Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a yanıt: Sokağa çıkmayacağız, sandıkta gereğini yapacağız

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ittifak tartışmaları, cumhurbaşkanı adayı ve ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi.

Abone ol

ANKARA - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da gazetecilerle kahvaltıda bir araya geldi, soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Sokaklara döküleceklermiş, ya siz 15 Temmuz'u görmediniz mi? Cumhur İttifakı sizi gideceğiniz yere kadar süpürecektir" ifadelerini “gülümseyerek” yorumladığını belirten CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Beyefendi bizim sokağa çıkmamızı istiyor anladığım kadarıyla. Zorlayacak, baskı kuracak, çıkmayacağız. Sandıkta gereğini yapacağız” dedi.

KILIÇDAROĞLU: İLK BİR HAFTADA GÜVENİ SAĞLAYACAĞIZ

Toplantıda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na, partisinin miting takvimlerinin netleşip netleşmediği sorusu yöneltildi. Mitinglere çok ağırlık vermeyeceklerini belirten Kılıçdaroğlu, ağırlıklarını meslek örgütleri, kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşları ve gençlerle buluşmalara vereceklerini söyledi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu’na, iktidarın ekonomi politikalarına yönelik eleştirileri dile getirdikleri fakat muhalefetin ekonomik krizi aşma planlarının olmadığına yönelik eleştiriler yöneltildiği hatırlatıldı. İktidar olduklarında atacakları adımları söylediklerini fakat siyasi gündem içerisinde kaybolduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “İktidar olduğumuzda bir hafta içinde yapacağımız ilk iş, Stratejik Planlama Teşkilatı’nı kurmak” dedi.

Türkiye’nin geliri ve giderinin hesaplanacağını, hangi fonlarda ne kadar para olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini ifade eden CHP lideri, “Bütün rakamları alacak sonra yöneteceksiniz. Sonra Ekonomik Sosyal Konseyi toplayacaksınız. Bir tarafa bakanlar bir tarafa sorunları yaşayanlar ‘Anlatın bakalım’ diyeceğiz. Çiftçilerin, esnafın aldıkları kredilerin faizlerini sileceğiz. Bunları bir hafta içinde yapacağız” diye konuştu.

Uzun vadeli planlarının da olduğunu, gelecek beş yılın planlanması gerektiğini ifade eden CHP lideri, “İstihdam yaratan, önümüzdeki süreçte bölgesinde en güçlü ülke olabilecek şekilde yatırımlar yapacağız. Bunu önümüzdeki günlerde açıklayacağız. İktidar olduğunuzda 1 numaralı kararname var. Sayın Erdoğan’ı yolcu ettiğimizde yerine gelecek cumhurbaşkanı bunun gereğini yapmak zorunda. Devletin bütün üst kademesindeki bürokratlar istifa etmiş sayılıyor. Oraya yeni isimler atanacak. ‘İktidar olduğunuzda kimi atayalım’ yok öyle bir şey. Bugünden her şeyi planlı programlı yapıyoruz. Süratli şekilde atamalar yapılıyor. O işin erbabı uzmanı kimse onları atayacağız. ‘Bu bizim partilimiz, yeğenimiz, partilimizi getirelim’ demeyeceğiz. Tam tersini yapacağız. İlk bir haftada güveni sağlayacağız. Güveni sağlayamazsanız devleti yönetemezsiniz. İlk bir haftada bir ayda yapılacak bunlar” ifadelerini kullandı.

‘SOKAĞA ÇIKMAYACAĞIZ, SANDIKTA GEREĞİNİ YAPACAĞIZ’

CHP lideri Kılıçdaroğlu’na, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Sokaklara döküleceklermiş, ya siz 15 Temmuz'u görmediniz mi? Cumhur İttifakı sizi gideceğiniz yere kadar süpürecektir" sözleri de hatırlatıldı, nasıl yorumladığı soruldu. Erdoğan’ın bu sözlerini “Gülümseyerek” yorumladığını söyleyen CHP lideri, partili arkadaşlarına, “Taşkınlık yapmayacaksınız, sokağa çıkmayacaksınız, sabırla sandığı bekleyeceksiniz” dediğini, buna karşılık Erdoğan’ın “hayal aleminde yaşadığı için” sokaklara çıkılması talimatı verilmiş gibi algı oluşturduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:

