İzlediğiniz çizgi film Kuzey Kore'de üretilmektedir

Kore Bilimsel ve Eğitsel Film Stüdyosu'nun (SEK) yabacı sermayenin işlerini 7 kat ucuza yapıyor oluşu Kuzey Kore’nin mi hatasıdır? Kuzey Kore ile her fırsatta yarım yamalak bilgilerle dalga geçip hor görenlerin, 7 kat ucuzluğu görünce hemen kapılarına üşüşmesi, çağımızın muktedirlerinin tek ahlaki kaygısını anlatıyor. İkiyüzlülükler çağından bir başka hikâye…

Kavel Alpaslan kalpaslan@gazeteduvar.com.tr

Aslan Kral, Pocahontas, Ninja Kaplumbağalar, Avatar: Son Hava Bükücü, Futurama, The Simpsons: The Movie… Eğer 1990’larda ya da 2000’lerde çocuk olduysanız bu animasyon yapımlarından en az birisini mutlaka izlemişsinizdir. Peki ama bu yapımların hepsinin arkasında Kuzey Kore olduğunu söylersek inanır mısınız?

Görünüşe göre ABD öncülüğünde Kuzey Kore’ye uygulanan sıkı ekonomik yaptırımlar, konu animasyon alanında ucuz ve nitelikli işgücünden faydalanmak olunca biraz esneyebiliyor… Başta çizgi roman geleneğinin güçlü olduğu Fransa ve İtalya gibi Avrupa ülkeleri, daha sonra Asya ve nihayet dolaylı olarak ABD neden animasyon için Kuzey Kore’nin prodüksiyon şirketlerine başvuruyor?

Gelin sermayenin bu mide bulandırıcı olduğu kadar ilginç ikiyüzlülük hikayesine kulak verelim…

DÜNYANIN EN BÜYÜK STÜDYOLARINDAN

Aslında Kuzey Kore’nin animasyon macerası yeni değil. 1950’lerde Çekoslovakya animasyon alanında altın çağını yaşarken pek çok Kuzey Koreli sanatçı Doğu Avrupa’ya seyahat eder ve burada animasyon sanatının inceliklerini öğrenir. Ardından Kuzey Kore’nin ilk lideri Kim Il Sung’un girişimiyle 1957 yılında Kore Bilimsel ve Eğitsel Film Stüdyosu (SEK) kurulur.

SEK, 1980’lerden itibaren önce Fransa daha sonra ise İtalya ve İspanya ile çeşitli prodüksiyon ortaklıklarına imza atar. Ayrıca Güney Koreli animasyon şirketi Iconix de bu stüdyo ile ortaklık kurar. Hatta çeşitli ABD merkezli stüdyolar da dolaylı olarak projelerinin bir kısmını Kuzey Kore’de yaptırır -ki detaylarına ilerde değineceğiz. Üstelik bu ortaklıklar spekülatif haberlerde değil, taraflar arasında yapılan anlaşmalarda açıkça görülüyor.

Yapılan ve beğenilen animasyonlarla zirve noktasına 2000’lerde ulaşan SEK, o dönemde bin 600 çalışanı başkent Pyongyang’daki stüdyolarında istihdam ediyordu (Dünyaca ünlü Pixar Stüdyolarında bugün bin 200 civarı çalışan bulunmaktadır). Yılda yerli ve yabancı 60 filmin animasyonu yapılıyordu. Bu, oldukça emek ve zaman isteyen animasyon sektörü için inanılmaz bir rakam. Bu nedenle SEK’in dünyanın en büyük stüdyolarından biri haline geldiğini söyleyebiliriz. SEK’in iş gücü 2014 yılında 900 civarı çalışanla sınırlandırıldı, ancak bu halde bile stüdyo önemini koruyor. Çin medyasının aktardığı bilgilere göre SEK 2019’a kadar 250’nin üzerinde yapıma imza attı. Farklı bir araştırmaya göre 70’in üzerinde şirketin SEK ile anlaşma geçmişi bulunuyor.

TAM OLARAK HANGİ KISIMLAR ‘KORE İŞİ’?

Prodüksiyon ortaklığı biraz kafa karıştırıcı bir kelime. Aslında 'işin bir taşeron firma aracılığıyla yapılıp daha az emekle ve daha az masrafla sınırsız kâr edilebilmesi’ yerine kullanılan daha kibar bir ifade de diyebiliriz… O nedenle “Bir filmin hangi bölümleri Pyongyang’da hazırlanıyor?” gibi daha sade bir soru sorabiliriz.

Animasyon filmi çeşitli aşamalardan oluşuyor. İlk aşama bir senaryonun, bir film şeridinin oluşturulmasını, karakter modellerinin ve arka planların çizilip hareket koordinasyonlarının işlenmesini (x-sheet) içeriyor. Ortanca aşamada ise düzenlemeler, animasyon, tarama, renklendirme ve kompozisyon gibi başlıklar yer alıyor.

