'Hayat zor, direnmek güzel'

Hediye Levent, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğü’nde çalışırken ve hiç aklında yokken kendisini tiyatro sahnesinde bulan genç bir kadın. OHAL ilanından sonra tiyatro çalışmalarını sürdürdüğü Dicle Fırat Kültür Merkezi kapatıldı. Taşeron firma telefonla arayarak işten çıkarıldığını haber verdi. Levent, yılgınlık göstermedi, tiyatroya devam ediyor ve Bukanî adlı dükkanıyla hayatını idame etmeye çalışıyor.

Abone ol

DİYARBAKIR - Hediye Levent’in inşaat işçisi olan babası, iş bulmak umuduyla Diyarbakır’ın Eğil ilçesinden Adana’ya taşınıyor. Levent Adana’da dünyaya geliyor. Ancak babasının işleri yolunda gitmeyince tekrar Diyarbakır’a dönüyorlar. Levent, “Diyarbakır ile köy arasında gidip geldik. Diyebilirim ki ben 16 yaşıma gelinceye kadar köyde yaşadık” diyerek anlatıyor çocukluk günlerini.

Liseyi Diyarbakır’da bitiriyor. Bir gün tiyatrocu olacağını, tiyatronun hayatını değiştireceğini bilmiyor henüz. Tiyatroyla tanışmadan önce evlenecek, bir çocuk sahibi olacak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Diyarbakır İl Müdürlüğü’nde taşeron firmanın bir elemanı olarak çalışacak. Tiyatroyla tanışması billboardlarda gördüğü bir afiş sayesinde olacak.

Kayapınar Belediyesi Cegerxwîn Kültür Merkezi’ni yeni acımıştır. Şehirdeki billboardlarda kültür merkezinin resim, tiyatro, sinema, müzik gibi kültür sanat alanlarında dersler vereceği duyurulmuştur.

Hediye Levent, Aile ve Sosyal Politikalar Diyarbakır İl Müdürlüğü’ndeki işine devam ediyor, ancak evliliği bitmiş, ailesinin yanına taşınmıştır.

TİYATRO HEVESTİ TUTKU OLDU

Billboardlardaki duyurunun cazibesi onu Cegerxwîn Kültür Merkezi’ne götürür. Tiyatro dersleri almayı kafasına koymuştur. Ancak burada onu bir sürpriz beklemektedir. Kayıt yaptırıp ön görüşmeyi yaparken Kürtçe engeline takılır. Levent, “Neredeyse Kürtçeyi tamamen unutmuştum” diyor. “Kürtçem kötü olunca ‘seni alamayız’ dediler. Çünkü dersler, oyunlar hep Kürtçe olacak. Kürtçe öğrenmek için Kurdî Der’e kayıt yaptırdım. Bir ay boyunca Kürtçe ders aldım. Bir ayın sonunda Cegerxwîn Kültür Merkezi’nden aradılar. Tiyatro bölümüne yazılanların bir kısmı derslere devam etmemiş, istersem yazılabilecektim.”

Teklifi ikiletmemiş Hediye Levent. Bir heves olan tiyatronun bir tutkuya dönüşme süreci de böyle başlamış. “Tiyatroda kendimi buldum.” Bu alışıldık söz yerine daha başka cümleler de arıyor Levent, sonra vazgeçip şöyle devam ediyor: “Kürtçeyi tiyatro sayesinde yeniden ve daha iyi öğrendim. Kolektif çalışmayı, dayanışma içinde olmayı öğrendim. En önemlisi insanları doğru tanıyıp yorumlamayı tiyatro sayesinde öğrendim.”

ANNENİN KIRILAN İNADI

Diyarbakır’da bir kadının tiyatro eğitimi almaya başlaması sosyal çevrenin baskısını göze almayı gerektiriyor. Tiyatrocu olmasına en önce annesi karşı çıkmış. Kızıyla başa çıkamamış, ancak üç yıl boyunca ne bir provasını ne de bir oyununu izlememiş.

Hediye Levent, annesinin ve bütün ailesinin tiyatroyla barışmasını ise şöyle anlatıyor: “İlk oyunumuzu sahneleyeceğimiz zaman annemin gelip izlemesini çok istedim. Ama bir türlü ikna edemedim onu. İkinci oyunumuzu sahneleyeceğiz, yine ısrar ettim ve bu kez gelip izledi. Murathan Mungan’ın Taziye oyununu Kürtçe sahnelemiştik. Oyunu çok sevmişti, ertesi gün repliklerimizi komşulara anlatıyordu. Sonra zaten hiçbir oyunumuzu kaçırmadı.”

Levent, Cegerxwîn Kültür Merkezi’nden mezun olduktan sonra Dicle Fırat Kültür Merkezi’nde tiyatro çalışmalarına devam ediyor.

SONRA DARBE GİRİŞİMİ OLDU

Tiyatro çalışmalarına devam eden Hediye Levent, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Diyarbakır İl Müdürlüğü’ndeki işini de aksatmıyor. Ekonomik bir getirisi yoktur ama manevi doyumu bulduğu yerdir tiyatro. Diğer işinden aldığı para geçinmesine yetiyordur zaten.

