Medya Politik... Enflasyon, Sedat Peker, Canan Kaftancıoğlu…

Manzara, iki kesim arasında belirgin bir ayrım varmış gibi görünse de, gerçekte tüm ülkenin ortak gündemi yankılanıyor matbuatta. Kimi onu ‘köpürtüyor’, kimi ondan ‘kaçmaya’ çalışıyor.

Abone ol

Türkiye erken mi zamanında mı yapılacak tartışmasıyla dahi fitili ateşlenmiş bulunan bir seçim koridoruna girmiş durumda. Bu koşullarda en önemli, üzerinde en çok durulan konu ekonomik koşullar, özellikle toplumun en kalabalık kesimini oluşturan ücretlilerin yaşadığı sorunlar oluyor elbette. Tüm medya argümanı da, üstüne basarak olsun, etrafından dolaşarak olsun, hatta bizzat konudan kaçarak olsun bu mesele üzerinden kuruluyor. Muhalif gazeteler de ‘iktidara yakın’ gazeteler de söylemi buradan kuruyor ya da buradan ‘karşılamak’ durumunda kalıyor.

Dün açıklanan enflasyon verisi bu durumun en berrak göründüğü başlıklardan birini oluşturdu doğal olarak. Bir taraf resmi enflasyon verisinin bile ne kadar yüksek olduğuna vurgu yapıp TÜİK’in hesaplamalarına yönelik eleştiriyi manşete taşıdı. Diğer taraf ise böyle bir veri açıklanmamış gibi yapmayı, bunun yerine memur ve emekli maaşlarına yapılacak zam oranını görmeyi tercih etti.

Birgün, Cumhuriyet, Evrensel, Karar, Sözcü, Yeniçağ ve Korkusuz gazeteleri dün açıklanan enflasyon rakamını bugünkü manşetine taşıdı. Milli Gazete ise birinci sayfanın en üstüne, sürmanşete koydu enflasyon ‘canavarı’nı…

Hürriyet, Sabah, Milliyet, Yeni Şafak, Akşam, Posta, Türkiye, Akit gibi iktidar yanlısı gazetelerin birinci sayfaları ise memur ve emekli maaşlarına zam ‘müjdesi’ ile doldu taştı. İktidar destekçisi gazeteler arasında bir tek Aydınlık’ın, bir ‘orta yol’ aradığı, mahcup bir tedbir ile davrandığı dikkat çekti. Aydınlık, “Memura zam yok, enflasyon farkı var” başlığını atarak hem maaş artışlarını hem de enflasyon tırmanışını bir arada görmeye çalışmış gibi. Bu konularda işleri zor tabii. Bu gazete bir de NATO konusunda iktidara nazlanıyor ama sesini pek duyan yok gibi.

Velhasıl, kamu çalışanlarının zam oranları için belirleyici olan ilk altı aylık enflasyon verisi, iki politik kampın medyasında böyle yankılandı. Manzara, iki kesim arasında belirgin bir ayrım varmış gibi görünse de, gerçekte tüm ülkenin ortak gündemi yankılanıyor matbuatta. Kimi onu ‘köpürtüyor’, kimi ondan ‘kaçmaya’ çalışıyor.

Bir de Sabah’ın ‘gerçekçi’ yazarı Okan Müderrisoğlu’nun, yüksek enflasyon ve TÜİK marifetleri konusunda biraz darlandığını gösteren sözlerine dikkat çekerek bitirelim bu bahsi. Müderrisoğlu bir bakıma ‘Tamam, resmi enflasyonla halkın enflasyonu arasında fark var, kabul” diyor neredeyse:

“TÜİK'in enflasyon hesaplama yöntemi bellidir, meraklısına da açıktır. Kaldı ki... TÜİK de halkın günlük hayatında ağırlıklı yer tutan ulaştırma ve gıda enflasyonunun yüzde 110'u bulduğunu teyit etmektedir.”

