Gürsel Tekin: Her şeyi bırakıp, doktora yapar gibi çalıştım

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adaylığını açıklayan CHP Milletvekili Gürsel Tekin, "4 yıl önce bütün makam, mevki ne varsa bıraktım, İstanbul için yollara düştüm. Doktora yapar gibi çalıştım" diyor. Tekin, aday olup kazanması durumunda İstanbul’u kimliklere, rozetlere, bıyıklara bakan bir anlayışla yönetmeyeceklerini söylüyor.

Abone ol

ANKARA - Yerel seçimler için düğmeye basıldı. İktidar ve muhalefet partilerinin genel merkezlerinde seçim politikalarını belirlemeye dönük çalışmalar yapılırken adaylar da ortaya çıkmaya başladı. 15 milyonun üzerinde nüfusu ile Türkiye’nin en büyük şehri İstanbul için aday adaylığını ilan eden isimlerden biri CHP Milletvekili Gürsel Tekin.

Partisinin İstanbul il başkanlığından genel merkez yöneticiliğine bugüne kadar birçok görevde bulunan Tekin, İstanbul için de iddialı.

Tekin “Doktora yapar gibi çalıştım. Çok iddialı bir şekilde söylüyorum İstanbul’un bütün sorunlarına hâkim bir kişi varsa o benim” diyor.

İstanbul'da 25 yıllık yönetimleri eleştiren Tekin, “İstanbul’u kimliklere, rozetlere, bıyıklara bakan bir anlayışla yönetmeyeceğiz. İstanbul’un kanını emen beton ve rant Drakulalarıyla kavga edeceğiz. Halkın yanında olacağız. Tek kavgamız budur” diyor.

CHP’nin İstanbul Büyükehir Belediye Başkanı aday adaylarından Gürsel Tekin’in sorularımza yanıtları şöyle oldu:

RADİKALLİK BİR KISIRDÖNGÜDÜR

-Refah Partisi'nden başlarsak çeyrek asırdır İstanbul'u muhafazakar siyasi partilerin belediye başkanları yönetiyor. Neden bunun dışındaki adaylar başarı şansı yakalayamadı?

1994 sonrası merkez partilerin gittikçe kan kaybetmesi ve kimlik politikalarının öne çıkması seçmen tercihlerini etkiledi. Kimlik üzerinden kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı dil siyaset zeminine iktidar eliyle kanalize edildi. 2002 öncesi seçmenlerin oy verme davranışı daha esnek, aday ve günlük sorunlarla ilgili çözüm önerileri oy verme davranışını daha fazla belirleyebiliyordu. Kimlik politikalarının yükselişi bu tip seçmen davranışını baskı altına aldı. Yaşam politikaları üzerine söylenen sözler bu kutuplaştırıcı atmosferde duyulmaz oldu. Makuliyetin sesinin kısıldığı, radikal, hamasi cümlelerin daha yüksek volümle duyulduğu bir dönem yaşadık. Dolayısıyla vatandaşlar yaşamları için değil kimlikleri için oy vermeye başladılar. Radikallik önemli bir kısır döngüdür. Siyaset bu alanda ilerleyince daha radikal laflar söyleyenler daha fazla görünür olur, kimlik vurgusu öne çıktıkça da aidiyetini ispat etmek için ortalama vatandaş daha radikalleşmek durumunda kalabilir. Ben şunu soruyorum bu politikadan kim kazandı? Muhafazakarlar bir şey kazanmadı. Bir avuç adam bu dil, lisan ve sloganlarla Karun’un görmediği bir zenginliğe kavuştular. Bedelini hepimiz ödedik.

BİR ÜLKENİN YARISINA KARŞI ZAFER İLAN EDİLMEZ

-Bunun karşısında ne yapmak gerekiyor?

Bizim mahallelerin ötesine geçebilecek, kimlik politikalarını aşabilecek, ortak sorunlara ortak çözümler bulabilecek bir dil ve hareket tarzı inşa etmemiz gerekiyor. Benim hayatım boyunca hiçbir zaman bir ötekim olmadı. Bu ülkenin bütün insanları benim için aynı derecede kıymetli, aynı derecede değerlidir. Apaçık gerçek biz birbirimize karşı bir zafer elde edemeyiz, hep birlikte Türkiye için bir başarı yakalayabiliriz. İktidar ne yazık ki seçim başarısını halkın yarısına karşı elde edilmiş bir zafer olarak görüyor. Bir ülkenin yarısına karşı zafer elde edemezsiniz. Bu dil ve üslup nedeniyle de ülkenin tamamının karşı karşıya olduğu ekonomi, dış politika, yargı, toplumsal barış gibi sorunlara ortak akılla, makul çözümler bulamıyoruz.