“Bunun basın danışmanları yok mu ne konuştuğumuzu önüne koymuyorlar mı? Beni dinlemesini pek beklemem. Dinlediğinde koltuğunda oturamaz, eleştiriyi hazmedemez. Hangi taşkınlık? Tam tersi, ‘sakin, sabırla seçim sandığını bekleyeceksiniz, gidecek oyunuzu kullanacaksınız, otoriter yönetimi demokratik yollarla değiştireceğiz’ nokta. Gittiğimiz her yerde söylüyoruz. Beyefendi bizim sokağa çıkmamızı istiyor anladığım kadarıyla. Zorlayacak, baskı kuracak, çıkmayacağız. Sandıkta gereğini yapacağız.”

‘KÖPÜĞÜNÜ ALMAK İÇİN ZAMLARI DA GERİ ALMASI LAZIM’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Dövizin köpüğünü aldığımız gibi enflasyonun da köpüğünü alacağız” sözlerini de değerlendiren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Zamları geri mi alacaklar? Köpüğünü almak için zamları da geri alması lazım. Yapacağını hiç sanmıyorum” dedi.

Ekonominin ne kadar kötüye gittiğini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bildiğini, Türkiye’nin ihracat kredi bankası olan Eximbank’a talimat verildiğini ve talepleri beş gündür karşılayamaz durumda olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Erdoğan ekonomiyi de Türkiye’yi de yönetemiyor, yönetme gücü, kapasitesi, bilgisi yok, birikimi yok. Onun için sık sık 84 milyonu bindirmiş freni patlamış bir kamyona, hep beraber yokuş aşağı gidiyoruz. Erdoğan’ın izlediği ekonomik politikanın tipik sonucu bu” diye konuştu.

‘ERKEN SEÇİM İSTEYEN HER SİYASİ PARTİ ÖNERGE VERİR’

CHP lideri Kılıçdaroğlu’na HDP Eş Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar’la yaptıkları görüşmenin ardından gündeme gelen, “Erken seçim için ortak önerge” de hatırlatıldı. HDP’nin ziyarete geldiğinde, “Önerge vereceğiz” dediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Verebilirler, bağımsız bir siyasi parti, hepimizin saygı duyması lazım. Biz nasıl veriyorsak, onlar da verebilir. Erken seçim isteyen her siyasi parti önergelerini verir, komisyon başkanı topluyor, kabul edilirse Genel Kurul’a iner. Böyle bir önerimiz oldu, onlar bu önerimize nasıl bir tavır alacaklar bilmiyoruz” ifadelerini kaydetti.

'MİLLİ EĞİTİM BAKANI MAVİ TİK OLMADI'

Millî Eğitim Bakanlığı önüne gitmeden önce Bakan’dan randevu talep ettiğini, uzun süre beklemelerinin ardından yanıt gelmediğini belirten CHP lideri Kılıçdaroğlu, özel kalemin Bakan’a yazdığını fakat yanıt alamadığını, “Bakan’ın mavi tik olmadığını” ifade ederek, “Randevu verilmiyor, gidiyorum gençler adına oraya gidip o açıklamayı yaptım. Kalabalıkta kilidi filan göremedim. Bizim değil TBMM Başkanı’nın tepki göstermesi lazım. Seçilmiş bir milletvekili, bırakın genel başkan vs. bir kamu kurumuna nasıl giremez? Bu eleştiriyi hazmedememektir, ‘adaletsizliği sürdüreceğiz, sen neden hak arayanların yanındasın’ demektir. Ankara İl Başkanlığı örgütü toplamak istemiş, ben hemen ‘gelmesinler’ dedim. ‘Ben ve kadın milletvekilleri gideceğiz’ dedim. Sokağa çıkacağız, asacağız, keseceğiz, yok öyle şey. Ben onların haklarını savunacağım, hazırlıklar yapılıyor” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Gazete Duvar Muhabiri Serkan Alan
‘BİZİM KİTABIMIZDA SOKAĞA ÇIKMAK YOK AMA HERKESİN HAKKINI ARAYACAĞIZ’

