Liderinizin diktatör olup olmadığını anlamanın 10 yolu

Harvard Üniversitesi'nden Profesör Stephen Walt, Donald Trump'ın ABD'yi 'diktatoryal' bir çizgiye çekip çekmeyeceğini sorguladı. Walt makalesinde, 'Bir liderin diktatör olup olmadığını anlamanın 10 yolu'nu yazdı.

Abone ol

DUVAR - ABD, ülkenin anayasasıyla çelişen bölücü açıklamalarına rağmen başkan seçilen Donald Trump'la nasıl bir dört yıl geçeceğini tartışmaya devam ediyor. Son olarak, Harvard Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler dersleri veren saygın Profesör Stephen Walt, Trump'ın 'bir diktatör olup olmadığını' inceledi. Walt'un Foreign Policy dergisinde yayımlanan makalesinde, Türkiye ve Rusya'nın isimlerinin sık sık geçmesi de dikkat çekti.

Walt, bir ülkenin liderinin diktatör olup olmadığını anlamanın 10 kriterini listeledi; Trump'ın nerede durduğunu da madde madde özetledi:

1- MEDYAYI BASTIRMAK İÇİN SİSTEMLİ ÇABALAR

'Otokratların bilgiyi kontrol ederek hayatta kaldığını' yazan Walt, Trump'ın basın kuruluşlarına daha kolay dava açılabilmesi için hakaret yasaları önerdiğine dikkat çekti. Walt'a göre, Trump yönetimi 'fazla eleştirel yaklaşan veya hatalı politikaları fazlasıyla doğru aktaran' kuruluşlara bilgi akışını kesebilir.

2- KENDİ MEDYASINI KURMAK

Walt'a göre, Trump'ın medyayla ilişkisi açısından kritik bir nokta daha var: "Eleştirel medya kuruluşlarını bastırmaya çalışırken, Trump başkanlığını kendisine düzenli destek veren medyayı güçlendirmek için de kullanabilir. Hatta, sürekli Trump yanlısı bilgiler veren bir resmi hükümet haber ajansı kurabilir." Walt, Rusya'da Kremlin yanlısı Russia Today kanalını örnek gösterdi.

3- MEMURLARI, ORDUYU VE GÜVENLİK TEŞİLATLARINI POLİTİZE ETMEK

Profesör Walt, Trump'ın kendisine destek vermeyen bürokratları 'hükümeti daha verimli hale getirme' bahanesiyle işten çıkarmak için yasal düzenlemeler yapmaya kalkışabileceğini yazdı. Walt, "Trump'ın gerekli olan en temel vasıflara bile sahip olmayan kişileri atadığını, özel kalem müdürlüğüne federal hükümette hiç çalışmamış Reince Priebus'u getirdiği düşünülürse, bu ihtimal iyice korkutucu hale geliyor" ifadesini kullandı. Harvard Profesörü, Trump2ın Ulusal Muhafızlar üzerindeki gücünü artırarak protesto eylemlerini bastırabileceğine de dikkat çekti.

4- İÇERİDEKİ MUHALİFLERİ GÖZETİM ALTINDA TUTMAK

Walt'a göre, Trump'ın böyle bir adım atması ABD için çok yeni bir durum olmayacak; zira Richard Nixon da Vietnam Savaşı'na karşı çıkan örgütlerin içine sızmak için CIA'i kullanmıştı. Walt, hükümetlerin elindeki çeşitli 'fişleme' mekanizmalarının teknolojik açıdan çok geliştiğine dikkat çekerek, şu ifadeleri kullanıyor: "Trump bunun için en üst düzey yetkililerin ve muhtemelen daha alt düzey bazı isimlerin işbirliğine ihtiyaç duyacaktır. Fakat en tepede sadık suç ortakları, aşağıda da itaatkâr çalışanlar yeterli olacaktır. George W. Bush ve Dick Cheney döneminde, Beyaz Saray Amerikan hükümeti çalışanlarını işkence yapmaya ikna edecek yetkiye sahipti. Buna kıyasla, bazı yetkilileri başkanın rakipleri hakkında zarar verici bilgiler toplamak için e-postaları ve telefon görüşmelerini izlemeye ikna etmek çocuk oyuncağı gibi kalacaktır."

5- KENDİSİNİ DESTEKLEYEN ŞİRKETLERİ ÖDÜLLENDİRİP MUHALİFLERİ CEZALANDIRMAK İÇİN DEVLET GÜCÜNÜ KULLANMAK

Walt, Türkiye, Rusya ve İtalya'yı örnek gösterdiği bu başlıkta şu özetle ifadeleri kullandı: "Yolsuz yarı-demokrasilerin belirleyici özelliklerinden biri, iş dünyasında kendilerine sadık olanları ödüllendirmek ve yoluna çıkanları cezalandırmak için devlet gücünü kullanmaktır. Putin'in Rusya'daki 'oligarkları' kullanma yöntemi bu; Türkiye'de de Erdoğan, gücünü artırmayı ve muhaliflerinin altını oymayı sürdürmek için kısmen bu yöntemi kullandı... Biliyorum, yolsuzluk ABD'de de ciddi bir sorun, neden Trump'ı ayıralım derseniz, mesele şu: Trump'ın geçmişine bakıldığında, iş yapmanın doğru yolunun şu olduğunu düşünüyor: "Dostlarınızı ödüllendirirsiniz ve düşmanlarınıza da elinize geçen her fırsatta yüklenirsiniz. dolayısıyla Washington Post gazetesi Trump hakkında çok sayıda eleştirel makale yayımlarsa ve gazetenin sahibi Jeff Bezos, federal yetkililerin asıl gelir kapısı olan Amazon şirketine zarar verecek yeni düzenlemeler hazırladığını öğrenirse, hiçbirimiz fazla şaşırmamalıyız. Fakat çok ciddi biçimde endişelenmeliyiz."

