Hrant Dink Vakfı Bir Arada Yaşam Festivali başladı: ‘İnsanlar sokağa çıktıklarında hapse girmeyi göze alıyor’

Hrant Dink Vakfı Bir Arada Yaşam Festivali bugün başladı. İki gün sürecek festivalde paneller, etkinlikler ve konserler yapılacak.

Abone ol

DUVAR - Dünyadan ve Türkiye'den sivil toplum kuruluşları, hak savunucuları, akademisyenler ve öğrencileri bir araya getiren Hrant Dink Vakfı Bir Arada Yaşam Festivali bugün İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde başladı. Festivalin açılışında konuşan Hakikat Adalet Hafıza Merkezi Direktörü Murat Çelikkan, Türkiye’nin hak ve özgürlük kısıtlamasının sistemli bir politika olarak uygulandığı bir dönemde olduğunu belirterek “İnsanlar barışçıl protesto ve kutlamalar için sokağa çıktıklarında gözaltına alınmayı, yargılanmayı hatta hapse girmeyi göze alıyor” dedi.

Avrupa Birliği tarafından desteklenen festivalin açılış konuşmasını yapan Olof Palme International Center’dan Helin Şahin, “Bugünün sorunlarına karşı ortak hareket gerekiyor. İklim krizine karşı acil ve birlikte hareket gerekiyor” dedi.

Hakikat Adalet Hafıza Merkezi Direktörü Murat Çelikkan ise çok sayıda sivil toplum temsilcisini bir arada görmenin kendisi için büyük bir mutluluk olduğunu belirterek “Türkiye’de hak ve özgürlük kısıtlamasının sistemli bir politika olarak uygulandığı bir dönemdeyiz. İnsanlar barışçıl protesto ve kutlamalar için sokağa çıktıklarında gözaltına alınmayı, yargılanmayı hatta hapse girmeyi göze alıyor. Ama ne yaşam alanları bu dönemde ağırlıkla kısıtlanan kadınlar, ne varlığı yok sayılan LGBTİ+lar, ne gazeteciler, ne de insan hakları örgütleri mücadelelerini sürdürmekten, sokağa çıkmaktan vazgeçiyor. İçinde bulunduğumuz dönem bir arada olmanın ve dayanışmanın her zamankinden önemli olduğu bir dönem. Bu toplantının buna vesile olacağını umuyorum” diye konuştu.

Çelikkan konuşmasını avukat Eren Keskin’in “Buradayız, gitmiyoruz” sözleriyle tamamladı.

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Bölüm Başkanı Alexander Fricke da insan hakları, çok kültürlülük ve sivil toplumun rolü üzerine konuştu.

‘ENGELLER BÜYÜK’

Açılış konuşmalarının ardından “Sivil toplum kendine soruyor: Yakın gelecekte bizi neler bekliyor?” konulu panele geçildi.

Panelin maderatörlüğü Onur Sazak üstlendi. Panelde Sivil Toplum Gönüllüsü İbrahim Betil, Hafıza Merkezi’nden Olcay Özer ve Sivil Düşün’den Dilek Ertükel konuştu.

Sazak’ın sivil toplumun önünde engeller olup olmadığına ilişkin sorusu üzerine Olcay Özer, birçok bürokratik engele de değinerek özetle şöyle konuştu:

“Hak temelli çalışmaların birebir muhatap olduğu bir bürokrasi var. Yasalarla da bu bürokrasi destekleniyor. Hak temelli çalışan kuruluşlarda yaftalama meselesi ve yaftalanma konusunda karşısında çok büyük engeli var. Özellikle terörle mücadele kanunun keyfi kullanımı... Herkesin ya terörist ya da terör destekçisi haline geldiği bir düzen içerisindeyiz.”

‘EMEKLEME ÇAĞINDA’

Sazak, İbrahim Betil’e de başladığı dönemden bugüne sivil toplum örgütlenmelerinin nasıl değiştiğini sordu.

Betil, “Türkiye’de sivil toplum kuruluşları hala emekleme çağında. Ayağa kalkamadı. 20 yılı aşkın bir süredir sivil toplumun içindeyim. Kendi içinde bulunduğum sivil toplum kuruluşlarında etkili çalışmalar görüyorum ama bunun bir azınlık olduğunu düşünüyorum. Sivil toplumla ilgili ‘gelişti’ demek pek mümkün değil, bence tam tersine geriledi. 3-4 sene önce Türkiye’de 126 bin dernek vardı. Bugün dernek sayısı 122 bine geriledi. 2-3 sene içinde 4 bin azaldı. Türkiye gerçekten emekleme çağında. Gelişemiyor, çünkü devletin baskısı, devletin sivil örgütlenmelerine izin vermemesi ve burada biraz ön plana çıktığınız zaman cezalandırılmanız gündemde. Sivil toplum kuruluşlarının hiçbir şekilde siyaset planı olmaması lazım. Bir araya gelip örgütlenip belki siyasi kadrolara öneriler getirebilirler. Şeffaf olmaları lazım” diye yanıtladı.