FALYALI CİNAYETİNE SEDAT PEKER DOLGUSU

Kıbrıs’ta profesyonelce düzenlenmiş bir suikastla öldürülen Halil Falyalı cinayetine ilişkin iddianame hazırlandı. Suikastla ilgili olarak Söylemez Kardeşler çetesi suçlanıyor ve tetiği çektiği iddia edilen Mustafa Söylemez ile ağabeyi Mehmet Faysal Söylemez için müebbet hapis cezası isteniyor. Belli ki iddianame, yine kamuoyundan önce Sabah gazetesinin polis-adliye ‘servisi’ne gitmiş ve Sabah da birinci sayfasından imzalı özel haber olarak duyurmuş.

Ancak dikkat çekici bir detay var birinci sayfada. İddianamede, Söylemez kardeşlerin cinayetten sonra Metin Süs isimli kişinin yanına gittikleri ve Metin Süs’ün iki kardeşe 350 bin lira da para transfer ettiği öne sürülüyor. Sabah bu detayı ana sayfada duyururken Metin Süs için ilgi çekici bir detay hatırlatıyor: “Sedat Peker ile fotoğrafı ortaya çıkan Metin Süs…”

Sedat Peker onca açıklamasıyla, dile getirdiği iddialarla gündemde kalmaya ve belli ki iktidar muhitlerinin canını sıkmaya devam ederken, bu gelişmelere ilişkin tek satır haber yapmayan bir gazetenin birden Peker’i hatırlamasına ne demeli? Üstelik birinci sayfadaki bu detay haberin tümünün yer aldığı iç sayfada tek satır geçmiyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, diğer birçok bakanın, yüksek bürokratların bazı şüpheli ve sanıklarla art arda fotoğraflarının ortaya çıkması karşısında bir refleks midir bu, bilinmez. Ama “kimin suçlularla daha çok fotoğrafı var” gibi bir çekişmede, bu çekişmeyi ‘kaybetse’ bile, Sedat Peker hasar almazmış gibi görünüyor…

CANAN KAFTANCIOĞLU BİR ‘PROTOTİP’ MİDİR?

Türk Ocakları’ndaki ‘sempozyum depremi’nin üstünden epey zaman geçti. Ama artçılar sürüyor. İstanbul yönetiminin görevden alınmasına ve pek çok yeni tartışmaya yol açan olay, Türk Ocakları’nın İBB ile birlikte düzenlediği “İslam Dünyası Meseleleri ve Çözüm Yolları” başlıklı sempozyuma katılan CHP heyetinde, partinin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun da bulunmasıydı. Bazı Ocakçılar, Kaftancıoğlu’nun iktidar tarafından da sıklıkla hatırlatılan eski sosyal medya paylaşımlarına vurgu yaparak itiraz etmiş, deyim yerindeyse kazan kaldırmıştı. MHP lideri Bahçeli de bu fırsatı kaçırmamış ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun sempozyumdaki konuşmasında Marx’tan alıntı yapmasına öfkeyle tepki göstermişti.

Ancak… Millet İttifakı içindeki milliyetçilerden net bir açıklama, tepki gelmedi. Bu konudan adeta kaçınıldı.

İşte bu noktada İYİP’e yakınlığıyla bilinen Yeniçağ gazetesinde bugün çıkan bir yazı dikkat çekti. Yeniçağ yazarı Arslan Tekin, Türk Ocakları ‘kulislerini’ aktarıyor, “tepki kesinlikle CHP’ye değil” diyor ama Kaftancıoğlu’na da bir rezerv koyuyor.

Tekin bir hatırlatma yapıyor önce: “Ben de geçmişte, Canan Kaftancıoğlu CHP İstanbul İl Başkanı seçildiğinde onun için [CHP içinde bir ‘Truva Atı’olmasın?!] diye yazmıştım”…

Ve sonra şöyle söylüyor:

“Canan Kaftancıoğlu bir prototip. Türkiye gerçeklerinin tamamen dışında. Ama çalışkan, örgütçü. Sözümüz olamaz.”

Bir siyasetçiyi, önce “Türkiye gerçeklerinin tamamen dışında bir prototip” olarak tanımlayıp sonra da “Ama çalışkan, sözümüz olamaz” demek, Millet İttifakı bileşenlerinin karşılaştığı ve karşılaşacağı bazı zorluklar hakkında epey fikir veriyor sanki.