'Karaburun Yarımadası’nda neden her seferinde şirketler kazanıyor?'

Danıştay, Karaburun RES projesinin ÇED olumlu kararını iptal eden kararı bozdu. Karara tepki gösteren Karaburun Kent Konseyi, "Karaburun Yarımadası’nda hukuki süreçlerde neden her seferinde şirketler kazanıyor?" açıklamasını yaptı. Avukat Cem Altıparmak da "Danıştay mahkemenin kararını bozarken bilirkişi raporunu da kabul etmemiş oluyor. Ancak yeni bir bilirkişi incelemesi yapmıyor. Yıllardır süren bir dava sonucunda, davalı bakanlığın belgeleri ile yetinilecek ise bu davaları niye açıyoruz?" dedi.

Abone ol

İZMİR - İzmir'de Karaburun Yarımadası’nda RES (Rüzgar Enerji Santralleri) projesine karşı yürütülen hukuk mücadelesinin beşinci yılında ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) olumlu kararını iptal eden mahkeme kararı, Danıştay tarafından bozuldu. Tesise ilave edilecek 37 türbinden özellikle 9’unun, doğaya büyük zarar vereceğinin bilirkişi raporunda belirtilmesine rağmen Danıştay’ın kararı bozması Karaburunluların tepkisini çekti.

Karaburun Yarımadası’nın 252 kilometrekarelik kısmını kaplayan LODOS Elektrik Üretim A.Ş.’ye ait "Karaburun RES Projesi"ne karşı yürütülen hukuk mücadelesinde beşinci yıla girildi. Daha önce 3 kez ÇED olumlu kararları mahkemece iptal edilen proje için İzmir 3'üncü İdare Mahkemesi tarafından da aynı karar verildi.

Ancak iptal kararlarına rağmen, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, üretim lisansları ve ÇED izinlerini yeniledi. "Karaburun Yurttaş Davacıları" tarafından dördüncü kez dava açıldı. Mahkemenin, bilirkişi inceleme raporu, bir kez daha Karaburunlular lehine sonuçlandı. Ancak Danıştay, yerel mahkemenin kararını bozdu.

'KORONA GÜNLERİNDE BİLE ŞİRKET HARIL HARIL ÇALIŞTI'

Karaburun Kent Konseyi'nden yapılan açıklamada, şirketin mahkeme kararına rağmen devam eden çalışmalarını suç olduğu belirtildi.

Açıklamada, "Mahkeme kararı ile iptal edilen bir faaliyetin bu aşamadan sonra devam etmesinin suç olması gerekirken Lodos Elektrik Üretim A.Ş. 'ÇED Olumlu' kararı iptal edilen 'Karaburun RES' kapasite artışı proje planlarını uygulamaya devam etti. ÖÇKB (Özel Çevre Koroma Bölgesi) ilanı sonrası hızla ve vahşice, bir kısmı da ormanlık arazi olan bir alanda önce arazi temizliği ve sonra da inşaat faaliyetini yürüttü. Bu arada dikilen türbinler parçalandı. Üstü alelacele kapatıldı" denildi.

Şirketle ilgili ihbarlardan sonuç alınmadığı aktarılan açıklamada, "Yaşlı nüfusun yoğun olduğu Yaylaköy’de insanlığın evlere hapsolduğu korona günlerinde bile şirket harıl harıl çalıştı. Yapılan ihbarlar ne yazık ki sonuç getirmedi. Böylesi, doğaya, insana hoyrat bir uygulamayla 'yenilebilir-temiz enerji' adı altında bu nadir doğanın, yaban hayatının, tarım, mera ve turizm alanlarımızın, kadim bir kültürün kısacası Karaburun’da yaşamın yok edilmesine rıza göstermeyeceğiz. Karaburun Yarımadası’nda hukuki süreçlerde neden her seferinde şirketler kazanıyor? Hukuk kimden yanadır?” ifadeleri kullanıldı.

'DANIŞTAY BİLİRKİŞİ RAPORUNU KABUL ETMİYOR AMA YENİ İNCELEME YAPMIYOR'

Karaburunlular adına davayı takip eden avukat Cem Altıparmak ise ÇED kararlarının iptali davalarında yaşadıkları en büyük sorunun; mahkemeler ÇED kararlarını iptal ettiği halde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hemen akabinde basit birkaç değişiklik yaparak ÇED olumlu kararları vermeye devam etmesi olduğunu belirtti.

Bu davada Danıştay’ın kararına karşı üst makama başvuru yolunun kapalı olduğunu vurgulayan Altıparmak şunları söyledi:

"Danıştay temyiz aşamasında yerel mahkemenin kararını bozarken aslında bilirkişi raporunu da kabul etmemiş oluyor. Ancak kabul etmediği bu raporun yerine neyi koyacak? Çünkü Danıştay yeni bir bilirkişi incelemesi yapmıyor, dosyada mevcut belgelerle yetinerek yerel mahkemenin kararını bozup davayı reddediyor. Ancak bu belgeler zaten davalı bakanlığın elinden çıkma belgeler ve yerel mahkemedeki davada bu belgelerin sıhhatli olmadığı, gerçeği yansıtmadığı ileri sürülüp yargılama sürecinde tartışılmış."

'DAVAMIZ REDDEDİLECEKSE BU DAVALARI NEDEN AÇIYORUZ?'

"Danıştay, temyiz sürecinde bir duruşma günü açıp tarafları da dinlemiyor" diyen Cem Altıparmak, "Yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasına da karar vermiyor. Dolayısıyla bunu yasal olarak yapabilir ama yapmamayı tercih ediyor. Bu durumda, yıllardır süren bir dava sürecinin sonucunda, en başa dönüp davalı bakanlığın belgeleri ile yetinilecek ve davamız reddedilecek ise biz bu davaları niye açıyoruz, bu yargılamayı niye yapıyoruz?" şeklinde konuştu.

Kararların halkın adalete olan inancını yok ettiğini dile getiren Altıparmak, "Her bir davanın maliyeti yaklaşık 15 bin TL civarında. Dönüp dolaşıp her defasında kazandıkları davaları bu yolda kaybedecekler ise Karaburunlular neden bu maliyete katlanmak zorunda kalıyor? Bu kararlar yurttaşların hak arama hürriyeti ve çabalarına ciddi bir şekilde zarar veriyor. Adalete olan inanç ve ihtiyacımızı ciddi bir şekilde yok ediyor. Bence buradaki asıl sorun bu” dedi.