Kadına şiddet genelgesi: 'Tekrar var; çözüm yok'

Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı İdil Yalçıner Şimşek, Adalet Bakanlığı’nın kadına karşı şiddetin önlenmesine dair genelgesinde ‘şiddette uzlaşma’ ve ‘elektronik kelepçe’ konularının olmamasını eleştirdi, “Tekrar var; çözüm yok” dedi. Şimşek, genelgede yer alan sosyal medya paylaşımlarına yönelik ‘gizlilik’ düzenlemesinin de, şiddetin habersiz ve cezasız kalması tehlikesini oluşturduğunu savundu.

Abone ol

ANKARA - Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı İdil Yalçıner Şimşek, kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla Adalet Bakanı Abdülhamit Gül imzasıyla yayınlanan genelgeyi değerlendirdi. Adalet Bakanlığı'nın barolardan kısa süre önce 6284 sayılı kanunun uygulanmasında karşılaşılan sorunları içeren yazı istediğini ifade ederek, bu kapsamda hazırlayıp gönderdikleri sorun ve taleplerin genelde karşılanmadığını, aksine olumsuz birkaç maddenin yer aldığını söyledi. Kadına şiddetin önlenmesinin amaçlandığı genelgede çözüm odaklı bir maddenin yer almadığını belirten Şimşek, “Sorun çözmek için değil, biz yaptık; siz de artık susun” demek için yapılmış bir prosedür olarak görüyoruz. Hepimiz bildiği şeyler yeniden önümüze yeniden getirilmiş. Tekrar genelgesi olmuş” dedi.

'ŞİDDET HABERSİZ VE CEZASIZ KALACAK TEHLİKESİ'

Şimşek, genelgede ifade, tutanak, belge, ses ve video kaydı gibi delillerin internet ve sosyal medya gibi platformlarda paylaşılması halinde “Gizliliğin ihlali” suçunun oluşacağına yönelik maddeye dikkat çekti.  Bu maddenin ‘sakıncalı’ olduğuna dikkat çeken Şimşek, “Kadına şiddetin kapanması, üstünün örtülmesi gibi yorumlanabilir. Bu madde, şiddet habersiz ve cezasız kalacak tehlikesi yaratıyor. Şule Çet davasında medyanın ve kamuoyunun ilgisi olmasaydı bu dava intihar vakası olarak kayıtlara geçecekti. O yüzden bu maddeye anlam veremedim” değerlendirmesinde bulundu.

'SIĞINMA EVİ DAYATMASI İNSAN HAKLARINA AYKIRI'

Kadınların hayati tehlikesinin bulunması halinde talep aranmaksızın ‘geçici koruma altına alma’ tedbirlerinin uygulanmasının içeren maddenin temel insan haklarına aykırı olduğunun altını çizen Şimşek, şöyle konuştu:

“Bu maddede kadını isteği dışında sığınma evine gönderebilir gibi bir durum oluşuyor aynı zamanda. Bu madde ile sen mağdur olan kadına ikinci bir mağduriyet doğuruyorsun. Kadın sığınma evine gitmek istemiyorsa veya 11 yaşın üzerinde çocuğu varsa sen bu kadına farklı koruma tedbiri uygulamalısın. Çocuğu olan kadına 'çocuğunu bırak sığınma evine git' diyorsun? Sığınma evi dayatması bu manada mağduriyet oluşturabilir. Zaten bu durum temel insan haklarına da aykırı.”

'ZORLAMA HAPSİNDE ‘KESİNLEŞME’ ARAMAK KADINI ÖLDÜRÜYOR'

6284 sayılı kanunda avukatların en sık rastladığı sorunun ‘tebligat' sıkıntısı olduğunun altını çizen Şimşek, “Şiddetten kaçan kadınların sabit adresleri olmaması veya adres bildirmemesi durumunda tebligat yapılamıyor ve tebligat yapılamadığı için de koruma tedbirleri kesinleşemiyor. Kesinleşmediği için ihlallerde zorlama hapsi verilemiyor. Bu genelde 'Farklı tebliğ yöntemlerine başvurulabileceği' maddesine yer verilmiş ama açıklık getirilmemiş. Burada farklı yöntemler açıklanmalı. Tebliğ yöntemi hakimin hayal gücüne bırakılmış. Önemli bir adım olmakla birlikte yetersiz, çözüm yok.  Zorlama hapsi için yine kesinleşme arıyor. Eskişehir’de 23 kez suç duyurusuna rağmen öldürülen Ayşe Tuğba Arslan, zorlama hapis cezası uygulanmadığı için öldü. Genelde hiçbir yenilik yok. Aynı şeyleri önümüze getirip koymuşlar” diye konuştu.

UZLAŞMA VE ‘ELEKTRONİK KELEPÇE’ GENELGEDE YOK

Ankara Barosu’nun talepleri arasında ‘elektronik kelepçe’ uygulamasının yaygınlaştırılması ve şiddet olaylarında uzlaşmanın kaldırılmasının yer aldığını ifade eden Şimşek, her iki uygulamaya da genelgede yer verilmediğini söyledi. Şimşek, “Şiddet olduğu halde savcılar hala uzlaşma bürolarına yönlendiriyor dosyayı. Bu önemli bir sorun. Bir diğeri ise elektronik kelepçe uygulamasının yaygınlaştırılması. Ankara’da 80 tane olduğu ifade ediliyor ancak şu ana kadar verilen 7 karar var. Çözüm odaklı bir madde yok. Olumlu olan birkaç madde var. Savcıların konuya ilişkin uzmanlaşması, şiddet uygulayana yönelik öfke kontrolü, tedavi gibi… Ama bunlar da büyük çoğunluk ile var olan ve yeniden önümüze gelen şeyler” dedi.

'GENELGENİN OLUMLU SONUÇLARI DA OLACAK'

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim ise, genelgenin olumlu sonuçlarının sahaya yansıyacağı görüşünde. Genelgede eksik ve düşündürücü maddelerin yer aldığını ifade eden Ataselim, “Mücadelemizin bir kazanımı olan genelgenin içeriğinde sosyal medya paylaşımlarına yönelik ‘gizlilik’ düzenlemesi var. Ama özel hayatı ihlal suçlamasının temel sebebine inerlerse adaletsizliği görürler. Kadınlar adalete olan güvenlerini kaybettikleri için böyle bir yola başvuruyor. Esas olan kadınların buna ihtiyaç duymayacağı toplumu inşa etmek. Genel olarak eksiklikleri var ama biz olumlu bir adım olarak karşılıyoruz. Gizlilik ihlali adı altında susturma çabaları olsa da,  Başka Şule Çet'ler, başka Rabia Naz'lar olmasın diye şimdiye kadar nasıl susmadıysak, bundan sonra da susmayacağız” ifadelerine yer verdi.