Gündem 'görüşme': ABD'nin hesabı Kürtlerden dönecek mi?

Amerikan Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'ın Ankara'da bugün yaptığı temaslar köşe yazılarının gündeminde...

Abone ol

DUVAR - Amerikan Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'ın bugün Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'la yaptığı görüşme bugün yayınlanan gazetelerin köşe yazılarına da konu oldu. Evrensel gazetesi yazarı Yusuf Karataş, ABD'nin çekilme açıklaması sonrasında Türkiye ile yaşanan yakınlaşmanın Şam ve Kürtler arasında 'hesapları bozacak' gelişmeler yaşanmasına neden olabileceğine dikkat çekti. Karar yazarı Ahmet Taşgetiren Türkiye-ABD görüşmelerdeki 'gündem bolluğu'na dikkat çekerken Sabah yazarı Hasan Basri Yalçın, 'Bolton'u somut gündeme zorlamak lazım' diyerek "Türkiye'nin bir ay içinde Fırat'ın doğusuna ayak basması gerektiğini" savundu. Yazıların ilgili bölümleri şöyle:

YUSUF KARATAŞ: ANKARA'DAKİ YANLIŞ HESAP ŞAM'DAN DÖNEBİLİR

Trump’ın “Kürtler, İran’a petrol satıyor. Bundan memnun değiliz. Yine de Kürtleri korumak istiyoruz” açıklamasından - ki, SDG, İran’a sınırları olmadığı için petrol satmalarının fiziken mümkün olmadığını söyleyerek Trump’ı yalanladı - başlayarak ABD cephesinden yapılan “Kürtlere destek”, “Kürtleri koruma” açıklamaları da sebepsiz değil. Çünkü Trump’ın çekilme kararı sonrasında ABD-Türkiye arasındaki yakınlaşma, karşıt bir yakınlaşmanın önünü açarak Suriye Kürtleri (SDG) ile Suriye rejimi ve Rusya arasında yeni bir görüşme sürecinin başlamasını sağladı. Dolayısıyla ABD, destek verdiği Kürtlerin Menbiç’in rejim güçlerine devri örneğinde olduğu gibi Suriye rejimi ve Rusya ile hızlı bir görüşme ve uzlaşma süreci içine girmiş olmasından fazlasıyla rahatsızlık duyuyor. Yani ABD’nin Kürtleri korumayı yeniden hatırlamasının arka planında hem Türkiye’deki Erdoğan iktidarını ikna edebileceği ve hem de Suriye Kürtlerini kaybetmeyeceği bir planı uygulamak istemesi yatıyor.

Ancak Kürtler ve Şam cephesinde bu hesapları bozabilecek gelişmeler yaşanıyor. ABD’nin çekilme kararı sonrasında Moskova’ya giden Kürt heyetinde yer alan Badran Jia Kurd, Reuters’a yaptığı açıklamada Rusya’ya Suriye rejimi ile anlaşma konusunda bir yol haritası sunduklarını ve bu yol haritasının sınırların güvenliği, Kürt özerk oluşumunun yeni Suriye Anayasası’na entegre edilmesi ve kaynakların paylaşımını içerdiğini vurguluyor. Bu açıklamanın yanına SDG’nin Sözcüsü Redur Xelil’in “Özerk yönetim ve Suriye hükümeti arasında bir çözüme ulaşmak kaçınılmaz zira bölgelerimiz Suriye’nin parçası” açıklamasını da koyunca sadece Ankara’nın değil, Suriye Kürtlerinin de ABD’nin yeni planına ikna edilmesinin öyle kolay olmayacağı görülüyor.

Sonuç olarak ABD heyeti, Erdoğan iktidarının Kürt karşıtlığına dayanan müdahaleci dış politikasını kendi bölgesel çıkarlarına yedeklemenin pazarlığını yapmak için Ankara’ya gelmiş bulunuyor. Ancak Suriye’nin asli unsurları olan Suriye rejimi ve Suriye Kürtleri arasında görüşmeler, Ankara’daki yanlış hesabın bu kez Şam’dan dönebileceğini gösteriyor.

YAZININ TAMAMI

AHMET TAŞGETİREN: BABA BİR HIRSIZ TUTTUM

Bolton’u, Jeffry’si, Dunford’u...

Hemen öncesinde yargı alanındaki FETÖ olgusunu gözlemlemek için gelenleri...

