Geçen haftanın hak ihlalleri (23-29 Mayıs)

Gülmen ve Özakça'nın tutuklanmalarının ardından bugüne dek sessizliğini muhafaza eden hükümet yetkililerinden biri “sükunetini” bozdu ve açıklama yaptı. Her iki eğitimcinin DHKP-C üyesi terörist olduğunu ilan eden Soylu, “ Biz çocuklarımızı teröristler eğitsin diye okula göndermiyoruz” dedi. Bu açıklamanın ardından Gülmen ve Özakça’nın adli sicil kaydının olmadığına dair belgeler yayınlandı.

Abone ol

Şenal Sarıhan

Akademisyen Nuriye Gülmen ile öğretmen Semih Özakça’ya, direnişin 195'inci, açlık grevinin 75'iğnci gününde gözaltına alınmalarının ardından tutuklandı.

Savcının “Ölüm orucu eylemi yapmanız konusunda size ne tür menfaatler sunulmaktadır? Gitar çaldığın bir video paylaşılmış, paylaşanların örgüt üyesi olabileceğini düşündün mü? Ülkemiz genelinde eylem birlikteliği yaparak ülkemizde Gezi türü olaylar mı başlatmak istiyorsunuz?” sorularının ardından "hakimin tutuklanmamaları halinde adaletin işleyişine zarar verecekleri" gerekçesi ve “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandılar.

Fakat Nuriye Gülmen ve Semin Özakça hakkında zaten uygulanmakta olan adli kontrol tedbiri olmasına ve her gün imza vermeye gitmelerine, Ankara’nın en işlek caddelerinden birinde eylem yapmalarına, dolayısıyla kaçma şüphesi olmamasına rağmen TCK., AİHS ve Anayasa ile güvence altına alınan “tutuksuz yargılama” esas alınmadı.

Eğitimcilerin tutuklanmalarının ardından bugüne dek sessizliğini muhafaza eden hükümet yetkililerinden biri “sükunetini” bozdu ve açıklama yaptı. Her iki eğitimcinin DHKP-C üyesi terörist olduğunu ilan eden Soylu, “ Biz çocuklarımızı teröristler eğitsin diye okula göndermiyoruz” dedi.

Bu açıklamanın ardından Gülmen ve Özakça’nın adli sicil kaydının olmadığına dair belgeler yayınlandı.

Soylu daha önceki açlık grevlerine dair devlet yetkililerinin söylediklerini anımsatan sözler saf etti. Soylu’nun söyledikleri, Saadettin Tantan’ın “sahte oruç”, Şevket Kazan’ın “Kantinden stok yapmışlar gizli gizli yiyorlar” Kenan Evren’in “Ölmediklerine göre demek ki yiyorlar” sözlerini aratmadı. Soylu; 80 günü aşkın bir süredir aç olan eğitimciler için “Yiyorlar, içiyorlar, ertesi sabah 9’da oradaki yerlerine gidiyorlar” dedi.

Gülmen ve Özakça’nın gözaltına alınmasıyla eş zamanlı başlayan İnsan Hakları Anıtı çevresindeki polis ablukası sürüyor. Hafta boyunca destek eylemi yapmaya çalışan onlarca insanın gözaltına alınıp bırakılmaları sürerken iki ilginç yasakla OHAL uygulamaları sürdü.

BOMBALI SALDIRILAR GÜNEŞ BATTIKTAN SONRA OLUYORMUŞ!

Ankara Valiliği tarafından yapılan açıklamada, “İlimiz genelindeki cadde ve sokaklarda güneşin batımından sonra ateş yakmak suretiyle eylem yapılması, yüksek sesle çevreyi rahatsız edici şekilde şarkı, türkü, marş vb. sloganlar atmak suretiyle toplantı, basın açıklaması vb. her ne suretle olursa olsun eylem yapılması” yasaklandı. Valilik bu yasağa en az yasak kadar ilginç bir gerekçe gösterdi; 'terör örgütlerinin eylem yapanlara yönelik bombalı saldırı yapma riski' olduğunu belirtti.

