Kobanê davasında provokasyon: HDP'li vekile saldırı girişimi

Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam eden Kobanê davası sırasında bir grup mahkeme koridorlarında HDP aleyhinde slogan atarak yürüdü. Aynı grup HDP'li Hüseyin Kaçmaz'a saldırı girişiminde bulundu.

Abone ol

DUVAR - Kobanê’ye yönelik saldırılara karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçesiyle Halkların Demokratik Partili siyasetçilere açılan davanın üçüncü duruşmasının üçüncü oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülmeye başlandı. 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmanın başladığı sırada, bir grup ellerinde bayraklarla duruşma salonlarının bulunduğu koridorda HDP aleyhine sloganlar atarak yürüdü. Polis gruba müdahale etmezken, sloganlar duruşmanın görüldüğü salondan da duyuldu. Duruşmayı da izleyen grup HDP'li vekillere saldırı girişiminde bulundu.

Mahkeme heyetinin duruşmaya ara vermesi üzerine salondan dışarı çıkan HDP siyasetçiler, o sırada “HDP susmadı susmayacak” sloganı attı. Cezaevi kampüsü dışına çıkarıldıkları sırada grup içerisindekiler Ermeni toplumuna yönelik hareket içeren sözler sarf etti.  Bunun üzerine HDP Urfa Milletvekili Nusrettin Maçin gruba yönelik, “Para karşılığında slogan atanlar HDP’yi susturamazsınız. Parayla slogan atanlar bunlar” ifadelerini kullandı.

Duruşma salonun önünde slogan atan grup, HDP’li vekillerine saldırmak istedi. Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz bu durum üzerine bir polis amiri ile görüşmek istedi. “Emniyet Şehit Aileleri Vakfı’ndanım” diyerek yanına gelen bir kişinin saldırmaya çalıştığı Kaçmaz, “Sizinle değil, yetkili memurla görüşmek istiyorum” yanıtı verdi. Polisler, Kaçmaz’a saldırmak isteyen kişiyi uzaklaştırdı ama grubun taşkınlıklarını sürdürmeye ve slogan atmalarına engel olmadı.  Polisler duruma tepki gösteren Kaçmaz’dan salonun içerisine girmesini istedi. Kaçmaz ise, “Hayır hayır onları çıkaracaksınız. Kamu binası içinde nasıl eylem yapabiliyorlar. Burası muz cumhuriyeti mi? Mevzuata aykırı bir şekilde içeri alıyorsunuz, gücünüz sadece işçiye emekçiye yetiyor değil mi?” yanıtı verdi.

Yaşananlara tepki gösteren HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, “Burada bir güvenlik yok, mahkeme koridorlarında milletvekillerine saldırılıyor. Böyle mi yargılama yapacaksınız? Biz bir açıklama dahi yapamıyoruz” dedi.

YORULMAZ: GERÇEĞİ ANLATMAM LAZIM

Duruşmaya HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eş Başkanı Gültan Kışanak, HDP eski Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Meryem Adıbelli, tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Tutuklu yargılanan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Emine Ayna ve HDP eski milletvekili Gülser Yıldırım mazeret bildirerek, duruşmaya katılmadı.

Tutuksuz yargılanan İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Türk, Gülfer Akkaya ve Altan Tan da mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Dünkü duruşmada tahliye edilenlerden HDP eski MYK üyeleri Berfin Özgü Köse, Cihan Erdal ve Can Memiş, duruşmaya İstanbul’dan SEGBİS ile katılırken, yerine kayyım atanan Kars Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen de duruşmada hazır bulundu.

Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada savunmaya yapan HDP eski Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Bircan Yorulmaz, 20 Mayıs tarihinde tahliye talebinde dava eklerinin kendine ulaşmadığını aktardığını kaydetti. Dava eklerinin kendine ulaşmadığını aktaran Yorulmaz, eklerin gönderilmesini istedi. Yorulmaz, “Avukatlarımla savunmama ilişkin yaptığım konuşmada, savunma konuşmalarında farklı nasıl anlatabileceğimi endişe içerisinde sorduğumda tekrardan kaçınılmaz olduğunu anlattılar. Sonuçta toplu dava ve arkadaşlarımla aynı şeyi anlatacaktır. Zira tek bir gerçek var, bu gerçeği anlatmam lazım. 20 Mayıs’taki konuşmalarımı anlatacağım” dedi.

‘HAKİKATİ ANLATMAK ‘

Kobanê olaylarından 6 yıl 3 ay sonra kabul edilen iddianameyle binlerce yıl hapis ve müebbet hapis cezasıyla yargılandığını dile getiren Yorulmaz, “Savunma durumu olarak, hakikati anlatmanın savunmamı güçlü kılacağına inanıyorum. Sanık sıfatıyla ilk kez bir davada bulunuyorum. 25 yıldır siyasetle ilgileniyorum. Uluslararası siyaseti takip ederek, bazı dönemlerde siyasette yer aldım. Evrensel ilkeler çerçevesinde barış, çoğulculuğu benimseyen, insan hakları aktivisti olarak yer aldım ve siyasete bu çerçeve de dahil oldum” diye konuştu.

