Gençlerin yaşını sinüsler ele verebilir

Sinüsler adli antropologlar için yeni bir kemik yaşı tespit aracı olabilir. Yeni araştırmalar, yaş belirleme konusunda yeni bir olanağa işaret ediyor.

Abone ol

Sara Kiley Watson *

Bir çocuk doktoru ziyaretiyle başlayan araştırma, Kuzey Carolina Eyalet Üniversitesi araştırmacılarını genç insanların iskelet kalıntılarının yaşını bulmak için yeni yollar geliştirmeye yöneltti. Yeni teknik, frontal (ön) sinüsün röntgen yansımalarını kullanıyor; alnın arkasında bulunan ve burun içine akan mukusla dolu geniş bir boşluk, kafatasının gelişim yaşını belirlemek için ideal bir araç gibi görünüyor. Yeni yöntemin temel aracı, bu oyukların ergenlik sonrasına kadar tam olarak oluşmadığı ve doğumda bile mevcut olmadığı gerçeğidir.

Kuzey Carolina Eyalet Üniversitesi’nden antropoloji profesörü Ann Ross, "İskelet dokusu konusunda bir uzman olsam bile, çocukların sinüslerinin altı yaşına kadar radyografik olarak görünür olmadığının farkında değildim," diyor. Fakat Ross, birkaç yıl önce bir sinüs enfeksiyonu yaşadığını düşündüğü için oğlunu çocuk doktoruna götürdüğünde, yeni bir şeyler öğrendi.

"Burnunda akıntı vardı ve ben içeri girip ‘Sanırım bir sinüs enfeksiyonu var’ dedim. Doktor bana baktı ve "Hm, hayır, henüz nesi olduğu kesin değil," dedi. Aslında, bebekler iltihaplanma ihtimali olan sinüslere sahiptir (röntgen filminde incelediğimiz maksiller ve etmodik sinüsler çok küçük olsa bile yine de vardır); ancak bebekler, çoğunlukla yetişkinlerde baş ağrılarına neden olan frontal sinüslerden yoksundurlar (Sonunda anlaşıldı ki, Ross'un oğlu bir kulak enfeksiyonu geçiriyordu).

ARAŞTIRMA YENİ BİR YOL AÇIYOR

Ross ve eski lisansüstü öğrencisi Kaitlin Moore tarafından geçtiğimiz günlerde Anatomik Kayıt (Anatomical Record) adlı bir dergide yayınlanan bir çalışma, bir kafatasının artan yaşıyla ilişkili olarak frontal boşluğun gelişimini anlatıyor. Yanaklara yakın olanlar gibi diğer sinüslerden farklı olarak, frontal sinüs, iki yaş civarında gelişmeye başlar ve çoğu kez sadece altı yaşlarında bir röntgende görünür hale gelebilir.

Adli antropologlar genelde yaşı belirlerken çocuk kafatasındaki diş oluşumu ve gelişimine, ayrıca iskelette bulunan uzun kemiklere bakarlar.

ABD Nevada’da bulunan Reno Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olan Marin Pilloud yeni çalışmasında, "Kemiklere, bunların kaynama biçimine, büyüme şekillerine ve kaç yaşında olduğuna dair faktörlerin farkına varabilirsiniz," diyor ve ekliyor:  "Yaşla oldukça sıkı bir ilişkisi olan diş oluşumunu kontrol edebilirsiniz"

Ancak dişler her zaman cevap değildir. Ross, iskeleti olmadan bulunmuş olan kafatasları için "Dişler düşme eğilimi taşıyor" diyor. Ancak, parçalanmış, eksik kalıntılarda bile, bu sinüs oyukları  tanımlanabilir gibi görünüyor: "Onlar oldukça kalıcılar, bu yüzden sinüs boşlukları bizim için faydalı olacaklar."

Çalışma, kafatasının frontal sinüs gelişiminin dört evresini, 392 sinüs boşluğu röntgen görüntüsünü kullanarak tanımlıyor: Frontal sinüs gelişiminin eksikliği (altı yaşa kadar), alnın etrafındaki iki küçük böbrek-fasulye biçimli alanın gelişimi (altı ila sekiz yaş), alınla yan yana olan fakat birleşmeyen iki boşluğun başlangıç aşamaları ve frontal sinüsler (yedi ila on yaş), son olarak da frontal sinüslerin tamamını birleştiren aşama (on iki ila on sekiz yaş).

Gelecekte, adli tıp konusunda çalışan bilim insanları ve antropologlar, talihsiz gençlerin yaşlarını belirlemek hususunda başka bir seçeneğe sahip olabilirler. Araştırmalar, frontal sinüsün X ışınlarının (kafatasının pelvis [yanlarda ve önde iki kalça kemiği, arkada sakral kemik ve koksigeal kemiğin birleşmesiyle meydana gelen iskelet yapısı] dışındaki en güvenilir cinsiyet belirleyici iskelet öznesi olmasına rağmen) cinsiyet bazlı belirlemede yararlı olmadığını, ancak yaş belirlemede daha faydalı olabileceğini ileri sürüyor. Ross frontal sinüslerin parmak izi kadar bireye özgü olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte, son on yılda yapılan araştırmaların çoğu gelişimini tamamlamış erişkinler üzerinde gerçekleştirildi.

Ross son olarak, "Sinüslerin gelişimini tamamlamadığı aşamalarda da özgünolup olmadıklarını görmek ilginç olacak," diyor.

 * Makalenin aslı Popular Science sitesinde yayınlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)