Memleketten ve dünyadan Nâzım Hikmet şarkıları

Şiirleri dünyanın neredeyse bütün dillerinde yayımlanan Nâzım Hikmet’in, dünyaca ünlü müzisyenlerin ilgisini çekmesi kaçınılmaz. Yves Montand’dan Pete Seeger’a, The Byrds’den Joan Baez’e pek çok şarkıcı, onun şiirlerini farklı dillerde seslendirdi.

Murat Meriç mmeric@gazeteduvar.com.tr

15 Ocak, Nâzım Hikmet’in doğum günü. Şaibeli bir tarih olmakla birlikte artık böyle biliniyor, böyle kutlanıyor. 1902 doğumlu şair, bugün 115. yaşında. Doğum gününe denk gelen bu yazıda, onun şiirinden yapılmış kimi besteleri hatırlamak, hatırlatmak istedim. Geçtiğimiz yıllarda memlekette yapılan Nâzım Hikmet besteleri üzerine iki yazı yazmıştım. Biri 2007’de yasakmeyve’de, diğeri 2014’te BirGün Pazar’da yayımlandı. Çakışmaması için, yüzümü yabancı ülkelere çevirecek, biraz oralarda dolanacağım. Yine de iki yazıyla paralellikler olabilir ya da kimi enteresan bilgileri yineleyebilirim ama bu, yeni bir yazı. Gün gelir uzun uzun yazar, bütün besteleri çıkartmaya çalışır, envanteri ortaya dökerim ama şimdilik, memleket dışına bakmakla yetineyim… Yazının amacı, küçük bir hatırlatma. Biraz da bilinmeyeni gözler önüne serme… Okur, buradan kendine bir yön çizer ve andığım şarkılar/şarkıcılar aracılığıyla bir yerlere ilerlerse, yazı amacına ulaşmış demektir.

Şiirleri dünyanın neredeyse bütün dillerinde yayımlanan Nâzım Hikmet’in, dünyaca ünlü müzisyenlerin ilgisini çekmesi kaçınılmaz. Yves Montand’dan Pete Seeger’a, The Byrds’den Joan Baez’e pek çok şarkıcı, onun şiirlerini farklı dillerde seslendirdi. En bilineni, Pete Seeger’ın sesinden ünlenen “I Come and Stand at Every Door” Joan Baez’in, konserlerinde, Zülfü Livaneli bestesiyle Türkçe seslendirdiği “Kız Çocuğu” bu. Seeger, ölümünden kısa bir süre önce, Hiroşima’ya atom bombası atılmasının 68. yılında katıldığı bir programda bu şarkıyı yeniden seslendirmiş, hikâyesini anlatmıştı. Bilinen en meşhur İngilizce Nâzım Hikmet bestesi.

Fransa’da basılan 1966 tarihli bir 45’lik plakta karşımıza çıkan şarkının adı, “Nâzım Hikmet”. Henri Gougaud, François Rauber yönetimindeki orkestra eşliğinde söylediği bu şarkıda şairi anlatıyor… Fransız grup Organon, bundan yıllar sonra yaptıkları “Le Chant du Facteur” albümündeki şarkıları Nâzım Hikmet şiirlerinden bestelemiş. Neredeyse bütün şiirleri Fransızca’ya çevrilen şair, yolu Fransa’ya düştüğünde 12 şiirini Fransızca okuduğu bir de plak yapmış: “La Voix de Nâzım Hikmet”. Bu 12 şiire ek olarak, “Kerem Gibi”, plakta Türkçe versiyonuyla yer almış.