Partisinin sözlü mülakatta elenen öğretmen adaylarına ilişkin internet sitesi hazırladığını belirten CHP lideri, “Gençlerin nasıl elendiğini internet sitesinde göreceksiniz. Bir insanın elinden ekmeğini nasıl alırsınız? ‘Bunlara sahip çıkmayın’ deniliyor. Kime sahip çıkacağız, haksızlığı yapan Erdoğan’a mı sahip çıkacağız? 'Erdoğan çok iyi yaptı, bu gençleri ezdi' mi diyeceğiz. Bizim kitabımızda sokağa çıkmak yok ama haksızlığa uğrayan herkesin hakkını arayacağız, demokratik yollardan arayacağız” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ilişkin teftiş olduğunu, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Görevden alınmalı” dediği hatırlatılan CHP lideri Kılıçdaroğlu’na, “İki konuyu birlikte düşündüğümüzde daha sert gelişmeler yaşanabilir mi?” sorusu yöneltildi.

Bu soruya karşılık Kılıçdaroğlu, “Bizim sokaktan kastettiğimiz kontrolsüz şekilde sokağa çıkıp camın, çerçevenin kırılması. Şiddetin olması… Demokratik yollardan izin alırlar meydanlarda yaparlar. Mersin’de miting yapmak istedik, bu meydanda yapamazsınız dediler, gittik gösterdikleri yerde yaptık. Dolayısıyla özel bir çatışma alanı yaratmak istiyorlar, o tuzağa düşmüyoruz. Elbette insanlar demokratik yollardan caddede, sokakta açıklamalarını yapar, afiş açar” dedi.

İmamoğlu’nun suçlanmasının nedeninin, “Ekonomideki kaosun unutturulması” çabası olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Zamlar var yağmur gibi geliyor, işsizlik var insanlar geçinemiyor. Bir hanede bir kişi çalışıyorsa o hanede tencere kaynamıyor. Bütün bu sorular var. Bütün bu sorunları Ekrem Bey’i ilave edip tartışma zeminini bu tarafa çekmek istediler. Müfettişleri görevlendirdiler. Bizim belediyelerimizden zaten müfettiş, Sayıştay denetçisi eksik olmuyor. Bizim belediyelerimiz bunlara alışkın” diye konuştu.

AK PARTİ DÖNEMİNDEKİ YOLSUZLUK DOSYALARI: TOPLAM KAMU ZARARI 13 MİLYAR LİRA

Geçmişte İstanbul’da “AK Parti’nin yandaşlarını yemlediği bir havuz, büyük bir rant” olduğunu, AK Parti’nin “yandaşlarını ve kendi medyasını” desteklediğini belirten CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Olmayan bir işi olmuş gibi onayını verip parasını veriyorlardı. Bina ihalesine çıkmışsınız böyle bir iş yok ortada bina yok, parası ödeniyor. Bu kişi şimdi Ulaştırma Bakanı. Başka bir ülkede olsa bu bakan bir dakikada orada oturamaz. Hırsızlığın meşrulaştığı bir ortamda rahatlıkla bunu yapıyor, rahatlıkla bakan olarak atanıyor. Tıpkı rahatlıkla rüşvet alanın büyükelçi olarak atanması gibi” dedi.

AK Parti dönemindeki “yolsuzluklara” ilişkin İçişleri Bakanlığı’nın 34 yolsuzluk dosyasına el koyduğunu, buna yönelik adım atılmadığını belirten CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 34 dosyada İBB’nin tespit ettiği toplam kamu zararının 13 milyar 202 milyon lira olduğunu söyledi.