'İSTANBUL’U BIYIKLARA BAKARAK YÖNETMEYECEĞİZ'

-Siz İstanbul’da nasıl bir anlayışla yönetime talipsiniz?

Saydığım bütün bu sorunlar ülkenin gelişmesini engelliyor. Halkın yarısının önerilerini, beklentilerini, makul taleplerini dışlayan, bu talepleri dinleyerek makul bir çözüm bulmayı “kayıp” zanneden absürt bir anlayış iktidarı da radikal, akıl dışı politikalara mahkum etti. İstanbul’un kanını emen beton lobisini savunacak, bonzai ile mücadele için verilen araştırma önergelerini reddedecek, daha dün yanyana oturduğu Cumartesi Anneleri’ni terörist ilan edebilecek bir akıl dışılığa teslim oldular. Türkiye’nin büyük ve güçlü bir ülke olmasının önündeki en büyük engel budur. Yüzde yüzün gücünü, enerjisini, aklını kullanamazsak rakiplerimizin önüne geçemeyiz. Ben İstanbul’da bunu değiştirmeye talibim. İstanbul’u kimliklere, rozetlere, bıyıklara bakan bir anlayışla yönetmeyeceğiz. Demokrasinin temel ilkeleriyle yöneteceğiz ve bu ilkelere sıkı sıkıya bağlı kalacağız. Şeffaflık, katılımcılık, çoğulculuk yerel yönetimde esastır. Herkesin sorununu çözmek için ortak aklı kullanacağız. Uzlaşmadan değil ayrışmadan kaçacağız. Günlük kazançlara geleceği feda etmeyeceğiz. İstanbul’un geleceği için, İstanbulluların huzur ve mutluluğu için mücadele edeceğiz. İstanbul’un kanını emen beton ve rant Drakulalarıyla kavga edeceğiz. Halkın yanında olacağız. Tek kavgamız budur.

'İSTANBUL İÇİN DOKTORA YAPAR GİBİ ÇALIŞTIM'

-Nasıl bir ekiple çalışıyorsunuz?

4 yıl önce bütün makam, mevki ne varsa bıraktım, İstanbul için yollara düştüm. Doktora yapar gibi çalıştım. Dünyanın en iyi üniversitelerindeki akademisyenlerle görüştüm. Konunun uzmanı neredeyse ayağına gittim. Yerel yönetim alanında Türkiye’de ve dünyada en başarılı örneklere kim imza attıysa onunla görüştüm. Viyana’ysa Viyana, Amsterdam’sa Amsterdam, Barcelona ise Barcelona en iyi uygulamaları büyük bir hassasiyetle inceledim. Ekibimizde her alanda konunun uzmanı olan akademisyenler, kamuda uzun yıllar hizmet etmiş başarılı ve tertemiz bürokratlar, yenilikçi ve dinamik genç isimler var. Çok iddialı bir şekilde söylüyorum İstanbul’un bütün sorunlarına hâkim bir kişi varsa o benim. Bütün sorunları çözeceğiz. Akılla, bilimle İstanbul’u 22’inci yüzyıla taşıyacağız. Hazırız.

'ADAY OLMAM HALİNDE YENİ BİR DÖNEM BAŞLAYACAK'

-Aday gösterilmeniz durumunda İstanbul’u kazanacağınıza inanıyor musunuz? Bu yönde bir anket çalışmanız var mı?

