Hayır, ev bitkileri sandığınız gibi havayı temizlemiyor

Yıllar boyunca bitkilerin havayı temizlemek konusundaki yetenekleriyle ilgili birçok çalışma yapıldı. Ancak yapılan son araştırmalarda, sanılanın aksine, ev bitkilerinin bu konuda çok da faydalı olmadığı ortaya çıktı.

Abone ol

Nathaniel Scharping

Bir ormanda yürüyüşe çıkarsanız, hava size kendinizi canlı hissettirir. İnsanlar bu durumu çoğunlukla ağaçların ve bitkilerin havayı temizleme 'hünerine' bağlar. C02’yi (karbondioksiti) emer ve oksijen verirler, havadaki kirleticileri yok ederler. O halde, evimizdeki hava için de aynı şey geçerli olmalı.

İnsanlar onlarca yıl boyunca ormanları evlerine taşımaya çalıştı; kent merkezlerine eğrelti otları, kauçuk ağaçları, tropik bitkiler, beyaz yelken çiçekleri ve daha birçok şey diktiler. Güzel görünmelerinin yanı sıra, yeşilliklerin, bitki solunumunun sihri sayesinde bize daha temiz bir hava sağlayacağı varsayılıyor.

Buna karşın, tıpkı sulama kabınız gibi, yeni bir çalışma da bitkilerin havayı arındırma yeteneklerine ilişkin varsayımlarımızın üstüne soğuk sular döküyor. Drexel Üniversitesi’nden iki araştırmacıya göre, evlerimize taşınan kimyasal bileşikleri temizlemek için gerçek bir orman yaratmamız gerekiyor.

Ev bitkileriyle havanızı arındırmak için, kapalı alanın her yerinde metrekare başına 10 ilâ 100 arasında bitkiye ihtiyacınız var ve bu sayı kendi dairenizde kaybolmanız için yeterli. Bu da demek oluyor ki, o canlı pencere önü bitkileri ve kız kardeşinizin verdiği her yere yayılan sarmaşık bitkisi, hevesle girişilen bir süslemeden yalnıza biraz daha fazlası.

DERİN BİR NEFES ALIN

Yıllar boyunca bitkilerin havayı temizlemek konusundaki yetenekleriyle ilgili birçok çalışma yapıldı; bunların çoğu, uçucu organik bileşikler (ing. Volatile Organic Compounds) yani kısaca VOC’ler üzerinde yoğunlaştı. Havadaki bu parçacıklar boya, temizlik ürünleri, oda parfümleri ve mobilyalar gibi çeşitli ortak iç mekân ürünlerinden kaynaklanır. VOC’ler hem hafif hem de daha endişe verici düzeyde bir takım sağlık sorunlarıyla ilişkilendiriliyor: göz, burun ve boğaz tahrişi, baş ağrısı ve bunların dışında mide bulantısı ile yorgunluk hissi.

Araştırmacılar, yaptıkları bazı deneylerde, kimyasal yoğunluğun azalıp azalmayacağını görmek amacıyla laboratuvar ortamındaki bitkilerin üzerine çeşitli VOC’leri içeren hava saldılar. Bu çalışmaların sonuçları aslında gayet umut vericiydi: Bitkiler düzenli biçimde havadaki zararlı kimyasalların arıtılmasına yardımcı oldular. Bu çalışmalar, daha sonra, yaygın biçimde ev bitkilerinin daha temiz bir hava sağladığını düşünen bir anlayışa yol açtı.

Buna karşın, Drexel Üniversitesi’nden Bryan Cummings ve Michael Waring’in geçen salı ‘Journal of Exposure Science and Environmental Epidemiology’ adlı dergide yayınlanan araştırma sonuçlarına bakıldığında, bu çalışmaların çoğuyla ilgili büyük bir sorun söz konusu.

Çalışmaların büyük kısmı, kapalı odalarda tutulan bitkilerin temizleme yeteneklerini sınadı ve bu işi gerçekleştirmeleri için bitkilere saatler ya da günler verildi. Bu, taze havanın sürekli olarak dolaşıma girdiği ve deneylerdekinden çok daha büyük hacimlere sahip olan tipik bir ev ortamından gayet farklıdır. Üstelik, VOC yayan şeyler bunu durmaksızın gerçekleştirirler; yani havada her zaman yeni bir kimyasal madde salımı mevcuttur.

