Leyla Güven'in açlık grevinde ikinci ay

DTK Eş Başkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in açlık grevi eylemi ikinci ayına giriyor. İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, Güven'in durumu hakkında "Mevcut yaşı düşünüldüğünde 57. güne giren açlık grevi sebebiyle hayatının tehlikede olduğunu söylemek gerekir,” diye konuştu.

Abone ol

DİYARBAKIR - Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in açlık grevi eylemi ikinci ayına giriyor. Diyarbakır Barosu Güven’in açlık grevi eylemini yakından takip ediyor. Barodan bir heyet, en son 30 Aralık’ta kendisinin tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde ziyaret etmişti. Bu ziyarete Güven çıkamamış ancak durumunu yakından bilen diğer mahpuslar sağlık durumuyla ilgili bilgiler paylaşmıştı. Baro tarafından yapılan açıklamada Güven’in sağlık durumuyla ilgili şu bilgiler verilmişti:

“Son olarak 30 Aralık tarihinde yapılan bu ziyarete Leyla Güven, sağlık durumunun ağırlaşması nedeni ile katılamamış, bunun üzerine aynı odada kalan mahpuslar ile görüşülmüştür. Bu mahpuslar tarafından bizlere iletilen bilgilere göre Güven’in kilo kaybı, ses ve ışığa hassasiyet,  baş ağrıları ve baş dönmesi, yürümekte ve konuşmakta zorluk, halsizlik, tansiyon ve mide krampları yaşadığı belirtilmiştir. Belirtiler de göstermektedir ki bugün itibariyle açlık grevinin 57. gününe giren Güven için kritik eşiğe gelinmiştir.”

Baronun açıklamasından bir gün sonra Leyla Güven’in gazeteci kızı Sabiha Temizkan, sosyal medya hesabında şunları yazdı: "Anneannem, Leyla Güven’in annesi Cevriye Güven hayatını kaybetti. Annem babasının acısını da yine cezaevindeyken yaşamıştı. Onu toprağa verememişti. Annesiyle de son kez vedalaşamayacak. Hem de haksız, hukuksuz yere tutuklu olduğu için.”

Güven’in annesinin Konya Cihanbeyli’deki taziyesine katılması için avukatlarının yaptığı başvuru kabul edildi. Ancak DTK tarafından yapılan açıklamada, cezaevi doktorunun Güven’in sağlık durumunun yolculuk yapmasına engel teşkil edip etmeyeceğine karar vereceği belirtildi.

Bu gelişmeler yaşanırken İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun ile ikinci ayına giren açlık grevi üzerine konuştuk. Güven’e destek olmak amacıyla birçok cezaevinde 100 mahpus açlık grevine başlamıştı ve bazı cezaevlerinde açlık grevi eylemi gerçekleştirenlere yönelik kötü muamele yapıldığı bilgisi geliyordu. Zeytun, bu konuda İHD’ye yapılan başvuruları da değerlendirdi.

'50. GÜNÜNDE, GENEL OLARAK MORALLİ VE DİRENÇLİ GÖRÜNÜYORDU'

Diyarbakır Barosu, 3 Ocak’ta yaptığı açıklamada, barodan bir heyetin Leyla Güven’i 30 Aralık’ta ziyarete gittiğini, Güven’in sağlık durumu nedeniyle ziyarete çıkmadığını, diğer kadın mahpuslarla görüştüklerini ve Güven’in açlık grevinde kritik eşiğe geldiği yönünde bilgiler paylaşmıştı.

İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun da benzer izlenimler paylaştı. Zeytun, Leyla Güven’in neden açlık grevinde olduğunu ve sağlık durumuyla ilgili şunları söyledi:

İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun

“İHD Diyarbakır Şubesi olarak DTK Eş Başkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven ile açlık grevine girdiği 8 Kasım 2018 tarihinden itibaren süreci takip edip kendisiyle çok defa görüşme gerçekleştirdik. Bu süreç içerisinde kamuoyuyla açlık grevine girme amacını ve sağlık durumunu paylaştık. En son geçen hafta kendisiyle açlık grevinin 50. gününe denk gelen günde görüştük. Genel olarak görüşme esnasında moralli ve dirençli görünüyordu. Açlık grevine girmesindeki ‘Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması’ ve ‘barış imkanlarının yaratılması’ amaçlarının kendisini güçlü kıldığını belirtti. Sağlık durumuna ilişkin ise aynı odada kalan diğer mahpuslarla görüşmemizde 12 kiloyu aşan kilo kaybı, ses ve ışığa hassasiyet,  baş ağrıları ve baş dönmesi, yürümekte ve konuşmakta zorluk, halsizlik,  tansiyon ve mide krampları yaşadığı tarafımıza iletildi. Mevcut yaşı düşünüldüğünde 57. güne giren açlık grevi sebebiyle hayatının tehlikede olduğunu söylemek gerekir.”