İki işi birlikte götürüyorken 15 Temmuz 2016 yılında başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişimi gerçekleşir. Ardından Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edilir. Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile binlerce çalışan açığa alınır, ihraç edilir.

Hediye Levent, 2017 Mayıs ayına kadar çalışmaya devam etti. Mayıs ayında bir gün taşeron firmadan arayıp işten çıkarıldığını söylemişler. Dediğine göre 8 yıl çalıştığı kurumdaki en zor zamanları OHAL’in ilanından sonra yaşamış. Levent, bu süreci şöyle anlattı:

“Darbeden önce yeni bir müdür atanmıştı kuruma. OHAL ilan edildikten sonra müdür kurumda terör estirmeye başladı. Önüne gelene bağırmaya, insanların çalışma alanlarını değiştirmeye, ‘Burada bir tane bile terörist barındırmayacağım’ demeye başladı. Yıllardır birlikte çalışan insanlar birbirlerine kuşkuyla bakmaya, müdürün gözüne girmek için Memur Sen’e üye olmaya ve birbirlerini ihbar etmeye başladılar. Beni çalıştığım birimden alıp çay ocağına verdi. Orada bardak yıkamaya başladım. Hiçbir neden yokken bir gün bana bağırmaya başladı. ‘Bana neden bağırıyorsunuz’ diye sorunca, yanındaki güvenlikçi de bana ‘Karşılık verme’ diye bağırdı. Aslında şimdiki koşullarda orada çalışıyor olmaktan kimse memnun değil ama insanların çoluğu çocuğu var ve oradaki eziyete katlanıyorlar.”

SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMI

Taşeron firmaya gitmiş, işten atılma gerekçesini öğrenmek için. Facebook hesabından yaptığı paylaşmaları gerekçe göstermişler. Firmadaki yetkililer “Terör örgütünü övmüşsün” gibi şeyler söylemişler. “IŞİD’in Kobanê’ye saldırdığı dönem ile Sur olayları sırasında yaptığım paylaşımlar olmalı” diyor Levent ve şöyle devam ediyor: “Ama esas mesele yeni müdürün firmaya verdiği talimattır elbette. Müdür 'çıkar' demiş, firma da hemen gereğini yerine getirerek işten çıkardı beni.”

İşten çıkarmakla yetinmemiş, tazminat gibi haklarını da elinden almışlar. İşe geri dönmek için dava açmış ve ilk duruşma Kasım ayında görülecek. Levent, “Ama o kadar soğuttular ki, 8 yıl emek verdiğim kuruma dönüp çalışmak isteği kalmadı içimde” diyor.

OHAL KOŞULLARINDA TİYATRO

KHK ile tiyatro çalışmalarını sürdürdüğü Dicle Fırat Kültür Merkezi de kapatıldı. Levent ve birlikte tiyatro yaptığı arkadaşları dağılmadılar, bulabildikleri mekanlarda yeni oyunlar üzerine tartıştılar, prova yaptılar.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun oyuncuları belediyeye atanan kayyım tarafından işten çıkarılınca Amed Şehir Tiyatrosu’nu kurdular. Kısa süre sonra da tiyatro festivali düzenlediler. Hediye Levent ve arkadaşları da “Hırgür” adlı yeni oyunlarını festivale yetiştirdiler.

Levent, tiyatrocu arkadaşlarının ekonomik destekten yoksun bir şekilde bu zorlu süreçte bir arada durmasını önemsiyor. “Sevdiğimiz, inandığımız işi yapıyoruz. Kayyımlar, KHK’ler bizi dağıtmak istedi. Biz de direniyoruz” diyor.

BUKANÎ İLE HAYATA TUTUNMAK

Tiyatro yapmaya devam etmek iyi, ama bu arada geçinebilmek de gerekiyor. KHK ile işsiz kalan birçok insan gibi Hediye Levent de ne yapabilirim diye düşünmeye başlamış. Birçok fikir içinde kendisine en yakın gelen çiçekçi dükkanı açmak olmuş.

Bukanî dükkanı bu arayışların sonunda açılmış. “Düğünler için çiçekler, çelenkler hazırlıyorum. Nikah şekerleri, araba süslemeleri, yani bir düğün/nikah için ne gerekliyse her şeyi hazırlıyorum” diyor Levent.

Dükkanı açtıktan sonra elinin el sanatlarına yatkın olduğunu da keşfetmiş. “Yaptığım ilk işleri, bu işi iyi bilenlere gösterdim, hepsi çok beğendi. Böyle olunca bana da güven gelmeye başladı. Şimdi daha rahat ve daha keyifli bir şekilde çiçek hazırlıyorum.” En büyük sıkıntısı, dediğine göre esnaflığı hiç bilmiyor olması. Mal alırken ya da satış yaparken pazarlık yapmayı da zamanla öğreneceğine inanıyor.

Hediye Levent’in hikayesi, kendi çapında bir başarı hikayesi aslında. Ve bu türden hikayeler, OHAL’in ilanından sonra çoğalmaya başladı. KHK ile işsiz kalan insanlar, yılgınlık gösterip teslim olmak yerine, her şeye en başından başlama gücünü kendilerinde bulabiliyorlar. Hediye Levent’in hikayesi, işsizliğe mahkum edilen binlerce insana ilham verecek nitelikte.