‘İDDİANAME İLE İLGİLİ HDP YARGILANIYOR’

Savcılığın suçlamalarda kendisini konumlandırdığı yerin kimliğiyle örtüşmediğini kaydeden Yorulmaz, “İddianame ile ilgili HDP yargılanıyor. Tweetler yargılanıyorsa, AİHM buna ilişkin karar verdi. AİHM kararı sonrası sözü geçen tweetlerin iddianameden çıkması gerekiyor. Ama HDP'yi yargılıyoruz. Savcılık nasıl göstermek isterse istesin, bazı gerçekler değişmez. HDP’nin seçim barajını aşan, 6 milyon oy alan ve Meclis’in üçüncü partisi olduğu gerçeğini değiştiremez. Ne kadar illegalize edilmek için suçlar icat edilmeye çalışılsa da HDP hiçbir zaman şiddet çağrısı yapmamıştır” ifadelerinde bulundu.

‘DAVUTOĞLU İLE HDP ARASINDA GÖRÜŞMELER GERÇEKLEŞTİRİLİYORDU’

Dünya’da ve Avrupa’da IŞİD’in yaptığı saldırılara değinen Yorulmaz, IŞİD’in Kobanê’ye saldırdığı dönemlerde Türkiye’de yaşanan siyasi atmosferi anlattı. Kobanê eylemleri başlamadan önce Türkiye’de çözüm süreci için görüşmelerin yapıldığını anımsatan Yorulmaz, “Binlerce katliam yapan ve saldırı düzenlenen bu örgüt neden iddianamede yok? Yüzbinlerce insan IŞİD’in vahşetine dur demek için sokak eylemleri gerçekleştirdi. Avrupa Birliği (AB) Kobanê’de direnenlere duyarlılık çağrısında bulundu. Türkiye’nin IŞİD’e karşı adım atmaması ve Türkiye’nin IŞİD’e destek verdiği algısını kırmak için dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve HDP arasında sürekli görüşmeler gerçekleştiriliyordu. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, HDP ile yaptığı görüşmede, Türkiye’nin IŞİD’e destek olduğu algısını kırılması gerektiğini belirtti” diye belirtti.

‘AÇIK KAYNAKLAR SUÇ SAYILDI’

Yorulmaz, savunmasına şöyle devam etti:

İLETİŞİM MESELELERİNİ BEN TAKİP EDİYORDUM: Sadece Suriye’de bir insanlık dramı yaşanmamış, kadınlara toplu tecavüz edilmiyormuş gibi, orada bir şey yokmuş da HDP’nin çağrısı ile insanlar sokağa çıkmış algısı yarattılar. Bunlardan önce insanlar IŞİD’e karşı yürüyüşler ve açıklamalar yapıyordu. HDP’nin çağrısı ile değil, Erdoğan’ın ‘Kobanê düştü düşecek’ sözlerinden sonra şiddet olayları başladı. Özellikle iddianamede temel teşkil eden HDP tarafından atılan tweet. Ben o dönem MYK üyesi değildim ve sözü geçen toplantıya da katılmadım. Suçlamalar 6 Ekim’de atılan MYK toplantıları üzerine kurulduğundan, bunu ifade etmek istedim. HDP’nin kuruluş döneminde özellikle iletişim faaliyetlerinde ben bulunuyordum. İletişim meselelerini ben takip ediyordum. Dün Can Memiş’e soruyordunuz ama bendim o. Daha sonra bunu profesyonel arkadaşlara devredinceye kadar sürdürdüm görevimi. Partiden iş nedeniyle istifa ettiğim dönemde de adminliğini yaptığım sayfalar oldu.

KONUŞMA TBMM ÇATISI ALTINDA YAPILDI: İddianamelerde suç delili olarak sunulan ve benim mailime gelen Figen Yüksekdağ'ın kamuoyuna açık konuşmasının linki. Bu konuşma TBMM çatısı altında yapıldı. Başka bir link ise yine açık kaynaklarda yayınlanan sonuç bildirgesini basın mensuplarıyla paylaşmak da suç unsuru sayılmış. Başka bir mail ise iddianamenin temelini oluşturmuş. Bu mailin PYD’den geldiği belirtiliyor. Adıma konulan tüm deliller iç yazışmalar, haber linkleri... Ancak 6 Ekim 2014’te Nazmi Gür’e, sonra da Nazmi Gür tarafından MYK üyelerine gönderilmiş. Mailde şunlar yazıyor: Acil çağrı Kobanê’ de binlerce sivil tehdit altında. Kürt savunma güçleri YPG güçleri IŞİD’in saldırısına karşı halkı savunuyor. Kobanê’de binlerce sivil halkın bir katliam tehdidi altında. Binlerce insan gözlerimizin önünde katlediliyor.

SUÇ UNSURU NEREDE?: Mail PYD’den geliyor ve ben gelen mailden sorumlu tutuluyorum, bu hukuken olabilecek bir şey değil. Mail kutularına her gün yağan kumarhane oyun maillerini ne yapacağız. Bilgilendirme amaçlı olarak birçok yere gönderilen içerik olan mailden söz ediyoruz. Sadece HDP’ye değil, genel her yere gelen bir mail. Kobanê'de binlerce sivile katliam tehdidi olduğu ve böyle giderse Türkiye sınırına ulaştığı bildirildi. Buradaki suç unsuru nedir? Türkiye IŞİD’in eline geçmesini mi istiyor? Bir bültenle ilgili içeriğinden kişiye özel olmamasında, benden gitmemiş toplu gidilmiş bir mail beni örgüt yönetici yapar. Savcılık makamı böyle bir maili suçlama konusu yapmış, heyetiniz de iddianameyi kabul ederek, bizi suçlu ilan etti. PYD Eş Başkanı Salih Müslim Türkiye'ye geldi ve hükümetle görüştü. O döneme ait her kaynaktan görülebilecek, Türkiye hükümeti ile Salih Müslim arasında görüşmeler gerçekleştirmiştir. (Kaynak: MA)