Lutz Görner imzalı “Ich Liebe Mein Land” albümü

Almanya’ya geçtiğimizde, Lutz Görner imzalı bir albümle karşılaşıyoruz: “Ich Liebe Mein Land”. Görner, Nâzım Hikmet şiirlerini Almanca okurken, Tahsin İncirci’nin besteleri ona eşlik ediyor. Sazıyla albüme can veren Sümeyra, Almanya yıllarında, bir albümüne de adını veren “Kadınlarımızın Yüzleri” başta olmak üzere pek çok Nâzım Hikmet şiiri seslendirmişti. Ustası Ruhi Su’dan aldığı bayrağı, ölümüne dek gururla taşıdı. “Kadınlarımızın Yüzleri”, farklı bir yorumla, Fransa’da (Toulai adıyla) yayımlanan Françoise Rabbath’lı Tülây German albümüne de girmişti. German, şairin başka şiirlerini de seslendirdi. Bunlar, Türkiye’de “Yunus’tan Nâzım”a adıyla yayımlanan albümle elimize ulaştı. Kendi kendine açılan Fransa parantezini kapatmadan Mehmet Koç’un burada yayımlanan “La Turquie de Mehmet Koç” albümünde yer alan ve “başkaldırdım baştakine” diyerek başladığı “Başkaldırdık” adlı şarkısında Nâzım Hikmet’e selam çaktığı dizeyi anayım: “Pir Sultan’la dara çıktık / Nâzım ile zindan yıktık…”

Almanya bahsine şöyle bir ek yapayım: Lutz Görner albümüne adını veren Tahsin İncirci bestesi, Özay Fecht tarafından Özay & Altınay Band adıyla yaptığı “No More” albümünde yeni bir yorum buldu. Şimdi memlekete biraz daha yaklaşabilirim…

Arşivimde, boydan boya Nâzım Hikmet şiirlerinden oluşan iki Yunanca albüm var: Maria Dimitriyadi’nin Tanos Mikrotsikos bestelerini seslendirdiği albüm ve 1983 tarihli bir Manos Loyzos albümü… “Telli Telli”den “Olmasa Mektubun”a pek çok şarkıyı besteleyen Loyzos’un ölümünden sonra yayımlanan albümünde, “Kerem Gibi”den “Bugün Pazar”a pek çok şiirin Yunancasını dinleme şansına sahip oluyoruz. Memlekete geçmeden, Akdeniz bağlantısıyla İtalya’ya uzanayım ve davulcu Andrea Centazzo’nun Armando Battiston ve Franco Feruglio ile yaptığı 1974 tarihli “Ictus” albümünün ikinci yüzünün ilk şarkısının adını anayım: “Ode to Nâzım Hikmet”.

Şansımız, Nâzım Hikmet’i kendi dilinde okuyabilmek. Şiirinden yapılmış şarkıları sevmemiz, biraz da bundan. Şu cümle, yanlış olmayacak: “Türkçenin en çok bestelenen şairi”. Alaturkadan arabeske, poptan rock’a neredeyse tüm türlerde ve bütün dönemlerde bestelenmiş Nâzım Hikmet şiirlerine rastlıyoruz –ki bu şiirler, biraz da bu yolla dilden dile yayıldı, ezberlendi. Ürün bu kadar çeşitliyken envanter elbette zor. Onun için, farklı kanallardan ilerleyeyim ve ülke sınırlarından içeri girmişken, kimi çalışmaların altını çizeyim…

Pek bilinmeyen enteresan bir bilgi vereyim… Münir Nurettin Selçuk, 1933’te yaptığı bir plakta, Necip Yakup Orkestrası eşliğinde iki şarkı söyledi: “Kanatları Gümüş Yavru Bir Kuş” ve “Martılar Ah Eder Çırparlar Kanat”. “Mineli Kuş” filminden alınmış bu şarkıların bestesi, Tamburi Cemil Bey’in oğlu Mesud Cemil’e ait. Sözler, Mümtaz Orhan’ın. Muhsin Ertuğrul filmlerinde ve başta “Lüküs Hayat” olmak üzere Ekrem – Cemal Reşit Rey kardeşlerin yaptığı operetlerde de adına rastladığımız Mümtaz Osman, aslında Nâzım Hikmet’in ta kendisi! “Sakıncalı” olarak anıldığı için kendi adını kullanmaktan imtina etmiş, imzasını böyle atmış.

