‘İkimizin Yerine’: Eksik ama cesur!

Bu hafta gösterime giren “İkimizin Yerine”, içinde bulunduğumuz dönem için oldukça cesur bir hikaye anlatıyor ve bu yönüyle de ana akımın genel çizgilerinden ayrılıyor.

Şenay Aydemir sinesenay@gmail.com

Dünyanın her yerinde ‘ana akım’ sinema ağırlıklı olarak muhafazakâr kodlar taşır. Yapıldığı ülkenin kültürel iklimine göre kimi liberal kaymalar olsa da aşkın dönüp dolaşıp bir yuva kurmaya indirgendiği, ailenin yüceltilip geleneksel kadın ve erkek rollerinin yerli yerine oturtulduğu filmler silsilesidir nihayetinde. Türkiye sinemasının ana akım kanadı da bundan azade sayılmaz.

Bu hafta gösterime giren “İkimizin Yerine”, içinde bulunduğumuz dönem için oldukça cesur bir hikaye anlatıyor ve bu yönüyle de ana akımın genel çizgilerinden ayrılıyor. Film, 18 yaşındaki üniversiteye hazırlanan Çiçek’in hikayesini anlatıyor. Küçük bir kasabada ailesiyle birlikte yaşayan Çiçek, annesinin kendisine biçtiği hayatı yaşamaya zorlanırken, bir yandan da kendi yolunu bulmaya çalışıyor. Kasabaya yeni gelen edebiyat öğretmeni Doğan ile tanışması, ilk aşka yelken açması hayatını tümden değiştiriyor. Ancak, ailenin geçmişindeki büyük bir sır Çiçek ile Doğan’ın ilişkisinin nasıl bir yol izleyeceğini de belirliyor bir noktadan sonra.

1988’de çektiği “Karışık Pizza” filmiyle sinema kariyerine başlayan, uzun yıllar sonra “Suskunlar” dizisiyle karşımıza çıkan ve şimdi de “İkimizin Yerine”yi yöneten Umur Turagay’ın formsuzluğunun filmin en büyük eksisi olduğunu belirtelim ilk elden. Belki senaryo da elvermiyordur ama final düğümü çok fazla kör gözüm parmağına atılıyor. Seyircinin film boyunca hazırlandığı büyük sır, beklentiyi yeterince karşılamıyor. Tam film bitmişken Nejat İşler’in canlandırdığı Doğan karakterinin geri dönüşlerle meseleyi kendi açısından anlatması eklektik duruyor. Bunları bir kenara koyalım.

BAĞIMSIZ KADIN PROFİLİ

Bütün bunlara rağmen filmin cazip ve güçlü tarafları da var. Özellikle de kadın karakterlere yaklaşımı. Bir kasaba dünyasında 18 yaşındaki kadın karakterleri ele alış biçimi oldukça iyi filmin. Ülke genelindeki muhafazakârlığa, kasaba ahlakına prim vermeden kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, hayatlarıyla ilgili kararlar almakta cesur davranan, erkeklerle ilişkilerini kendileri belirmek isteyen, gerektiğinde içki de içen, yeri geldiğinde küfür eden, 18 yaşında evlenecekse de buna kendisi karar veren güçlü kadınlara anlatıyor film. Erkeklerin arka plana itildiği, kadınların iyi ve kötü anlamda öne çıkarılıp hikayenin merkezine oturtulduğu cesur bir hikaye “İkimizin Yerine”.

Üstelik Türkiye’de sanat sinemasının bile çoğu noktada cesaret edemediği bir biçimde “ailenin en büyük kötülük merkezi” olduğunu karakterine söyletebilecek, bir kadının kendini var edebilmesi için ailesini geride bırakması gerektiğini dillendirebilecek kadar da cesur. “Ezel”; “Suskunlar”, “20 Dakika” gibi önemli dizilerde imzası bulunan Pınar Bulut’un senaryosu kadın karakterlerini ele alırken cesur. Genç bir kadının kendisine dayatılan kimliği reddedip yepyeni ve bağımsız bir hayata başlamasının yollarını döşerken tutarlı. Ve hatta Çiçek’in adını soran bileklik satıcısına dönüp “bilmiyorum” dediği noktaya kadar anlamlı…

İKNA EDİCİLİKTEN UZAK BİR SIR

Ama filmin gelip düğümlendiği ve her şeyin açığa çıktığı ‘sır’ın gerçekliğine ve büyüklüğüne inanmak zor. Bu yüzden bu sırrın parçası olan anne-baba ve Doğan inandırıcılıktan uzak oluyor. Bu gizli sır filmin içinde yapay durduğu için onunla ilişki içindekiler de yapay kalıyor. Çiçek’in aşkına ne kadar ikna oluyorsak, Doğan’a ikna olmuyoruz. Seyirciyi filme bağlaması düşünülen sır yapay kaldığı için anne ve babanın motivasyonlarını anlamakta zorlanıyoruz. Orhan Veli’den Nazım Hikmet’ten Ahmet Telli’den şiirler Çiçek’in dilinde anlam kazanırken Doğan’ın ağzında kupkuru duruyor.

