Kanser hastası, karantina odasında tek başına

Korona virüsü kapsamında cezaevlerinde alınan tedbirler hasta mahpusları olumsuz etkiledi. Hastaneye götürüldükten sonra cezaevine geri dönen mahpuslar karantina denilerek tek başlarına bir odada tutuluyor. Kanser hastası Deniz Yıldırım tek başına hayatını idame ettirememesine rağmen şu an bir odada yalnız başına kalıyor. Yıldırım'ın eşi, “Olası kötü bir durumda yetkililer sorumlu” dedi.

Abone ol

DUVAR - Yeni infaz yasası yasallaştı ancak on binlerce mahpus ve aile hayal kırıklığı yaşadı. İnfaz yasasının gündeme geldiği günden beri cezaevlerinde bulunan hasta mahpuslar tahliye edileceklerini düşünmüştü. Ancak mahpuslar hayati risk yaşamalarına rağmen Ceza Muhakemesi'nin 16'nci maddesine istinaden yapılan tahliye başvurularına olumlu yanıt alamıyor.

Bu maddeye göre hapis cezası hastalık nedeniyle ertelenebilir. Fakat bu ana kadar başvurular kabul edilmeyince hasta mahpusların durumu belirsizliğini korumaya devam ediyor. Elazığ Cezaevi'nde tutulan kanser hastası Deniz Yıldırım da bu mahpuslardan biri. Kemoterapi tedavisi için hastaneye kaldırılan Yıldırım şu an korona virüsü riski nedeniyle tek başına karantinada tutuluyor. Yıldırım'ın eşi Birsen Yıldırım, olası bir kayıptan yetkililerin sorumlu olacağını söylerken Ceza infaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği Savunuculuk Koordinatörü Berivan Korkut ise, “Hasta mahpuslar için zor bir süreçten geçiyoruz” diyerek çözüm önerilerini sıraladı.

'BU KADARINI BEKLEMİYORDUK...'

Deniz Yıldırım, şu an cezaevindeki karantina koğuşunda tek başına tutuluyor. Kemoterapi tedavisi gören Yıldırım enfeksiyon riski de yaşıyor. Yıldırım'ın eşi Birsen Yıldırım, eşinin tek tutulmasının kendilerini endişelendirdiğini söylüyor: “Deniz'in ince bağırsakları dışarıda, kemoterapi tedavisi görüyor. Ateşi çıksa, bayılsa bir şey olsa kimsenin haberi olmayacak. Eşim çok hasta. Tahliye edilmesini istiyoruz. Evde bakalım ona. Bu konuda daha önce başvurularımız oldu ama herhangi bir yanıt alamadık.”

Yıldırım, Meclis'ten geçen infaz yasasının kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını belirterek şöyle devam ediyor: “Bu infaz yasasından çok umutluyduk. Bu kadarını beklemiyorduk. Ev hapsine razıydık.”

Yıldırım'ın biri yedi diğeri üç yaşında olan iki çocuğu da evde babalarını bekliyor. Anne Yıldırım, çocuklarına, 'Babanız cezaevinde çalışıyor' diyor. Yıldırım son olarak, “Yedi yaşındaki oğlum babasını hep soruyor. Bu belirsiz süreç bizi çok etkiledi” dedi.

'BÜROKRATİK SÜREÇLERE TAKILMAMALI'

Ceza infaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği Savunuculuk Koordinatörü Berivan Korkut ise bütün ısrarlarına rağmen evde bakım uygulamasına geçilmediğini söylüyor. Üniversite hastanelerinin hasta mahpuslar için verdiği sağlık raporlarının bir hasta mahpusun evde bakılması için yeterli olması gerektiğini ifaden eden Korkut şöyle konuştu: “Hasta mahpuslar hastanelere, oradan da karantina koğuşlarına götürülüyor. Hasta mahpuslarla ilgili bürokratik süreçler kalkmalı. Bürokratik sürecin kısıtlandığı ve insan yaşamına takılmayacağı bir süreç elzem. Bunlar süreci uzatan ve hayati tehlikeyi artıran şeyler. Hapishanelerdeki ağır hastaların çoğu hastaneye götürülmüyor. Bir kısmı da hastaneye gitmek istemiyor. Çünkü karantina koğuşlarında hayatlarını devam ettiremezler. Öz bakımlarını tek başına sağlayamazlar.”

'ZOR BİR SÜREÇTEN GEÇİYORLAR?'

Korkut şöyle devam etti: “Kanser hastası Deniz de korona virüsü noktasında ölüm riski yaşıyor. Bu kişiye bakacak kimse yok. Kemoterapi görüyor, torbayla yaşıyor. Bu kişiye bir sağlık çalışanı atanmalı. Bu mümkün değilse aileden birinin kendisine eşlik etmesi gerek. Bu da mümkün değilse evde tedavi yöntemi seçilmeli. Ellerimizdeki parmakların bile risk olduğu bir dönemde bu insanın organları dışarda. Eğer bağırsakları dışarıda olan bir mahpus bu dönemde tahliye edilmiyorsa, üç kez yoğun bakıma kaldırılan hasta mahpus Sabri Kaya tahliye edilmiyorsa kim tahliye edilecek? İnsanlar ya tedavi görecek ya da kanserin kendisini öldürmesini bekleyecek. Mahpuslar insani anlamda zor bir süreçten geçiyorlar.”