Bolton dediğimiz adam Trump’ın deyim yerindeyse sağ kolu. Güvenlik danışmanı.

Ne yapılacak?  Türk-Amerikan ilişkileri masaya yatırılacak.

İsrail’in güvenliği konusundaki duyarlılığını Tel Aviv’de seslendirdiler.

PYD-YPG konusu onlar için “Kürtleri koruma” başlığı altında gündeme geliyor. “Kürtlerin güvenliğini temin etmeden Suriye’den ayrılmayacaklar”mış. “Kürtlerin güvenlik sorunu PYD-YPG tehdidinden kaynaklanıyor” söylemimiz bir türlü Amerika’ya ulaşmıyor.

DAEŞ konusu her an devreye sokulacak bir mücadele alanı. Bir de bakmışsınız Nusra’ya bağlı Heyet Tahrirüşşam (HTŞ), İdlib’de boy göstermiş. Fırat’ın doğusu derken, Batısında, tam da barış rüzgarlarının estiğini konuştuğumuz anda HTŞ, ÖSO gruplarına karşı bayrak açmış.

Putin’le görüşecek Cumhurbaşkanı Erdoğan. Hem peşpeşe iki kere görüşecek.

Amerika’nın Türkiye masasında bu da vardır, kesinlikle.

O kadar çetrefil bir coğrafya ki Ortadoğu.

Dost Katar’ın El Cezire televizyonu, Münbiç’le ilgili bir haberinde mikrofonu uzattığı bir kişinin “Amerikan varlığı bizi hem Suriye hükümetinden hem de Türkiye’den koruyor” gibi sözlerine yer veriyor. Türkiye’nin Suriye’de “işgalci güç”olduğu söylemleri tedavül ediyor bir süredir.

Türkiye’deki Suriyelilerin varlığına ilişkin tartışmaların geldiği seviyeyi de gözlemliyoruz. Taksim’deki yılbaşı gösterilerinden sonra.

Türkiye-Suriye ilişkileri gitgide “Baba bir hırsız tuttum” meselesine dönüşmeye başlıyor.

İlgilenmezseniz olmaz, 900 kilometrelik sınırınız var. Orada yuvalanan terör grupları var.

İlgilenseniz her türlü ufunetin kol gezdiği bir bataklığa dönmüş durumda.

Girdiniz çıkmak zor, kalmak zor, yarınları öngöremiyorsunuz. “Suriye’nin selameti için oradayız” deseniz, Suriye neresi, Suriyeli kim, Esed ne, İran ne, Rusya ne, farklı etnisitelerin, mezheplerin, dinlerin ilişki anaforu ne?

Nasıl bir sistem kurulursa ahenk sağlanır, kaç senede?

Amerika ile hangi mutabakatı sağlarsak iyi olur, Rusya ile, İran’la hangi? Esed’e ne olacak?

Hırsızı ne yapsak iyi olur?

YAZININ TAMAMI 

HASAN BASRİ YALÇIN: BOLTON'U ZORLAMAK LAZIM

Türkiye Bolton'a şunu çok net biçimde anlatmak zorunda. PYD meselesi çözülmeden hiçbir mesele çözülemez. Gündemi şişirmeye gerek yok. Ayrıca Türkiye PYD meselesini 120gün sonra çözülecek ve bitecek bir olay görmüyor. Amerika çekilme sözünde samimiyse bugün hemen bazı adımlar atmak zorunda. "Şimdilik kenarda oturun bekleyin" demenin bir anlamı yok.

İşbirliğine şimdiden başlayalım. Türkiye en fazla bir ay içerisinde Münbiç'in çözülmesini talep etmeli. Bununla da yetinmemeli.

Türkiye yine bir ay içerisinde Fırat'ın doğusuna ayak basmalı.

İster Amerika'nın boşaltacağı birkaç üs bölgesi olsun... İster Türkiye'nin giriş yapacağı bazı şehir merkezleri olsun... Türkiye kısa süre içinde bölgeye giriş yapmak zorunda.

Bence Bolton'la yapılacak müzakerenin ana gündem maddesi bu olmalı. Aksi halde Bolton'un zaman kazanma gayretinde olduğu ortaya çıkar. Eğer gerçekten bir anlaşma olacaksa neden aylarca bekliyoruz.

Şimdiden adım adım ilerleyebiliriz.

Bu konu Bolton'un önüne sürekli getirilmeli.

YAZININ TAMAMI