Valiliğin ardından bir yasak da Emniyet’ten geldi. Gülmen ve Özakça’nın fotoğraflarının olduğu tişörtlerin basılması yasaklandı.

GREVLER DIŞARIDA DA DEVAM EDİYOR

Öte taraftan Semih Özakça’nın eşi ve annesinin başladıkları açlık grevi dokuzuncu güne girerken, biri 76 diğeri 73 yaşında olan iki şair, Abdullah Nefes ile Selah Özakın da açlık grevine başladıklarını duyurdu.

BABA GÜN MEZAR HAKKINI KAZANDI ARTIK YASINI TUTABİLECEK!

Kemal Gün oğluna ait olduğunu iddia ettiği kemik parçalarına 90 günlük açlık grevinin ardından kavuştu. Yaklaşık 10 gündür kargoda olan ve bir türlü Gün’ün eline geçemeyen kemikler 'müessif olaya neden olmayacağı' koşuluyla taahhütname imzalatılarak teslim edildi. Baba Kemal Gün'e teslim edilen kemikler, burada cenaze namazının ardından Hozat Mezarlığı'nda toprağa verildi.

FRANSIZ GAZETECİNİN AÇLIK GREVİ

Hakkını aramak için açlık grevi yapanlara geçtiğimiz hafta Fransız bir gazeteci de eklendi. Batman’ın Hasankeyf ilçesinde 8 Mayıs’ta ‘karakolun fotoğrafını çektiği’ iddiası ve “örgüt propagandası” gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra tek kişilik hücrede tutulan Mathias Depardon, 10 günlük eylemin ardından grevi sonlandırdı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la 25 Mayıs’ta NATO zirvesinde yaptığı görüşmede Depardon’un durumunun incelenmesini talep etmişti.

SÖZCÜ GAZETESİNE OPERASYON

Basın ve İfade özgürlüğünde geçen hafta Sözcü gazetesine yapılan operasyon gündemdeydi. FETÖ suçlamasıyla 19 Mayıs günü gözaltına alınma kararı verilen Sözcü gazetesi çalışanı Mediha Olgun ve Gökmen Ulu “ örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek' gerekçesiyle tutuklandı.

“HAYATIN SESİ” HAKİM KARŞISINDA

KHK ile kapatılan Hayatın Sesi Televizyonu’nun üç yöneticisi Mustafa Kara, Gökhan Çetin ve Gökhan Bayram “İştirak halinde zincirleme olarak terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla hakim karşısına çıktı.

11 Eylül 2015 tarihli ana haber bülteninde Irak’ta kaçırılan 18 Türkiyeli işçinin internette yayınlanan görüntüleri, 10 Ekim 2015’te Ankara'da yaşanan ve 101 kişinin hayatını kaybettiği IŞİD katliamı sonrası yapılan yayın, Ankara Güven Park’ta 13 Mart 2016’da yaşanan ve 35 kişinin yaşamını yitirdiği TAK saldırısı sonrası yapılan 3G özel yayını, 19 Mart’ta 2016’da Taksim’de 4 kişinin yaşamını yitirdiği, 36 kişinin yaralandığı IŞİD saldırısı sonrası yapılan yayın ve Cizre’deki sokak çatışmalarında yaşananların yerinden yansıtıldığı yayınlar sebebiyle televizyon yöneticilerinin “ hem IŞİD, hem TAK, hem de PKK propagandası yapıldığı” iddia ediliyor.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra çıkarılan 668 sayılı KHK ile aralarında İMC TV, Hayatın Sesi, TV10, Van TV, Zarok TV ve Jiyan TV'nin de aralarında bulunduğu 12 televizyon ve 11 radyo kanalının yayın lisansı iptal edilmişti.