Son olarak karakterlerin konuşmaları, müzikler ve sesler ekleniyor. Kuzey Kore’deki yapımlar genellikle ilk iki aşamayı kapsıyor ki ilk ve ortanca aşama bir animasyonun bel kemiğinden de fazlası anlamına geliyor. (Son aşamanın ‘dublaj’ ve ‘seslendirme’ içerdiğini düşünecek olursak bu konuda masraftan kaçılamıyor, Kore dışında halledilmesi gerekiyor. Kim bilir, belki dünya Korece konuşuyor olsaydı o kısım da Pyongyang’da yapılırdı…)

NEDEN TERCİH EDİYORLAR?

Peki ama bu ilginin nedeni ne? Neden onca firma SEK’in önünde sıra oluyor? Bakalım anlaşmanın tarafları bu soruları nasıl yanıtlamış…

Pyongyang’daki animasyon stüdyosunda çalışan Çong Çol Ho isimli çalışan şöyle açıklıyor: “Binin üzerinde genç yaratıcı sanat direktörü, prodüktör ve animatör stüdyomuzda çalışıyor. Animasyon kaliteleri Avrupa’da rağbet görüyor, Disney işleri kadar iyi bulunuyor. Çizgi filmlerimiz hem memleketimizde hem de dışarıda büyük bir popülerlik kazandı. Bunun nedeni filmlerde çocukların dünyaya dair sağlıklı görüşler geliştirmesini sağlayan haysiyetli konular ve fikirler seçiyor oluşumuz ve bunları sanatsal bir şekilde aktarıyoruz.”

Çong Çol Ho’nun sözlerine karşı çıkacak değiliz. Ancak şimdi de bir müşteriye kulak verelim. Paris merkezli film prodüksiyon şirketi Les Films de la Perrine’nin başkanı Dominique Boischot, 2003 yılında Forbes’a verdiği röportajda “Güney Kore’de alanında uzman stüdyolar var ancak hiçbirinin SEK kadar üretim kapasitesi yok. Kalite ve fiyat arasındaki ilişki düşünüldüğünde dünyadaki en iyi örneklerden” ifadelerini kullanıyor. “Fransa’da animasyon yapmak, SEK’in bizden istediği ücretten beş, altı ya da yedi kat; Çin ve Güney Kore’den ise üç kat daha pahalı olacaktır” sözleriyle maliyet farklarını karşılaştıran Boischot gayet dürüst bir şekilde “Yani biz her zaman en düşük ücrete en iyi kaliteyi arıyoruz” diyor.

Doğrusu Forbes gibi sermaye çıkarlarını temsil eden yayın organları konu çıkar olduğu zaman dünya üzerindeki tüm anaakım gazetelerden çok daha açık ve net bir şekilde niyet beyan edebiliyor.

ÇİZGİ ROMANA KONU OLDU

Elbette bu prodüksiyonlar sırasında diğer ülkelerden bazı kişiler Kuzey Kore’ye danışmanlık yapıyor. Bazen de Kuzey Koreli sanatçılar Avrupa’nın çeşitli kentlerinde bulunan stüdyolarda eğitim alıyor.

Detaylı bilgi için Kanadalı çizer Guy Delisle’in Pyongyang isimli çizgi romanını okuyabilirsiniz. Yazar siyasi olarak oldukça sorunlu bir yaklaşıma sahip olsa da hikayesi konumuz nedeniyle çarpıcıdır. Delisle kitabında Kuzey Kore’deki sorunları derinlemesine incelemeden, ABD ve AB kaynaklı yaptırımlardan neredeyse hiç bahsetmeyip aynı yaptırımların neden olduğu semptomları konuşmayı tercih ediyor. Bunu yaparken diğer halklara üstten bakan, oldukça küstah ve oryantalist yaklaşımını da gizlemiyor.

Kuzey Kore propagandasından kaçarken Batı propagandasına tutulduğunu fark etmeyen Delisle’nin kitabını ilginç kılan şey, ‘neden’ orada oluşudur. Kuzey Kore’dedir çünkü ekonomik yaptırımlar nedeniyle dünya ticaretinden soyutlanan bir ülkede bir şekilde satılık ucuz emek vardır, Delisle de bizzat o emeğin sömürüsünü ‘denetlemektedir’. Kitabın değerli tek yanı, yazarının korkunç çelişkisidir -kendi buna değinmese dahi... 

ABD DE SEK’İN KAPISINDA…

SEK hakkında Delisle, “Bir zamanlar kitleleri eğitmeyi amaçlamış olabilir, ancak şu sıralar yabancı sermayeyi çekmek için kullanılıyor” ifadelerini kullanıyor. Yazarın bilgi eksikliğinden kaynaklanan korkunç yanlışların yanında bu cümle masum kalıyor. Ancak cümlenin ikinci kısmına geçmeden önce ‘Bir zamanlar’ kısmını çöpe atmamız gerekiyor. Çünkü SEK hâlâ yerli üretim yapmayı sürdürüyor. Ülkenin lideri Kim Jong-un da dahil olmak üzere pek çok hayranı olan ‘Çocuk General’ bu yapımlardan biri. Ya da Sincap ve Kirpi isimli animasyon çizgi dizi ABD tehdidini işliyor. Yani içeriğini beğenirsiniz beğenmezsiniz ama ‘kitle eğitimini’ amaçlamaya devam ediyor.

