Grup Yorum ezgilerini kullanmak

12 Eylül karanlığını aratan şu günlerden tarihe kalan en güçlü ezgi yine Grup Yorum'un olacak. 12 Eylül sonrası karanlığı “Güneş bile yasak” diye başlayan ezgilerle anlatıp umudumuzu kaybetmememizi söyleyen şarkılardan birinde söylendiği gibi

Abone ol

Ebru Timtik*

Öncelikle mahsus selam eder büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim. Bizleri soracak olursanız bizler iyiyiz. Silivri avukat görüş kabinlerinden birer birer eksiliyoruz. Gidenler “Sizleri asla unutmayacağım” deyip el sallıyor. Her gün biraz daha eriyip giden İbrahim'in, Ali'nin, Barış'ın siluetleri kalıyor camlı kabinlerde. Açlıklarının kokusu, görüntüleri gibi, gülüşleri gibi aşıp ulaşamıyor bize. Biz de gülümsüyoruz onlara.

Şarkılarını Melih Gökçek ve AKP Gençlik Kolları tepe tepe kullanabilsin diye mi tıktılar onları buraya? Ülkenin en büyük konserlerini yapan ve dünyada en yaygın tanınan müzik grubunun sempatik bulunmasına çok içerleyen Soylu kendi partidaşlarının ısrarla ve inatla Grup Yorum ezgilerini kullanmasına çıldırıyordur herhalde. Oysa ülkemizde enstrümantal altyapı ihtiyacı duyulduğunda ilk başvurulan ezgiler yine onların albümlerinden. Ve işin garibi yasaklı olduğu için toplatılan Boran Fırtınası albümünün halka ulaşması için sözlerinin kaldırılarak ezgilerinin direnişi anlatması beklenen Kucaklaşma albümünden.

12 Eylül karanlığını aratan şu günlerden tarihe kalan en güçlü ezgi yine onların olacak. 12 Eylül sonrası karanlığı “Güneş bile yasak” diye başlayan ezgilerle anlatıp umudumuzu kaybetmememizi söyleyen şarkılardan birinde söylendiği gibi:

“Belli ki dağların, denizlerin ve göllerin üzerinde

Sıyrılıp gelmektedir seher

Belli ki yakındır

Belli ki yakındır doğayı ve hayatı sarsacak saat…”

Belki saati o kadar yakın değildir; ama şundan eminim ki onların yüzüne bakacak kadar yaşayacağız. Kimseyi utandırmak isteyeceklerini sanmıyorum. Yine stadyumlar dolusu meydanlar doğrusu kucaklayacaklardır hepimizi.

Fakat utkunun o tadına doyulmaz sevincinden mahrum kalacaklar olacaktır.

Bugün kendi canının, malının derdine düşüp canhıraş sesler çıkaranların çığlığından ürkenler, gözaltına alınmayı, belki birkaç ay hapis yatmayı göze alamayan iddia sahipleri, “Birileri ölüp birileri nutuk atarken”ki köşe, sütun, gazete sahipleri, muzaffer bir gülüşün nasıl olduğunu bilemeyecekler.

Gidip kendilerini saklayacak bir gül fidanı bulsunlar; fakat bilsinler ki toprağın titrettiği gül fidanına konan bülbül olmayacaktır.

Toplayıp sarsınlar bari zincirlerini, sarsınlar ki zindanlardan yükselen sloganlarımızın seslerini bozmasın.

Sevinmesinler ki halimizi gelecek çağlara anlatacak bir Mahzuni bir İhsani yaşamaz diye.

Onları da sigaya çekecek bir garip Yorum gelir.

*Avukat