Hamiyet: 12 Eylül karanlığına hayal gücüyle direnmek

Peyk’in solisti İrfan Alış’la, senarist Deniz Madanoğlu’yla ve oyuncu Aslı İnandık’la 'Hamiyet' oyununu konuştuk. İnandık, "Hamiyet, toplumun kendi gibi olmadığı için dışarıda bıraktığı biri" dedi.

Abone ol

DUVAR - Sezonun iddialı oyunlarından biri olan "Hamiyet" perdelerini açtı. HikAyesini grubun solisti İrfan Alış’ın kurguladığı, şarkıları topluluk tarafından yazılan oyun, İstanbul’un dışındaki bir işçi mahallesinde kocası ve iki kızıyla sakin bir hayat süren Hamiyet’in 1980 darbesiyle altüst olan hayatını anlatıyor.

Biz de bu vesileyle Peyk’in solisti ve "Hamiyet"in fikir babası olan İrfan Alış’la, oyunun yazarı Deniz Madanoğlu’yla ve elbette Hamiyet’le, yani oyunun başrolü Aslı İnandık’la konuştuk. 

İRFAN ALIŞ: HAMİYET BENİM ÇOCUKLUK KORKUM

Bize “Hamiyet”in nasıl ortaya çıktığını anlatır mısınız?

İrfan Alış: Hamiyet benim çocukluk korkum. Sonrasında büyüdüm ve onun dramını anladım. Anladığımda mı büyüdüm, büyüdüğüm için mi anladım, orası meçhul. Korkunç bir hayatı oldu. Kendime onun şarkısını yap diye söz verdim. Özgür’e bir şeyler yapmasını, uzun uzun bir şarkı altyapısını kurmasını istedim. Hamiyet şarkısı ve bir diğer şarkı için. O yaptı, ben üstüne söz yazdım. Vokal yaptım ama bir bütün oluşmadı. Beklerken, "Müzikal yapalım" dedi Işıl Kasapoğlu. Sonrası uzun bir koşu.

Ardından "Sinema" isminde bir şarkı yaptım. "Bu Ne Bela" isminde bir diğeri... Şarkıları oturttuk. Daha önce yaptığımız Peyk şarkılarını da ekledik. Özgür harika bir enstrümental şarkı yazdı Hamiyet tiradının altına. Parçalar birleşti. Yaklaşık 6 yıllık bir süreç. Bunun çoğu düşünerek ve son 2 yılı çalışarak geçti.

İRFAN ALIŞ: BU MÜZİKALİ KADINLAR VAR ETTİ

Yazar Deniz Madanoğlu’yla, oyuncularla nasıl bir araya geldiğiniz?

İrfan Alış: Hikayemi anlattım Deniz’e. O bunlardan yepyeni bir dünya kurup yazdı senaryosunu. Süreç başladı. Ekip oluştu, kaynaştık, inandık ve yaptık. Bu müzikalin kadrosunun çoğunluğu kadınlardır ve bunu onlar var ettiler. Arka planda olan ama bu oyunu asıl var edenler onlar. İsimleri künyede yazıyor. Ve oyuncularımız… İnanılmaz sahiplendiler. Kadromuzla gurur duyuyorum. Ve Aslı İnandık… Peyk şarkılarının hakkını fazlasıyla verdi, çok iyi söyledi. Oyunculuğunu görünce inanamayacaksınız zaten. Devleşti adeta. Artık ben hasta olursam falan Peyk onu çağırabilir konserlere.

Yazarımız Deniz Madanoğlu için şunu derim: İnanılmaz bir bakış açısı olan, ruhu olan ve bu ruhu kağıda döken, kalemi çok güçlü biri. O bizim meleğimiz. Koruyucu, kollayıcı muhteşem bir insan. Prodüksiyonda Müge Çalışkan ve Rena Amargianitaki her şeye koştular. İnanılmaz yoruldular. "Hamiyet"i yaratan isimler çok. Herkesi yazamadım. Bu ekip çok güzel. Sermet Yeşil, Esra Kızıldoğan, Sebahattin Yakut, Ezgi Çelik, Uygar Özçelik… Bu isimlerle aynı sahneyi paylaşmak büyük onur. Peyda Yurtsever ve Güney Marlen’e desteklerinden dolayı teşekkür ederim. Tomris Kuzu dekorda ve Selin Ölçen kostüm tasarımda muhteşem işler çıkardılar. Didem Çobanbaş makyaj, Pınar Yatarkalkmaz grafik tasarımda inanılmaz işler çıkardılar. Jun Online Dikiş Atölyesi’nden Filiz Hanım kostümlerin tasarımlarını uyguladı. Sema Arslan fotoğraflarımızı çekti. Ve bu yolda destek olan canım arkadaşım Ozan Murat tüm teknik işleri, genel prodüksiyonu yaptı. Prodon firması ve ekibi tüm yüreği ile yanımızda oldu. Tüm zor işleri halledip maddi manevi tüm desteğini verdi. Işık tasarımda Cem Yılmazer harikalar yarattı. Seste Gürkan Erdem titizliği ve güzel enerjisi ile bizim yolumuzu açtı. Tam bir devler ligiydi kadromuz. Herkese minnettarım. Onlarsız "Hamiyet" olamazdı. Metin Kiraz, Veysel Kumru ve Mustafa Saffet Kültür Merkezi yönetimine, Ataşehir Belediyesi’ne minnettarız. Buraya sığmaz yaşadıklarımız. Biz bir aileyiz. "Hamiyet" ailesi. Çok samimi ve yürekten vuran bir iş çıkardığımızı düşünüyorum.

