Konut krizi büyüyor: 'Hollanda modeli uygulansa da kiralar düşmez'

Artan konut ve kira fiyatlarıyla birlikte ev sahiplerinin fahiş zamlarını karşılayamaz durumda olanlar, hem evden çıkarılma tehditleriyle hem de işsizlik tehlikesiyle karşı karşıya.

Abone ol

Nur Kaplan

ANKARA- Türkiye’de son dönemde on binlerce kişi hayati bir soruna dönüşen barınma problemiyle yaşamına devam etmeye çalışıyor. Ekonomik tablonun olumsuz etkileriyle gelir kaybı yaşayanlar, kiralardaki fahiş artışlara karşı, “Barınma haktır” eylemlerine katılıyor.

Avrupa ülkeleri arasında konut fiyatlarının en çok arttığı ülke olan Türkiye’deki kiracılar, astronomik boyutlara ulaşan rakamlara karşı iktidarın somut adım atmasını talep ediyor. Temel barınma hakkını karşılayamayacak duruma gelenler, barınacak yeni ev bulamayanlar yaşadıklarını anlattı. Emlakçılara ise Hollanda modeli uygulansa da kiraların düşmeyeceği görüşünde.

Fatma Kaya

‘YA EV ARKADAŞI BUL YA DA EVDEN ÇIK’

Skolyoz (omurga eğriliği) hastalığı bulunan Fatma Kaya, deponun daireye çevrildiği, iskânı olmayan bir yerde kalıyor. Dört yıldır kaldığı evden mülk sahibinin “tehditleriyle” çıkarılmak istendiğini söyleyen Kaya, barınma sorunu yaşayan binlerce kişiden sadece biri. Bahçe katında güneş görmeyen, adresi dahi kayıtlı olmayan yerde yaşadığını, dört yıl önce uygun olduğu için bin 200 liraya tuttuğu yerin bugün bin 500 lira olduğunu söyleyen Kaya, “Ev sahibi bana ‘Burası sana göre değil, Sultanbeyli’ye, Gebze’ye annenin yanına git, neden burada yaşıyorsun?’ diyor. Skolyoz hastası olduğum için gücü bana yetiyor. Diğer kiracılarına bu muameleyi yapamıyor. Asgari ücretle çalışıyorum ve kirayı tek başıma karşılıyorum. Onun istediği rakamları vermem mümkün değil. Bana ‘ya bir ev arkadaşı bul ya da evden çık’ diyor. Önümüzdeki ayın başında sözleşmem bitiyor. Sokakta mı yaşayayım? Çadır mı kurayım? Bu evden çıkarsam ne yapacağımı ne ile karşılaşacağımı bilmiyorum" diyor.

‘EVDEN ÇIKARSAM HEM EVSİZ KALABİLİRİM HEM DE İŞİMDEN OLABİLİRİM’

Fiziksel zorluklar nedeniyle evden çıkarılması halinde işyeri ile de problem yaşayacağından söz eden Kaya, bir şirkette yüzde 81 engelli pozisyonuyla çalışıyor. Engeli nedeniyle çabuk yorulduğunu, şu an yaşadığı ev işine yakın olduğu için yürüyerek ulaşım sağladığını söyleyen Kaya, “Eğer bu evden çıkarsam hem evsiz kalabilirim hem de işimden olabilirim. Ev aramak için çıktığımda fahiş fiyatlarla karşılaşıyorum. Kirayı ödemek için yaşamımdan devamlı kısmak zorundayım. Markete gittiğimde ihtiyacım olan şeyleri eksiltiyorum. Kirayı nasıl ödeyeceğim, elektrik, telefon, internet faturalarını nasıl ödeyeceğim diye düşünüyorum. Kıyafeti bile ikinci elden almaya çalışıyorum” ifadelerini kullandı.

 ‘HİJYENİK OLMAYAN MÜLKLERE YÖNELMEK DURUMUNDAYIM’

Kentsel dönüşüme giren evinden çıkmak zorunda kalan Özlem Hacıoğlu da barınma sorunu yaşayanlardan biri ve ailesiyle birlikte yeni bir ev arayışı içerisinde. İstanbul’da bütçesine uygun kiralık daire bulmanın zorluğunu yaşayan Hacıoğlu, oturdukları evin satıldığını, ailesiyle ortak ev tutmaya çalıştıklarını belirterek yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

“Yıllardır Kadıköy’de yaşıyorum. Ama buradan gitmek zorunda kalacağım. Sosyal hayatımı yaşadığım bölgeden uzaklaşmak durumunda kalıyorum. Daha doğrusu itiliyorum. Benim iş yerim Beyoğlu’nda ve oradan uzak bir yerde yaşamak beni çıkmaza sokacak.”

Her gün yeni ev aradığını söyleyen Hacıoğlu, ev sahibi ve emlakçılarla yaşadığı diyalogları da anlattı:

“Çok enteresan bir haldeyiz. Bakteriden ve rutubetten girilemeyecek altı bin liralık bir ev için ‘arkadan gelen sekiz kişi var siz bilirsiniz’ denildi. Hijyenik olmayan mülklere yönelmek durumunda kalıyorum.”

