Muğla'da çevre mitingi: Çok geç olmadan...

Muğla’da topraklarını koruma mücadelesi veren köylüler ile çevreciler “Çok Geç Olmadan Yaşam Alanlarımızı Savunuyoruz" sloganıyla düzenlenen çevre mitinginde bir araya geldi.

Abone ol

Esma Turan 

MUĞLA - Muğla’da Akbelen Ormanı direnişini sürdüren İkizköy Çevre Komitesi, Bayır'da Entegre Çimento Fabrikası'na karşı mücadele eden Deştin Çevre Platformu, Marmaris-Kızılbük'te Sinpaş'a karşı direnen Marmaris Kent Konseyi Ekolojik Mücadele Komitesi'nin de aralarında olduğu çevre örgütleri, köylüler ve siyasi partiler “Çok Geç Olmadan Yaşam Alanlarımızı Savunuyoruz” sloganıyla bir araya geldi.

Muğla’nın merkez ilçesi Menteşe’de bulunan Mehmet Ali Eren Parkı’nda buluşan çevreciler ve köylüler “Kömüre elveda zeytine can feda”, “Akbelen yaşamak istiyor”, “Canlıların evini başsına yıkma” yazılı pankartlar taşıdı.

Grup daha sonra Açık Oto Pazaryeri'nde bulunan miting alanına yürüdü. Burada basın açıklamasını Deştin Çevre Platformu’ndan Haluk Özsoy ve Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Datça Meclisi Sözcüsü Melda Omay yaptı.

'MUĞLA’NIN YÜZDE 59’U MADEN ALANI İLAN EDİLDİ'

Mitingde okunan ortak açıklamada “Fethiye’den Bodrum’a, Kavaklıdere’den Datça’ya doğal varlıklar talan ediliyor. Bu talan maden ocaklarıyla, termik santrallerle, kıyıların işgaliyle, halkın yaşam alanlarına erişemez hale gelmesiyle sürüyor, kabul etmiyoruz... Muğla’nın yüzde 59’u maden ruhsat alanı ilan edilmiş durumda; bozulmamış doğa parçası kalmadı, bunun daha da kötü bir duruma gelmesini istemiyoruz, bunu da söylemek için toplandık” ifadeleri yer aldı.

Çevreciler taleplerini ise şöyle sıraladı:

Devletin uluslararası sözleşmelerle üstlendiği yükümlülüklere uygun davranmasını, Çevreye-ekolojiye ilişkin kararların, ortak varlıkların, hayatın korunması, süreklilik esas alınarak verilmesini,

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın işlevlerine göre bölünerek, doğal olanı korumak için yeniden yapılandırılmasını, iklim krizinin hepimizin, bütün dünyanın sorunu olduğunun kabul edilmesini, iklim krizinden sadece etkilenmediğimizi, aynı zamanda krize katkıda bulunulduğunun kabul edilmesini,

Başta fosil yakıt kullananlar olmak üzere, iklim krizine katkıda bulunan tesislerin ve projelerin bir an önce sona erdirilmesini, özelleştirme uygulamalarına derhal son verilmesini, tersine, kamulaştırma yoluna başvurulmasını,

Kıyıların metalaştırılmasından vazgeçilmesini, bilimsel olmadığı mahkeme kararları ile kanıtlanmış ekolojik temelli bilimsel raporlara dayanarak ve şirketlerin çıkarlarına göre kullanmayı esas alarak, bütün Türkiye’de doğal sit alanlarının belirlenip ilan edilmesinden derhal vazgeçilmesini talep ediyoruz.