'Güneş Şehri' San Diego'da iki gün

Güney Kaliforniya’da bulunmasına rağmen, ilk İspanyalıların ayak basmasından ve Meksika sınırına olan yakınlığından dolayı, Latin kültürüyle bezenmiş bir şehir San Diego… İklimi sebebiyle -yılın büyük bir kısmı güneşli- buraya ‘Güneş Şehri’ de deniyor.

Abone ol

DUVAR - Her ne kadar burası için ‘Amerika’nın en güzel şehri’ denilse de, bu aslında seyahatinizden ne beklediğinize bağlı. Eğer istediğiniz kumsallarda güneşin altında saatlerce yatmak, tembellik yapmak, arkadaş canlısı insanlarla kaynaşmak, geceleri de 'eğlenceye akmak'sa, sizin için doğru yer burası…

Bu şehir için önereceğim ilk şey; turist olarak ehliyetiniz geçerli sayılıyor, bu yüzden önce mutlaka bir araba kiralayın! Her ne kadar şehrin merkezinde her yere gidebileceğiniz ulaşım araçları bulunsa da, kumsalları gezebilmek için bir arabaya ihtiyacınız var. Eğer ılıman bir iklimden oraya gidiyorsanız, kesinlikle güneşe karşı bir önlem almanız da gerekiyor. "Kaliforniya güneşi" deyip geçmeyin, özellikle güney kısmı çok rüzgar almasına rağmen bayağı hızlı ve fena yakıyor. Şapkanız, güney koruyucunuz ve şişe suyunuz olmadan dışarı çıkmaya kalkmayın.

Daha evvel eğer bir okyanusa girmediyseniz, bunun kolay olmayacağını da söylemeliyim. Suyun üzerinde 2, bazen 3 metreyi bulan dalgalar biraz korkutucu olabiliyor ve işinizi bayağı zorlaştırıyor. Bu her ne kadar sörf yapmak için ideal olsa da, yüzebilmeyi unutun. Ama dalgalarla oyun oynamayı seviyorsanız, okyanusa da bayılacaksınız. Girmeye hiç çekinmeyin, zira tüm sahillerde özel eğitimden geçen can kurtaranlar mevcut ve bir şey olduğu takdirde hemen müdahale ediyorlar. Yalnız okyanus olduğu için -yaz kış fark etmiyor- suyun her daim buz gibi olduğunu da belirtmem lazım.

.

TAM BİR ‘KİŞİYE ÖZEL’ KUMSALLAR DİYARI…

112 km’yi bulan sahil şeridi ve koylarıyla, San Diego gerçek anlamda bir su şehri… Ülkenin, hatta dünyanın en iyi kumsallarına sahip kent, bu vesileyle dünyanın en iyi rüzgar sörfçülerine de ev sahipliği de yapıyor. Neredeyse tüm plajlarda ateş yakılabiliyor, dolayısıyla mangalınızı da beraberinizde getirebiliyorsunuz. Ailelere özel veya köpeklere ayrılmış plajlardan tutun, sörfçü kumsallarından çıplaklar kampına kadar onlarca kumsal seçeneği var. Her ne kadar çıplaklık şehir kanunlarına göre yasak olsa da, Black’s Beach denilen kumsalda buna pek ses çıkartılmıyor. Kamp yapmaya ve dalmaya meraklıysanız, resifleriyle popüler Cardiff veya Carlsbad Beach’leri öneriyorum. Mineral mikası yüzünden parıldayan, yumuşacık bir kuma sahip Coronado Beach’te ise tek yapacağınız altın sarısı kumlar üzerinde kokteylinizi yudumlamak…

Daha çok ‘hipster’ların ikamet ettiği ve vintage arabaların kol gezdiği Encinitas Beach veya Ocean Beach 60’ların plaj kültürünü yaşamak isteyenler için birebir… Eğer amacınız tekneyle gezmek ya da su sporları yapmaksa, Mission Bay aklınıza gelebilecek her türlü seçeneği sunuyor. Bu koyun tam karşısında bulunan Mission Beach ve Pacific Beach kumsalları ise, gece hayatı, bar ve restoranlarıyla daha çok gençlere hitap ediyor. Hemen yanı başında bulunan tahtadan yapılma yürüyüş yolunda ise günün her saatinde koşanlardan bisiklete binenlere, paten kayanlardan kaykayla gezenlere rastlayabiliyorsunuz. Sabahın köründe bile…

İmperial Beach ise tüylü dostlara ayrılmış durumda… Torrey Pines, Solana, San Onofre, Point Loma kumsalları da kesinlikle görülmeye değer… Ancak bunların yanında benim en sevdiğim kumsal, San Diego’nun mücevheri de sayılan La Jolla Beach… Buradaki kayalıkları ve resifleri kendilerine ev yapmış, bir arada yaşayan deniz aslanları ve foklarıyla beraber zaman geçirebiliyorsunuz. Yalnız dikkat! Deniz aslanları o kadar zararsız değil, ısırdılar mı feci ısırıyorlar. Bu yüzden yanlarına çok yaklaşmamak da fayda var.

