İHD, kaybedilen Orhan ailesinin akıbetini sordu

İHD İzmir Şubesi, askerlerce gözaltına alınan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan Selim Orhan, Hasan Orhan ve Cezayir Orhan'ın hikayesini kamuoyuyla paylaşarak, Orhan ailesinin akıbetini sordu.

Abone ol

İZMİR - İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, gözaltında kayıpların akıbetini sormak için basın açıklaması düzenledi. Konak Eski Sümerbank önünde düzenlenen açıklamada, üzerinde gözaltında kaybedilen insanların fotoğrafları bulunan “Kayıplar vicdanındır sahip çık” yazılı pankart taşındı. Dernek adına açıklama yapan İHD Şube Sekreteri Ali Aydın, Selim Orhan, Hasan Orhan ile Cezayir Orhan'ın hikayesini kamuoyuyla paylaştı.

ASKERLERCE GÖZALTINA ALINDILAR

Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde Çağlayan’a bağlı Deveboyu köyüne 6 Mayıs 1994 günü Bolu Dağ Komando Tugayı'na bağlı bir askeri konvoy tarafından baskın düzenlendiğini anlatan Aydın, köy halkına, köylerini bir saat içinde boşaltmaları için süre verildiğini, ardından da köyün yakıldığını söyledi. Yakılan evler arasında Selim ve Hasan Orhan’ın evleri de bulunduğunu ifade eden Aydın, evleri yakılan köylülerin köyün çevresine çadır kurduğunu ve orada kalmaya başladığını belirtti.

Selim Orhan ve diğer köylülerin 7 Mayıs 1994’de Kulp İlçe Jandarma Komutanlığı'na giderek hasat için köyde kalma izni aldığını belirten Aydın, 24 Mayıs 1994’de Selim Orhan, Hasan Orhan ve oğlu 17 yaşındaki Cezayir Orhan’ın kaldıkları yerden gözaltına alındığını söyledi.

KULP'TAKİ TOPLU MEZARDA BULUNDULAR

Üç kişinin Zeyrek Karakolu'ndan sonra Lice Yatılı Okulu'na götürülerek işkence yapıldığını ifade eden Aydın, orada Orhan ailesini tanıyan ve gözaltında olan Ramazan Ayçiçek'in, “Lavaboya giderken Cezayir’i gördüm. Bana 'Bize işkence yapıyorlar. Babam Hasan Orhan, 'Allah'tan korkmuyor musunuz, benim de oğlum asker neden bunu bize yapıyorsunuz' dedikten sonra bizi işkenceden çıkardılar. Sonra bize elbise giydirip dağa çıkardılar, kameraya çekip serbest bırakacaklarını söylediler'" şeklindeki ifadesini hatırlattı.

İlerleyen tarihlerde Kulp’ta 8 kişinin öldürüldüğü haberini alan köylülerin cenazelere bakmaya gittiğini ancak öldürülenlerin cesetleri yakıldığı için teşhis edilemediğini aktaran Aydın, Kulp’un Kevrekok mevkiinde bulunan toplu mezar için Selim Orhan’ın oğlu Adnan Orhan'ın 14 Temmuz 2006 tarihinde Diyarbakır Savcılığı'na başvurduğunu belirtti. 30 Nisan 2007'de gelen sonuçlarda cesetlerden birinin babası Selim'e diğerinin ise amcası Hasan’a ait olduğunun ortaya çıktığını söyleyen Aydın, Cezayir’e ait ise herhangi bir ize rastlanmadığını dile getirdi.

'GEÇMİŞLE YÜZLEŞECEK, BU UTANÇ VERİCİ TARİHTEN HEP BİRLİKTE KURTULACAĞIZ'

Cezayir Orhan'ın kaybolan kemikleri için Kulp Savcılığı'na yazılı başvuruda bulunulduğunu ancak sonuç alınamadığını ifade eden Aydın, şöyle devam etti: 

“Orhan ailesi bir türlü yakınlarının kemiklerine ulaşamadı. Orhan ailesi Kulp Savcılığı'na kendileri hakkında suç duyurusunda bulunacağını sözlü olarak söylediğinde, Kulp Savcılığı 09 Mart 2010 tarihinde Orhan ailesine kemiklerin kimsesizler mezarlığına birçok kemikle birlikte tek mezara gömüldüğünü söyledi. Bu nedenle Orhan ailesi sevdiklerinin ne kemiklerini alabildi, ne de onlara bir mezar taşı yaptırabildi. Dava AİHM’e taşındı. AİHM, Türkiye’yi mahkûm etti. Gün gelecek; evrensel hukuk kuralları tüm kurum ve kuruluşlarıyla hüküm sürecek, işte o zaman geçmişle yüzleşecek, bu utanç verici tarihten hep birlikte kurtulacağız.” (DUVAR)