Gerçekliğin ve kurgunun atmosferinde

Amerikalı yaratıcı sinemacılardan Tom Ford’un “Gece Hayvanları”, entelektüel bir psikolojik gerilim filmi. Ama derinliğe düşmeden de gerilim ortasında heyecana tutuluyorsunuz.

Abone ol

DUVAR - Film, her şeyin kırmızı olduğu fonun önünde obez çıplak kadınların dansıyla açılıyor sanat galerisinde. Ön jenerik yazıları da kırmızı. Ardından obez kadınlar heykeller gibi sergileniyor. Bu avangart gerçeküstücü görüntüler, tüketim toplum hazcılığının pornografisi gibi yansıyor girişte. Yönetmen Tom Ford, Los Angeles’ın hava görüntülerini de kübist tarzda yansıtıyor filminin dehlizlerinde seyircisine yolunu kaybettirmeden önce.

Evet, bu bir entelektüel psikolojik gerilimdi. Postmodern dünyada buna “yeni-kara psikolojik gerilim” deniyor. Bu ifadeyle yeni karşılaşılabilir. Bundan sonra sanatın tam ortasında olacak. Hitchcock’un 1958 yapımı renkli “Vertigo-Ölüm Korkusu”, Polanski’nin 1966 yapımı siyah-beyaz “Repulsion-Tiksinti” ve Lynch’in 2001 yapımı renkli sinemaskop “Mulholland Driver-Mulholland Çıkmazı” yapıtları “kara psikolojik gerilim” filmlerinden sadece üçüydü geçmişten.

1961'de Teksas'ın Austin şehrinde doğan yönetmen Ford, 2016 yapımı sinemaskop “Nocturnal Animals-Gece Hayvanları”yla ikinci filmini gerçekleştirmiş. Film, Amerikalı yazar Austin Wright'ın (1922-2003) "Tony and Susan" romanından uyarlanmış. Bu roman 1993’te yayınlanmış. Yönetmen bu filmiyle 2016'da 73. Venedik Film Festivali'nde "Altın Aslan" için de yarışmıştı. Yönetmenin ilk filmiyse 2009 yapımı "A Single Man-Tek Başına Bir Adam"dı.

Yönetmenin “Gece Hayvanları” filminde “şimdiki zaman”, “geçmiş zaman” ve “kurgusal zaman” iç içe geçerek, zihinde gerçek anlamda kaoslar yaşatıyor. Öyle ki, kurgusal anlar bir eklenti olmaktan çıkıp filmin önemli bir parçası oluyor derinlikte.

Eski kocanın romanıyla…

.

Ressam olmaktan vazgeçmiş ve şimdilerde sanat galerisinin sahibi olan Susan Morrow’a, yirmi yıl önce kalbini kırarak ayrıldığı eski kocası Edward Sheffield’dan roman taslağı geliyor postayla. Roman “Gece Hayvanları” adını taşıyor. Susan, bir yerden sonra yaratıcı bulmadığı Edward’la uzaklaşmış yıllar önce. Karşısına şimdiki kocası Hutton Morrow çıkınca, Edward’ın kalbini kırıp, Hutton’la evlenmiş. Kadınların yıkıp geçen tarafları var mıydı? Susan, taslak romanı okumaya başlayınca seyirci de Susan’ın zihninden düşen görüntülerle dehlizin içine giriveriyor. Hastings ailesi, arabalarıyla tatile çıkıyorlar.

Mojave Çölü’nde gecenin içinde yol alırlarken, iki araba onları taciz etmeye başlıyor. Çetenin başındaysa Ray Marcus var. Çetede Turk ve Lou da fark ediliyor. Tony, eşi Laura ve kızları India, bu çetenin tacizi ortasında kâbustan daha kâbuslu anlar yaşıyorlar.

Susan, romanın etkisiyle Edward’la ilişkisini de düşünüyor geçmişte. New York’ta yüksek lisans yaparken, üniversiteden tanıdığı Edward birdenbire karşısına çıkınca aşk alevlenmiş aralarında. Aristokrat annesi, alt sınıftan biriyle evlenmesine karşı çıkmasına rağmen Edward’la evlenmiş. Susan, Edward’ın yazdıklarında ışık görememiş sonraları. Karşısına Hutton çıkınca da Edward’ı aşağılar gibi kırıp Hutton’la evlenmiş. Edward’ın yazdığı bu roman, onun daha önce yazdıklarının hiçbirine benzemiyor. Susan ona yeniden mi âşık oluyordu?