OLMAZSA OLMAZLAR

Seaport Village

Şehrin keşfedilmesi gereken en popüler yerlerinden biri olan Seaport Village, mağazaları, restoranları, barları, hediyelik eşya stantları, çeşmeleri ve göletleri ile cıvıl cıvıl bir yer. Akşamüstü buranın sahilinde yürümek, sokakları dolaşmak, bir kafeye veya göletlerden birinin kenarına oturup insanları izlemenin keyfi paha biçilemez. Bu arada Meksikalılara ait ‘taqueria’ denilen taco stantlarında balık taco denemeden kesinlikle şehirden ayrılmayın.

.

USS Midway Müzesi

Hemen Seaport Village’ın rıhtımında kocaman bir uçak gemisi göreceksiniz. San Diego aynı zamanda Amerika Deniz Kuvvetleri’nin Pasifik Filosunun ana üssü ve komuta merkezi olduğu için, 20’nci yüzyılın en uzun süreli hizmet veren (50 yıldan fazla) ve müze haline getirilen 74.000 tonluk bu uçak gemisi hayli ilgi çekici… Ayrıca, San Diego sahil şeridinin tadını çıkarmak için de harika bir fırsat!

.

Gaslamp Quarter

16 blokluk bir alana sahip olan bu semt, şehrin en hareketli, en eğlenceli ve en tarihi bölgesi… Tüm gününüzü burada geçirebilirsiniz aslında ama geceleri buranın tadı bir başka. Burası sadece şehrin gece hayatının merkezi değil, aynı zamanda 1800’lerin yani Viktorya döneminin mimarisiyle yapılan binaların, tiyatroların, sanat galerilerinin, senfoni salonlarının, butik dükkanların, konser mekanlarının ve müzelerin de bulunduğu bir yer. Yaz aylarında ise bambaşka bir ruha bürünüyor. Buradaki çoğu binanın çatısında havuz partileri veriliyor. ‘Vegasvari’ şarkıcılar, ünlü DJ’ler, muhteşem bir kent manzarası ve birbirinden lezzetli menü ve kokteyller sizi bekliyor.

.

Balboa Parkı

Şehrin gözbebeği olan Balboa Parkı, kültürle doğanın iç içe geçtiği bir yer adeta. Bahçelerden ormanlara, çeşmelerden oyun alanlarına, sanat galerilerinden müzelere kadar içinde pek çok dünya saklı... Dinozorlardan uzay yolculuğuna, bilimden insanlığın tarihine, fotoğraflardan eski ustalara, otomobillerden orkidelere kadar her türlü konunun işlendiği müzelerin sayısı 17. Üstelik bu listeye bir de tiyatroları, müzikalleri, orkestraları, baleleri, kültürel dansları, şarkıları da eklersek… sıkılmanız imkansız!

.

San Diego Hayvanat Bahçesi

Her ne kadar mantık olarak karşı olsak da barındırdıkları hayvanlara en iyi şartlarda bakan ve alanları için özgürlük tanıyan dünyaca ünlü San Diego Hayvanat Bahçesi, bu özellikleriyle dünyanın en iyi hayvanat bahçesi seçilmiş. 40 hektara yayılan, 3.500'den fazla nadir bulunan veya nesli tükenmekte olan hayvana ev sahipliği yapan, dünyanın en egzotik bitkileriyle donanmış botanik topluluğa sahip olan ve kar amacı gütmeyen hayvanat bahçesinin tüm bakımı ve giderleri San Diego şehrine ait.

.

Sea World

190 dönüme yayılmış olan Sea World dünyası, inanılmaz lunaparkları, akvaryumları, eğlenceli aktiviteleriyle tam bir cazibe merkezi… Özellikle de çocuğunuz varsa… Daha adımınızı atar atmaz kendinizi ilginç maceraların için de bulacağınız bu dünyada okyanusun ikonik dalga heykellerinden, köpekbalıklarına dokunmaya hatta denizkızlarının da dahil olduğu denizaltının büyüleyici su yaratıklarına kadar pek çok unutulmaz deneyim sizi bekliyor.

.

Coronado Oteli

Dünyanın en güzel otellerinden biri olarak gösterilen Hotel del Coronado veya The Del, Coronado adasında bulunuyor ve muhteşem kumsalıyla da kesinlikle görülmesi gereken yerlerden... 28 hektarlık bir araziye inşa edilen, Viktorya dönemi mimarisi ile tamamı ahşaptan yapılan ve 1888’de açılışı gerçekleştirilen otel tam 129 yaşında ve havaalanına sadece 15 dakika uzaklıkta bulunuyor. Bugüne kadar dünyanın en ünlü sanatçılarını, aktörlerini, ailelerini, krallarını kraliçelerini ağırlamış otelin bu anlamda çok göz alıcı bir tarihi var.

.

Pek çok ilginç hikâyeye sahip olan otelin en bilinen hikayelerinden biri de, dünyaca ünlü yıldızlar Tony Curtis, Jack Lemmon ve Marilyn Monroe’nun baş rolünde oynadıkları ‘Bazıları Sıcak Sever’ filminin burada çekilmiş olması… 1958’de çekilen bu filmle Hollywood dünyasında özel bir yere sahip olan otel için, filmin yönetmeni ‘filmler pek çok lokasyonda çekiliyor ama hiçbiri bu otel kadar ilgi görmedi ve efsane haline gelmedi. Bu filmi de efsane yapan en büyüleyici kısım, Marilyn’in otelin basamaklarının önündeki kumsalda sıçraya sıçraya dans eden görüntüsüdür’ demiş.

Filmden bir sahne: