Hükümete yakın gazetelerin köşe yazarları erken seçim için ne dedi?

Bahçeli'nin dün yaptığı 'erken seçim' çağrısı hükümete yakın medyanın köşe yazarları tarafından temkinli karşılandı. Bazı yazarlar ise Bahçeli'nin çağrısına kuşkuyla yaklaştı.

Abone ol

DUVAR - MHP lideri Devlet Bahçeli, dün yaptığı erken 'seçim çıkışı' yeni bir tartışmayı başlattı. Dün herke "Bahçeli bu çıkışı Erdoğan'a danışarak mı yaptı" sorusunun cevabını aradı. Bahçeli'nin çağrısını iktidara yakın gazeteler, MHP liderinin Erdoğan'la bugün yapacağı görüşmeyi ön plana çıkararak sayfalarına taşıdı. Gazetelerin köşe yazarları ise, Bahçeli'nin çıkışına temkinli yaklaşırken, cevap bekleyen bir dizi soru olduğuna işaret etti.

SABAH

'Bahçeli: Erken seçim Erdoğan: Görüşeceğiz' manşeti ile habere en 'mesafeli' yaklaşan gazete olan Sabah'ta Mehmet Barlas'ın uyarısı öne çıktı...Mehmet Barlas, "Kendini güçlü hisseden çoğunluk yani iktidar, erken seçim kararı alabilir. Ancak kendini güçlü hissetmek bazen iktidar sahiplerini yanıltabilir" dediği yazısında "Ömür boyu başkanlık demokratik sistemlerde olamaz" ifadesini de kullandı.

Salih Tuna 'Bahçeli'nin erken seçim sırrı ve o tuzak' başlıklı yazısında Bahçeli'nin dün yaptığı erken seçim teklifiyle 2002'deki erken seçim resti arasında benzerlik kuranları eleştirirken" aynı gazetede yazan Melih Altınok yazısına 'Geç olsun da Türkiye için güç olmasın başlığını koydu.

Şeref Oğuz ise 'Gayri menkul ve erken seçim' başlıklı yazısında 'Trump'un "istikrarlı istikrarsızlaştırma" sürecinden Türkiye'yi beri tutacak unsurlardan biri erken bir seçim olabilir" ifadesini kullandı.

YENİ ŞAFAK

Yeni Şafak yazarlarının büyük bölüme erken seçim tartışmalarına girmemeyi tercih etti. Kemal Öztürk, 'Erken seçime giderken sivil, dindar, demokrat bir rüya' başlıklı yazısında "Şimdi erken seçim kararının alındığı bugünlerde, Rahmetli Özal’ın ölüm yıl dönümünde, bir kez da daha geniş açından, daha uzun vadeli ve daha akılcı düşünme vaktidir" dedi.

Mehmet Acet, 'Erken seçim oku yaydan çıktı (mı)?' başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı: "Her ne kadar Bahçeli’nin Erdoğan’dan habersiz böyle bir çıkış yapma ihtimalinin çok zayıf olduğunu hesaba katmak durumunda olsak da, Erdoğan’ın son sözünü duyana kadar, soru kipini muhafaza etmekte fayda olacaktır."

STAR

Eski Başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan, 'Seçim tartışmaları başlıklı yazısında, şöyle dedi: "Cumhur ittifakının sadece sandıkta değil, öncesinde ve sonrasındaki süreçlerde de etkili olması tabii olandır. Bu yüzden süreç yönetiminin ittifakın ruhuna uygun olarak yapılması büyük önem taşıyor. Sürecin selameti için fikir teatisi ve istişare ile hareket elzemdir."

Ahmet Kekeç, Bahçeli'nin erken seçim açıklamasını 'bekleyip görelim' diye değerlendirirken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklenmeyi tercih etti. Kekeç'in değerlendirmeleri şöyle: "Bahçeli’yi “erken seçimi” dillendirmeye icbar eden zorunluluklar (nelerse onlar) “muhalefet cephesi”nin (yani CHP’nin) davranışları ve yönelimleriyle irtibatlıdır diye düşünüyorum. Çünkü eline mikrofonu alan CHP’li, “bu yılın çok sıcak geçeceğini” söylüyor. Buna resmileşmemiş “Kandil İttifakı”nı ve seçim konusunda hiçbir hazırlık yapmayan, Cumhurbaşkanı adayını bile belirlememiş CHP’nin temellük ettiği provokatif siyaset dilini eklerseniz, tablo kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Soru şu: CHP’nin “hazırlıksızlığı” bir “beklenti”yle mi alakalı? Bu “beklenti” nedir? 17/25 Aralık ya da 15 Temmuz gibi bir şey mi?