TÜRKİYE, TUTUKLAMADA REKORA KOŞUYOR: 72 BİN 696 KİŞİ TUTUKLANDI

Ceza ve Tevkif Evleri Müdürlüğü 2016 faaliyet raporunu yayımlamasıyla 2016 yılında bir önceki yılın neredeyse üç katı tutuklanma yaşandığı ortaya çıktı. Rapora göre, 2014 yılında 22 bin 306 kişi ve 2015 yılında 25 bin 590 kişi tutuklanırken, 2016 yılında tutuklu sayısı 72 bin 696 kişiye çıktı. 2016’da tutuklananların yarısından fazlasını, 47 bin 907 kişinin “terör” suçlaması nedeniyle hapiste.

Ceza infaz sistemine yönelik çalışmalar içerisinde fiziki alt yapının yetersizliği ve cezaevlerinde doluluk nedeniyle 2016 yılında toplamda 38 yeni ceza infaz kurumunun faaliyete geçtiğini paylaşan Ceza ve Tevkif Evleri Müdürlüğü, 2017 yılında da inşaatlara devam edileceğini bildirdi. Raporda, 2017 yılı içerisinde beşi Diyarbakır’da olmak üzere toplamda 11 bin 128 kapasiteli 20 tane yeni cezaevinin faaliyete geçirileceği duyuruldu.

SUR BÜTÜN TARİHİ İLE YIKILIYOR

Diyarbakır’ın Sur İlçesi’nde boşaltılmasına karar verilen Ali Paşa ve Lalebey mahallelerindeki kamulaştırma kararına itiraz eden aileler evlerini terk etmeyince geçen hafta elektrik ve suları kesildi. Ramazan ayına denk gelen kesintiler mahallelinin tepkisini çekerken Diyarbakır Barosu yaptığı inceleme sonucunda sadece evlerin değil tarihi yapıların da yıkıldığı ifade etti.

ÇOCUKLARIN ELİNE İDAM İPİ VEREN ÖĞRETMEN KINANDI!

Görev yaptığı İstanbul Başakşehir TOKİ Osmangazi İlkokulu’nda, küçük yaştaki öğrencilerin eline urgan vererek fotoğraf çektiren öğretmen hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. İstanbul Valiliği’nce söz konusu öğretmene sadece ‘kınama’ cezası verildi. Geçtiğimiz ay Beyaz Show’a telefonla bağlanarak “çocuklar ölmesin” diyen Ayşe öğretmenin cezası ise 1 yıl 3 ay hapis olarak belirlenmişti.

AKP ÇOCUK İSTİSMARI ÖNERGESİNİ REDDETTİ

Sadece son birkaç haftada Batman’da, Erciş’te, Heybeliada’da, Adana’da, Esenyurt’ta, Tire’de, Kilis’te, İslahiye’de çok sayıda çocuğun cinsel saldırıya uğradığı ortaya çıktı. Geçtiğimiz hafta bu konuda önemli bir adım atıldı. “Çocuklara yönelik cinsel istismarın ve şiddetin önlenmesi ve çocukların fiziksel, ruhsal, sosyal iyileşmelerinin sağlanması ve Türkiye’nin uluslararası çocuk hakları sözleşmelerinden doğan yükümlülüklerinin yerine getirilmesi için gerekli yasal ve idari tedbirlerin alınması, bu vakaların toplumsal nedenlerinin ortaya çıkarılması amacıyla” HDP tarafından bir araştırma önergesi verildi. TBMM genel kurulunda görüşülen Meclis araştırması talebi CHP ve MHP tarafından desteklenirken AKP’li vekillerin red oyu kullanması nedeniyle hayata geçirilemedi.

BU KEZ DE “İMİTASYON” İNDİRİMİ!