HAVAYI NE KADAR TEMİZLİYORLAR?

Bu, bitkilerin mühim bir etkisinin olmayabileceğine dair ilk işaret değil. Daha gerçekçi koşulları baz alan birkaç çalışmada, araştırmacılar, aslında bitkilerin ne yazık ki bu duruma ayak uyduramadıklarını gösterdi. 2000 yılında yapılan bir çalışma, formaldehit* konsantrasyonlarında küçük bir azalma bile görebilmek için, bir odada en az 20 bitki olması gerektiğini ortaya çıkardı.

Bir diğer araştırmada, öğeler ölçeklenmemiş gibi görünse de (örneğin altı bitki, üç bitkiden daha iyi değildi), sonuçların şansa bağlı olabileceğine dair bir sonuca varıldı. Ayrıca bu araştırmacılar, araştırma sırasında, haftada yalnızca beş dakika boyunca havadan örnek aldılar.

Cummings ve Waring havayı test etmek ve temizlemek için bitkilerin arıtma yetenekleriyle ilgili 12 farklı çalışmayı gözden geçirdi ve kullandıkları zaman aralığıyla farklı ölçütleri standartlaştırmaya çalıştı. ‘Temiz hava dağıtım oranları’ (CADR) adı verilen ve hava hacmindeki farklılıkları hesaba katabilen bir ölçek dahilinde ilerlediler.

Araştırmalar, hava temizleme oranlarında önemli ölçüde farklılıklar gösterirken, ortalamanın, bitki başına saatte 0,023 metreküp civarında olduğu ortaya koydu. Yazarlar, karşılaştırma yapabilmemiz için, alışıldık bir hava temizleyicisinin saatte yaklaşık 100 metreküp bir CADR oranına ulaştığını belirtiyorlar. Bu da demek oluyor ki, bir hava temizleyicisinin yeteneklerine ulaşmak için yüzlerce bitkiye ihtiyacınız var.

Kısacası, ev bitkileri muhtemelen size bitki meraklılarının hayalini kurduğu biçimde orman kokulu bir hava sağlayamayacak. Elbette, eğer kapalı ortamın havasını tazelemek ve havada dolaşan bazı kimyasalların arındırılmasına yardımcı olmak istiyorsanız, önünüzde daha kolay bir seçenek var: sadece bir pencere açın.

FARKLI FAYDALARI DA VAR

Ev bitkilerini tamamen göz ardı etmememiz gerekiyor. Onlar akciğerlerimize çok da fazla yardımcı olmayabilir ama diğer çalışmalarda, evlerimizde ve çalışma alanlarındaki bitkilerin varlığının, bizlere farklı biçimlerde yardımcı olduğu keşfedildi. Bazı araştırmalar, örneğin, bitkilerin ofis çalışanlarındaki rahatsızlıkları azaltmaya yardımcı olduğunu ve ağrı eşiğinin yükselmesini sağladığını gösteriyor. Başka bir çalışmanın gösterdiği kadarıyla, hastane odalarında bulunan bitkiler, hastaların ameliyat sonrasında iyileşmesine yardımcı oluyor.

Tabii ki bu çalışmalara şüpheyle bakmak için yeterince neden mevcut. Çoğu bitki küçüktür ve işleyiş biçimleri, sonuçları karşılaştırmanın zor olacağı bir düzeyde farklılıklar gösterir. Yine de, sağlık konusundaki faydaları kesin olarak bilinmese de bitkilerin etrafta bulunmasının güzel olduğunu söylemek bir abartı olmaz. Ve hepimiz geçmişte bir (ya da beş) bitkiyi öldürmüş olsak bile, bazı yeni şirketler bahçenizde bir yeşillik patlaması yaratmak konusunda yarış halindeler.

Ülke çapında bitki tedarikçisi olan bir şirket 'Bitkiler insanları mutlu ediyor' sloganıyla bir reklam kampanyası yürütüyor. Bu güzel bir his uyandıran ve bilimin aksini ispatta zorlanacağı, içinden çıkılması güç bir pazarlama taktiği.

*Formaldehit, CH2O biçiminde formülleştirilen organik bir bileşiktir. Diğer ismi Metanal’dir. Kendisine özgü, yakan bir kokusu olan zehirli bir gazdır.

Yazının aslı Discover Magazine sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)