Kyme'den sökülen antik liman traktörlerle sürükleniyor

Kyme Antik Kenti Limanı’nda, bilim insanlarının ve sivil toplum örgütlerinin bütün tepkilerine rağmen su altı kazıları başladı. Alana gittiğimizde gördüğümüz manzara; denizden çıkarılan/sökülen antik kent kalıntılarının bir halata bağlanarak traktörlerle sürüklenmesi oldu.

Abone ol

İZMİR - Deniz taşımacılığında dönemin en büyük limanlarından birine sahip olan Kyme Antik Kenti Limanı’nda, bilim insanlarının ve sivil toplum örgütlerinin bütün tepkilerine rağmen su altı kazıları başladı. Antik kent limanında yapılan tahribatı belgelemek için çalışmaların başlatıldığı alana gelen Doğal ve Kültürel Çevre İçin Yaşam Girişimi de liman kalıntılarının tahrip edildiğini belirterek tepkilerini dile getirdi.

Nemport Şirketi tarafından liman genişletmesi adı altında yapılacak uygulamanın kent üzerindeki sonuçlarını bütün detayları ile anlattığımız ‘Antik Kyme Kenti’nde Bıçak Kemiğe Dayandı’ başlıklı haberimiz sonrasında da ne yazık ki bölgede değişen bir şey olmadı.

Nemport A.Ş’nin kentin antik limanına kadar gelip dayanması sonucunda 1. Derece arkeolojik sit olan bölümünün daraltılarak 3. Derece'ye neden düşürüldüğü, bu kararı veren İzmir 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun hangi koruma ilkelerinden nasıl bahsedebileceği gibi bir dizi soru halen cevabını bekliyor. Tüm bu sorular cevapsız bırakılmışken 2 Numaralı Kurul tarafından yeniden alınan bir kararla antik limanda su altı çalışmaları başladı.

.

Su altı çalışmalarının Bodrum Su Altı Müzesi tarafından yürütülmesini konu edinen karar sonrası alana gittiğimizde gördüğümüz manzara; denizden çıkarılan/sökülen antik kent kalıntılarının bir halata bağlanarak traktörlerle sürüklenmesi oldu. Tarihi korumakla yükümlü kurumlar ve arkeologlar eliyle bir antik kenti yok edeceği için tepki çeken bu kararla ilgili İzmir 2 No'lu Koruma Kurulu hala bir gerekçe açıklamadı.

'YAPILMAK İSTENİLEN ŞEY DENİZDE BİTEN BİR OTOYOL ÇALIŞMASI'

İzmir 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu konuyla ilgili sessizliğini koruyor. Doğal ve Kültürel Çevre İçin Yaşam Girişimi Sözcüsü ve Şehir Plancıları Odası İzmir şubesi Kurucu Başkanı Ahmet Tuncay Karaçorlu, Gazete Duvar’a yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Konuyla ilgili geçen ay yapılan ÇED toplantısında itirazlarımızı hem sözlü olarak hem de daha sonra süresi içinde bakanlığa yazılı olarak ilettik. Eğer bu itirazlar sonucunda ÇED raporu hala uygulanacak olursa dava süreçlerinde girişimimiz de mutlaka taraf olacak. Burada şu an yapılmak istenilen şey 'denizde biten bir otoyol çalışması’ aslında. Yani karadaki tahribatlardan sonra şimdi de denizde tahribat yapılıyor. Ama inanıyorum ki bu yolun sonu da hukuki yollarla bitecek. Kyme, su altında kalan bölümünden tutun suyun dışındaki bölümlerine kadar çeşitli uygulamalarla tahrip edilmeye devam ediliyor. Bu liman şirketinin bulunduğu idari bina bile antik kentin çok önemli kalıntıları üzerine kurulmuş durumda. Bu şekilde verilen kurul kararlarıyla burada yapılan yanlış uygulamalar devam ediyor. Bir SİT alanında derecenin değişmesi için bir şeylerin değişmesi gerekir. Dolayısıyla bu derecenin düşürülmesi orada yapılacak yanlış uygulamalara bir zemin hazırlamaktır. Koruma kurulunun, ilgili liman şirketinin basıncı ve bir takım kirli ilişkilerine teslim olduğunu düşünüyoruz. Kültür Bakanlığı bir an önce gerekli soruşturmaları başlatmalıdır. Aliağa Belediyesi de bu konuda hiçbir duyarlılığı göstermediği gibi gerek SİT kararlarının değişmesi gerekse aykırı uygulamalarda bugüne kadar bir taraf olmamıştır.’’

.

'HER AŞAMASINDA BİR TAHRİBAT OLUYOR'

Bir şehir plancısı olarak burada yapılan tahribatı üzüntüyle izlediğini belirten Karaçorlu, kentin buluntularının tahribatının devam etmesinin Kyme’nin yok olması anlamına geleceğini söyledi. Koçaroğlu şöyle devam etti:

"Şu anda burada denizden çıkarılarak bir halatla bağlayıp sürükledikleri eserlerin hepsi bir değerdir. Bu değerler çıkarılırken de bilimsel koşullara uygun yapılması gerekir. Ama şu anda gördüğümüz gibi çıkarılan eserler halatlarla çekiliyor ve bir traktör römorkuyla sürükleniyor. Sonra da bir başka yere bırakılıyor. Her aşamasında bir tahribatın olduğu bir süreç işliyor burada. Ama işin başka bir üzücü yanı ise bütün bunlar bir su altı arkeologu tarafından yapılıyor. Tabii ona bu görevi veren koruma kurulu da dahil bu sürecin sorumlularıdır. Bu nedenle İzmir 2 Numaralı Koruma kurulunun ve bu karara imza atanların emsal olarak yargılanmasının caydırıcı olacağını düşünüyoruz. İzmir Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen eşi benzeri bulunmaz bir sanat harikası olan bronz koşan atlet heykelinin de buradan çıktığını düşünürsek yeterli araştırma yapılmadan körfezde yapılacak liman gibi yapılar tam bir kültür katliamıdır.’’