KILIÇDAROĞLU’NDAN CUMHURBAŞKANI TARİFİ: ÖNYARGISIZ OLMALI, DEVLETİ TANIMALI

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na cumhurbaşkanı aday profilinin nasıl olması gerektiği ve bunu tarif edip edemeyeceği sorusu yöneltildi. Öncelikle adayın devleti bir süre tek başına yönetmek zorunda kalacağından devleti tanıması gerektiğini ifade eden CHP lideri, tarifini şu sözlerle sürdürdü:

“Devlet aklının ne olduğunu bilmeyen birisinin Cumhurbaşkanı olarak ortaya çıkmasını doğru bulmam. Topluma örnek olması lazım. Önyargılı olmaması lazım. Toplumun her kesimini kucaklaması lazım. Gerçekten de tarafsız olması lazım. Eleştirileri büyük bir saygı ile karşılaması lazım. Hiç kimsenin etnik kimliğini, yaşam tarzını, inancını siyasete malzeme yapmaması lazım. Bunu taahhüt etmesi lazım, bu konuda görüş beyan etmesi lazım. Kendisinin yaşayışı ve mütevazılığı ile topluma örnek olması lazım. Cumhurbaşkanı’nın toplumun her kesimini kucaklaması, dertlerini dinlemesi ve siyasal partiler arasında çıkacak sert tartışmaların ve uyumsuzlukları giderecek bir yapıya sahip olması gerekir. Devletin sigortası olması gerekir. Sigorta, evin bütün odalarının aydınlanması için temel aygıttır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nın pozisyonu da devletin sigortası olmasıdır.”

‘ERDOĞAN KENDİ DE İBB’YE GİDEBİLİR’

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne görevlendirilen müfettişler arasında geçmişte AK Parti’den aday adayı olmuş bir ismin olduğu ve bunu nasıl değerlendirdiği sorusu yöneltilen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Görevlendirilebilir, Erdoğan kendi de gidebilir, İçişleri Bakanı kendisi de gidebilir. 'Ben araştıracağım’ diyebilir. Biz bunlardan çekinmiyoruz, mesele denetim önyargılı yapılmaması. Denetim hakları var, denetim önyargılı olmamalı, gerçek olmalı. Böyle olursa bizim açımızdan sorun yok. Biz bunlara ve müfettişlere güvenmediğimiz için belediye başkanlarının hangi önlemleri alması gerektiğini kendilerine bildirdik” dedi.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin İBB’ye ilişkin açıklamalarına dair ise Kılıçdaroğlu, “Bahçeli’nin yeni fonksiyonu biliyorsunuz, AK Parti’nin sözcülüğünü yapmak. Dolayısıyla biz Erdoğan’a cevap verince sözcüye ayrıca cevap vermeye gerek yok” diye konuştu.

‘İSTEDİĞİ KADAR DİN ARGÜMANLARI KULLANSIN, MUTFAK SİYASETTE EN GÜÇLÜ ALAN’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Faiz neden enflasyon sonuç” tezine tepki gösteren CHP lideri Kılıçdaroğlu Erdoğan’ın tezini, “İflas eden teori” olarak nitelendirdi, “Dini söylemlerle vaziyeti kurtarmaya çalışıyorlar. Faiz arttı peki ne oldu? Nas ne oldu? Faiz arttı. Erdoğan şöyle düşünüyor, ‘Tabanım ne söylesem inanır, ben bunları rahatlıkla kandırabilirim’ ama Erdoğan’ın bilmediği bir şey var. Bu ülkenin insanı mutfağa girince gerçekle karşılaşıyor. Erdoğan’ın unuttuğu insanların mutfakları. Erdoğan mutfakları unutmuş vaziyette. İstediği kadar din argümanları kullansın ama mutfak, siyasette en güçlü alan” dedi.

