Kışanak'tan kitap: Bari son kez gelip Meclis'te içimi dökeyim istedim

Gültan Kışanak, cezaevinde yazdığı 'Kürt Siyasetinin Mor Rengi' adlı kitabından kendisi gibi tutuklu olan 22 siyasetçi kadının hikayesine yer veriyor. Kitapta Figen Yüksekdağ, Aysel Tuğluk, Burcu Çelik Özkan, Çağlar Demirel, Gülser Yıldırım, Sebahat Tuncel, Selma Irmak, Edibe Şahin, Leyla Güven gibi isimlerin anlatımları da yer alıyor.

Abone ol

ANKARA - Görevden alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın yaklaşık 2 yıldır tutuklu bulunduğu cezaevinden yazdığı “Kürt Siyasetinin Mor Rengi” isimli kitap okuyucuyla buluştu.

Kitapta aralarında Kışanak’ın yanı sıra önceki dönem HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, eski milletvekilleri Aysel Tuğluk, Burcu Çelik Özkan, Çağlar Demirel, Gülser Yıldırım, Sebahat Tuncel, Selma Irmak, Edibe Şahin, Leyla Güven ile çok sayıda belediye eş başkanı olmak üzere tutuklu 22 siyasetçi kadının yaşam öyküsüne yer verildi.

Mektuplar aracılığıyla yapılan röportajların Kışanak tarafından aslına sadık kalarak anlatıya dönüştürülmesi ile oluşturulan kitapta kadın siyasetçiler, kadın mücadelesi ile tanışma öykülerini, hem parti içinde hem de toplumda yaşadıkları zorlukları anlattı. Kadın siyasetçilerin en son tutuklanma süreçlerine dair birçok ayrıntıyı da anlattığı kitapta ilk kez kamuoyu ile paylaşılan detaylar da vardı. Bunlardan biri kitabı yazan Gültan Kışanak’a ait.

Gültan Kışanak’ın kitabını Diyarbakır'da imzalayacaklar

'SON BİR KEZ GELİP MECLİS’TE İÇİMİ DÖKEYİM İSTEDİM'

Meclis 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu davetiyle görüşlerine başvurulmak üzere Ankara’ya gelen Kışanak, Komisyon’da yaptığı açıklamaların ardından gittiği Diyarbakır’da gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Kışanak o günü kitapta şöyle anlattı:

“Komisyon toplantısı bitti, HDP grubuna geçtim. Arkadaşlar, biraz şaka biraz ciddi, 'Bu konuşmadan sonra seni kesin alırlar, istersen gitme, bu akşam burada kal' dediler. Ben de 'Biliyorum, beni de alacaklar, bari son bir kez gelip Meclis'te içimi dökeyim istedim. Ama dönmem gerek, yurtdışındaydım yeni geldim, işlerimiz birikmiş' dedim. Telaşla bir çay içip, akşam uçağına yetişerek Diyarbakır’a döndüm. Uçağın merdivenlerinden iner inmez gözaltına alındım.”

'DİYARBAKIR CEZAEVİ KADINLAR KOĞUŞUNDAN İTİRAFÇI ÇIKMADI'

Kışanak, 12 Eylül döneminde işkencelerle gündeme gelen, Meclis’te o dönem yaşananların ortaya çıkarılması için Komisyon kurulan Diyarbakır 5 No’lu cezaevinde kalmış siyasetçilerden biriydi ve ilk kez bu kitapta o dönem yaşadıkları bazı olayları anlattı. Askeri cezaevi denilerek askeri kurallar gerekçe gösterilip saçlarının kesilmek istenmesi, başörtülü kadınların başörtüsünün çıkarılmak istenmesi gibi olaylara karşı kadınların mücadelesini anlatan Kışanak şunları yazdı:

“Diyarbakır Cezaevi ile ilgili kitaplar yazıldı, ama kadınlar yazmadı. Bana da yıllarca neden yazmıyorsun diye hep sordular? Belki de bu durum da bir kadın hali... Kadınlar yaşadıklarını kolay kolay anlatmıyor, yazmıyor. Ama tüm kadınların şunu bilmeye hakkı var. Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan vahşete rağmen, kadınlar koğuşundan itirafçı çıkmadı. Kadınlar çok kahraman oldukları ya da daha az işkence gördükleri için değil; kadın dayanışmasının sağaltıcı etkisi vardı bunda. Tüm kadınlar birbirlerine öylesine sıkı kenetlenmişlerdi ki buradan birilerini söküp alamadılar.”

BURHAN KUZU KENDİNCE ESPRİ YAPMIŞTI AMA HİÇ KOMİK DEĞİLDİ'

Kışanak kitapta DTP Grup Başkanvekili iken Meclis’te grubu bulunan tüm partilerin ortaklaşması ile Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu kurulması sürecini de anlattı. “Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu” adıyla kurulmasına karar verilen komisyonun adının son anda AK Parti’nin erkek milletvekillerinin verdiği önergeyle “Kadın Erkek Fırsat Eşitliği” olarak değiştirilmek istendiğini anlatan Kışanak o sırada yaşadıkları bir diyaloğu da ilk kez anlattı:

“DTP Grup Başkanvekili olarak Bakan Nimet Çubukçu’nun yanına gittim. 'Siz de 'eşitlik olsun' demiştiniz. Neden Şimdi değişiyor' dedim. Çubukçu’nun yanında oturan bir vekil, 'Bunlar ne istiyorlar?' deyince Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, 'Şimdiye kadar, çocukları biz doğurduk, biraz da erkekler doğursun' diyorlar. Başka türlü nasıl eşit olacağız' dedi. Kendince espri yapmıştı ama hiç komik değildi. İnsana pes dedirten noktadaydı.”

DOKUNMATİK TELEFONDAN DAHA AKILLI: BAĞIRMATİK

Eski HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ da yaklaşık 2 yıldır cezaevinde. Yüksekdağ hem kendi yaşam öyküsü hem kadın mücadelesi, hem de siyaset alanındaki birçok sorunu anlattığı yazısının son bölümünde, “Biraz da iyi tarafından bahsedeyim” diyerek cezaeviyle ilgili şunları yazdı:

“Başını eğmediğin müddetçe daima gökyüzünü görüyorsun. Bir ağaç gibi tek ve hür lafının şiir dizesi değil hayatın ta kendisi olduğunu ruhunun derinliklerinde kavrıyorsun. Ses tellerin gelişiyor, giderek daha ustaca bağırıyorsun. Aynı zamanda çok iyi bir dinleyici oluyorsun. Kim seslendi, ne söyledi dalında kendi çapında ihtisas geliştiriyorsun. Dokunmatik akıllı telefonlardan sonra 'bağırmatik', 'kalemmatik','havamatik' gibi daha akıllı iletişim araçları kullanıyorsun. Bir havalandırmadan diğerine top atarken (bazen de bayram şekeri, pasta, biber vb) havayollarını sadece uçak firmalarının kullanması tekelini kırmanın haklı gururunu yaşıyorsun. Akşamları kadınların sesinden firari türküler dinliyorsun.”

MİLLETVEKİLİYİM AMA SESİMİ HENÜZ KİMSE DUYMADI

Kitapta dikkat çeken öykülerden biri de cezaevinde iken aday gösterilip milletvekili seçilen Gülser Yıldırım oldu. Milletvekili seçilmesine karşın 2 yıldan fazla tutuklu kalan Yıldırım, o dönem Meclis İnsan Hakları Komisyonu adına milletvekillerinden oluşan bir heyetin ziyaretinde yaşadıklarını da kitapta ilk kez anlattı:

“Cezaevi koşullarıyla ilgili sürekli yetkili makamlara dilekçe yazıyorduk. Genel seçimlerden sonra Meclis İnsan Hakları Komisyonu adına bir heyet geldi. Nihayet sesimizi duymuşlardı. Heyette HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün yanı sıra CHP ve AKP vekilleri de vardı. Koğuşta yer olmadığı için sandalyeleri avluya dizdik. Havalandırma seçim meydanlarında görmediğim miting alanlarına dönmüştü. 100 kişiyi bulmuştuk görevlilerle birlikte. Hemen sıkıntılarımızı anlatmaya başladık. AKP’li komisyon başkanı haklı taleplerimize karşı üstten bir dille cevap vermeye çalışıyordu. Biz heyete sorunlarımızı anlatmaya çalışırken komisyon başkanı adeta bize sıra vermiyor, her fırsatta sözü alıp hükümetin propagandasını yapıyordu. Ben de 'Biz her gün sizi televizyondan dinliyoruz. Ama ben de milletvekili seçilmeme rağmen, henüz kimse benim sesimi duymadı. Bir dur da biz konuşalım, biraz da siz dinleyin' dedim. Dinlemek zorunda kaldı. Hem sorunlarımızı anlattım, hem de hükümete yönelik eleştirilerimi sıraladım.”

3 KEZ VEKİL SEÇİLDİM MECLİS’TE 3 YIL ÇALIŞAMADIM

Cezaevindeyken milletvekili seçilen, milletvekili iken yeniden tutuklanıp cezaevine giren Gülser Yıldırım bu durumu da, “3 kez üst üste milletvekili seçildim ama 3 yıl bile meclis çalışmalarına katılamadım. İlk vekillik döneminin 2.5 yılını cezaevinde geçirdim. 3. Kez seçildiğimde de bir yıl sonra tekrar tutuklandım” sözleriyle anlattı.

KCK OPERASYONUNDA KADIN KOTASI TUTTURULDU

Hakkari’nin ilk kadın milletvekili Selma Irmak da cezaevinde iken aday gösterilip milletvekili seçilen siyasetçilerden biri oldu. Milletvekili seçilmesine karşın 2.5 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilen Irmak, 4 Kasım 2016 tarihinde yine milletvekili iken tutuklandı. Uzun yıllar partide kadın çalışmalarının içinde yer alan Irmak, özellikle kadın kotası için verdikleri mücadeleyi anlattı. Bu mücadele sürecinde yapılan bir tutuklama sürecine dikkat çeken Irmak, 'Gözaltılar ve tutuklamalar 2012’ye kadar devam etti. KCK ana davada 26’sı kadın 92 kişiydik. Kadın kotasını tutturmuşlardı. Biz de duruşma salonunu her defasında adeta erkek egemen zihniyetin yargılandığı yerlere çeviriyorduk” dedi.