Kadın cinayetlerinde sıklıkla gördüğümüz erkek sanıklara uygulanan “iyi hal indirimi” ile cezaların düşürülmesi bu kez de yeni form ile karşımıza çıktı. Ankara’da beş ay önce özel toplu taşıma aracında bir öğretmene tecavüz edip görüntüsünü çeken ve yüzüğünü gasp eden İbrahim Tuncay’a verilen hapis cezasında, yüzüğün imitasyon olması gerekçe gösterilerek indirim yapıldığı ortaya çıktı.

ÇAYKUR “YERLİ, MİLLİ VE ERKEK” İŞÇİ ÇALIŞTIRACAK!

Çaykur’un mevsimlik işçi olarak istihdam edeceği işçiler için bölgede ikametgah şartı getirilmesinin ardından, bu kez de kapılarını kadınlara ve engellilere kapattı. Doğu Karadeniz’de 47 fabrikada çalıştırılmak için bin 500’e yakın dönemlik mevsimlik işçi alınacağını duyurmuştu.

İŞ CİNAYETLERİ SÜRDÜ

Bu haftada iş cinayetleri devam etti. 15 işçi yaşamını yitirirken 36 emekçi de yaralandı.

ZİHİNSEL ENGELLİ GENCİ DÖVEN POLİSE 'SAYGILI TUTUM' İNDİRİMİ

23 yaşında engelli B.A’yı döverek gözünü morartan ve görme kaybına yol açan polis hakkında 'İşkence' suçundan açılması istenen dava “kasten yaralama” suçuna dönüştürüldü. Yargılama sonunda polis memuru Abdullah Fırat'a, 'Saygılı tutum' indirimi uygulanarak ceza 1 yıl indirildi.

REFERANDUMDA 'EVET' OYU ÇIKMAYAN 5 KÖYÜN MUHTARI GÖREVDEN ALINDI

Referandum süreci boyunca oldukça fazla yer tutan “Hayır”cılara yönelik baskı ve hak ihlallerine bir yenisi daha eklendi. Bitlis'te, 16 Nisan'da yapılan anayasa değişikli referandumunda 'Evet' oyunun çıkmadığı beş köyün muhtarları, kaymakam talimatıyla görevden alındı. Referandum sürecinde de Kaymakam Arif Karaman'ın "köyünüzden 'Evet' oyu çıkmaz ise mühürlerinizi elinizden alırım" diye köy muhtarlarını toplayıp tehdit ettiği iddiaları basına yansımıştı.

“STADYUM” BİZİM “ARENA” DEĞİL !

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Önder İmam Hatipliler Derneği’nce düzenlenen, "İmam Hatip Gençlik Buluşması"nda yaptığı konuşmada, stadyumlarda "Arena" ifadesine karşı olduğunu ifade ederek "Arena değil, burası stadyum. Arenalara karşıyım. Arenalarda neler yaptıklarını geçmişte biliyorsunuz değil mi? İnsanları kimlere parçalatırlardı malum. Biz arenalara karşıyız ve Bakana da talimatı verdim, arena isimlerini stadyumlardan kaldıracağız. Ne demek arena? Bizim dilimizde böyle bir şey yok. Açın arena kavramına, manası, anlamı nedir ona bakın. Öyleyse böyle bir şey olamaz” demesinin ardından “arena seferberliği” başladı

“Partili Cumhurbaşkanı”nın sözlerinin ardından ilk olarak Galatasaray Spor Kulübü kolları sıvadı. Galatasaray’ın Türk Telekom Arena Standyumu’nun adı Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Stadyumu olarak değiştirildi.

Latince stadium "koşu sahası" sözcüğünden evrilen ve Fransızca stade "spor sahası" sözcüğünden türetilen stadyum sözcüğünün neden bizim dilimiz olarak kabul edildiği ise açıklanmadı! Öte yandan sözcüğün mecazi anlamının mı (siyasal çatışmaların yaşandığı yer) esas rahatsız edici olduğu merak konusu.

CHP Ankara Milletvekili – TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkan Vekili