AÇLIK GREVİNDE 100 MAHPUS

Leyla Güven’in ardından, aralarında seçilmiş mahpusların da bulunduğu 100 kişi daha, aynı taleplerle açlık grevine başladı. Zeytun, diğer cezaevlerinden kendilerine yapılan başvurular hakkında da bilgiler verdi:

“3 Ocak 2019 itibari ile toplamda 100 kişi süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine girmiş bulunmakta. Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 4 Kadın mahpus, D Tipi Kapalı Cezaevi’nde de 5 Mahpus açlık grevine başladı. Diyarbakır’daki açlık grevine giren mahpusların sağlık durumunu, cezaevi idaresinin kendilerine yönelik uygulamalarını sürekli takip ediyoruz. İlerleyen günlerde bu izlenim ve tespitlerimizi raporlaştırmayı düşünüyoruz. Diyarbakır’dan farklı olarak diğer illerde açlık grevine giren mahpusların ailelerinin bize başvurularında ağır hak ihlalleri iddiası var. Özellikle Şubemize Elazığ 1 ve 2 No’lu Ceza İnfaz Kurumu ve Trabzon Beşikdüzü Kapalı Cezaevi olmak üzere birçok cezaevinde açlık grevine giren mahpuslara  işkence ve kötü muamele edildiğine yönelik başvurular gelmekte. Bu başvurularda temel mahpus haklarının ihlal edildiği, yeterli miktarda su, şeker, tuz ve vitamin desteği sağlanmadığını, açlık grevine giren mahpusların tekli odaya alındığı, alınması gerekli sıvı maddelerin ve vitaminlerin verilmediği, sağlık durumlarını takibini yapacak doktor kontrollerinin sürekli yapılmadığı, disiplin cezaları verildiği gibi birçok iddia söz konusu. Bu yönlü başvurular ve iddialar karşısında da şube olarak cuma günü (4 Ocak 2019) cezaevi komisyonumuzdan avukat arkadaşlarımız açlık grevine giren mahpuslarla görüşmek amacı ile Elazığ 1 ve 2 No’lu Cezaevi’ne gidecekler.”

‘KANUNSUZ UYGULAMADAN VAZGEÇİLMELİ’

“Her defasında ısrarla belirttiğimiz gibi, İHD olarak yaşam hakkını her koşulda savunuyor, açlık grevini hak arama yöntemi olarak benimsemiyoruz” diyen Abdullah Zeytun, şöyle devam etti:

“Ancak mahpuslar açlık grevlerine ‘İmralı F-tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Abdullah Öcalan’ın uzunca bir zamandan beri ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmediği, bu uygulamanın tecridi aşacak biçimde mutlak izolasyon olduğu ve Abdullah Öcalan’a yasal haklarını kullandırılması ile üzerindeki bu mutlak izolasyonun kaldırılması gerektiği’ amacı ile girdiklerini ve bu koşullar gerçekleşmediği sürece de açlık grevine devam edeceklerini beyan etmişlerdir. Belirtmek gerekir ki Türkiye’nin infaz mevzuatında mahpusların aileleri ve avukatları ile görüştürülmesinin uzun süreli olarak yasaklanmasına dair bir madde bulunmamasına rağmen İmralı F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Abdullah Öcalan ve beraberindeki 3 mahpus hiçbir şekilde aileleri ve avukatları ile görüştürülmemektedir. Bu durum 5275 sayılı İnfaz Kanunu’na ve infaz tüzüğü ile yönetmeliğine açıkça aykırıdır. Adalet Bakanlığı’nın bir an önce bu kanunsuz uygulamadan vazgeçmesi  ve İmralı Cezaevi’ndeki mahpusların haklarını kullandırmanın önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz.”