6- YÜKSEK MAHKEME YARGIÇLARINI KENDİNE GÖRE SEÇMEK

Trump'ın görev süresi boyunca bazı Yüksek Mahkeme yargıçlarını atama fırsatı bulacağını belirten Walt, şu soruları gündeme getirdi: "Kendisine şahsen sadık ve borçlu hisseden kişileri mi, bağımsız duruşu ve harika vasıfları olan hukuk insanlarını mı seçecek? Kürtaj, eşcinsel evlililiği ve seçim kampanyası gibi tartışmalı konularda kendi partisiyle aynı şekilde düşünen kişileri mi, yoksa yürütme gücünün çok genişlemesi konusunda sabit bir fikri olan ve yukarıda yazdıklarımın yaşanması halinde ne yapacağını bilen kişileri mi? İlk senaryo gerçekleşirse, Senato 'hayır' deme cesaretini gösterebilecek mi?"

7- HUKUKU TEK BİR TARAF İÇİN İŞLETMEK

Liberal demokrasilerin, hukukun üstünlüğünün bir siyasi görüşten bağımsız olarak işletilmesine bağlı olduğunu yazan Walt, Trump'ın kampanya sürecindeki açıklamalarından yola çıkarak yetkililere ne gibi talimatlar vereceğini sorguladı: "Trump karşıtı protestocular başkanın bir grup destekçisi tarafından dövülürse, ciddi bir soruşturma açılacak mı? Yerel ve federal kurumlar, sağcı nefret söylemi ve şiddet tehditleri konusunda, benzer açıklamaların diğer taraftan gelmesi halinde davranacakları gibi açıkgözlü olacak mı?" Walt, ırkçı açıklamalarıyla bilinen Jeff Sessions'ın Trump tarafından adalet bakanlığına aday gösterildiğini hatırlattı. Walt, "Trump, kendisini eleştiren kişilere tepki göstermekte hızlı davranıyor. Fakat ırkçılara, bağnazlara ve homofobiklere, kendisi de öyle düşündüğü için, açık çek tanıyor. Bu, adaletin terazisini kendi lehine çevirmeye çalıştığının bir işareti olabilir."

8- SİSTEME HİLE KARIŞTIRMAK

Walt, Trump'ın Kongre için düzenlenecek ara seçimlerde hile yapma ihtimaline dikkat çekti.

9- KORKU TELLALLIĞI YAPMAK

Walt, "Güvenlik ve esenlikle ilgili kamupyunda korkuyu tetiklemek klasik bir otokratik taktiktir. Korku içindeki bir halkı, korunma ihtiyacıyla yüzünü Lider'e dönmeye ikna etmek için tasarlanmıştır" ifadelerini kullandı. Harvard profesörü, Trump'ın kampanya sürecinde 'Meksikalı tecavüzcüler' ve 'iş imkânlarımızı çalan yabancı hükümetler' gibi ifadeler kullandığına, 'siyasi rakiplerinin bu düşmanlarla işbirliği içinde olduğunu' öne sürdüğüne dikkat çekti.

Walt şöyle devam etti: "Korku içindeki bir toplum önce kendi güvenliğini düşünür ve temel özgürlüklerini unutur; bir başkanın daha fazla gücü kendi elinde toplamasını gözardı etmeye daha meyilli olur. En kötü senaryoysa, Trump'ın Erdoğan tarzı bir hamleyle bir terör saldırısını veya eşit ölçüdeki bir dramatik olayı olağanüstü hal ilanı için kullanması ve görülmemiş bir yürütme yetkisini elde etmesi olacaktır."

10- MUHALEFETİ ŞEYTANLAŞTIRMAK

"İç muhalefetin ülkenin düşmanlarıyla aynı çizgide olduğuna halkı ikna etmeye çalışmak, siyasetteki en eski taktiklerden biridir" diyen Stephen Walt, Trump'ın da sürekli Demokratlar, liberaller, Müslümanlar, IŞİD, 'New York'un finans seçkinleri' gibi kesimler hakkında komplo teorilerini dillendirdiğini hatırlattı.

Walt makalenin bu bölümünde Türkiye'nin adını da andı: "Bunlar yine, Erdoğan ve Putin'in zaman içinde bir toplumsal nefret kısır döngüsü yaratarak kendi otoritelerini güçlendirmek için kullandığı taktiklerin aynısı. Bir toplum içindeki gruplar bir şekilde birbirlerinden şüphe duyarsa, aşırılıkçılar sert tepkiyi körükleme umuduyla iç düşman olarak algılanan kesime saldırarak nefreti artırabilir." (Dış Haberler)

Makalenin İngilizce orijinali