AKP tarafından yönetilen ilçelerde kamuoyu araştırması yaptık. Burada halkın teveccühünü görüyorum. İstanbul bizim hepimizin. Bunun AKP’si, CHP’si, MHP’si, HDP’si yok. Bakın bir deprem olması halinde bugün insanların sığınabileceği bir toplanma alanı yok. 496 toplanma alanından geriye sadece 77 toplanma alanı kaldı. Geri kalan toplanma alanlarına vahşice, insafsızca rant için AVM veya rezidans kuruldu. Yani para için İstanbulluların canını riske attılar. Bunun adı kan parasıdır. İstanbullular ölürse ölsün biz yolumuzu bulalım diyorlar. İşte benim mücadele ettiğim bu beton ve rant lobisidir. Deprem AKPli, CHPli, MHPli ayırmıyor, deprem İstanbullulara vuruyor. O zaman biz de bir karar vereceğiz. Rant için İstanbulluların canını ateşe atanların yanında mı duracağız yoksa İstanbul için canını vermeye hazır olanlarla mı yanyana duracağız? Halkımız bu konuda bir karar vermiş durumda. Ben inanıyorum ki aday olmam halinde İstanbullularla birlikte, İstanbul için yepyeni bir dönem başlatacağız.

-İktidarın "İstanbul'u alan Türkiye'yi alır" söylemine katılıyor musunuz?

İstanbul’u bugün beton ve rant lobisi teslim almış durumda. İmar planları onlar için çıkıyor. Deprem toplanma alanları onlara veriliyor. İstanbul’un tarım arazileri onlara peşkeş çekiliyor. Havamız, suyumuz, denizimizin bereketi onlara akıyor. İstanbullu balıkçılar denize açılınca balık bulamıyor, çünkü güzelim Marmara bu Drakulaların rant iştahını doyurmak için kirletiliyor. Türkiye’yi de onlar yönetiyor diyorlarsa o zaman onlara haklısınız dışında bir şey diyemem. Görev çok belli. Biz İstanbul’u bu lobiden kurtarmak zorundayız. Kurtaracağız.

'İTTİFAKI İSTANBULLULAR KURACAK'

-Yerelde ittifak tartışmaları başladı. AKP-MHP ittifakının İstanbul'da karşılığı ne olur? Bu ittifak muhalif tarafta bir ittifakı zorunlu kılmaz mı?

İstanbullular çok acı çektiler. Çok kötü günler gördüler. Topraklarının birilerine verildiğine şahit oldular, İstanbul’un ciğeri olan ormanların yok edildiğini, oralara villalar dikildiğini gözleri yaşlı izlediler. Özgürlük ve mutluluk kokması gereken sokaklar biber gazından beter zehirlerle doldu, insanlarla dolup taşması gereken caddeler ıssız kaldı. Güzelim Taksim Meydanı betondan bir mezara dönüştü. Şairlere, bestekarlara, edebiyatçılara hülyalar veren Beyoğlu talan edildi. Tarihi kent merkezinde düzensiz, plansız yapılan çalışmalar nedeniyle esnaf kan ağlıyor. Fatih ilçesi boşalıyor. Fikirtepe’de insanlar çamurun ortasında çadırda kalıyor. Kent sürgünleri İstanbul’da acı içerisinde yaşıyor. Taşı toprağı altın İstanbul’da 2 milyon 200 bin yoksul var. Bu bir partinin meselesi değil bütün İstanbul’un meselesi. İttifak iki farklı kurum ya da kişi arasında kurulur. İstanbulluların ittifak kuracağı başka kimse yok. Elele vereceğiz, İstanbul’un sorunlarını birlikte çözeceğiz. Ben İstanbulluların İstanbul için ayağa kalkmasını istiyorum.

İSTANBUL VİYANA-BARCELONA İLE YARIŞABİLİR

CHP adayını ne zaman açıklayacak?

CHP takvim dahilinde yetkili kurullarında konuyu görüşüp karara bağlayacaktır. Ben İstanbul’da bu göreve hazırım. Projelerimiz, ekibimiz her şeyimiz hazır. İstanbul’u kazanacağız. Çünkü bu seçimde soru çok açık. İstanbul’un kaynakları beton ve rant lobisine mi harcanacak yoksa İstanbullulara mı harcanacak? İstanbul 5 yıl daha beton ve rant lobisinin ihanetine mi uğrayacak yoksa İstanbul Viyana ile Barcelona ile yarışan bir şehir mi olacak? İstanbul’da beton ve rant lobisi mi kazanacak yoksa İstanbullular mı kazanacak. Daha önce hangi partiye, kime oy verdiyse versin ben bu seçimde İstanbullulardan İstanbul için oy vermesini istiyorum. İstanbul’u İstanbullularla İstanbul için yöneteceğiz. Der Saadet diyoruz mutluluk kapısı. Bu kapı İstanbullulara tekrar açılacak.