Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı AFAD raporu: Afet yönetimi kaos ve karmaşaya dönüştü

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun dikkat çektiği AFAD’ın kasım ayı Düzce depremi raporunda personelin yetersiz kaldığı, koordinasyon sağlanamadığı ve kararların sağlıklı alınamadığı bilgisi yer aldı.

Abone ol

Ogün Akkaya

ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Maraş depreminin ardından AFAD’ın eksikliklerine dikkat çekmek için gündeme getirdiği Düzce raporunun ayrıntıları ortaya çıktı. İçişleri Bakanlığı’na AFAD’ın yaklaşık 2 ay önce 96 kişinin yaralandığı Düzce depremiyle ilgili raporunda, AFAD personelinin idare ve sevkinden yapılan çalışmaların yanlışlığına kadar pek çok noktaya dikkat çekildi, eksikleri tek tek sıralandı.

Raporda, “Depremden sonra afet grupları ve kurumlar yeteri kadar hazırlıklı olmaması sebebiyle Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) devreye alınamamıştır. TAMP uygulanamadığı için afet yönetimi kaos ve karmaşaya dönüşerek görev ve yetki karmaşasına sebep olmuştur. İletişim eksikliği sebebiyle kararlar sağlıklı alınamamıştır. Afet müdahale grupları kaynaklarını etkin şekilde yönetememesi sebebiyle müdahalede yetersiz kalınmıştır” denildi.

‘GÖREV DAĞILIMI SAĞLIKLI YAPILMADI’

Raporun afet bölgesinde görevli personel ve araç sayısına dair verilerin paylaşıldığı kısmında 6 bin 610 personelin bin 97 araçla çalışmalara katılım sağladığı bilgisine yer verildi. Raporun bulgular kısmında deprem bölgesinde görevli personelin koordinasyonunun sağlanamadığı belirtildi. Bulgularda, gerek AFAD gönüllülerinin gerekse personel kontrolünün sağlanması için koordinasyon biriminin oluşturulmadığı, bölgeye gönderilen personele ildeki AFAD müdürlüğünden rehberlik desteği alınamadığı bilgisi yer aldı.

Raporda diğer bulgular şu şekilde sıralandı:

“Depremden sonra AFAD Başkanlığımız tarafından afet bölgesine gidecek öncelikli iller ‘Ek Afet Müdahale Gruplarına’ göre belli olmasına rağmen, görevlendirmeler buna uygun yapılmamıştır. Bölgede görevlendirilen personelin görev dağılımı sağlıklı yapılmadığı için birçok personel alanı dışında görev yapmak zorunda kalmıştır. İlde görevli personelin takip ve koordinesini sağlayacak birim olmadığından bazı görevlerde mükerrerlik ortaya çıkmış, bazılarında sorumlu belirlenememiştir. Afet öncesi iş alanlarına göre sorumluların yedekli olarak belirlenmemiştir. Personelin kalacak yer iaşe ve transfer konularında sağlıklı planlama yapılmamıştır”

‘YEMEK DAĞITIMINDA SORUNLAR YAŞANMIŞTIR’

Raporda depremzedeler için yapılan çalışmalar da değerlendirildi. Rapora göre depremzedeler için 530 yatak kapasiteli yurt tahsis edildiği, toplamda 29 bin 544 battaniye, 3 bin 147 çadır kurulduğu bilgisi yer alırken, raporun bulgular kısmında çadır kurulan alanların çoğunda altyapı olmaması sebebiyle elektrik ve ısınma sorunları yaşandığı, bazı alanlarda zemin sorunu sebebiyle çadır kullanılamadığı bilgisi yer aldı. Raporda ayrıca çadırların farklı noktalara kurulmasının güvenlik sorunlarına neden olduğu, çadırların takip kontrolünün sağlanamadığı bulgusu yapıldı. “Birçok noktada yemek dağıtımında sorunlar yaşanmıştır” denilen raporda yer alan diğer bulgular şu şekilde:

“Çadırlara kabulde herhangi bir standart olmadığından, kalanların listesi ancak birkaç gün sonra hazırlanabilmiştir. Hasarlı bina korkusunun yanı sıra vatandaşlarımızda, çadır alanlarında kalanlara yardım yapılacağı beklentisi çadır talebini artırmıştır. Çadır dağıtımında teslim muhtarlara yapıldığından bireysel takip sağlanamamıştır. Çadırların bireysel takibi için Afet Yönetimi ve Karar Destek Sistemi’ne (AYDES) sonradan veri girişleri yapılmıştır”

‘HER ALANA ULAŞMAKTA VE DAĞITIMDA SORUNLAR YAŞANMIŞTIR’

Düzce depremi raporunda depremzedelerin beslenme sorununun giderilmesi için dört ilçede ve şehir merkezinde çeşitli noktalara sıcak yemek, ikramlık malzeme ve içecek dağıtımı yapıldığı bilgisi yer aldı. Raporda çadırlarda kalan kişi sayısı net olmadığından fazla yemek çıkarıldığı ya da yemek yetmediği durumların yaşandığı bulgusuna yer verildi. Raporda “Birçok çadır noktası olduğundan her alana ulaşmakta ve dağıtımda sorunlar yaşanmıştır. Bazı mahallelerde ücretsiz yemek dağıtımının çadır talebini teşvik ettiği gözlemlenmiştir” denildi.

‘AFAD MERKEZİNİN TOPLANMA ALANININ YANLIŞ SEÇİLDİĞİ DÜŞÜNÜLMEKTEDİR’

Hazırlanan raporun ‘Afet Yönetimi’ kısmında afet koordinasyon kurulunun toplantılarını valilik binasında yapmasının il AFAD merkezinin etkinliğini azalttığı belirtildi. Raporda, kurumların sadece 1 temsilci ile AFAD merkezinden ihbarların alınmasını ve veri girişi işlemlerini takip ettiği bilgisi yer alırken, afet koordinasyon toplanma alanına dair “AFAD Merkezinin toplanma alanının yanlış seçildiği düşünülmektedir” denildi.