AKŞAM

Kurtuluş Tayiz, Bahçeli'nin erken seçim çıkışına temkinli yaklaştığı yazısında, şu görüşleri dile getirdi: "Seçimlerin zamanında yapılması bir ülke için “istikrar” ve “güven” göstergelerinden biri. AK Parti’nin kendi artı hanesine yazılan bu olumlu kritere zarar vereceğini tahmin etmiyorum. Erken seçime kapılar bir defa açılırsa kolay kolay bir daha kapanmaz. Hangi gerekçeyle olursa olsun erken seçim kararı iktidar partisinin hanesine eksi olarak geçer. Geçmiş tecrübeler de bunu yeterince gösteriyor."

Emin Pazarcı, 'İkinci Bahçeli bombası' başlıklı yazısında şunlara dikkat çekti: "Öncelikle, Bahçeli’nin yaptığı bu çıkışın bütün hesapları alt-üst ettiğini söylemek mümkün. Çünkü, seçimlere yönelik olarak oluşturulan bir 'Cumhur İttifakı' söz konusuydu. İttifakın büyük ortağı AK Parti, sürekli olarak seçimlerin zamanında yapılacağını söylüyordu. Bahçeli bombası tam böyle bir noktada geldi."

KARAR

Karar yazarlarının büyük bölümü bugünkü köşelerini 'erken seçim' konusuna ayırdı. Mustafa Karalioğlu, "Bahçeli bu kararı neden tek başına aldı" diye sorarken, Mehmet Ocak'tan şunları yazdı:

"Eerken seçime gidiyorlar diye iktidarları ayıplamanın çok da hakkaniyetli olmadığı kanaatindeyim. Zira biliyoruz ki, bütün iktidarlar kendileri açısından en avantajlı dönemde seçime gitmeyi her zaman tercih etmişlerdir. Kuşkusuz Batı demokrasilerinde bu tür durumlara pek rastlanmasa da, Türkiye’nin siyasi tarihinde iktidarların partisel çıkarlar açısından erken seçime gittiklerinin sayısız örnekleri bulunmaktadır.

Akif Beki, 'Baskın seçim Bahçeli'nin dayatmasıyla seyreyle gümbürtüyü' başlıklı yazısında Bahçeli'nin bu çıkışında AK Parti ile yapılan bir mutabakat olum olmadığı sorusunu ortaya atarak, şunları söyledi:

"Önden mutabakatı alınmadıysa... Bahçeli’nin 16 yıl önce 3K çözümüyle açtığı AK Parti iktidarı parantezini, “3 Kasım 2019’u beklemeye ülke şartlarının tahammülü yok” diye 26A şokuyla kapatma niyetinden emin değilse... AK Parti’nin, aynı yöntemle bir tuzağa mı çekildiğinden işkillenmesi ve ortaklıklarının yıkılmasa bile güven bunalımına sürüklenmesi kaçınılmaz olur.

Yıldıray Oğur ise 'Diyojen-Trikopis ittifakı seçimlere mi giriyor' başlıklı yazısında Bahçeli'nin seçim için neden 26 Ağustos'u işaret ettiğini sorguladı. Yıldıray'ın yazının ilgili bölümü şöyle:

“26 Ağustos 2018 Pazar günü, yani Malazgirt Zaferi’yle Büyük Taarruzun yıldönümlerinde, Türk milletinin yeni bir zafer ruhuyla sandığa gidip hem Cumhurbaşkanı hem de Milletvekili genel seçiminde Türk ve Türkiye düşmanlarına hak ettikleri dersi vermesi en makul, en mantıklı, en akılcı, en demokratik yoldur.”

Dün partisinin Meclis grubunda konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli erken seçim için tarih teklif ederken böyle dedi.

Türklerin Anadolu’ya girdiği Malazgirt Zaferi’nin ve Anadolu’daki Yunan işgalinin bitirildiği Büyük Taarruz’un herkes tarafından bayram olarak kutlanan yıldönümünde seçim yapınca mesajın kimse verildiği üzerine biraz konuşmalıyız. Örneğin o gün sandıkta ders verilecek ‘Türk ve Türkiye düşmanları’ kimdir? Sandıktan hangi sonuç çıkarsa, bu ders verilmiş olacaktır?

Seçimlere Romen Diyojen ve Nikaloas Trikopis ittifakla girmiyorsa bu mesajlar kime gidecektir?

Özetle bu sözle ne yapılmak ve nereye varılmak istenmektedir?"