Kürtlerle Şam nereye?

Suriye yönetiminin kısa vadedeki hedefi petrol bölgelerini yeniden devletin kontrolüne almak, uzun vadede ise Kürtlerin özerklik ya da bağımsızlık hedeflerinin önüne geçmek. Esad “Kürtler ayrı bir millet değildir Suriyelidir” derken açık şekilde gelecekle ilgili hedefi de koymuş oluyor.

Musa Özuğurlu yazar@gazeteduvar.com.tr

Son günlerde yaşanan bazı gelişmeler ve yapılan bazı açıklamalar Şam ile Kürtler arasında çetin bir döneme girilebileceğini düşündürüyor. Peki ne oldu da Türkiye’nin operasyonları sırasında yakınlaşan taraflar arasında gelecekle ilgili olumsuz senaryolar dillendirilmeye başlandı?

Arap dünyasının en tanınmış gazetecilerinden Rai Al Youm gazetesi başyazarı Abdülbari Atvan geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı bir analizinde Kürtler ile Şam arasında önümüzdeki dönemde yaşanabilecek olası gerginliklere işaret etti. (1)

Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad yaklaşık bir ay önce Russia Today kanalına verdiği röportajda “ABD gibi büyük bir güç ile savaşamayacaklarını ancak bunun yerine ‘Direniş gücüne’ başvuracaklarını ve gerilla/vur kaç savaşı yapacaklarını belirtmişti.

Esad’ın bu açıklamaları doğrudan ABD tarafını hedef alıyor olsa da ABD ile birlikte hareket eden SDG’yi de hasım durumuna sokuyor.

Suriye yönetiminin kısa vadedeki hedefi petrol bölgelerini yeniden devletin kontrolüne almak, uzun vadede ise Kürtlerin özerklik ya da bağımsızlık hedeflerinin önüne geçmek. Esad “Kürtler ayrı bir millet değildir Suriyelidir” derken açık şekilde gelecekle ilgili hedefi de koymuş oluyor. (2)

Suriye’nin petrol bölgelerini geri almak ve Kürtlerin siyasi özerklik ve daha ötesi isteklerinin önüne geçmek için tek engel ABD’nin varlığı.

ABD ise Suriye’de sadece 600 askerinin kaldığını geçtiğimiz günlerde açıkladı. Ama Kürtler açısından bundan daha kötüsü Savunma Bakanı Mark Esper’in “ABD olarak Suriyeli Kürtlere hiçbir zaman özerklik vaat etmedik” sözleri. (3)

Atvan yazısında Esad’ın gerilla savaşından söz etmesinden bir süre sonra ABD askerlerinin bulunduğu El Ömeri petrol kuyuları bölgesine ve eş zamanlı olarak Irak tarafında El Anbar’da Ayn El Esed Amerikan üssüne yönelik “meçhul kişilerce yapılan” roket saldırısına dikkat çekiyor.

Suriye’de kalmaya devam etmesi halinde ABD askerlerine yönelik (gerilla tipi) saldırıların olabileceği daha önceden dillendiriliyordu. “Direniş Ekseni” bu türden yöntemleri daha önce de kullandığı için zaten böyle bir birikime sahip ve zamanı geldiğinde bu yöntemlere başvurması beklenen bir şey.

Bu iki saldırı ve Kürtler ile her zaman masaya oturma ihtimali Suriye’de olası petrol savaşlarının ABD askerleri üzerinden yapılacağını gösteriyor. Ancak ABD askerlerine yönelik saldırılar gerçekleşirse bu saldırılar Suriye ile ABD ya da “Direniş” ile ABD arasında bir mesele olmaktan çıkar.

Bu durumda soruyu sorabiliriz: Amerikan askerleri gerçekten hedef alınırsa ve ABD bu saldırılara birlikte karşı koymak için Kürtleri zorlarsa ne olacak?

Kürtler, SDG bünyesi altında birlikte hareket ettikleri Arap aşiretler ve diğer unsurlar, Şam’ın desteklediği unsurlara karşı savaşacak mı? Böyle bir ihtimal çok kanlı bir sürecin başlamasına sebep olabilir.

Sürecin kanlı olması sadece Şam ile SDG’nin karşı karşıya gelme olasılığı nedeniyle değil, bölgede Kürt-Arap savaşı da başlayabilir ve bu kez gerçekten Suriye’de ilk kez “iç savaş” tanımını gerektirecek bir süreç başlayabilir.

Suriye Ulusal Güvenlik Bürosu Başkanı General Ali Memlük geçtiğimiz günlerde Kamışlı’ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Atvan Memlük’ün “Bölgenin himayesi için Arap aşiretlerin rol alması” başlığı altında bazı Arap aşiretlerin temsilcileri ile havaalanında buluştuğunu belirtiyor.

SDG’nin (ve ABD askerlerinin) bulunduğu Cezire bölgesi aşiret yapısı ile öne çıkıyor. Bu, savaş öncesinde de böyleydi ve aşiretler Suriye Parlamentosu'na vekil de gönderiyordu.

Savaş sürecinde kimisi yönetime karşı savaşanların kimisi ise yönetimin yanında yer aldı. Hatta aynı aşiret içinde bile bölünmeler oldu. Ancak istisnalar dışında bu refleksler ideolojik değildi ve korunma amacıyla gösteriliyordu.

Şimdilerde Suriye’de savaşın artık neredeyse bittiği ve Suriye yönetiminin devrilmek bir yana ülkede hakimiyeti yeniden sağlamaya başladığı bir ortamda geçmişte “muhalifler” ile hareket eden aşiretlerin “devlete” dönmeleri beklenebilir, çünkü yönetim artık gücünü tekrar hissettirmeye başladı. Yönetim şimdi SDG’nin hakim olduğu bölgede de aynı hakimiyeti hedefliyor ancak önünde yukarıda belirttiğimiz çerçevede ABD var ve SDG’nin nasıl bir tavır alacağı belli değil.

Ali Memlük bu ziyareti ile Arap aşiretleri tekrar yönetim safına çekmeyi amaçladı ve bundan sonra SDG’nin hakim olduğu bölgede yaşanacak gelişmeler bir yandan bu ziyaretinin ne kadar başarılı olacağına bağlı.

Tam da burada Süryani Birlik Partisi’nin lideri Senharib Bersum’un sözlerine dikkat çekmek lazım. Bersum Ali Memlük’ün ziyaretini eleştirdiği demecinde (özetle) SDG içinde çatlağa izin vermeyeceklerini belirtiyor. (4)

Bütün bu gelişmeler bazı soruları ortaya çıkarıyor:

- Memlük’ün bu ziyareti, ABD varlığına karşı başlatılacak savaşın ön hazırlıklarından biri olarak görülebilir mi?

- Eğer öyle ise, ABD varlığına karşı saldırılar başlar mı?

- ABD SDG’yi birlikte savaşmaya zorlarsa nasıl bir tablo ortaya çıkar?

- Arap aşiretler ve/veya diğer unsurlar kimin yanında yer alır?

- Çatışma süreci yaşanırsa bu durum Kürtlerin bugüne kadar elde ettikleri birtakım kazanımların tamamen silinmesine yol açar mı?

(1) 

(2) https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2019/11/28/esad-kurtler-ayri-bir-halk-degildir/

(3) https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2019/12/08/abd-suriyeli-kurtlere-hicbir-zaman-ozerklik-vaat-etmedik/

(4) https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2019/12/08/suryani-lider-sam-yonetimi-sdgye-karsi-araplara-baski-yapti/

Tüm yazılarını göster