Hastanemi Açın Platformu: Kapatılan hastanelere yoğun bakım üniteleri kurulabilir

Şehir Hastanesinin açılmasının ardından Ankara'nın merkezindeki 6 hastane kapatıldı. Hastanelerin kapatılmasına karşı çıkan oluşum, Covid-19 salgını ile birlikte ‘Hastanemi Açın Platformu" olarak yeniden harekete geçti. Hastanelerin yeniden açılmasını isteyen oluşuma göre buralarda yoğun bakım üniteleri kurulabilir ya da konaklama için sağlık çalışanlarının kullanımına sunulabilir. Platform üyesi Hüsnü Yıldırım, “Bu hastaneler hala yerlerinde olsa süreci daha izole ederek geçirebilecektik” dedi.

Abone ol

ANKARA - Ankara’da Bilkent Şehir Hastanesi’nin açılmasıyla şehrin merkezinde yer alan ve her gün on binlerce insana hizmet verilen altı hastane kapatıldı. Bu hastanelerin kapatılmasına karşı kurulan ‘Hastanemi Kapatma Platformu’ korona virüsü salgını sürecinde adını ‘Hastanemi Açın Platformu’na dönüştürdü.

Çok sayıda meslek örgütü ve siyasi partinin desteklediği Hastanemi Açın Platformu, Covid-19 salgınına karşı İstanbul’da biner yataklı iki salgın hastanesi yapılacağının açıklanması üzerine çağrısını bir kez daha tekrarladı, kapatılan hastanelerin geç kalınmadan faaliyete başlamasını istedi.

‘HASTANELERİN ŞEHİR MERKEZİNDE OLMASININ AVANTAJI VAR’

Bilkent Şehir hastanesinin açılmasıyla Ankara Numune Hastanesi, Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi, Dışkapı Çocuk Hastanesi, Ankara Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, Ulus Devlet Hastanesi ve Zekai Tahir Burak Kadın Doğum Hastanesi kapatıldı.

Şehir merkezindeki birçok hastanenin kapatılmasının ardından binlerce kişinin sağlığa ulaşımda sorun yaşadığını belirten ‘Hastanemi Açın Platformu’ndan Hüsnü Yıldırım’a göre bu süreçten hem çevre esnafı hem de sağlığa ulaşmak isteyenler olumsuz anlamda etkilendi. Hastanelerin çevresindeki esnafla yüz yüze mülakatlar gerçekleştirdiklerini, sorunlarını dinlediklerini ve birçoğunun bu süreçte işyerlerini kapattığını dile getiren Yıldırım, “Günlük bin lira kazananların ciroları 100 liraya düştü. Bu süreçte tedavisi devam eden hastaların şehir hastanesine gitmesi gerekiyordu. Ama hastalar tedaviyi yeterince alamadıklarını belirterek sorunlar yaşandı” dedi.

Şehir merkezindeki hastanelerin faaliyette olması halinde salgınla daha etkin mücadele edileceğini belirten Yıldırım, “Hastanelerin şehir merkezinde olmasının avantajı var. Bu süreçte kapatılan Zekai Tahir Burak Hastanesini Covid-19 hastanesi olarak kullandık. Bu hastaneler hala yerlerinde olsa süreci daha izole ederek geçirebilecektik” dedi.

‘KAPATILAN HASTANELERE YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİ KURULABİLİR’

Yapılan tüm yatırımların hastanelerin taşınmasıyla yok edildiğini savunan Yıldırım’a göre bu hastanelerin ardından depolara kaldırılan malzemeler salgın sürecinde kullanılabilir. Kapatılan hastanelerin bir an önce yoğun bakım ihtiyacı için kullanılabileceğini belirten Yıldırım, “Salgın daha çok büyüdüğünde duyulacak yoğun bakım ihtiyacı bu hastanelerde oluşturulan birimlerle giderilebilir. Örneğin Numune Hastanesi’nin mutlaka ve mutlaka sağlık kompleksine dönüştürülmesi gerekiyor. Zekai Tahir Hastanesi şu an kullanılıyor ama daha aktif olarak kullanılması ve salgın hastanesine dönüştürülmesi gerekiyor” dedi.

İstanbul’da biner yataklı iki tane hastane yapılması kararının verildiği dönemde Ankara’da kapatılan hastaneler için çağrılarını dile getirdiklerini belirten Yıldırım, “Salgın döneminde ne kadar sağlık olgusunu genişletebilirsek o kadar hastayı daha çabuk tespit edip tedavileri yürütebiliriz. Şehir hastanesine giden insanlar ve sağlık çalışanları açısından baktığınızda, camlarının ve havalandırma sistemlerinin uygun olmadığı biliniyor. Kapatılan hastanelerin daha hızlı bir şekilde kullanabilir, sağlıklı olduğunu düşünerek faaliyete geçirilmesini istiyoruz” diye konuştu.

