Kaza Guadalajara yolunda oldu

Meksika'nın sıkı edebiyat okurları öksüz kaldı. Erken yaşta hayatını kaybeden Ignacio Padilla'dan İspanyol edebiyatı çok şey bekliyordu.

Abone ol

Adnan Özer  

"Halen Meksika'daki Puebla Üniversitesi'nde edebiyat profesörü olarak görev yapmaktadır." Türkiye'deki yayınevinin sitesindeki kısa biyografi böyle bitiyor. Ne yazık ki artık bu görevini sürdüremeyecek. Puebla Üniversitesi ve Meksika'nın sıkı edebiyat okurları öksüz kaldı. Yazar Ignacio Padilla genç yaşta vefat etti. Antonio Machado, şair Garcia Lorca'nın katledilişinin ardından yazdığı ünlü şiirinde "Cinayet Granada'da işlendi" diyordu ya, bu sefer 'Kaza Guadalajara yolunda oldu' diyesimiz geliyor.

Ignacio Padilla, 48 yaşına girdi girecek, edebiyat yaşamının baharında bir yazar, -kariyerine bakılırsa olgun dönemde- İspanyolca edebiyat dünyası ondan çok şey bekliyor; belki yeni bir Borges?! 19'u 20'ye bağlayan gece bir arkadaşıyla Mexico City'den yola çıkmış, Corona birası ve uluslararası kitap fuarıyla ünlü Guadalajara'ya gidiyordu, hikayeleri üzerine oradaki okurlarla söyleşecekti; "Onların 21. yüzyılın bir tarzı olmasını isterim" dediği hikayeleri. Sabah 00. 5 suları, Guadalajara yoluna girmişken, altlarındaki otomobil bir tırın altında kaldı. Meksika gazeteleri 'cinayet gibi bir kaza' demediklerine göre bu elim kaza hakkında detayları bilemiyoruz...

Ignacio Padilla önemli bir yazardı, kazaya kurban gitmesi vesileyle gündeme getirecek olsak da, onu tanımalıyız. Evet, Türkçede bir kitabı var, 2000 yılında Meksika'da yayınlanan Amphitryon, "Gölge" adıyla 2004 yılında okurlarımıza sunulmuş. Fakat, heyhat, sonrası gelmemiş. Padilla Meksika'da da, çocuklar için kaleme aldığı hikayeler dışında, hiçbir zaman çok satarlılığa erişmemiş bir yazar. Ne kadar pek çok ödüle değer görülse de, en itibarlı yayın organlarında -Letras Libres gibi- eleştirilerle parlatılsa da böyle. Fakat çoksatarlılık halkasından kurtulduğumuzda onu 21. yüzyıl Meksika edebiyatının büyük bir potansiyeli olarak görmek mümkündür.

HER BİRİ EDEBİYAT AŞIĞI

Şimdi, 'Bize ne Meksika edebiyatının gelecekti potansiyelinden?' dememeliyiz. Padilla gibi birkaç Meksikalı yazar dünya edebiyat ailesini temsil etmeyi sürdürmeye çalışan Orta Avrupa edebiyat çevrelerine kafa tutmuştur. Tüm Latin Amerika kıtasında olduğu gibi Meksika'da da bir yenilenmeyi başarmaları da ayrı.

Latin Amerika'da -daha çok Kolombiya, Meksika, Şili ve Arjantin- 1980'lerin sonlarında başlayan iki edebiyat akımından söz etmemiz gerekir bu noktada. Biri McOndo, diğeri Crack. McOndo Kolombiya, Crack ise Meksika merkezli. İkisi de birer manifestoyla çıkışlarını ilan eden bu hareketler birbirlerine benzerler. Özet olarak söylersek, orta sınıfa mensup iyi eğitim almış, (Sözgelimi Padilla, İberoamericana Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirmiş, Edinburgh Üniversitesi’nde İngiliz edebiyatı, Salamanca’da İspanyol ve Latin Amerika edebiyatları üzerine doktora yapmıştır) her biri edebiyat aşığı, modern iletişim teknolojisine vakıf gençler sonunda "Latin Amerika büyüsü" satmaya isyan ederler.

MCONDO

Garcia Marquez'in Macondo'suna nazire olarak böyle bir isim düşünülmüş. Büyülü gerçekçilik akımına karşıdır. Macintosh kullanımını ve McDnalds kültürünü de imliyor. Bazı yazarları: Alberto Fuguet, Sergio Gomez, Edmundo Paz Soldan, Jorge Franco, Mario Mendoza, Jaime Bayly, Santiago Gamboa, Rodrigo Fresan. (Bunlardan Edmundo Paz Soldan ve Rodrigo Fresan Türkçeye kazandırılmıştır.)

CRACK

İsmini bir uyuşturucu teriminden alıyor. Uyuşturucuyla bir alakası yok. Terimin "Kırmak", "koparmak" anlamlarından faydalanmış... Meksikalı beş yazarın bir araya gelip 1996 yılında romanlarını- bir manifestoyla birlikte- yayınlamasıyla başladı. Bu yazarlar; Pedro Angel Palau, Eloy Urroz, Ricardo Chavez Castaneda, Ignacio Padilla ve Jorge Volpi'dir. Daha sonra Xavier Velasco ve Cristina Rivera Garza gibi yazarlar da bu harekete katıldılar. Crack, Meksika edebiyat geleneğinde bir akımdan çok bir çatlağı ifade eder; Batı temalarına açıklık ve evrensel edebiyat şiarıyla hareket eder. (Bunlardan Jorge Volpi ve Ignacio Padilla Türkçeye kazandırılmıştır.)

Arkadaşları arasında "Nacho" diye hitap edilen Padilla'yı bu crack akımını bilmeden pek anlayamayız (bizde "Crack'ın güçlü sesi" olarak lanse edilseydi, satar mıydı, kim bilir...). Vefatından sadece günler önce bu akıma olan bağlılığını bir daha vurgulamıştı. "Edebiyat genellikle yalnız bir iştir, benim şansım oldu, bir edebi grupla hareket etmekten dolayı, bir arkadaş grubuyla" diyordu verdiği mülakatta. Octavio Paz da, "Crack romanları yaşanmışlıktan doğmuyorlar, bütün yaratıcı yıkımların anası, ancak hiç şüphesiz ki bilimin büyük kız kardeşi onlar" dediğine göre bu akımı ciddiye almamız gerek.

Şimdi crak'ın ve dahi McOndo'nun yazarlarının edebi niteliğine böyle bakmakta yarar var, ne de olsa birkaçı yayınlanmış durumda. Kentli yeni bir roman oluşturmak için. Buna ihtiyaç yoksa, o başka!

Cervantes tilmizi, Borges adayı Ignacio Padilla'nın anısına buradan bir selam göndereceksek, bu onun bambaşka bir niteliğine vurgu yapan bir söz olmalı: "Arkadaşlarının yazarı" diyorlardı. Medyanın, marketlerin değil.

Selam olsun!