Bu yüzden Serenay Sarıkaya gayet iyi görünürken Nejat İşler tutuk kalıyor. Anne-babayı canlandıran Zerrin Tekindor ve İştar Gökseven ikna edici olmayan bir sırrın ne kadar da büyük olduğunu anlatmak için büyük oynamak zorunda kalıyor. Özgür Emre Yıldırım’ın canlandırdığı mahalle bakkalı Kudret’in sahiciliği, Çiçek’in arkadaşları Ceylan ve Sevil’in enerjisi bu yapay bir dramanın içinde boğulup kalıyor.

Ana akım sinemanın üzerindeki seyirci baskısı kimi zaman ‘çok iyi’ olabilecek filmleri akamete uğratıyor burada olduğu gibi. Seyirciyi kahkahaya boğmak ya da zırıl zırıl ağlatmak gerektiğine dair genel kabul filmlerin senaryolarını da belirliyor. Taşralı genç bir kadının etrafındaki muhafazakârlığa kafa tutarak kendini var etme mücadelesine sıkı sıkıya tutunup bambaşka bir noktaya gidebilecek olan film, dizilerden kalma yapay drama yaratma kaygılarına kurban ediliyor.

ORİJİNAL ADI İkimizin Yerine

YÖNETMEN Umur Turagay

OYUNCULAR Nejat İşler, Serenay Sarıkaya, Zerrin Tekindor, İştar Gökseven, Özgür Emre Yıldırım, Aslı Bekiroğlu, Merve Çağıran

YAPIM 2016 Türkiye

SÜRE 126 dk.

VİZYON TARİHİ 21 Ekim 2016

Eksik ‘Rüya’

Bu hafta vizyona giren diğer bir film ise Derviş Zaim’in “Rüya”sı. Adana Film Festivali’nde izleyip film hakkında kısa bir değerlendirme yapmıştık. O günden bugüne film hakkındaki görüşlerimiz değişmedi. Şöyle yazmışız: “Rüya”, yönetmenin halk masalları, efsaneler, dini söylenceler üzerine kurulu sinemasına eklenmiş yeni bir halka. Bu kez bütün kadim dinlerde olan “Yedi Uyurlar” söylencesini modern bir hale getiren yönetmen, kentleşme üzerine kafa yormamızı istiyor. Bir yandan mimarinin muhafazakâr ve ranta dönüşen yanlarını anlatırken, öte yandan da başka bir kent hayatının mümkün olabileceğini fısıldıyor usulca.

Filmin, Derviş Zaim sinemasında “Filler ve Çimen”den sonra doğrudan Türkiye’nin iç politikasına yönelik göndermeleri olduğunu, inşaat sektöründe dönen rant-rüşvet çarkını açık etme iddiası taşıdığını ve yine bütün hikayenin bir kadın etrafında döndüğünü ekleyelim. Ne var ki, Derviş Zaim gibi deneyimli bir yönetmenin sahne kurmak, mizansen yaratmak, oyuncu yönetmek gibi sinemayı sinema yapan unsurları bu kadar özensiz hayata geçirmesi büyük hayal kırıklığı. Birbiri ardına eklenmiş sahneler halinde ilerleyen film, bütün potansiyeline rağmen sinema duygusu vermeyi bir türlü başaramıyor. Hikayenin aceleciliği, biraz da yönetmenin filmi çekerken yaşadığı acelecilikle at başı gidiyor ve “Rüya”dan bize kalan biraz hayal kırıklığı oluyor.

ORİJİNAL ADI Rüya

YÖNETMEN Derviş Zaim

OYUNCULAR Gizem Erdem, Ebru Helvacıoğlu, Dilşad Bozyiğit, Gizem Akman, Mehmet Ali Nuroğlu

YAPIM 2016 Türkiye

SÜRE 106 dk.

VİZYON TARİHİ 21 Ekim 2016

Tüm yazılarını göster