Jandarmadan madenciye: Yananı görür Allah

Ermenek'ten hakları için Ankara'ya yürümek isteyen madenciler jandarma ve polis tarafından darpedilerek gözaltına alındı. Madencilerden İbrahim Yılmaz, gözaltına alınmayı kabul etmelerine rağmen jandarmanın kadın, çocuk demeden sert bir şekilde müdahale ettiğini anlattı. Darp edildiğini söyleyen Mesut Öner ise yüzüne biber gazı sıkıldığını ve gözaltı aracında "Yüzüm yanıyor" deyip su istediğinde jandarmanın "Yananı görür Allah" cevabıyla karşılaştığını söyledi.

Abone ol

Cihan Başakçıoğlu/Osman Çaklı

İZMİR - Manisa'nın Soma ilçesi ile Karaman Ermenek'ten maden işçileri hakları için Ankara'ya yürümek isterken polis ve jandarmanın engeli ile karşılaşmış, Soma'da
madenciler vali ile görüşmelerini gerçekleştirirken, Ermenek'te ise madencilere yönelik jandarmanın sert müdahalesi gerçekleşmişti. Kitle içerisinde kadın ve çocuklar
bulunmasına rağmen yoğun biber gazı, plastik mermi ve copla gerçekleşen müdahalede çok sayıda kişi yaralanarak hastaneye kaldırılmıştı. Olay esnasında darp edilen
madenciler yaşadıklarını anlattı.

'KIZIM HASTALANDI EVLİLİK YÜZÜĞÜMÜ BOZDURDUM'

Uyar Madencilik'te çalışan İbrahim Yılmaz, darp edilen madencilerden yalnızca biri. Yılmaz, işten çıkarılma sürecinden direnişe geçtikleri güne kadar geçen süreyi şu sözlerle anlattı: "Haksızlığa karşı öne çıkınca İş ahlakına uymadığımız gerekçesiyle işten attılar. Bize çıkış vermeden bizim yerimize yeni işçi almışlar. Biz de bunu duyunca direnişe başladık. Mayıs ayında benim kızım hastalandı. Hastaneye götürdüm. Pandemi nedeniyle devlet hastanesi kabul etmedi özele götürmek zorunda kaldım. Param yoktu 10 maaş alacağım vardı. Patrondan para istedim. Yol parası bile vermedi. Ben parmağımdaki evlilik yüzüğümü bozdurup Ermenek'e  dönmek zorunda kaldım. Ondan sonra herşey koptu zaten."

'KOMUTAN BİZİ TEHDİT ETTİ'

Olayı anlatan Yılmaz, alay komutanı ile görüştüklerini ancak bir sonuç alamadıklarını ifade ederek şunları söyledi; "Biz zaten Ankara yürüyüşümüzü her şeyiyle duyurmuştuk. Pandemiyi bahane ederek yasaklar getirdiler. Saat 13.00 civarı madenden çıkışımızı yaptık. Maden çıkışında çevik kuvvet ve askerler önümüze geçip bu işin yasal olmadığını ve müsade etmeyeceklerini söylediler. Bundan bir gece önce de Ermenek Karakol Komutanı geldi buraya ve bizi resmen tehdit etti. 'Yarın burdan çıkarsanız karşınızda bizi bulursunuz' dedi. Güvenlik kuvvetleriyle karşılaştık, bizi bırakmak istemediler. Karaman'ın alay komutanı vardı sanırım albay. Zaten ortalığı biraz da kızıştıran onun tavırları oldu. Derdimizi anlatıyoruz, devlet adına geldim hakkınızı kanunla alın, diyor. Kanunla alamıyoruz. Mahkemeye verdik kararlar
zaten çıkmış. İcra takibi başlamış ancak adamın alacak birşeyi yok. Daha doğrusu var ama mesai saatleri içerisinde kömürü dışarı çıkarmıyor. Mesai saatleri dışında da icra için gelemeyeceklerini biliyor. Hatta Ermenek Karakol Komutanı'na şikayette bulunduk bir madenden başka bir madene kömürü taşırken yakalattık. Bunları da söyledik alay komutanına 'Konumuz dışında' dedi."