KURAN KURSLARI TARTIŞMASI: SİYASETE MALZEME EDİLMESİNİ DOĞRU BULMUYORUM

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in kuran kurslarıyla ilgili ifadelerine ilişkin Erdoğan ve Bahçeli tepki gösterdi, Kılıçdaroğlu’ndan ‘özür’ talep edildi. Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliği yaptığı dönemde Diyanet’in öğrencilere verdiği derslerin kitaplarını istediklerini, son derece güzel hazırlanmış materyallerle karşılaştıklarını ve o dönem Diyanet İşleri Başkanı’nı kutladığını belirten CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Dolayısıyla Diyanet’in bu çerçevede çocuklarımıza, isteyen ailelerin çocuklarına Kuran’ı öğretmesi kadar doğal bir şey yoktur. Siyaset, inanç ve kimlik alanlarına asla girmemeli. Anayasa’nın 24. maddesinde de bu açık ve net belirtiliyor. Gerçekten de Kuran kurslarının annelerin babaların güven içinde çocuklarını gönderebileceği mekanlar olması gerekiyor. Bazı kursların badana boyalarının CHP İl örgütleri tarafından yapıldığını da belirtmek isterim. İnsanlar inançlarını çocuklarının öğrenmesini isteyebilirler. Bunun AKP ve MHP tarafından siyasete malzeme edilmesini de doğru bulmuyorum. Görüşümüz, partinin görüşü de budur” diye konuştu.

‘TANJU ÖZCAN 100 BİN İMZAYI TOPLARSA ADAY OLABİLİR’

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın Cumhurbaşkanı adayı tartışmasına ilişkin yaptığı değerlendirmeler de hatırlatıldı. Özcan’ın, “"Ekmeleddin İhsanoğlu, Abdullah Gül gibi milletin sevgisini kazanamamış, milletin gönlünde taht kuramamış yanlış adaylarla seçime girmeyin. Girerseniz de 'bu Tanju Özcan nereden çıktı kardeşim?' demeyin" ifadelerine Kılıçdaroğlu şu sözlerle yanıt verdi:

“Herkesin aday olduğu ortamda Tanju Bey de aday olmak isteyebilir. 100 bin imzayı toplarsa o da aday olabilir. Biz kimseye sen aday olmayacaksın diye baskı yapmıyoruz. Dolayısıyla Tanju Bey de kendi ilettiği il çerçevesinde, belediye başkanlığı yaptığı ilin hassasiyetlerini dikkate alarak politika yapıyor. Saygı duymak gerekiyor bir anlamda. “

‘AÇ KAL KARDEŞİM YA, TÜRKİYE’NİN İTİBARI VAR’

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 2021 yılı dış politikası değerlendirmesi ve 2022 yılından beklentilerini de açıkladı. İç politikadaki bütün hataların dış politika tekrarlandığını belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin bölgesinde yalnızlaştığını, şimdi ise yeni bir arayış içerisinde olduğunu belirterek şunları kaydetti:

“‘Katar, BAE, İsrail, Suriye ve Mısırla yeniden bağlantı kurabilir miyiz’ arayışı içinde. Ortadoğu’daki tarihin bize verdiği rolü kaybettik. Bu rolü şimdi başkaları üstlendi. Hatta Yunanistan üstlenmeye çalışıyor. Doğu Akdeniz’de çıkacak olan doğalgaz karbon yatakları ile ilgili anlaşmalar yapıldı. Türkiye ve KKTC tamamen devre dışı bırakıldı. Büyük bir başarısızlık var. Erdoğan bunu düzeltemez, itibarı yok. Katar’a her türlü imkanı verdi. Vermedikleri hiçbir şey kalmadı. Türkiye Cumhuriyeti’nin izlediği dış politika ve iç politikalara sonrasında egemen güçlere gidip dilenci gibi yalvararak onları kabul etmesini kabul etmiyorum. Aç kal kardeşim ya, Türkiye’nin itibarı var. “

‘TARİHİN DERİNLİKLERİNDE KALAN OLAYLARIN BUGÜN SICAK SİYASETİN KONUSU YAPILMASINI DOĞRU BULMUYORUM’

“Helalleşme” çağrısı hatırlatılan Kemal Kılıçdaroğlu’na Roboski Katliamı, Maraş Katliamı’nın içerisinde olduğu liste açıkladığı hatırlatıldı. “Bu coğrafyada yaşanan acıların başında 1915 Ermeni katliamı ve 1938 Dersim tertelesi de geliyor. Helalleşme çağrınız bunları da kapsayacak mı” sorusuna Kılıçdaroğlu şu ifadelerle yanıt verdi:

“Roboski’de evet ciddi bir olay oldu. Gencecik çocuklar hayatlarını kaybettiler, aileler hala acılarını yaşıyorlar. Ölenleri geri getirme şansımız yok ama devlet katında o ailelere belli bir saygının gösterilmesi lazım. 1935-38 olayları. Zaten cumhurbaşkanı özür diledi ve bu döneme ait bütün belgelerin tarihçilerin önüne koyulması lazım. Gerçekleri bir görelim, gerçekleri görmeden bir şey söyleyemezsiniz. Ermeni olayları ile ilgili olarak da tarihçilerin bu olayları araştırması gerekiyor. Tarihin derinliklerinde kalan olayların bugün itibarıyla sıcak siyasetin konusu yapılmasını doğru bulmuyorum. Bugün ABD filmlerini görüyorsunuz. Kızılderililere karşı yapılan katliamları film olarak gösterebiliyorlar. Toplumun o haksızlıklarla yüzleşmesine ortam sağlıyor. Bu çerçevede bakmamız lazım. Parti olarak eksikliklerimiz olabilir. Tüzel kişilerin belli konularda görüş beyanı bir araya gelip ortak görüş oluşturulduktan sonra bir kişi tarafından dillendiriliyor. Karşı taraf eleştirebilir bunları. Kavgaları geriye bıraktığınız zaman bir araya gelip helalleşebiliriz. Duygularımızın esiri olmayalım, aklımız ne diyorsa o çerçevede hareket edelim. Akılla bir gelecek çizmemiz gerekiyor, geçmişteki hatalarımızla yüzleşmemiz gerekiyor.”

‘SOYGUN DÜZENİNİN TEMEL AKTÖRLERİNİ KAMULAŞTIRACAĞIZ’

İktidara geldiklerinde atacakları adımlara dair konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Kamulaştırama konusunda soygun düzeninin temel aktörlerini kamulaştıracağız. Bunun için önce şişirilmiş maliyetlerin gerçek maliyetlerini çıkaracağız. Eski bir maliyeci olarak bunları gayet iyi biliyorum. Önce gerçek maliyetleri çıkaracağız sonra makul kâr vereceğiz ve bunları kamulaştıracağız. Sadece bizlerin değil bizlerin torunlarını dahi bu soygun düzeninin bir parçası haline getiren bu uygulamalara son vereceğiz” dedi. CHP lideri tüm sorunları hukuk içerisinde çözeceklerini de belirtti.

‘BİLİNÇLİ OLARAK DÖVİZİN YÜKSELTİLDİĞİNİ BİLİYORUZ’

20 Aralık gecesinde dolarda yaşanan yükseliş ve düşüş sırasında üç kamu bankasının 19.1 milyar dolarlık bir döviz satışı yaptığı bilgisini paylaştığını, buna “yanlış” denilmediğini hatırlatan CHP lideri Kılıçdaroğlu, “20 Aralık gecesi bilinçli olarak dövizin yükseltildiğini, bilerek düşürüldüğünü ve arada bir grubun olağanüstü kazançlar sağladığını biliyoruz. Eximbank olayı bana ulaşan bir bilgi. Kim tarafından ulaştırılıyor bu bilgiler? İthalatçılar ve ihracatçılar tarafından ulaştırılıyor. Bu insanlar kendi görevlerini yapacaklar ama yapamıyorlar. 'Bunu dillendirin' diye bana söylüyorlar. Böyle bir tablo varsa Eximbank’a sorun. Genel Müdürü orada duruyor. İthalatçıların, ihracatçıların beş gündür böyle bir şikayeti var, neden? Bir yerden talimat mı geldi? Neden bu talepler ve yükümlükler yerine getirilmiyor diye sorun. Sıkıntılı bir tablo. Birkaç yerden aynı bilgi gelince burada sıkıntı var demektir. Bu nedenle dillendirdim. Umarım, ‘Böyle bir şey yok. Biz bütün ithalatçıların ihracatçıların taleplerini karşılıyoruz’ derler. Ben mutlu olurum” ifadelerini kullandı.

