Hüda Kaya'nın açıklamasına SADAT yanıt verdi

HDP üyesi Deniz Poyraz'ı katleden Onur Gencer'in SADAT tarafından Suriye'de eğitildiğini söyleyen Milletvekili Hüda Kaya'nın açıklamasına yanıt geldi: 10 yıldır tek bir ispat, tek bir belge sunulmadı.

Abone ol

DUVAR - HDP İzmir İl binasına saldırarak Deniz Poyraz'ı katleden Onur Gencer'in SADAT tarafından eğitildiği söyleyen Hüda Kaya'ya 'SADAT Savunma' adına yapılan açıklama ile yanıt verildi. 

Suriye'ye sağlık görevlisi olarak gittiğinin ilk ifadesinde söyleyen saldırgan Onur Gencer'in daha sonra görevden istifa ettiği açıklanmıştı. Gencer'in işe gitmediği için hakkında tutanak tutularak istifa etmiş sayıldığı açıklanmıştı.

Saldırıyı protesto için dün İstanbul'da düzenlenen eylemde, HDP Milletvekili Hüda Kaya bir konuşma yaparak, "Partimiz, akrepler tarafından gece gündüz kontrol altında olmasına rağmen, partimize giren çıkan insanlar, çalışanların TC kimlik numarası bilinmesine rağmen, elini kolunu sallayarak bir kadın arkadaşımızı katletti, binamızı yakmaya çalıştı. Bunun bir sarhoş olarak lanse edeceklerdi ki, SADAT tarafından Suriye'de silahlı eğitim verilmiş ve insanlık dışı küfürlerle Kürtleri, Alevileri hedef haline getiren paylaşımları tespit ettik. Bu saldırı İçişleri Bakanlığı'ndan habersiz değil" demişti.

Saldırının İçişleri Bakanlığı'nın haberi olduğunu söyleyen HDP Milletvekili Hüda Kaya, "Aylardır AKP-MHP'nin kirli ilişkileri, organize çetelerin ittifakı haline gelen oluşumlar partimizi hedef gösterme noktasında oluşan dili saldırı noktasında getirildi" diye konuştu.

'TEK BİR BELGE SUNULMADI'

Kaya'nın bu sözleri hakkında SADAT'ın internet sitesinde yapılan açıklama yapıldı. "SADAT Savunmanın Katillerle İlişkisi Olamaz" başlıklı açıklamada şu ifadeler yer aldı: "İzmir HDP İl Binasına gözü dönmüş kiralık bir katil–terörist tarafından yapılan saldırıyı şiddetle kınar, saldırı sonucu vefat eden (çaycı olduğu bilgisi paylaşılan) Deniz Poyraz’a Allah’tan rahmet, kederli ailesine baş sağlığı dileriz.

HDP İstanbul milletvekili Hüda Kaya Hanımın böyle üzücü bir olay üzerinden provokasyona başvurarak katili şirketimizle ilişkilendirmeye kalkmasını da şiddetle kınarız.

SADAT Savunma’ya 10 yılı bulan bir süredir Suriye’de eğitim verdiği iftirası atılmakta ancak 10 yıldır tek bir ispat, tek bir belge sunulmamaktadır.

İddia sahipleri, iddialarında samimi iseler ispatını geçen 10 yıllık süre boyunca savcılıklara niçin teslim etmekten kaçındıklarının cevabını vermekle yükümlüdür.

SADAT Savunma paralı veya gönüllü, silahlı veya silahsız hiçbir şahsa Suriye’de veya başka bir yerde eğitim vermemiştir. Verdiğini iddia eden; delilini, belgesini ortaya koymuyorsa, tek bir açıklaması vardır. Yalan konuşarak, provokasyon yapıp siyasi rant devşirmekten ileri gitmiyordur.

Bir Siyasi Partimizin Yüce Meclisimizdeki temsilcisinin, benzeri hain bir saldırının müsebbibi ile bir kişi veya kurumu ilişkilendirirken çok daha dikkatli olması gerektiğine inanıyoruz.

Terörü, teröristleri ve onları kullanan kuklacıları lanetleriz." 

SADAT hakkında neler iddia edilmişti?

Kendisini "savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren şirket" olarak tanımlayan SADAT hakkında kurulduğu günden bu yana çok sayıda iddia öne sürüldü. 28 Şubat 2012 tarihinde emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi ve 23 emekli subay ve astsubay tarafından kurulan SADAT'ın amacında, "uluslararası alanda askeri ve iç eğitim, savunma danışmanlığı ve mühimmat alımı" gibi tanımlar yer alıyor.

Kurucu Tanrıverdi, Genelkurmay Özel Harp Dairesi ve KKTC Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı'nda yaklaşık 30 yıl görev yaptı. Kara Harp Akademisi'nde eğitmen olarak derslere giren Tanrıverdi’nin öğrencilerinden biri de Savunma Bakanı Hulusi Akar idi. Tuğgeneralliğe yükselen Tanrıverdi, 28 Şubat döneminde resmi olarak "kadrosuzluk" gerekçesiyle emekli edildi. SADAT'ı kurmadan önce Tanrıverdi, ABD'de askeri strateji alanından danışmanlık yapan Amerikalı özel şirketlerin işleyişi hakkında çalışmalar yürüttü.

Erdoğan’ın 1994'te İstanbul Belediye Başkanlığı adaylığı sırasında Tanrıverdi İstanbul Maltepe’de Tugay Komutanıydı. Bu sırada, ortak bir tanıdıkları vasıtasıyla tanışan Erdoğan ve Tanrıverdi’nin ilişkisinin zamanla dostluğa dönüştüğü iddia ediliyor. Erdoğan'ın güvendiği bir isim olan Tanrıverdi, Ağustos 2016'da Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığına atanmıştı. 

TANRIVERDİ'NİN 15 TEMMUZ YANITI

Tanrıverdi'nin Aralık 2019’da İstanbul'da düzenlenen bir kongrede yaptığı konuşma büyük tepkilere neden olmuştu.

Tanrıverdi’nin, "Mehdi’nin gelişine hazırlanmamız gerekiyor" şeklindeki açıklamasına gelen yoğun tepkilerin ardından, Ocak 2020’de hem başdanışmanlık hem de Güvenlik ve Dış Politika Kurul Üyeliği görevlerinden alındı. Danışmanlığa atanmadan önce Tanrıverdi'nin SADAT örgütü ile 15 Temmuz darbe girişimini püskürtmede önemli rol oynadığını iddia ediliyor. O geceye dair en önemli iddialardan biri de SADAT'ın öncülüğünde sivillere çok sayıda ağır silah dağıtıldığı konusu. Ayrıca bu silahların şu an kimlerin elinde olduğunun bilinmediği iddia ediliyor.

Söz konusu iddiaları kesin dille reddeden Tanrıverdi ise "Sizce 10'dan az danışmanı olan bir şirket, darbe girişiminin bastırılmasında rol oynamış olabilir mi?" diyerek SADAT'ın böyle bir misyonunun olmadığını söylemişti.

SADAT'ın bu konudaki resmi açıklamaları ile hakkındaki iddialar arasında farklılıklar söz konusu. Kurumun internet sitesinde ifade edildiği gibi 'faaliyet alanı' başta Türkiye ve Müslüman nüfusun yüksek olduğu ülkeler olarak gösteriliyor. Ancak SADAT'ın kurucusu Tanrıverdi, Ocak 2018'de Habertürk'ten Kübra Par'a verdiği röportajda, SADAT'ın Türkiye'de hiçbir faaliyeti olmadığını savunarak, "Tekrar söylüyorum. SADAT, yurtiçinde emniyet teşkilâtına, TSK’ya ve başka hiçbir kuruma, örgüte veya sivil şahsa danışmanlık ve eğitim hizmeti vermemektedir" dedi.

Aynı röportajda, Türkiye’nin dış politikalarına uygun olan ülkeler ile çalıştıklarının altını çizen Tanrıverdi, "Şu anda tek bir ülkede faaliyetimiz var. Hangisi olduğunu söylemeyelim çünkü onların da kendi mahremiyeti var" demişti.

LİBYA İDDİALARI

Fransız İstihbarat Araştırma Merkezi adlı düşünce kuruluşuna göre ise SADAT bugüne kadar en az 22 Müslüman ülkede askeri faaliyet yürüttü. Özellikle Libya’da Hafter’e karşı savaşan güçlere destek verdiği iddiaları öne sürüldü. Putin yönetimine yakınlığıyla bilinen Federal Haber Ajansı da, Özgür Suriye Ordusu militanlarının SADAT ekipleri tarafından Libya'ya götürüldüğü iddia edilmişti.

TSK güçlerinin Libya’ya gitmesini sağlayacak tezkerenin Meclis’ten geçmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Muhalif güç olarak bizim orada farklı ekiplerimiz olacak" açıklamasını yapmıştı.

PEKER'İN AÇIKLAMALARI İLE YENİDEN GÜNDEME GELDİ

2014'te ortaya çıkan MİT TIR'ları skandalına bir yenisi eklendi. Türkiye'den silahların, MİT tarafından Suriye'de faaliyet gösteren silahlı radikal örgütlere yollandığı iddiası hâlâ gündemde iken, Sedat Peker yeni bir iddiayı gündeme taşıdı. Peker 30 Mayıs'ta yayınladığı videoda, "MİT tırları yakalandığında içindekilerin (silahların) Türkmenlere ihtiyaç için gittiğini düşünüyordum. Fakat bu silahların yollanması meselesini TSK'nın ve MİT'in değil, SADAT'ın içindeki bir ekibin organize etti. Kendi üzerinden gönderilen bu malzemelerin Türkmenlere değil, El-Nusra'ya gönderildiğini..." dedi. SADAT'ın internet sitesinde yayımlanan bir açıklamada Peker'in bu iddiaları da yalanlandı.  

AKŞENER 'TOKAT VE KONYA'DA KAMP' İDDİASINI GÜNDEME GETİRMİŞTİ

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, 2018'de 'silahlı eğitim kampları'ndan söz ederek, "Son dönemde üniformalar uzun namlulu silahlarla bazı kişiler ortalıkta dolaşıyor. Bunlarla ilgili çok önemli iddialar var" diyen Akşener, "Örneğin Tokat ve Konya'da silahlı eğitim kampları bulunduğunu duyuyoruz, bu iddialar söyleniyor. Araştırılırsın ve bize bilgi verilsin. Bunların seçim döneminde rol alacakları, istenmeyen bir sonuç çıkması halinde karışıklık yaratacakları yolunda yoğun söylentiler var. Bunlardan birisi de Sadat diye bir yapı. İnanın SADAT da diğer yapılar da benim için toz zerresidir. Bu malum yapılar insanları çatışmaların içerisine sürükleyecekler. Şimdiden uyarıyorum ve önlem alınmasını istiyorum" demişti.

Bugüne kadar söz konusu iddialara yönelik herhangi bir hukuki soruşturma açılmadı. Şirket hakkında son dokuz yılda meclise verilen soru önergelerine ise hükümet tarafından yanıt verilmedi. (HABER MERKEZİ)