma, yeni yüzleri görme ihtiyacı olduğundan söz ediyor.

Evet, Türkiye ile AB arasında temas artıyor, Merkel’in ziyareti beklentileri yeniden akla getiriyor ama bütün bunlar ne için? Sadece Türkiye’yi yatıştırmak Erdoğan’a, işte AB ile ilişkileri de düzelttiğini söylemek için PR malzemesi sağlayıp o arada Suriye olsun, Libya olsun, Doğu Akdeniz olsun, hatta yatırım tavizleri olsun alabileceği ne varsa almaya çalışmak için mi? Ve o arada Türkiye’yi Rusya’dan olabildiğince uzak tutmak için mi? Yoksa, samimiyetle Türkiye ve AB demokrasileri arasında giderek açılan makası kapamaya çalışarak, genişletilmiş Avrupa coğrafyasında daha sağlıklı barış ve istikrar ortamına ulaşmak için mi? Umalım ki amaç bu olsun."

YAZININ TAMAMI