‘ŞU ANDA PARALEL YAPILANMA VAR’

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na, “FETÖ ile nasıl mücadele edeceksiniz” sorusu da yöneltildi. Hakkında soruşturma açılmamış ya da soruşturma açılmış ama hakkında takipsizlik kararı verilmiş, beraat etmiş ihraç edilen kişileri işlerine başlatacaklarını belirten CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Soruşturma açmışsın bir şey çıkmamış e o zaman niye bu kişinin elinden işini alasın? Bu devlete yakışmaz, sosyal devlete hiç yakışmaz. Devlet öç alan bir makam değildir adalet dağıtan bir mekanizmadır. Bizim bakış açımız budur, bu çerçevede hareket edeceğiz. Dolayısıyla ‘Helalleşme’ diyorsanız herkesin hakkını hukukunu teslim ettiğiniz zaman da bir şey kalmamış olur” dedi.

FETÖ’nün eskiden bu yana doğru olmadığını, paralel bir yapılanma olduğunu söylediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir sürü soru önergesi verdik. Mücadele nedir? Benzer oluşumlara izin vermemektir. Devletin içinde paralel yapılanmalar olmaz. Paralel yapılanmaya izin verdiğiniz an devlet dediğiniz kurumu çökertirsiniz. Şu anda paralel yapılanma var mı diye ben sorayım. Evet var. Bir saray bir de saray dışındaki devlet. Dışişleri Bakanı kim? Bir görünen Dışişleri Bakanı var bir de sarayda dışişleri bakanı var. Bir görünen Hazine Maliye Bakanı var bir de sarayda Hazine Maliye Bakanı var. Bir görünen YÖK Başkanı var bir de sarayda YÖK Başkanı var. Bir görünen Milli Eğitim Bakanı var bir de sarayda Milli Eğitim Bakanı var. Peki saraydaki kişi devletteki kişiyi nasıl denetliyor? Parti komiseri atayarak. Her bakanın yanında bir bakan yardımcısı var. Bakan yardımcılarını atayan kişi atanan kişiyi partilerinden seçiyor. Atayan kişi, ‘Bu bakanın ne yaptığını bana bildireceksin. Benim talimatlarımın dışına çıkıyor mu çıkmıyor mu söyleyeceksin’ diyor. Böyle bir devlet yapılanması çürümeyi getiriyor. Liyakati yok ediyor. Biz paralel yapıyla mücadele ettik, bunu devletten temizledik derken başka bir şey çıktı. Parti devleti çıktı. Siyasi partiler devleti yönetmek için gelirler, devlet olmak için değil. Bu yapılanma bürokrasinin de tıkanmasına neden oluyor. Bakanlar bir karar alacaklarsa yukarıya sormak zorunda kalıyorlar. Hangi aşı nereden alınacak yukarıya sorulması gerekiyor. Hangi bakan konuşurken ne söyleyecek yukarıdan izin alması lazım. Çünkü bu bakanlar bizim bildiğimiz eski bakanlar değil. “

İTTİFAK ‘SEN OLACAKSIN’ DİYORSA ‘OLMAM’ DEME ŞANSINIZ YOK

Millet İttifakı’nın ‘Cumhurbaşkanı adayı sen ol’ dediği takdirde ‘Olmam’ deme şansının olmadığını ifade eden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “‘Cumhurbaşkanlığı önemli bir görevdir. Eğer Millet İttifakı kabul ederse evet aday olurum.’ Sonuçta yanlış bir şey söylemiyorum. Bir ittifak ‘sen aday olacaksın’ diyorsa ‘hayır efendim ben olmam’ deme şansınız yok, olmaz da zaten” dedi.

Anketlerin yapılacağını fakat topluma yöneltilecek asıl sorunun, “Nasıl bir cumhurbaşkanına ihtiyaç duyuyoruz” olması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Anket yapacaksam önce bunun sorulması lazım. ‘Nasıl bir cumhurbaşkanı olmalı’ konusunda toplumun bir nabzını tutmamız lazım. Topluma önce bunu anlatmamız lazım biz nasıl bir cumhurbaşkanı istiyoruz. Hangi partiden olursa olsun vatandaştan, ev kadınlarından tutun, işsizlere kadar, sanayicilerden tutun, apartman görevlisine kadar. Bu ülke nasıl bir cumhurbaşkanı istiyor? Biz bu tartışmayı hiç yapmıyoruz mesela. ‘Kim olsun’ diyoruz. Nasıl bir cumhurbaşkanı olmalı? Devleti teslim edeceksiniz. Ağzından dudağından çıkan her şey bir anlamda hayata geçmiş oluyor. Öyle bir düzen var” ifadelerini kullandı.