Ancak Delisle’nin kurduğu cümlenin ikinci bölümü, kitabındaki ender doğrulardan. SEK, sahiden de yabancı sermayeyi çekmeye çalışıyor. Hatta bunun için bazen Çin’de kimi paravan şirketler kullanılıyor. ABD merkezli yapımların SEK ile yaptığı dolaylı ortaklıklarda öne çıkan projelerin bazıları ‘The Simpsons’, ‘Futurama’ ve ‘Avatar: Son Hava Bükücü’. Bu animasyonların arkasında ise Güney Kore merkezli Akom Prodüksiyon’un sahibi animasyon yönetmeni Nelson Shin var. Kuzey Kore doğumlu Shin çocukken Kore savaşı sırasında ailesiyle birlikte güneye göçer. 90’ların sonundan itibaren SEK ile bazı ortak projeler yapan Shin aynı zamanda az önce saydığımız yapımların da prodüksiyonlarında yer alır. Bu dönemde SEK ile aynı projeler üzerinde birlikte çalıştıkları da bir sır değil.

Bugün artık 1990’larda ya da 2000’lerde olduğu gibi bir Altın Çağ yaşamıyor. Artan yaptırım baskısından dolayı Avrupalı ve ABD’li şirketler için işler eskisi kadar kolay değil. SEK daha çok Çin için üretim yapıyor.

SİBER SAVAŞIN ASKERLERİ ANİMATÖRLER Mİ?

Kimileri SEK ile yapılan bu prodüksiyon ortaklıklarını oldukça yanlış bir bakış açısıyla eleştiriyor. “Nasıl olur da yaptırım altında olan bir ülke ile iş yapılır” diyenler var. Hatta bazı Batı merkezli anaakım medya yazarları işin ucunu kaçırıp komik denebilecek yorumlar yapıyor ve animasyonculardan bahsederken “Pyongyang yönetimi ekonomisini güçlendirmek için daha iyi yetiştirilmiş programcılar istiyor -ve büyük ihtimallerle bu programcıları siber savaş kapasitesini geliştirmek için kullanmak” gibi temelsiz tezler savuruyor.

Sabahtan akşama Pocahontas çizen bir animasyoncu eminim siber savaş komutanları için ideal bir cengâver değildir. Tabii konu Kuzey Kore gibi izole edilmiş bir ülke olunca kimse de çıkıp “Kardeşim ne alakası var burası aslında böyle bir yer değil” diyemediği için meydan böyle kişiler için daima boş kalacak.

İşte böylesi boş bir meydanda bu yazdıklarımız bile kolayca Kuzey Kore rejimi savunuculuğu damgası yiyebilir. Oysa Kuzey Kore uzun yıllar yalnızlaştırıldıktan sonra gittikçe daha çok içine kapanan ve bu durumun nahoş semptomlar yarattığı bir ülke. Semptoma taş atmaktansa sorunların nedenlerini analitik bir şekilde incelemek gerekiyor. Medyadaki yalanlardan sıyrılıp ‘Eniştesini köpeklere yedirdikten sonra karınlarında enişteyi taşıyan köpekleri de mancınıkla denize atan bir liderin ülkesi’ yerine böyle bir tanımı kullanmak kimilerinin kulağına daha ‘sıkıcı’ geliyor tabii…

SEK’in yabancı sermayenin işlerini 7 kat ucuza yapıyor oluşu Kuzey Kore’nin mi hatasıdır? Belki de bizim aklımıza gelmeyen başka bir yöntem vardır ve Pyongyang’ın bu anlamda atması gereken adımlar farklı olmalıdır. Kim bilir…

Ancak gerçek olan şey Kuzey Kore’nin ekonomik yaptırımları nereden olursa olsun delme ihtiyacıdır. Ekonomik yaptırımların sadece demokratik olmayan ülkelere uygulandığı palavrası nasıl hâlâ alıcı buluyor şaşırtıcı bir şey. Katar gibi bir ülkede bir daha kimsenin kullanmayacağı stadyumlar, resmi kölelik koşullarında çalışan işçilerin ölü bedenleri üzerine inşa edilirken böyle bir hassasiyetin olmadığını hepimiz görmüyor muyuz?

Kuzey Kore ile her fırsatta yarım yamalak bilgilerle dalga geçip hor görenlerin, 7 kat ucuzluğu görünce hemen kapılarına üşüşmesi, çağımızın muktedirlerinin tek ahlaki kaygısını anlatıyor. İkiyüzlülükler çağından bir başka hikâye…

Kaynaklar ve daha detaylı bilgilerin yer aldığı adresler

http://world.kbs.co.kr/service/contents_view.htm?lang=e&board_seq=374843

https://www.forbes.com/global/2003/0303/014.html?sh=14354bcd3a60

https://www.nknews.org/2022/01/the-north-korean-studio-that-has-animated-a-christmas-film-and-italian-cartoons/

https://www.gpic.nl/producing-animation-in-North-Korea.pdf

Tüm yazılarını göster