'İKİ SAAT SONRA GÖZÜMÜ HASTANEDE AÇTIM'

Müdahale anını anlatan Yılmaz, "Çocuklarımızla burada dedik. Siz duygu sömürüsü yapıyorsunuz, dedi. Çocukları kullanıyorsunuz, dedi. İlla gözaltı yapacaksanız burda
aileler var kadınlar var çocuklar var. Bir müdahale yapmayın 50 kişilik bir grubuz isim listemiz de var araçlarınızı temin edin bizi gözaltına alın, dedik. Daha sonra alay komutanı bizi provakatörlükle suçladı. Gözaltına almadı ancak askerlere resmen vur emri verdi. Gazla platik mermi ve copla girdiler. Arkadaşımızın biri yere kapaklandı. Yere düşen bir arkadaşımı kaldırmak için eğildiğimde kolumun arasından yüzüme gaz sıktı. Sonra dirseğindeki koruma ile boynuma vurdu. İki saat sonra hastanede ayıldım ben. Ambulans yoktu burada ben baygınken 40 dakika sonra gelmiş. Darp raporu aldım. Dört gün iş görmez raporu aldım. Avukatlarla şikayetlerimizi bugün savcılığa veriyoruz. Özellikle alay komutanı ve Ermenek'in karakol komutanı hakkında suç duyurusunda bulunduk" ifadelerini kullandı.

'1 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARA GAZ SIKTILAR'

Baskılar karşısında yılmayacaklarını ve haklarını almak için kararlı olduklarını söyleyen Yılmaz son olarak şunları kaydetti; "Biz kararlıyız. Bunlar bizi yıldırmaz. Hastaneden sonra bir teğmenle karşılaştık. Beni ocağa sokmak istemedi. Bana 'Sen dayağı yedin akıllanmamışsın yine buraya gelmişsin' dedi. Bizi korkak sandılar herhalde. Biz geliriz. Biz ölmeyi göze almışız haklarımız için. Gaz ne dayak ne. Bizim gördüğümüz muamele terörist muamelesi. 15 Temmuz'da nasıl bu insanların üzerine mermi yağdırdılar bunlar da aynı muameleyi biz yapıyorlar. Biz gönüllü olarak gözaltına alınmayı dahi kabul ettiğimiz halde arkadaşlarımızın 1 yaşındaki çocuklarına gaz sıktılar. Görüşmelerin sonuçlanmasını bekliyoruz. Bugün de bizim için olumlu bir karar çıkmazsa biz kararlıyız. Ankara yürüşüne çıkacağız."

ELİME VURARAK TELEFONU DÜŞÜRDÜ 

Olay esnasında sendika adına çekim yapan madenci Mesut Öner ise çekim yaptığı gerekçesiyle jandarmalar tarafından darp edildi. Öner olay anını şu sözlerle anlattı;

"Çekim yapıyordum. Bu sırada komutan geldi video çekemeyeceğimi söyledi. Siz niye çekiyorsunuz dedim. Güvenlik amaçlı çektiğini söyleyince ben de güvenlik amaçlı
çektiğimi söyledim. O esnada arkadaşlar yürüyüşe geçmek istedi. Olaylar başladı. O esnada komutanın biri geldi elime vurarak telefonumu düşürdü. Arbede oldu. Daha
sonra diğer askerler 'Bu komutanımıza vurdu' diyerek beni çembere aldılar. Vurmamıştım. Sırtımda çanta vardı. Çanta ile 10 metre sürüklediler. O esnada biber gazı sıktılar yüzüme. Daha sonra yere yatırdılar dirsekleri ile ensemden bastırdılar. 'Ters kelepçe yapın bu alay komutanımıza vurdu' dediler. Vurmadığımı söyledim. Sonra beni aracın içine attılar. Askerin biri sol böğrüme vurdu 'Sen nasıl alay komutanımıza vurursun. Ben vurduğunu teyit edeyim senin ifadeni ben alacağım. Sen benim elimden kurtulamazsın' dedi. İsmini söyledi ancak darp ve biber gazı nedeniyle hatırlamıyorum. Aracın içinde bir buçuk saat kadar tuttular. Yüzümün ve gözümün yandığını söyledim. Su istedim. 'Yananı görür Allah' dediler. Bir saat sonra ambulans geldi. Yüzümü yıkadılar. Anayola kadar ambulansla götürdüler. Ana yolda askeri araca bindirdiler. Ermenek Devlet Hastanesine götürdüler orada bir rapor aldık. Ancak ben raporu da görmedim."