HDP Sözcüsü Günay: Bu yasa ölüme terk etme yasasıdır

HDP Sözcüsü Ebru Günay, Meclis’te tartışılan infaz yasanının savunulacak bir tarafının olmadığının söyledi: "Bütün toplum bizi izleyen herkes bilsin ki aslında çıkarılmaya çalışılan infaz yasası, ayrıca bir cezalandırma, bir ölüm yasasıdır, insanları içeride ölüme terk etme yasasıdır."

Abone ol

DUVAR - HDP Sözcüsü Ebru Günay, siyasi tutukluların kapsam dışında bırakıldığı infas yasası düzenlemesinin aslında ayrıca bir cezalandırma yasası anlamına geldiğini söyledi.

Sözcü Günay, haftalık gündem toplantısını partisinin Diyarbakır’da bulunan Yerel Yönetimler Merkezi’nde yaptı. “Türkiye’de dayanışmaya izin verilmiyor” diyen Günay, şöyle devam etti:, “Dünya bununla büyük bir mücadele içerisinde. Böylesi dönemler aslında dayanışmanın ve ortaklaşmanın çokça güçleneceği zeminler ve süreçler ama maalesef Türkiye’de salgına karşı tedbirler yürütülürken süreç böyle işlemiyor. Her gün daha kötü ve ürkütücü yasal düzenlemelerle çeşitli ve farklı uygulamalarla bu süreci götürmeye çalışan bir iktidar gerçekliği var.”

'SIKIYÖNETİM İLAN EDİLMİŞ DURUMDA'

İktidarın otoriter, baskıcı ve despot yöntemlerle süreci idare etmeye çalıştığını vurgulayan Günay özetle şunları söyledi:

"Bu merkezi otoriter, baskıcı, despotik karakter maalesef yerellere de taşınmaya çalışıyor. Neredeyse OHAL ilan etme yetkisi dahil valilere ve kaymakamlara bırakılmak üzere. Meclis’in tasarrufunda olan, ülkeyi yönetme biçimleri neredeyse vali ve kaymakamlara verilecek. Mesela Diyarbakır Valisi'nin İl Hıfzıssıhha Kurulu kararlarını alarak uyguladığı tedbirler var. Ama derseniz, tedbirler bir sıkıyönetim tedbiri. Toplumun temel dinamiklerini, dayanışma ağlarını da yasaklayan tedbirler var. Adeta bir sıkıyönetim ilan edilmiş durumda. Sivil toplum örgütleri, bu süreçlere dahil edilerek salgınla mücadele edilebilir. Bütün toplumsal yapılar dışlanarak salgınla mücadele edilemez."

'CEZAEVLERİNDEN İLK ÖLÜM HABERLERİ DE GELDİ'

Tabgi salgınla mücadele edilirken özellikle, salgın tehlikesiyle birlikte gündeme gelen önemli yasalardan biri infaz yasasıydı ve hala tartışılıyor. İlk günden itibaren çok açık bir şekilde ifade ettik. Cezaevleri salgın karşısında en korunmasız yerler. Dolayısıyla cezaevlerinde başta risk grupları olmak üzere, hasta ve yaşlı mahpuslar, bütün mahpuslar salgın tehlikesi nedeniyle boşaltılmalı. Cezaevlerinde insanlar da herkes gibi kendi sağlıklarını koruyabilecek duruma gelmeliler. Günlerdir yüzbinlerce aile elleri yüreklerinde cezaevlerindeki salgın haberlerini takip ediyor. Maalesef cezaevlerinden vaka haberleriyle birlikte ilk ölüm haberleri de geldi. Dün itibariyle korona virüs nedeniyle yaşamını yitirenler oldu."

'ADI KONULMAMIŞ BİR KATLİAM'

"Salgına rağmen cezaevlerini boşaltmayıp içeride kalsınlar demek adı konmamış bir katliamdır ve bu katliamın da tek sorumlusu var o da AKP hükümetidir. Dünya hukuk normlarında yazılmayan ama kabul edilen bir ilke var. Bu ilke der ki devlet ancak kendisine yönelik suçları affedebilir. Dolayısıyla topluma karşı kişilere karşı işlenen suçları affedemez. Bunların af yetkisi aslında kişilerindir. Fakat biz bu infaz yasasını tartışırken çok açık gördük ki iktidar topluma karşı işlenen suçları, bütün toplumu ilgilendiren, insanlık ailesinin bağışlayamayacağı suçları affediyor, ‘geri kalanlar cezaevinde kalsın’ diyor. Özellikle düşünce suçu olarak tanımlanan düşünce özgürlüğünü kullandığı için içeride olan insanları maalesef ki ölüme terk ediyor."

'EŞİTLİK İLKESİNDEN ZERRE YOK'

"İktidarın tek bir amacı var sadece kendi yandaşlarını cezaevlerinden çıkarmak ve geri kalanları, muhalif olanları, düşünen insanları ise ölüme terk etmek. Yani bu infaz yasasıyla iktidarının şu anda yaptığı bu. Çok net söylüyoruz, bütün toplum bizi izleyen herkes bilsin ki aslında çıkarılmaya çalışılan infaz yasası, ayrıca bir cezalandırma, bir ölüm yasasıdır, insanları içeride ölüme terk etme yasasıdır. Bir yıldır bir şekilde hazırlığı yapılan ve kamuoyundan sır gibi saklanan af teklifinin salgın vesilesiyle apar topar Meclis'e getirip geçirmeye çalışıyorlar. Bu siyasi bir aymazlık, ayrımcılık ve fırsatçılıktır. Bugün Mecliste tartışılan kanun teklifinde Anayasa’nın eşitlik ilkesinden zerre yok." (MA