'Kadından örgütlenme uzmanı olmazmış!'

Sendikaların feminizasyonu şart. Sendikalarda kadınların yer alması gerekiyor.

Abone ol

Nuran Gülenç* nurangulenc@gmail.com

Öğrencilik yılları, kendi adımıza pozitif hayaller kurduğumuz geleceği değiştirme gücünü içimizde bir yerlerde bulduğumuz yıllardı. Üç kadın öğrenci ile 60 kişilik bir sınıfta maden mühendisi olmak için öğrenim gördüğüm yıllarda, temel meselenin kapitalizm olduğunu, düzen değişirse işçi sınıfı ve insanlığın kurtulacağını düşünen genç bir kadındım.

Üniversite bitti. Yeni mezun, genç bir kadın maden mühendisi olarak pek tercih edilmeyen bir meslekteydim. İş başvurularım, 'erkek arıyoruz' diye geri çevrildiğinde çalışma hayatının öğrencilikten çok daha zor geçeceğinin de sinyallerini almıştım.

Medyada kadının adı yok!

Kadın olarak okula girme kanallarım açıktı, kazanmıştım, eğitimini de almıştım ama bana iş yoktu. Mühendis olarak çalışma hayatına giremesem de bir süre sonra ideallerime uygun bir yerde, işçi sınıfı için çalışma fırsatı bulacağım bir sendikada görev aldım.

Böylece erkek egemen bir meslekteyken erkek egemen başka bir alan olan sendikalarla yolum kesişti.

Sendikaların, erkek egemen yapılar olduğu biliniyor. Kadın temsili de neredeyse yok. Uzmanıyla ve yöneticisiyle erkeklerden oluşan yapıdan çıkan tüm sendikal politikaların merkezinde de doğal olarak erkek işçiler var. Kadınlar ise yoklar.

Öylesine yoklar ki kadınların olduğu direnişlerde, en önde polisle, jandarmayla yüz yüze kalan, direnişlerin yüzü olan kadınların, erkek işçilere göre çok daha fazla sıkıntıyı göğüslemelerine rağmen her şey yoluna girdiğinde nasıl kaybolduğuna, kadınların sendika kademelerine sokulmadığına tanıklık edebilirsiniz.

Hal böyle olunca sendikalar, aynı zamanda tepeden tırnağa, erkekliğin üretildiği alanlar haline dönüşmüş durumda. Bu alanlarda kadın bilinci gelişkin bir kadın uzman ya da aktif bir kadın işçi olarak tutunmaya çalıştığınızda pek çok zorluğu da göğüslemek zorunda kalıyorsunuz.

Bu öylesine bir zorluktur ki, alandaki eser nitelikteki kadınlar, çoğu kez kadın davranışlarını bir kenara bırakarak söyleminden giyimine kadar erkek davranışları sergilemeye başlıyor. Bu rutinin dışına çıktığımızda, itiraz ettiğimizde ise, “agresif”, “sorunlu”, “kaprisli” kadınlar olarak damgalanmamız içten bile değil.

İmdat frenini çek kız!

KADINDAN ÖRGÜTLENME UZMANI OLUR MU?

Pek çok alanda yetiştiğim, acemiliğimi giderdiğim ve büyük bir heves ve özveri ile uzun yıllar tek uzman olarak çalıştığım ilk sendikada iki erkek uzmanın işe alınmasıyla başlayan sıkıntılar beni işten ayrılmaya götürdü.

Çalıştığım ikinci sendikada da örgütlenme uzmanı olarak işe başladım. Yönetimin değiştiği genel kurul sonrasında, AKP’li yönetim tarafından işten atıldım. Örgütlenme uzmanı olarak çalıştığım sendikadan, "kadından örgütlenme uzmanı olmaz" denilerek işime son verildi. Ne hikmetse onca örgütlenmesine öncülük ettiğim iş yerlerinden sonra, örgütlenme uzmanlığının kadının fıtratına ters olduğunu tespit etmişlerdi.

AKP’li yöneticilerin bu tespiti, kadına bakışı ile oldukça uyumluydu. Ancak, emekçi kadını dilinden düşürmeyen bir solcu sendikada, örgütlenme uzmanı olarak çalışan genç bir kadına toplantı ortamında "ne yani sen şimdi direniş çadırında etekliğinle mi nöbet tutacaksın?" diye soran solcu erkek uzmanın tavrı ile işten ayrıldıktan sonra, geçmişte pek çok toplantıda bir arada olduğumuz, iş yaptığımız bazı solcu erkek uzmanların "bizim sendika kadın uzman için uygun değil" tespitinde cinsiyetçiliğin sadece solculuk sağcılıkla ilgili değil, aynı zamanda erkekliğe ilişkin bir mesele olduğunu da yaşayarak gördüm.

8 Mart'ta kadının hali...

Yaşadıklarımı anlamlandırmak, yalnızlığıma çözüm bulmak, her seferinde itilişime tanıklık etmek, uğradığım mobbingin kaynağını tespit etmek ve bunlarla mücadele etmek zamanımı aldı. Her itilişimde sorunun bende olmadığını anlamam ise kadın hareketi ile buluşmam ve feminist hareketle tanışmamla oldu.

Aradan geçen 19 yılda sendikalar kadınlar için hâlâ zorlu bir alan. Bir elin parmağını geçmeyen ve sendikalarda tutunabilen kadın uzmanlar olarak uğradığımız duraklarda elbette izimiz kaldı. Ama bu dönüşümün bu kadar yavaş oluşu da aslında direncin ne kadar büyük olduğunu da gösteriyor. Sendikaların neden hâlâ kadınların kendini ifade edebileceği alanlara dönüşmediğini söylemeliyiz.

Asuman Susam: 'Cinsiyet belaydı!'

Sendikaların feminizasyonu şart. Bunun için, sendikaların her kademesinde kadınların yer alması, sendikaların cinsiyetçi dilden arındırılması gerekiyor. Sendikacıların da kadınlara ve kadın işçilere kapıları aralayacak politikaları hayata geçirmesi gerekiyor. Onlar kapıları bir aralasın, kadınlar zaten arkasını getirir.

Frida Kahlo'nun estetize edilmiş çirkinliği!

*Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı