'HDP güç kaybetti de iktidar olarak sen ne yaptın?'

Eski MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu kamu görevinden atılması, muhafazakar kesimin bunu tepkisi, barış ve Kürt sorunu konularında konuştu. Gergerlioğlu, "Bugün PKK toplumsal gücünü belki kaybetmiş olabilir, HDP de siyasi gücünü kaybetmiş olabilir. Mesele o değil ki, HDP gider başka bir muhalefet çıkar, sen iktidar olarak, güç olarak hakkaniyeti ortaya koyup sorunları yok edebilmiş misin?" dedi.

Abone ol

DUVAR - Facebook'ta paylaştığı 'Analar ağlamasın' mesajı nedeniyle 13 Ekim'de kamu görevinden açığa alınan eski MAZLUMDER Genel Başkanı ve Kocaeli Barış Platformu Sözcüsü Gergerlioğlu durumuna ilişkin olarak muhafazakar kesimden bir tepki gelip gelmediği, siyasetin durumu ve Kürt sorunu konusunda açıklamalar yaptı. Evrensel gazetesinden Serpil İlgün'e konuşan ve 'İslami kesim uğradığım mağduriyete çoğunlukla suskun' diyen Gergerlioğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

'ANALAR AĞLAMASIN' NEDEN SUÇ OLDU? Aslında çözüm süreci bittiği andan itibaren makuliyeti, barışı, hakları, adaleti savunan tüm kesimler için kara günler başlamıştı. Yeniden başlayan çatışmalar çok sert bir ortam oluşturdu ve aklı, mantığı, duyguyu ortadan kaldırdı. İnsanlar taraftarlaşmaya başladı. Siyasetin o hoyrat, savaşçı, çatışmacı dili maalesef tüm toplumun üstüne hakim olmuş durumda. Dolayısıyla şu an barış zamanı değil! Şu anda bir savaş konsepti var. Bundan dolayı “barış” diyen herkes tehdit altında.

AK PARTİLİ MHP'LİDEN DAHA DEVLETÇİ: Kamuoyu öyle bir yönetildi ki, “barış diyen herkes terörden yanadır, bir daha barış olmayacak” gibi bir söylem geliştirildi. 40 yıldır çatışmayla bitmemiş bir meselenin tekrar çatışmayla biteceğini beklemek mantık dışı ama ortadaki durum şu; vatandaş buna inanmış durumda. Batıdaki muhafazakar ağırlıklı camiada, Kürtlere birtakım tavizler verildiği, onların da şımardığı, aslında ortada da bir mesele olmadığı, dış mihrakların kışkırtması, Kürtlerin de şımarması yüzünden bu meselenin bittiği yönünde bir görüş var. Şu anda da çatışma, savaş politikalarını sokaktaki vatandaşın genel olarak desteklediğini gözlemliyorum Aslında sağcı, milliyetçi bu bakış hiç ortadan kalkmamıştı. 2.5 yıl süren çözüm süreci boyunca küllenmişti sadece. Süreç bittiğinde o küllerin altındaki kor, olduğu gibi ortaya çıktı ve tamamen sağcı, milliyetçi bir yapıya evrildi. Şu an AK Parti seçmeni MHP’liden daha devletçi, milliyetçi duruma geldi. Bu nedenle de barış söylemi düşmanlaştırılmış, şeytanlaştırılmış durumda. Bu çok büyük bir vebal tabi. Toplumsal bir akıl tutulması yaşıyoruz. Gelinen noktada ben bilhassa muhafazakar camianın bu aklının çok büyük bir sorun haline geldiğini görüyorum.

'CAMİA OLARAK ERDOĞAN'DAN YANAYIZ' DİYEN BİR TOPLULUK VAR: Buradan AK Parti’ye çok önemli bir zarar çıkmaz. Gördüğüm şu; o mağdurlar kendi gözyaşlarıyla bir kenarda kalacak. Maalesef öyle bir taraftarlık ruhu var ki, “Bizler camia olarak Erdoğan’ın yanındayız” diyen bir topluluk var. Ve bunların artık kriterleri karşı tarafa insaf, vicdan kriterleriyle bakmak değil. “Biz bu adama böyle bir ceza verdik ama olacak iş değil kardeşim, vicdanımız sızlıyor” denecek bir durum yok genel olarak. “Daha fazla yapılsın, az bile” naraları yükseliyor. “Sen ne mağduriyet anlatıyorsun kardeşim, ortada vatan kalmayacaktı!” Olaya böyle baktığı zaman her türlü hukuksuzluğu meşru görüyor. Ancak bu gidişat hayra alemet değil. Bir liderin tek bir sözüyle insanların tamamen uyum içinde olması, her şeyini teslim etmesi hali söz konusu. Neler olacağını bilemeyiz ama buradan her şey çıkabilir çünkü akıl, vicdan, duygular iptal edilmiş durumda.

