Guardiola tuhaf ve anlaşılmazdı

Bence, Guardiola büyük bir baskı altındaydı. Maçı savunmayla garantilemek istedi ve elinde patladı. Oysa geçmiş dönemde Guardiola, her fırsatta ne kadar güzel savunma yaptıklarından söz etmeyi çok severdi. Hücumun bir parçası ve tamamlayıcısı olarak defans, harika bir felsefe. Ama galiba bu felsefeyi, kelimenin tam anlamıyla babası olan Guardiola, terk ediyor.

Ali Fikri Işık polesar@hotmail.com

Aynı hat üstünde beşli savunma da nereden çıktı? Savunma hattını boydan boya koruma refleksi Guardiola’lık bir yatırım değildi ve hiç de olmamıştı. Lyon’nun nadir kontralarına karşı, bütün savunma bölgesini korumaya almak doğrusu çok tuhaftı ve Guardiola’ya hiç yakışmıyordu. Genel olarak topun olduğu bölgede yoğunlaşmak olarak ifade edebileceğimiz savunma felsefesi, bu maçta neden rafa kaldırıldı? Guardiola’nın teknik direktörlük tarihinde tanık olmadığım, basit, ilkel savunma bu maçın hangi talebine karşılık geliyor, doğrusu bilmiyorum. Lyon, bu kadar tehditkar bir takım mı? Bence değildi ama Guardiola’nın tedirginliği, Lyon’u tehditkar bir takıma dönüştürdü!

Savunmanın merkezine Eric Garcia’yı yerleştirmek, bana çok ofansif bir karar gibi gelmişti. Ama,maç başladıktan sonra, esasında bu kararın ofansif değil de tipik defansif olduğuna tanık olduk. Çünkü Garcia bir tek sefer bile, ne dikine uzun pas yapabildi ne de açılan koridorlara girip rakip defansın dengesini bozdu. Önünde oynayan Rodri ve İlkay’la kısa pas yapmaktan başka hiçbir işlevi olmadı. Önüyle oynamadığı zamanlarda ise ya sol yanına Laport’a ya da sağ yanında duran Fernandinho’la garantili al gülüm ver gülüm pasları yaptı.

Beşli tek hat üstünde yapılan savunmadan daha tuhaf olan şey ise, özellikle ilk yarının sonuna kadar, oyuna katılmayan üçlü savunmanın anlaşılmaz tavrıydı. Savunma oyuna katılmıyor, orta saha savunmaya çok yakın duruyor ve hücum az adamla hiç sonuç üretmiyordu. En önemli eksiklik, David Silva’sız ve Bernardo Silva’sız, takımın yüzünü rakip kaleye dönemiyor olmasıydı. Manchester City rakip kaleye yüzünü en hızlı ve en kolay dönebilen takımdı. Savunmanın çakılı olması ve orta sahanın da ilk paslara seçenek olmak amacıyla geriye doğru gelmesi, takımın sadece temposunu düşürmedi; takım rakip ceza sahasına gitme bahsinde çok ciddi sıkıntılar yaşadı.

Bu maçta, Pep Guardiola’nın maçı yorumlama tarzını nasıl anlamak gerekir? Pandemi sonrası, yeterince hazırlanamadı mı? Çünkü her oyuncunun bir pas atmak için o kadar düşünmek zorunda kalması, kas hafızasını eritmiş gibi duruyordu. Ezberler mi bozuldu? Bilinç altı işler için, bu kadar dikkatli bilinç, futbolun tempo ve ritmini köreltir. Futbol oyunu daha çok bilinç altıyla oynanan bir oyun. Her gün antrenman yapmanın sebebi de budur.

Son yazdıklarıma ben de inanmıyorum. Bence, Guardiola büyük bir baskı altındaydı. Maçı savunmayla garantilemek istedi ve elinde patladı. Oysa geçmiş dönemde Guardiola, her fırsatta ne kadar güzel savunma yaptıklarından söz etmeyi çok severdi. Hücumun bir parçası ve tamamlayıcısı olarak defans, harika bir felsefe. Ama galiba bu felsefeyi, kelimenin tam anlamıyla babası olan Guardiola, terk ediyor.

Guardiola, bu maçta önce belirli pas tipinden vazgeçti, sonra da en alışık olduğu top dolaşım modelinden. Bu ölçekte vazgeçişleri, futbol ilahları kabul etmedi.

Tüm yazılarını göster