Özlem Hacıoğlu
‘İLK DEFA ‘KEŞKE BİR EV ALSAYDIM’ DİYE DÜŞÜNDÜM’

Ailesinin de problem yaşadığından bahseden Hacıoğlu, “Ailem de oradan oraya sürüklenmek zorunda kalacak. Seksen yaşında insanlar alışık oldukları bir ortamdan başka bir yere geçmek zaten çok ciddi sorun. Çaresizlik içinde bilinmeze sürüklenecekler. Samimiyetle söylüyorum hayatımda ilk defa ‘keşke bir ev alsaydım’ diye düşündüm. 47 yaşındayım, ilk defa bunun bir ihtiyaç olduğunu hissettim” diye konuştu.

‘AİLE EVİNDE KALMAYA MECBURUM’

Ekonomik zorluklar nedeniyle öğrenim kredisi alan Hacettepe Üniversitesi Resim Bölümü'nden bir öğrenci ise ailesiyle aynı evi paylaştığını anlattı, “Kiralar bu düzeydeyken ayrı eve çıkmam mümkün değil” dedi.

İsmini vermek istemeyen öğrenci, “Ankara’da zaten kampüse yakın bir yerleşkede eve çıkmam büyük bir lüks. Öğrenci kredisi alıyorum, okuduğum bölümün malzemeleri çok pahalı, bazen okulda zorunlu çalışmalarımız oluyor. Sergiye katılmamız isteniyor orada da resimleri çerçeveletmemiz lazım, çerçeve ücreti 486 lira benim kredimin yarısından fazlası. Ama dersi geçebilmem de buna bağlı. Sosyal yaşamım neredeyse yok, mecburum aile evinde kalmaya" diye konuştu.

‘SOSYAL KONUT TALEP EDİYORUZ’

Yoksulluğun konut kriziyle birlikte daha da derinleştiğine değinen Kadıköy Geçinemiyoruz Platformu Üyesi Cihan Uyanık’a göre konut gideri tüm bütçe içinde en önemli kalem. Marketteki bir ürüne yüzde yüz zam gelmesiyle iki bin liralık konutun beş bin liraya çıkmasının aynı şey olmadığını söyleyen Uyanık, “İktidar düşük faizde ısrar etti ve enflasyonu tırmandırdı, yoksulluğu daha da derinleştirdi” dedi.

Konut krizine yönelik çözüm önerileri sıralayan Uyanık, “Krizi pansuman edici kısa vadede çözüm istiyoruz. Borçlar Kanunu’nda kiracı yasası var, bu yasanın dondurulması ya da iptalini istiyoruz. Kira yardımı masaya yatırılabilir, boş konutların vergilendirilmesi tartışılabilir. Satışa yönelik kiracı ya da en dezavantajlı gruplara yönelik öncelik sağlanabilir. Yeni eğitim-öğretim yılında öğrencilerin gelmesiyle birlikte oluşacak talep asla karşılanamaz. Kamu ve özel binaların yurda çevrilmesi lazım” ifadelerini kullandı.

Cihan Uyanık
‘SATIŞ FİYATLARINI DÜŞÜRECEK FORMÜLLER HAYATA GEÇİRİLMELİ’

Son yıllarda hızla yükselen konut fiyatlarının önüne geçmek için hükümetin çeşitli modeller üzerinde çalıştığına dikkat çeken Ankara Tüm Emlakçılar Meslek Odası Başkanı Hakan Akçam, konut krizine yönelik üç bakanlıktan haber beklediklerini, ‘Hollanda modeli’ üzerine çalışıldığına dönük duyumlar aldıklarını söyledi.

Bu modelde yerel yönetimlerle; il, ilçe, sokak, mahalle, kat, konum, cephe ve pozisyona göre plan yapılıp tavan fiyatların belirlendiğini ifade eden Akçam, “Bin liradan bin beş yüze kadar kiraya verilebilir uygulamasıdır bu. Ama Hollanda ve Almanya modeli uygulansa da fiyat belirlemede aşağı doğru bir iniş kesinlikle olmayacak stabil seyredecek” dedi.

Ev sahipleri ve kiracılar arasındaki uyuşmazlık dolayısıyla her iki tarafın da mağdur olduğundan söz eden Akçam, “Ev sahipleri de kiracılar da kendi açısından haklı. Ev sahibi 'benim beş yıl önce verdiğim kiralık daire bin 200 yüz liraydı, şimdi bin 500 yüz yapayım' diyor. Kendi evinin özelliklerine benzer bir dairenin üç bine verildiğini görünce de yüksek kira talep ediyor. Kiracılar da bu fiyatları karşılayamaz durumda. Orta vadede satış fiyatlarını düşürecek formüller bulmak lazım. İmalatlar yüksek seyrediyor bu da satışa aynı biçimde yansıyor. Bu noktada müteahhit ve yapıcı firmaya KDV, vergi oranlarında muafiyet sağlanması lazım. Bu da konut krizini geriletir diye düşünüyorum. Bu şekilde devam ederse önümüzdeki birkaç yılda mahkemelerin gayrimenkul anlaşmazlıklarıyla çok uğraşacağını düşünüyorum” diye konuştu.