Gültan Kışanak: Belediye Eşbaşkanları kurban seçildi

Kocaeli F Tipi Cezaevi’nde bir odada tek başıma tutulan Gültan Kışanak cezaevi koşullarını anlattı. Kışanak 'Şimdi umudu büyütme zamanıdır' dedi.

Abone ol

DUVAR - Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, 31 Ekim'den bu yana tutuklu. Kışanak için 240 yıl hapis cezası isteniyor. Yöneltilen suçlamaların çoğunluğunu 'basın toplantıları, açıklamalar ve mitinglerde yaptığı konuşmalar' oluşturuyor. 21 sayfalık iddianamede ise hükümet yetkilileri tarafından DBP’li belediyelere yöneltilen “hendek-barikat- belediye” suçlamasıyla ilgili hiçbir iddia ise yer almıyor.

Cumhuriyet'ten Ayşe Yıldırım'ın sorularını cezaevinden yanıtlayan Kışanak tecrit altında tutulduğunu söyledi. Kışanak tutuklanma sürecine ilişkin 'Belediye Eşbaşkanları da kurban seçildi' diyor.

EN BÜYÜK SORUN TECRİT

Cezaevi koşullarınız nasıl?

31 Ekim 2016 tarihinden beri Kocaeli F Tipi Cezaevi’nde bir odada tek başıma tutuluyorum. En büyük sorun yalnızlık, tecrit. Havalandırmaya da tek başıma çıkıyorum. Ki mevzuat gereği, ağırlaştırılmış müebbet cezası almış olanlar bile havalandırmaya birkaç kişi birlikte çıkıyorlar. Bu tecrit özel bir uygulama, Bakanlık talimatıyla uygulanıyor. İnsan tabiatı gereği bir ses duymak, konuşmak istiyor. Günde birkaç kez sesli kitap okuyarak, kendi sesimle arkadaş oluyorum.

Bir de bu cezaevi sanırım F Tipi cezaevlerinin en eskilerinden biri. Çok eski, aşırı rutubet var, havalandırma kötü, dış duvarlar kısmen yosun tutmuş. Isınmak pek kolay olmuyor. Gazetede okudum, Cumhuriyet’in çaycısı soğuktan korunmak için hava gelen yerleri sakızla kapamış. Ben de yağmur suyunun pencereden içeri gelmesini önleyebilmek için penceredeki demir parmaklıkları çöp poşetiyle kapatıyorum. Biraz olsun engelliyor. Sıcak su torbasının da ne kadar kıymetli bir icat olduğunu burada anladım.

240 yıl hapis istenecek ne suç işlediniz?

İddianame 21 sayfa, istenen ceza 240 yıl. İddiaların büyük bir kısmı milletvekili, BDP Eş Genel Başkanı olduğum dönemde yaptığım basın toplantıları, basın açıklamaları ve miting konuşmalarından oluşuyor. Aleni, açıkça, onlarca kameranın önünde yaptığım konuşmalar. Açıklama ve konuşmaların bir kısmı da Belediye Eşbaşkanı seçildikten sonra yaptığım konuşmalar. Kapalı mekânda yaptığım basın toplantıları, “ortam dinlemesinden elde edilen kayıtlar” gibi yansıtılmış. Newroz programını kamuoyu ile paylaşmak için yaptığım basın toplantısı, Newroz, 8 Mart gibi günlerde yaptığım miting konuşmaları, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde yaptığım açıklama, cezaevlerindeki açlık grevlerini bir can kaybı yaşanmadan bitirebilmek için yürüttüğüm çabalar, açıklamalar, 12 Eylül askeri darbe döneminde Diyarbakır Cezaevi’nde yapılan işkenceleri kınayan basın açıklamasına katılmak, açıklama yapmak, bugün artık Fethullah Paralel Devlet Yapılanması’nın kumpas davalarından biri olduğu ortaya çıkan KCK davası adı altında belediye başkanlarının, partimizin yöneticilerinin tutuklanmasını kınayan açıklama yapmak, son olarak belediyelere kayyım atamayı eleştiren basın açıklaması gibi onlarca konuşma suç unsuru olarak sıralanmış. Keşke imkân olsa da yaptığım bu konuşmaların tam metni tüm Türkiye’ye ulaşsa. Tamamında demokratik siyaset sınırları içerisinde barışı, diyaloğu, özgürlükleri, demokrasiyi savunduğum görülecektir. Kamuoyu o kadar “hendek-barikat- belediye” haberlerinden sonra sanırım bu konuyu da merak ediyor. Bana yöneltilen suçlamalar arasında bu konuyla ilgili hiçbir iddia yok. Olması da mümkün değil zaten. Aslında belediyeye kayyum atamak için hukuk araçsallaştırıldı, Belediye Eşbaşkanları da kurban seçildi.

'MECLİS ASKIYA ALINACAK MI?'

Sadece benim tutuklanmam değil mesele, 2014 yılı Mart ayında yapılan yerel seçimlerin tüm sonuçları ortadan kaldırıldı. Meclisin ve encümenin yetkileri merkezi hükümetin atadığı bir memura verildi. Belediye Başkanı’nın “zanlı olması” 1 milyon 600 bin nüfuslu bir kentte, demokratik seçimlerle oluşmuş belediye meclisinin işlevlerinin ortadan kaldırılmasına nasıl gerekçe yapılabilir? Şu anda 51 belediyede durum aynı. Yerel demokrasi askıya alınmıştır. Farz edelim Başbakan bir suç isnadıyla karşı karşıya kalsa, TBMM’nin işlevleri askıya mı alınacak?

Özellikle söylemek istediğiniz bir şey var mı?

12 Eylül Askeri Darbe döneminde yaşananlar, beni gazetecilik mesleğini seçmeye yöneltmişti. Gerçekleri yazmak, yanlışları eleştirmek, demokrasi bilincinin gelişmesine, demokratik kamuoyunun oluşmasına katkı yapar diye düşünmüştüm. Bugün bir kez daha özgür ve bağımsız basının-medyanın ne kadar önemli olduğunu yaşayarak öğrendiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Cezaevlerindeki gazetecilere dayanışma duygularımı göndermek istiyorum. Bir de kadınlara gösterdikleri dayanışma nedeniyle teşekkür ediyorum. Eşbaşkanlık, kadınların yerel yönetimlerle ulaştıkları önemli bir kazanımdır. Buna sahip çıkmamız gerekiyor. Eşit temsil hedefinden taviz vermeden, barış, demokrasi ve özgürlük mücadelemizi sürdüreceğiz. Tüm kadınlara sevgiler, şimdi umudu büyütme zamanıdır.

Haberin devamını buradan okuyabilirsiniz