‘YENİ BİR ENERJİ’

Aynı soruya yanıt veren Dilek Ertükel ise bu konuda Betil’in söylediklerine katılmadığını belirterek, “Tabii ki İbrahim beyin dedikleri bir taraftan çok doğru ama öbür taraftan bu dönemler çok zor dönemler. Ortam çok kötü ama hâlâ acayip bir enerji var. Biz Sivil Düşün olarak 3 binin üzerinde teklif aldık her yerden. Enteresan olan yüzde 70’i ilk kez Sivil Düşün’e başvuruyor. Bence yeni bir enerji doğdu. Artık anlaşıldı ki devlet her şeyi yapamaz. Ben şu an hakkımı biliyorum ve bir şey yapacağım diyen bir kültür görüyorum. Yolumuz hala çok uzun” dedi.

‘ALIŞMAMIZ GEREKİYOR’

Festivalde bugün ayrıca “Bir arada yaşam için kültür ve sanat” paneli gerçekleşti. Özlem Ece Aydınlık’ın moderatörlüğünü üstlendiği panelde Allianz Kulturstiftung’tan Feray Halil, British Council’dan Esra Aysun ve kültür girişimcisi Rümeysa Kiger konuştu.

Aydınlık’ın “Kültür ve sanatta birlikte yeni alanlar yaratılabilir mi” sorusu üzerine Rümeysa Kiger “Tabii ki yaratılabilir. Yabancı kavramına karşı kültür ve sanat alanında yeni alanlar oluşturulabilir. Farklı kimliklere sahip farklı gruplardan yeterince temsil edilmeyen kişiler bu alana dahil edildikleri zaman onları kimliklerinden bağımsız bir birey olduklarını anlama imkanımız da artıyor. İdrak boyutuna geçebiliyoruz” dedi.

Panelde bir katılımcı “Filmlerde dezavantajlı grupların sürekli göz önüne çıkartıldığına” ilişkin bir soru sordu. Bunun üzerine Rümeysa Kiger, “Siz bu filmi izleyen dezavantajlı gruptan biriyseniz o filmi izlediğinizde o karakterle kendinizi özdeşleştirebilirsiniz. Karakteri o şekilde görmekte bir sıkıntı yok. Hepimizin alışması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Aynı soruya Esra Aysun ise şöyle yanıt verdi:

“Bu sorunun ortaya çıkma nedeni zaten tarihin belli ayrıcalıklı kesim tarafından şekillendirilmiş olması. İçinde bulunduğumuz algının erk sahibi tarafından yaratıldığı gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor. Bununla yüzleşelim, farklıyız , birlikteyiz.”

Almanya’dan örnekler veren Feray Halil ise aynı soruya ilişkin özetle “Almanya’da engelliler için birçok proje yapıldı. Özelikle dans alanında. Son senelerde yeni bir akım çıktı. Artık fikir şu: engellilerin sivil topluma entegre olmasına dair değil de yeni sanat yolları yaratılmasına dair. Yani mesela dans alanında neden engelliler normatif bir insan vücuduna uyum sağlamak zorunda kalsın ki yepyeni dans şekilleri geliştirilir ve toplum da bundan bir şey öğrenebiliyor. Bu yönden de bakabilirsiniz” diye konuştu.

FESTİVAL YARIN DEVAM EDECEK

Panellerin yanı sıra festival boyunca farklı yaş gruplarıyla atölyeler yapılacak ve her iki gün konserler olacak. Festival boyunca panellerde yetişkinlere, gençlere ve çocuklara yönelik diyalog, insan hakları ve bir arada yaşam odaklı atölyeler, ulusal ve uluslararası bilgi paylaşımı ve deneyim aktarımının sağlanması hedefleniyor.

Hakikat Adalet Hafıza Merkezi iş birliğinde hazırlanan festival kapsamında sivil toplumda insan hakları, mülteciler, toplumsal cinsiyet, ekoloji, kültürel miras, sanat ve pek çok farklı alanda çalışmalar yürüten kurumlar ve uzmanlar yer alacak. Tüm katılımcılara açık festival de etkinlikler ücretsiz.

Programın detaylarına buradan ulaşılabilir:

https://hrantdink.org/tr/asulis/duyurular/3728-2-3-temmuz-da-hrant-dink-vakfi-bir-arada-yasam-festivali-ne-davetlisiniz

(HABER MERKEZİ)