‘CUMHURBAŞKANI SEÇİLECEK KİŞİNİN GÜVEN VERMESİ LAZIM’

Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin güven vermesi gerektiğini, “Seçildik geldik, ne kadar güzel ya bütün yetkiler bende, nereden çıktı bu güçlendirilmiş parlamenter sistem” derse ne olacağını belirten CHP lideri Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Akıl dediğimiz şeyi bazen erteliyoruz. Duygularımızla hareket ediyoruz. Duygularımız bir tarafa bırakıp, aklımızla hareket etmek zorundayız. Çünkü biz devleti yönetmeye talibiz. Duygular başka bir şey, ayrı bir şey. Devlet duygularla yönetilemez. Duygu sizin. Önyargılarınız sizi teslim alabilir. Buradan çıkılması lazım. Devlet aklı derken bunu söylüyorum zaten. Dünyanın sorunu var ve dünyanın sorununu çözmek zorundasınız. Bunu çözerken de akılcı politikalar üretmek zorundasınız. Artı devleti mekanizmalarını çalıştırmak zorundasınız. Bu nedenle taahhüt ediyorum. Altı ay içerisinde devletin bütün çarkları sağlıklı dönecek. Altı ay! Türkiye’nin öyle uzun süre beklemeye tahammülü de yok. Altı ay içerisinde bu çarkları döndürebileceğimiz bir mekanizmayı yaratmak zorundayız. Mekanizmayı iktidar yapmak zorundayız. Aynı zamanda ittifakı da bir arada tutmak zorundayız. İttifakın herhangi bir unsuru kendisini bu sistemin dışında görmemeli. Bugün nasıl bir araya gelip konuşuyorsak, devleti yönetirken de bir araya gelip konuşmak zorundayız. Politikalarımızı oluşturmak zorundayız.”

KAVALA KARARI: SICAK SİYASETE MÜDAHALE AK PARTİ’NİN İŞİNE GELİR

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AHİM) ihlal kararına rağmen hala tutuklu olan Osman Kavala davası nedeniyle Türkiye’ye karşı ihlal prosedürünü başlattı ve Türkiye’den 19 Ocak’a kadar görüş istedi. Bu tarihe az bir süre kaldığı hatırlatılan Kılıçdaroğlu’na değerlendirmesi soruldu. Türkiye’de adaletin olmadığını herkes gibi bildiğini belirten CHP lideri, “Sokaktaki vatandaş da biliyor. Osman Kavala ve Selahattin Bey’in (Demirtaş) Erdoğan’ın talimatı üzerine içeride tutulduğunu hepimiz biliyoruz. Hukukun çalışmadığını, tahliye edildiği zaman savcıların hemen harekete geçirildiğini, gece yarısında iddianame hazırlandığını ve tekrar içerde tutulduğunu hepimiz biliyoruz” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü.

“Osman Kavala ile ilgili AB yaptırım kararı uygular mı uygulamaz mı? Yaptırım uygulamasını istemem doğrusunu isterseniz. Türkiye’de sıcak siyasete dışarıdan müdahale hep AK Partinin işine gelir. AK Parti ister zaten. Onlar bir bağırıp çağırsınlar. Ben burada bunu yapmıyorum deyip kahraman gibi gezsinler. Böyle bir beklentisi var Erdoğan’ın o nedenle ben dışarıdan Türkiye’ye müdahaleyi doğru bulmuyorum. Türkiye kendi sorunlarını, kendi iradesi ile demokratik şartlar içerisinde çözebilir ve çözeceğiz. Dünya bunu görecek. Bu sorunun temel çözümündeki aktör kim derseniz onu da söyleyeyim. Temel aktör ilk kez sandığa gidecek olan gençlerdir. Onlar dünya siyaset tarihine de bizim siyaset tarihine de çok önemli bir miras bırakacaklar. Buna inanıyorum.”