Küresel organize suç örgütleri neden Türkiye'yi tercih ediyor?

Küresel Organize Suç Endeksi 2023 raporuna göre, yargı bağımsızlığının olmaması ve cezasızlık politikası organize suç örgütlerinin Türkiye'de konumlanmayı seçmesinde önemli bir etken.

Abone ol

DUVAR- Organize suç örgütlerine ilişkin her gün yayınlanan haberler, bu örgütlerin Türkiye'deki varlığına ilişkin olumsuz tablonun da bir göstergesi. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan Küresel Organize Suç Endeksi 2023 raporu bu gerçeği rakamlarla somutlaştırdı. Rapora göre Türkiye'nin 2023 yılı genel organize suç skoru, 10 üzerinden yapılan değerlendirmede 7,03 olarak yer aldı. Suç ve olay bazındaki puanlamalarda skorlar daha endişe verici. İnsan ticareti skoru 8, silah, eroin ticareti skoru ise 8,5.

T24 yazarı Çiğdem Toker, Raporda Merkez Bankası'nın bağımsız olmadığına dair ibarelerin de yer aldığını belirtti, "kamu bankalarının hükümetin siyasi gündemine göre faaliyet gösterdiği, bunun da hem yurt içinde hem de uluslararası sahnede güvenilirlik kaybına yol açtığı" ifadelerine dikkat çekti. 

Çiğdem Toker'in Küresel Organize Suç Endeksi 2023 raporuna ilişkin yazısının ilgili bölümü şöyle: 

"Raporda değerlendirilen 20 alt başlık, mali suçlardan sentetik uyuşturucu ticaretine, silah kaçakçılığından insan ticaretine uzanan geniş bir alana yayılıyor.

‘CİNSEL SÖMÜRÜ VE ZORLA ÇALIŞTIRMA’

Türkiye'de insan ticaretinin, özellikle cinsel sömürü ve zorla çalıştırma şeklinde yaygınlaştığı belirtilen raporda şu ifadeler geçiyor:

‘Türkiye büyük bir mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmaya devam ederken insan tacirleri, kadınları ve çocukları cinsel istismar amacıyla insan ticaretine maruz bırakmaya zorlayarak bu tür toplulukların savunmasızlığından yararlanıyor. Ekonomik bir başa çıkma mekanizması olarak genç kızların resmi olmayan dini törenler yoluyla zorla evlendirilmesi artıyor. Organ kaçakçılığı ağları aynı zamanda savunmasız toplulukları, özellikle de mali zorluklarla karşı karşıya kalan mültecileri de istismar ediyor. Suç ağlarına ek olarak, devletin yerleşik aktörleri de insan kaçakçılığına karışıyor veya en azından kolaylaştırıyor.’

İnsan kaçakçılığı pazarında faaliyet gösteren suç ağlarının, birbirleriyle gevşek bir şekilde bağlantılı ve gerektiğinde kısa vadeli olarak iş birliği yapan bağımsız ağlar olduğu belirtilen raporda, dikkat çeken bir diğer ifade şöyle:

‘İnsan kaçakçılığı da yolsuzluğa bulaşmış hükümet yetkilileri tarafından kolaylaştırılmaktadır. Raporlar, devletin yerleşik aktörlerinin ve meşru işletmelerin bu pazara doğrudan dahil olduğunu iddia ediyor.’

YASADIŞI SİLAH PİYASASI

Rapora göre Türkiye'deki silah kaçakçılığı piyasasında üç farklı ‘oyuncu tipi’ mevcut.

- İlki, komşu Irak, Suriye ve İran'a ve dünya geneline tabanca ve pompalı tüfek sağlayan suç ağları

- İkincisi, daha gelişmiş ve kârlı silahlar sağlamak için yasa dışı çalışan çok daha gelişmiş bir silah kaçakçılığı koalisyonu .

- Üçüncü grup ile ilgili olarak rapordaki ifade şöyle:

‘ Son olarak, hükümetle yakın bağları olduğu bilinen devlet bağlantılı kişilerin yanı sıra özel sektör aktörlerinin de Suriye ve Libya'da savaşan gruplara yasa dışı silah transferi faaliyetlerine karıştıkları düşünülüyor. Bu nedenle silah kaçakçılığı pazarının Türk devletinin dış siyasi hedeflerine hizmet ettiği iddia ediliyor. Ayrıca, Bulgaristan üzerinden Avrupa pazarına yasadışı ateşli silah kaçakçılığı yapılmasında Türkiye'nin rolünü ortaya koyan raporlar da var.’

‘TÜTÜN KAÇAKÇILIĞI KAÇAKÇILIK SAYILMIYOR’

Tütün ve alkol gibi özel tüketim mallarının yasa dışı ticaretinin yaygın olduğu, kolayca ulaşılabilen bu tür malların Türk vatandaşları tarafından büyük suç gibi algılanmadığı belirtiliyor.

ÖTV oranlarındaki artış, fiyatlar, sınır bölgelerindeki yoksulluk ve işsizlikle birleştiğinde hem arz hem de talebin körüklendiği ifade ediliyor.

‘CEZASIZLIK KÜLTÜRÜ’

Küresel organize suç endeksi raporunda, Türkiye için sayılan olumsuzluklar bitmek bilmiyor. Yargının bağımsız olmadığı, hakim ve savcılar üzerinde siyasal baskı bulunduğu, hükümetin şeffaflık ve hesap verebilirliğinin düşük olduğun, devam eden mali krizle bu eksikliğin belirgin hale geldiği vurgulanıyor.

Kamu ihaleleri konusunda rapordan bir alıntı:

‘Büyük projelere ilişkin kamu ihalelerinde yolsuzluk ve adam kayırma iddialarının yanı sıra rüşvet iddiaları da son yıllarda artmaya devam etti. Yolsuzlukla mücadele yasalarının uygulanması tutarsız olmaya devam ediyor ve Türkiye'nin yolsuzlukla mücadele kurumları genel olarak etkisiz, bu da cezasızlık kültürüne katkıda bulunuyor.’" (HABER MERKEZİ)