Nâzım Hikmet şiirlerini besteleyen müzisyenler arasında üçünü kenara ayırmak isterim: Kerem Güney, Ünol Büyükgönenç ve Zülfü Livaneli. Livaneli “Nâzım Türküsü”nü, Ünol Büyükgönenç “Güzel Günler Göreceğiz”i yaptı. Bunlar, sadece onun şiirlerinden oluşan albümler. Fuat Saka, Nâzım Hikmet bestelerini “Kerem Gibi”de topladı. Fikret Kızılok’un deneysel albümü “Not Defterimden” ve Tayfun Erdem’in “Demir, Kömür ve Şeker / Caz ve Nâzım” başlıklı albümleri, külliyatın ayrıksı parçaları. Kerem Güney, bir dönem yaptığı 45’lik plaklarda “Kerem Gibi”, “Mavi Gözlü Dev”, “Kıymayın Efendiler” gibi şiirleri bestelemiş, 1977 tarihli “Tapusuz Memet” albümüne yedi Nâzım Hikmet şiiri almıştı. Bununla da kalmadı, “Yetmez mi Gönül” başlıklı 1979 albümüne eşlik eden gruba Güneşin Sofrası adını verdi. Aynı yıl piyasaya çıkan ve (o yıl yapılan Altın Mikrofon yarışmasını kazandığı için) çok ses getiren Ünol Büyükgönenç 45’liği “Dışarda Kar Yağıyor”un arka yüzündeki şarkı, az önce Livaneli’nin yaptığı beste vesilesiyle andığım “Kız Çocuğu”. Bu şarkı, “Güzel Günler Göreceğiz” albümünde yok.

Zülfü Livaneli’nin en bilinen şarkıları, Nâzım Hikmet besteleri. “Kız Çocuğu” dışında “Memetçik Memet”, “Karlı Kayın Ormanı”, “Hoş Geldin Bebek”, “Hoşça Kal Kardeşim Deniz”, “Büyük İnsanlık”, “Bulut mu Olsam”, “Kurtuluş Düşü”, “Vapur”, “Saat Dört… Yoksun”, ilk akla gelenler… Livaneli, 1977 tarihli albümüne adını veren, sözlerini Yaşar Kemal’in yazdığı “Merhaba”da şöyle bir selam çakıyor “usta”ya: “Acı da kahır da çekmiş geliyor / Güneşten boşanmış kopmuş geliyor / Bir ışık selidir, sökmüş geliyor / Nâzım usta, ulu seller merhaba…” Livaneli’nin “Nâzım Türküsü”nün kapağına yazdığı not mühim… Karşılaştığı zorlukları ve ulaştığı çözümü şöyle anlatıyor: “Yıllarca, Nâzım’ın şiirlerini bestelemeye çalıştım. Karşılaştığım, hep bir başarısızlıklar zinciriydi. Bir türlü sözle ezgi kaynaşmıyor, zorlama kalıyor, müzik söze göre uzatılıyordu. Derken bütün bu çalışmaları atıp Nâzım’ın şiirini incelemekten yola çıktım. O zaman bir kez daha bilinçli kavradım ki, Nâzım’ın şiirlerinde, hem divan şiiri, hem Batı şiiri, hem de Anadolu halk edebiyatı etkili olmuştu. (…) Bu şiirlere uyacak müzik yapısı, halk müziğinden, Batı müziğinden ve divan müziğinden esintiler taşımak zorundaydı.”

Zülfü Livaneli’nin, “Nâzım Türküsü” albümünün kapağı

80’li yıllarda, “özgün” müzik fırtınası eserken, sözlerine sığınılan şair, Nâzım Hikmet. Hemen herkesin Nâzım Hikmet şiirleri bestelediği bu dönem, bir Vitamin şarkısına şöyle konu oldu: “Ellerinde kırık bir saz / Nâzım baba bize söz yaz / Dinlenir mi metal pop caz / Yaparız hep özgün müzik...” Ahmet Kaya’dan Grup Yorum’a, bütün külliyatlarda çok sayıda Nâzım Hikmet bestesi var. Bu kadar da değil, bu dönemde onun şiirini seslendiren isimler, Sezen Aksu’dan Nükhet Duru’ya, İlhan İrem’den Erol Evgin’e uzanıyor. Cem Karaca, Selda, Edip Akbayram, Timur Selçuk, Yeni Türkü, Ezginin Günlüğü, Mozaik bahsine hiç girmeyeyim çünkü o zaman yazının sonunu getiremem.

Dediğim gibi, bir gün bu külliyatı bir yerde toplar, ulaşabildiğim Nâzım Hikmet bestelerini art arda sıraladığım yazılar yazarım. Bu yazıyı, ona ulaşma yolunda bir büyük adım olarak görebiliriz. Hem de büyük ustayı, 115. doğum gününde, bilmediğimiz şarkılarla anma çabası…

Tüm yazılarını göster