İSLAMCILIKLA BİR YERE KADAR: Şu anda AK Parti’nin yaptığı tatlı bir iş kendisi açısından. İslamcılık yaparak tabanını konsolide ediyor. İslamcılık kolay bir yol. İktidara gelmişsiniz, yaptığınız birçok yanlışlar, hatalar var farklı birçok kesime yönelik. Ve bunların hesabını vermek yerine kolay bir yolu tercih ediyorsunuz, İslamcılığa sarılıyorsunuz. İslamcı tabana mesajlar veriyorsunuz, imam hatipleri arttırıyorsunuz, dini söylemleri rahat kullanıyorsunuz, içkili mekanlara yönelik önlemleri arttırıyorsunuz, vatandaş size tutunuyor. “İşte yıllardır özlediğimiz tutum” diyor. Vatandaş sizin hatanızı da görmemeye başlıyor, çok rahat bir şekilde diyor ki, “Hayal ettiğim her şey var, imam hatipler arttı, başörtüsü serbest, daha ne isteyeyim?” AK Parti evet kazanacak ama bununla bir yere kadar gidebilirsiniz. Toplumun hepsi dini duygularla motive olan bir toplum değil. Toplumda çok farklı kesimler var. Zaten İslamcılık kendi içinde tartışılması gereken bir şey, Müslüman milliyetçiliği yapıyor çünkü İslamcılık. Hakkaniyet peşinde koşmuyor ki. İslamcılık, Müslüman milliyetçiliği. Yani Müslüman’ın menfaatlerine göre düzenlensin, hakka hukuka göre değil. O zaman burada büyük bir problem var. Siz buna oynayarak Müslümanın gönlünü kazanabilirsiniz ama sonuçta ne olacak? Antidemokratik uygulamalar, sorunlar ortada. Ortalık dağınık bir halde ve bunların bir şekilde toplanması lazım. Dolayısıyla İslamcılığı da kullan kullan bir yere kadar. Bir müddet sonra tüketirsiniz. Bir müddet sonra dindarlar da der ki “Kardeşim sen artık iyice yozlaştın.” Yani aldığın puanları da kaybedersin ve tamamen anti demokratik bir enkaz olarak kala kalırsın. O zaman artık işin çok zordur, onu anlatmaya çalıştım. İnşallah böyle bir yere gelmeyiz.

HDP BİR TAKIM ÖZELEŞTİRİLERİ YAPAMADI: Açıkçası toplumdaki tüm muhalif seslere yönelik bu tür muameleler zirveye çıkacak. Görüntü bu. Politika şu; toptan sindirme, ezip geçme! Bu politika, devletçi ve milliyetçi refleksin bir blok oluşturmasıyla toplumda destek de görüyor. Bu anlayış devam edecek. Evet, duyarlı olan insanlar tepki gösteriyor ama açıkçası ciddi bir direnişle de karşılaşılmıyor. HDP de kendi içinde önemli sorunlarla boğuştu. Bir takım özeleştirileri yapması gerekiyordu, yapamadı. Savaş ortamının doğal sonucu, devlet ve örgüt çatışıyor, HDP ayak altında kalıyor. Ve barış demokrasi isteyen herkes. Çünkü ortalıkta dinlenecek söz yok, çatışma var, ölüm var... Bunları 30 yıl önce gördük. Orhan Doğan’ı kafasına bastırarak arabaya atıp götürürsün, çok tepki de çıkmaz belki, ezip geçersin. Devletsin, gücün var! Ama ne olacak? Orhan Doğan’ı kafasına bastırarak götürdün, peki bitirebildin mi sorunu? Şimdi de aynı filmi izliyoruz.

HDP GİDER BAŞKA MUHALEFET GELİR: Oraya gidiyor. Nereye varacak? Maalesef bir yere varmayacak. Yani biz bu boğuşma içinde debelenmeye devam edeceğiz. İnsanlarımızı kaybedeceğiz. Mesele şu da değil, bugün PKK toplumsal gücünü belki kaybetmiş olabilir, HDP de siyasi gücünü kaybetmiş olabilir. “Onlar da şöyle hatalar yapmadı mı” diyor insanlar. Tabii ki birçok hata yaptılar. Mesele o değil ki, HDP gider başka bir muhalefet çıkar, sen iktidar olarak, güç olarak hakkaniyeti ortaya koyup sorunları yok edebilmiş misin? Ya da işte “Bak, Kışanak ve Anlı için yüz binler sokağa çıkmadı, demek ki yaptığımız doğru!” deniyor. Vatandaş HDP güç kaybettiği için ses çıkarmamış olabilir, ama bu bir kriter değil, Türkiye’de Kürt meselesi duruyor, sen çözememişsin bunu. Defalarca söyledim, insan hakları, adalet gerçek anlamıyla vücut bulsun, ortada PKK diye bir örgüt de kalmaz.

RÖPORTAJIN TAMAMI