‘YÖNETİCİ VE PERSONEL 2 GÜN SONRA DÜZCE’YE ULAŞABİLMİŞTİR’

Aynı zamanda, rapora göre Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) kapsamında il ve ilçelerde yeterli koordinasyon sağlanamadı. Afet gruplarının hazırlıksız olması AFAD Merkezinin yerinin yanlış seçilmesi, kurumlar arası iş birliği ve koordinasyonun yetersiz kalması sağlıklı bir yönetim sürecinin önüne geçti. “TAMP sağlıklı olarak işlemediğinden görev ve sorumluklar ortada kalmış, kurul anlık çözüm üretme yoluna gitmiştir” ifadelerine yer verilen raporda diğer öne çıkan bulgular ise şu şekilde:

“Örneğin Afet Nakliye Grubu yöneticisi ve personeli 2 gün sonra Düzce iline ulaşabilmiştir. Diğer bir örnekte vatandaşların acil olarak barındırılabileceği sosyal tesisler barınma grubu tarafından düzenli takip edilmediğinden, afet durumunda alternatif alanlar bulunması gibi geçici çözümler üretilmeye çalışılmış, alternatif alanlar tespit edilmediğinden plan dışı yeni yerler oluşturulmuştur. Sahadan alınan bilgilere göre yöneticilerin doğru şekilde bilgilendirilmesi ve afet öncesinde planlandığı şekilde müdahalenin gerçekleştirilmesi gerekirken, afet yönetim sürecinde yöneticiler anlık çözümler üretmek ve sonuçları kestirilemeyen durumlarla karşı karşıya kalmıştır”

‘MUHTARLARIN VEYA EKİPLERİN HASAR TESPİT SÜRECİ TAM OLARAK BİLMEMESİ İNSANLARIN YANLIŞ YÖNLENDİRMESİNE NEDEN OLMUŞTUR’

Raporda, Afet Hasar Tespit Grubu’nun da gerekli çalışmaları yanlış ve eksik yaptığı ifade edildi. “Bazı hasar tespit ekiplerinin vatandaşları yanlış yönlendirdiği, verilen hasar derecesi az olarak belirlense de yorumlarda bulundukları ve insanlarda şüpheye sebep oldukları tespit edilmiştir” bulgusunun yer aldığı raporda, “Özellikle hasar tespit konusunda saha tecrübesi az olan ekipler, mükerrer hasar tespit talebinde bulunulmasına neden olmuştur. Muhtarların veya ekiplerin hasar tespit sürecini tam olarak bilmemesi insanların yanlış yönlendirilmesine neden olmuş, hasar tespit sürecinde aksamalar yaşanmıştır. Örneğin ağır hasar tespit edilmiş bir binada süreçle ilgili vatandaşlara bilgi verilmemesi Valiliğe mükerrer müracaatlar yapılmasına sebep olmuştur” değerlendirmesi yapıldı.

'EKİPLERİN ZARAR TESPİT SÜRECİNİ BİLMEMELERİ VATANDAŞLARIN YANLIŞ YÖNLENDİRİLMESİNE SEBEP OLMUŞTUR’

Raporda 66 kişilik ekibin yalnızca yüzde 20’sinin ‘Afet Zarar Tespit Grubu’ çalışmalarına katılmak için yeterli olduğu tespiti yer alırken, öğretmenler ve imamlardan oluşan 300 kişilik yeni zarar tespit ekibi kurulduğu belirtildi. Raporda yürütülen afet zararı tespitlerinin geç başladığı belirtilerek, “Bazı konutlarda zararı görmeden vatandaşın beyanı üzerinden rapor tutulmasına sebep olmuştur. Ekiplerin zarar tespit sürecini bilmemeleri vatandaşların yanlış yönlendirilmesine sebep olmuştur. Afet zarar grubunun hasar tespitte olduğu gibi merkezi düzeyde bir koordinasyon ile yürütülmesi gerektiği görülmüştür” denildi.

‘İLETİŞİM EKSİKLİĞİ İLE KARARLAR SAĞLIKLI ALINAMAMIŞTIR’

Raporun ‘Sonuç ve Öneriler’ kısmında Türkiye Afet Müdahale Planı’nı uygulanmadığı için afet yönetiminin kaos ve karmaşaya dönüştüğü, görev ve yetki karmaşasına sebep olduğu bilgisi yer aldı. Depremden sonra afet grupları ve kurumların yeteri kadar hazırlıklı olmaması sebebiyle Türkiye Afet Müdahale Planı’nın devreye alınamadığı ifade edilen rapordan öne çıkan sonuçlar şu şekilde:

“İletişim eksikliği sebebiyle kararlar sağlıklı alınamamıştır. Afet müdahale grupları kaynaklarını etkin şekilde yönetememesi sebebiyle müdahalede yetersiz kalınmıştır. Deprem riski yüksek olan İllerimizde Düzce örneğinde olduğu gibi konut stokunun dirençli hale getirilmesi ile can ve mal kayıpları önleyecektir. Afet öncesi İRAP’ın uygulanması riskleri azaltacak, afet sonrası TAMP’ın etkin şekilde uygulanması kayıpların azaltılmasını sağlayacaktır. Afete dirençli Türkiye için afet öncesi, sırası ve sonrasına yönelik bütüncül bir yaklaşımla hem kurumlarımızı hem de vatandaşlarımızı hazır hale getirmeliyiz.”