Romandaki Tony büyük bir trajedi yaşıyor. Çete, kızına ve eşine tecavüz edip vahşice öldürmüş. Bu suç olayını şefi Teğmen Graves’den alan dedektif Bobby Andes suçlulara telaşsız yaklaşımıyla ulaşıyor. Bobby, ölümü bekliyor bir anlamda. Çünkü o kanserdi. Bir kulübede eşi ve kızının cesetleri bulunuyor çok geçmeden. Susan bu anları bir resim tablosundaki hayal ediyor zihninde. Ray, delil yetersizliğinden savcılıkça serbest bırakılınca olayların gidişi de değişiyor.

BU MÜZİK FİLMİN RUHU...

.

Abel Korzeniowski’nin ilk baştan sonuna kadar insanı etkisi altına alan müzikleri, tam anlamıyla bu kasvetli filmin ruhunun içinde dolaşmaya yardımcı oluyor. Sanki bu müzik Susan’ın zihninden dışarı çıkıyormuş gibi. Filmi izlerken mutlaka fonda duyulan bu müziklere de kulak verilmeli. 1972'de Krakow'da doğan Polonyalı besteci Korzeniowski, Fritz Lang ustanın kolay aşılamaz 1927 yapımı siyah-beyaz ve sessiz "Metropolis" bilimkurgusuna 2004'te yeniden müzikler yazmıştı. Bu değerli besteci, yönetmen Ford'la "Tek Başına Bir Adam" filminde de çalışmıştı.

Filmin bir değerli sanatçısı da kameramanıydı. 1967 doğumlu Kuzey İrlandalı kameraman Seamus McGarvey, Hollywood filmlerinde etkileyici fotoğraflar yarattı. Stephen Frears'ın 2000'deki "High Fidelity-Sensiz Olmaz", Stephen Daldry'nin 2002'deki "The Hours-Saatler", Oliver Stone'un 2006'daki "World Trade Center-Dünya Ticaret Merkezi", Joe Wright'ın 2007'deki" Atonement-Kefaret" öne çıkıyor. Bu filmlerdeki görüntü çalışmaları sinemaya değer kattı ve bu filmle de Oscar'a aday oldu kameraman.

Bu filmin görselliği, gerçekten sinema perdesinde anlamlaşıyor. Öncelikle çöldeki görüntüler çok etkileyici. Gecenin karanlığında bile. Gündüz o sarı çorak topraklar, izlenimci bir ressamın fırça darbelerinden fırlamış gibi perdeyi kuşatıyor. Evet Susan, Tony’yi Edward gibi hayal ediyor. Tıpkı geçmiş ve kurgusal anlar gibi. Gerçekten Edward öyle biri miydi? Yani kişilik olarak Susan’ın zihninden yansıyanlar gibi miydi? Bir de Edward’la şimdiki anlarda karşılaşmak mümkün olabilecek miydi derinlikte? Merak duygusu önemliydi. Evet, filmin kurgusu gerçekten de çarpıcı, yaratıcı ve ilham verici. Zaman ve mekân kaosunda insan kendini Antonioni filminin içinde dolaşıyormuş gibi hissediyor bir an, hatırlatalım.

Gece Hayvanları (Nocturnal Animals)

Yönetmen-Senaryo: Tom Ford

Eser: Austin Wright

Müzik: Abel Korzeniowski

Kurgu: Joan Sobel

Görüntü: Seamus McGarvey

Oyuncular: Amy Adams (Susan), Jake Gyllenhaal (Edward/Tony),

Michael Shannon (Dedektif Bobby), Isla Fisher (Laura), Ellie Bamber (India),

Armie Hammer (Hutton), Aaron Taylor-Johnson (Ray), Karl Glusman (Lou),

Robert Aramayo (Turk), Laura Linney (Anne),

Andrea Riseborough (Alessia), Michael Sheen (Carlos),

India Menuez (Samantha), Imogen Waterhouse (Chleo),

Graham Beckel (Teğmen Graves)

Yapım: Universal-Focus (2016)