‘HASTANELER AÇIK OLSA SÜREÇ DAHA KONTROLLÜ YÜRÜTÜLEBİLİRDİ’

Hastanelerin kapatılarak şehir hastanesine taşınılmasıyla hem sağlık çalışanlarının verimliliğinin azalacağını hem de halkın hizmet alımında büyük sorunlar ortaya çıkacağını geçmişte de dile getirdiklerini belirten Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şube Eş Başkanı Nazan Karacabey “Şehrin ortasında yer alan bu kadar büyük hastaneleri taşımanın ne kadar kötü sonuçlar doğuracağını geride kalan süreçte her fırsatta dillendirdik” dedi.

“Bu hastaneler açık olsaydı salgın süreci daha kontrollü yürütülebilirdi” ifadelerini kullanan Karacabey’e göre salgın sürecinde, karantina hastanesi olarak kullanılan Zekai Tahir Burak Kadın Doğum Hastanesi’ne çok büyük bir ihtiyaç var. Hamile olan kadınların hastanelere risk nedeniyle gitmek istemediğini ifade eden Karacabey, “Bu hastanenin yokluğu bu dönemde anlaşılıyor. Zekai Tahir Burak Hastanesinin en çok kadın sağlığına zarar vereceğini geçmişte de söylemiştik. Bu hastanenin yokluğu kadın sağlığına ciddi sekte vuruyor” diye konuştu.

‘BİR DAHA HASTANE OLARAK KULLANILMAMAK ÜZERE TAŞINMIŞ’

Kapatılan hastanelerin taşınması sürecinde ortaya çıkan tabloyu aktaran Karacabey, bu hastanelerin yeniden kullanılmasının zor olabileceğini belirterek şu öneride bulundu:

“Kapatılan hastaneler sanki bir daha hastane olarak kullanılmamak üzere taşınmış. Arkadaşlarımızın aktarımına göre bir sürü yeri sökülmüş, tahrip edilmiş. Bakıldığında kapanmış olan hastanelerin şu an sağlık emekçileri için yatakhane haline getirilmesi çok daha etkili olacaktır. Şu an sadece Covid-19’la ilgilenen sağlık çalışanlarının konaklaması için çalışma var. Ama başka birimlerde çalışan ve hastalığın bulaşma riski olan sağlık çalışanları evlerine gitmek ve ailesine virüsü taşımak istemiyor. Öte yandan gelecekte taşınması planlanan hastanelerin de taşınmasından vazgeçilebilir.”

‘SALGIN SÜRECİNDE İHTİYACIN OLDUĞU ÇOK AÇIK’

Kent merkezlerindeki hastanelerin insanların ulaşımı açısından kolaylık taşıdığını ve kapatılan hastanelerin bir an önce açılması gerektiğini ifade eden Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Sağlık politikalarının uygulanabilmesi için çok büyük ve devasa metrekareleri olan alanlar değil daha insan ölçeğinde hastanelere ihtiyaç var. Sağlık mekanlarına en kısa zamanda ulaşılması gerekmektedir. Tam da böyle bir salgın sürecinde ihtiyacın olduğu çok açık” dedi.

Bilkent’teki Şehir Hastanesinin çok büyük olduğunu fakat enfeksiyon senaryosunun bulunmadığını ifade eden Candan, “Isıtma ve soğutmasını merkezi klima sistemiyle yaptıkları için bu sistemin virüsü alıp dağıtma potansiyeli var. Bugün virüsle mücadele edebilmek için gün ışığı ihtiyacının giderilmesi ve doğal hava akımının yaşanması gerekiyor” diye konuştu.

‘TESCİL BAŞVURULARINA HÂLÂ YANIT YOK'

Kapatılan her hastanenin tarihsel boyutunun ve mekânsal özgünlüklerinin olduğunu belirten Tezcan, kapatılan tüm hastaneler için Koruma Kurulu’na tescil başvurusunda bulunduklarını fakat hala yanıt alamadıklarını şu sözlerle anlattı:

“Kapatılan hastanelerin hepsi tescil edilsin, korunsun ve gelecek kuşaklara aktarılsın dedik. Koruma Kurulu hala tescil etmedi ve davamız sürüyor. Bilirkişi belirlendi fakat bilirkişinin yerinde inceleme yapması gerekiyor. Korona virüsü sürecinde Zekai Tahir Burak Hastanesi kullanıldığı için gidip bakamadılar. Diğerlerinde de sürekli keşifler ertelendi. Bu hastanelerin korunmalarını istiyoruz çünkü cumhuriyetin sağlık politikalarının mekânsal karşılığı bu hastanelerdir. Pencere boyutları, insan ölçeği, kent merkezlerindeki varlıklarıyla birlikte bir anlamları var. Bunlar tescil edilmediği zaman yıkılıp yerine başka bir şey yapılabilir. Numune Hastanesi için sağlık alanında kullanılması için şartlı bağış olduğu için bu alanında bir şekilde kullanılacak. Ama diğerlerinin de gerçekten korunarak gelecek kuşaklara aktarılması gerekiyor.”