Peki bunu Peyk olarak bir müzikal şeklinde sunmaya nasıl karar verdiniz?

İrfan Alış: "Hamiyet", Işıl Kasapoğlu’nun fikri. "Müzikal yapın bunu çocuklar" dedi. Ve geldi yönetti oyunu. Onunla çalışmak inanılmaz bir deneyimdi. O bir deha ve efsane. 180 oyun çıkarmış. Türk tiyatrosuna büyük katkı yapmış bir sanat adamı. O iyi ki var. "Hamiyet" onsuz olamazdı.

Şarkıların yazım ve besteme sürecinden bahsedelim mi biraz da?

İrfan Alış: Şarkıları biriktirdik. Yenilerini de yazdık. En az 6 parça yazıldı. Hatta daha fazlası. Enstrümental geçişleri sayarsak.

İlerleyen dönemde sizden yeni müzikaller görecek miyiz?

İrfan Alış: "Hamiyet" doğdu, emeklesin, büyüsün, sonrasına bakarız. Çok yoruldum.

DENİZ MADANOĞLU: 'HAMİYET', POLİTİK YANI KUVVETLİ BİR HİKAYE

"Hamiyet"in yazım sürecine dair bize neler anlatmak istersiniz?

Deniz Madanoğlu: "Hamiyet"i yazarken iki unsur bana rehberlik etti. Birincisi, İrfan’la buluşup sadece "Hamiyet"in değil onun tüm hikayesini dinlediğim gün. İkincisi de tüm Peyk şarkıları. "Hamiyet" için yazılmış olanlar dahil. Sonrasında Hamiyet’le el ele kol kola şarkılarını beraber söyleyerek aktık gittik bilgisayar başında.

Olay 1980’li yıllarda geçiyor. Bir dönem olarak özellikle 12 Eylül’ün tercih edilmesinin sebebi nedir?

Deniz Madanoğlu: 12 Eylül hem İrfan’ın çocukluğuna denk geliyor hem babasının sendika-işçi hikayesine dokunuyor hem o dönem işçilerin emekçilerin yitirdiklerine değiyor hem de gerçek. "Hamiyet", politik yanı kuvvetli bir hikaye. Delirişinin sadece özel sebepleri yok, toplumsal boyutu da var olmalı. 12 Eylül, Seher’in dediği gibi, Türkiye’nin üstünden geçti. Hamiyet ve hikayedeki karakterlerin hepsinin.

Oyunda hayal ve gerçek arasında kalmış bir kadının var olma mücadelesini izliyoruz. Hamiyet’in hayal dünyasıyla kurduğu ilişki bir kaçış mı yoksa gerçek hayattaki direnişinin bir parçası mı?

Deniz Madanoğlu: Hayal kurmak kaçış değil, sert gerçekliğe bir başkaldırıdır. Kurban rolüne yapışıp kalmıyor, kendi şarkısına türküsüne, içindeki kız çocuğuna sahip çıkıyor Hamiyet. Hayat o kız çocuğunu ne kadar hırpaladıysa Hamiyet ve hayal arkadaşları "pazar yeri sinekleri" onun saçlarını okşuyor, yazdıklarının, dertlerinin sesi oluyorlar. Delirmek bazen yok oluşa, yerle bir oluşa direnmektir.

ASLI İNANDIK: HAMİYET TÜM TOPLUMUN SIRTINDAN ATTIĞI BİR FİGÜR

Bize oyuna dahil olma ve Hamiyet’le tanışma sürecinizi anlatır mısınız?

Aslı İnandık: Cast direktörü, menajerimi aradı ve "Hamiyet"ten bahsetti. Senaryoyu Deniz’in yazdığını duyunca ve işin içinde Peyk’in olduğunu da öğrenince çok heyecanlandım tabii ki. Sonra oyunu okudum ve son sahneyi okurken artık tüm duygularım birbirine karışmış haldeydi. Hamiyet, tüm toplumun sırtından attığı bir figürdü, şimdi onu sahnede yaşatmak da bana düşüyordu, o günden beri de hayatımın başrolünde oldu kendisi.

Peki Hamiyet nasıl biri?

Aslı İnandık: Hamiyet, toplumun kendi gibi olmadığı için dışarıda bıraktığı biri. Bence her şeyden önce "hayal dünyası" son derece geniş biri. Bir çocuk gibi, yaşadığı dönemin sosyoekonomik şartlarına ve imkansızlıklarına rağmen, kendine bir oyun alanı kurmuş. Kimse tarafından yeterince anlaşılamamış ama belki başka bir zamanda, başka bir yerde dünyaya gelse dahi ilan edilecekti. İçinde kötülük yok, tek istediği olduğu haliyle kabul görmek. Ama zaman içinde yaşadıklarıyla bir dönüşüme uğruyor. Ve bilinciyle, zihniyle bağlantısı kopuyor.

Hamiyet’in hayal dünyasında kendini bir müzik grubunun yıldızı olarak görmesinin sebebi nedir? Yani neden başka bir şey değil de bir müzik grubu?

Aslı İnandık: Bu soruyu Deniz Madanoğlu’nun yanıtlaması daha doğru olacaktır elbette ancak benim cephemden bakıldığında, hem oyuncu olarak hem Aslı olarak, seslerle ve müzikle ilişkim çok enteresan, en karanlık zamanlarımda imdadıma hep müzik ve sesler yetişmiştir. Uzun süredir oyunculuk yapıyor olsam da eski mesleğim olan müzisyenliğe asla sırt çevirmedim ve hep icra etmeye devam ettim. Bir çeşit terapi gibi. Hamiyet de böyleydi belki de. Kendini yazarak ve şarkı söyleyerek ifade edenlerdendi.