Hüseyin’in devrimi ve ilkelerinden ilham almak

2003’ten beri ülkede durumlar sürekli daha kötüye gidiyor. Tahrir meydanında “Resmi sorumluluk makamında bulunan halihazırdaki ve eski yöneticilerin ne gibi başarıları var? Bunlar halkın milyarlarca dolarını heder etmediler mi, üç milyon Iraklı bunların yüzünden yerlerinden olup Avrupalara göç etmek zorunda kalmadı mı? Yüz binlercesi dul ve yetim kalmadı mı?” diyen 60 yaşlarındaki bir göstericinin tasvir ettiği gibi değil mi ülke?

Abone ol

Sabah el Halidi*

İstisnasız bütün insanlığa doğru yolu gösteren ve onlara ıslahın nasıl olacağını anlatan Hüseyin’in (O'na selam olsun) kıyamını anıyoruz. Zira Şehitlerin Efendisi ve onun tertemiz arkadaşları, erdemin, ahlakın, soylu değerlerin egemen olduğu, adalet, kardeşlik, özgürlük, eşitlik ve insan onuruna sahip çıkan diğer insani değerlerin gerçekleştiği olgun bir İslami ve insani toplum inşa etmeyi hedeflemiştir.

Kerbela’ya yürüyen topluluğun, şehitlerin efendisine ve tertemiz arkadaşlarına karşı sevgisi ve vefası sürekli yenilenmekte, sonraki nesillerin insani anlamda bütün vakar, soyluluk ve onur gibi değerleri kana kana içtiği gerçek bir okul olan ve dini kurtarmak, şeriatı ihya etmek, beşeriyeti zulüm ve karanlığın en alt tabakalarından nurun ve aydınlığın zirvelerine çıkarmayı amaçlayan devrimine de aynı bağlılık ve sevgiyi göstermektedirler.

SÜRMEKTE OLAN BİR DEVRİM

İmam Hüseyin’in (O’na selam olsun) devrimi çok zengin anlamlar ve boyutlar ihtiva etmektedir. Onun devrimi, insanların tarihte yapmış olduğu savaşlar gibi 1400 sene önce olup bitmiş doğal bir hareket ve devrim değildi. O’nun yüklenmiş olduğu ve günümüzde de hala devam eden, milyonların kalbi ve derinliklerine kök salmış olan devriminin etki ve sonuçları üzerinde uzunca durmak gerekir. Bu yüzden İmam Hüseyin’in uyanışı mezhebi değildi, böyle de olmayacaktır.

Bu uyanışın prensipleri, “Dedemin ümmetini ıslah etmek için başkaldırdım” şeklindeki meşhur sözünde halen varlığını sürdürmektedir. Aşura’yı anmak ibret ve öğüt almak, ilmi bir dersi açıklamak, Müslüman bile olsa zalim yöneticiye karşı devrimi emreden Allah’ın kitabının ayetlerinin tatbikidir. Yöneticinin sadece Müslüman olması, yöneticiler istikametten, hidayet, adalet ve haktan saptıklarında işleri yoluna koymak için kendisine karşı başkaldırılmasına engel değildir. Bu yüzden Kuran-ı Kerim’de bu buyruğu yerine getirmeyenler için zalim, fasık ve kafir ifadeleri kullanılır. Bu yüzden Hüseyin (ona selam olsun) uyanışıyla, daha sonraki çağlarda yöneticilerin bozulmaları ve yoldan sapmaları nedeniyle Müslümanlar arasında zulmün ve yolsuzlukların yaygınlaştığı çağımızdakine benzer durumlar yaşadıklarında, bütün Müslümanların takip edebilecekleri ve örnek alabilecekleri güzel bir model oluşturmuştur. Hüseyin İslam’ın barış dini olduğunu söylemiş, ümmet, bozgunculuk yapan bir yönetici tarafından yutulursa (şehitlerin efendisi böyle yöneticiyi içki içen, dokunulmaması gereken canı alan, bozgunculuğunu ve cürümlerini kimseden çekinmeden açıkça işleyen kişi olarak tarif etmiştir) “benim gibi biri böyle birine asla biat edemez” demiştir.

YOLSUZLUK YAPANLARDAN HESAP SORULMALI

Bu ibareler büyük anlam ve hikmet barındırmaktadır. Sanki bugün her Cuma sokaklara çıkıp yolsuzluk yapanlardan, halkın malını çalanlardan hesap sorulmasını ve ıslah isteyerek aslında Hüseyin’in devriminden güç alan Iraklılara, İslam ümmetinin işlerinin, hangi resmi ya da parlamenter sıfata haiz olursa olsun, yolsuzlukçular işbaşında oldukları ve yeryüzünde bozgunculuk çıkardıkları sürece işlerinin yolunda gitmeyeceğini söylemektedir.

2003’ten beri ülkede durumlar sürekli daha kötüye gidiyor. Tahrir meydanında “Resmi sorumluluk makamında bulunan halihazırdaki ve eski yöneticilerin ne gibi başarıları var? Bunlar halkın milyarlarca dolarını heder etmediler mi, üç milyon Iraklı bunların yüzünden yerlerinden olup Avrupalara göç etmek zorunda kalmadılar mı? Yüz binlercesi dul ve yetim kalmadı mı?” diyen 60 yaşlarındaki bir göstericinin tasvir ettiği gibi değil mi ülke?

Biz bu güzel günleri yaşarken, bazıları kabul edilemez, Irak’ın bütünlüğüyle ve binlerce yıl süren kardeşlik bağlarıyla çelişen çeşitli gerekçeler ve isimlendirmeler altında şahsi, ailesel ve kabilevi amaçlarla Irak’ın tertemiz bedeninden parçalar koparılmaktadır.

AŞURA, BARIŞ VE ADALET YOLUNDA BİR DERSTİR

İslam için, İslam toplumlarının Peygamber dönemindeki gibi yaşamalarını sağlama ve ıslah amacıyla Hüseyin’in Devrimi’ni günümüze taşıyan bu Aşura törenlerini her sene idrak ediyoruz. Aşura törenlerine katılarak bu büyük olayı ananlar, bu ülkede barışın, ıslahın gerçekleşmesi, bozguncuların yaptıklarının karşılığını adil yargısal süreçte almaları için, Şehitlerin Efendisi Hz. Hüseyin’in, arkadaşlarının ve Ehli Beyti’nin ortaya koymuş olduğu kahramanlık, fedakârlık ve sebat gibi ilkelerin kaynağından yararlanmalıdırlar.

Zira bu devrim, İslami ve insani değerler uğrunda fedakârlığa dair aydınlık bir ders vermektedir. İnsanlığın kanaat önderleri, düşünür ve siyasetçileri, İmam Hüseyin’in şahsiyetinden ve onun muazzam yaşantısından etkilenmiştir. Çünkü onlar Hüseyin’in devriminde etnik, kabilevi, bölgesel, sosyal, siyasi ve iktisadi zulmün mutlak bir şekilde reddedildiğini görmüş, Hüseyin’in özgürlükçü hareketinde insan onurunu, düşünce özgürlüğünü, toplumsal adaleti, dini hoşgörüyü, insani değerlere bağlılığı bulmuşlardır.

*Iraklı yazar

Yazının aslı azzaman sitesinde yayınlanmıştır (Çeviren: İslam Özkan)