Gazi Mahallesi: Sokakların yarısı polis yarısı çete

Gazi Mahallesi’nde çete savaşlarında çocuklar, gençler öldürülüyor. Her yeri saran Mobese kameralarına rağmen failler bulunamıyor. Yoksulluk ve işsizlik yüzünden çocuk yaştakilerin bile üye olduğu çeteler uyuşturucudan çek senet tahsilatına her alanda faaliyet gösteriyor. Yüz metrede bir tomalı, akrepli polislerin bulunduğu sokaklarda çetelerin cirit atmasının tek nedeni olduğu konusunda tüm mahalle hemfikir: Çeteler korunuyor.

Abone ol

İSTANBUL - Bundan bir ay kadar önce, İstanbul Sultangazi Mahallesi’nde bir kafede garson olarak çalışan 17 yaşındaki Anıl Polat, iş çıkışı çalıştığı yerin önünde, kimliği belirsiz iki grubun çatışması arasında kalarak ölmüştü. Aynı çatışmada yaralanan 17 yaşındaki Ulaş Bal ise 26 gün sonra öldü.

Benzer ölümler -özellikle son yıllarda- Gazi Mahallesi için yeni değil. Çoğu öldürülen gencin faili “bulunamıyor.” Yüz metrede bir toma, akrep ve polisin olduğu mahallede çetelerin cirit atması halkı tek bir iddiada birleştiriyor. Çetelerin bir şekilde korunduğu…

Konuya gelmeden… Mahalleye kök söktüren, Çağlayan Adliyesi önünde çatışacak kadar arkasına güvenen, yürüyüş yapan insanlara ateş edecek ve yine o yürüyüşte bir kişiyi öldürecek kadar ileri giden bir çete mensubunun belgeseli dahi yapılmış. Romantik bir anlatıyla mahallenin en has delikanlısı olarak…

Konuştuğum kimi insanlar rahat değildi. Kimi şeyleri habere alamadığımı da ekliyeyim.

‘SLOGAN AT, ÜÇ DAKİKA İÇİNDE GÖZALTINA ALINIRSIN’

İsmini vermek istemeyen bir mahalleliye "Çete derken ne kast ediliyor? Kim bunlar?" diye soruyorum. Çünkü tek bir çeteden bahsedilmiyor. “Tahsilat yapan, kaçak bahis oynatan, tabiri caizse ‘adam kaldıran’, haraç alan, buna benzer şeyleri yapan insanlar topluluğu.”

"Kaç yaşlarındalar? “

"15- 16 yaşlarında. 30’lu yaşlarında olanlar ayrı işler yapıyor.”

Mahallede bir mekânın önünde oturuyoruz. O esnalarda 10’a yakın çocuk geçiyor önümüzden. “Bak işte, bunlar” diyor. Hakikaten çocuklar…

4 kişiyiz. Sorduğum soruları es geçerek anlatılanları yazıyorum:

“Gazi, politik bir mahalle. Geçmişi var. Direngenliği var. Bu şeyler direngenliğini kırmak için devletin politikası gibi bir şey aslında. İstanbul’da birçok yerde göremediğiniz şeyi burada görürsünüz. Birçok yerde ruhsatsız içki satamıyorsun, burada ruhsat almana gerek yok. Uyuşturucu satışı için İstanbul’un merkezi gibi bir şey olmuş burası. Slogan at, üç dakika içinde gözaltına alınırsın ama öbür türlü silahlar konuşsun, önemli değil. Kavgayı geç. Haftanın 2-3 günü silahların bıçakların konuştuğu çatışma olur burada.”

‘SİGARANIN ÜZERİNE ÇİÇEK KONULUYOR AMA HER GÜN ÜÇ FARKLI SAATTE SİLAHLAR KONUŞUYOR’

OHAL, Gazi’nin üzerinden silindir gibi geçmiş. Tabir bu… Nasıl?

“Hiç bir devrimci yapı kalmadı. Çoğu tutuklandı. Eskiden mahallede hataları da olsa devrimciler vardı. Müdahale ediliyordu. Şu an bir boşluk var mahallede ve o boşluğu çeteler dolduruyor. Her 50 metrede polisin olduğunu bildiğimiz şu caddede çeteler çatışıyor, 17 yaşında çocuklar ölüyor ve polis bunları ‘göremiyor. Her yerde mobese kameraları var. Bulamamaları imkansız. Çağlayan Adliyesi’nin önünde bile çatışıyorlar ve rahatlıkla gezebiliyorlar. 2015’te Demokratik Haklar Federasyonu’nun yürüyüşü sırasında çeteler saldırdı. Bir insan öldürüldü.”

Mahalledeki duvarlar Türkiye solunun resmi olmayan tarihi gibi… Gazi hemen tüm sol örgütlerin olduğu bir mahalleydi. Şimdilerde pek öyle değil. Örgütlere dair olumsuz yorumları dinlediğimi de belirteyim. Güç savaşları, ideolojik çatışmalar, mahallede olan bitene müdahale amacıyla yapılan kimi sert tutumlar… Burası ayrı derya konu.

Bir diğer konuştuğum kişi “Polis sonradan geliyor” diyor. Dizilerin etkisi var mı peki?

“Tabii ki var. Hem televizyonda görüyor hem gerçek hayatta. Yaşları 13-16 arasında olan çeteler burada çatışıyor. Birbirlerine silah çekiyorlar. Uyardığınızda size silah doğrultabiliyorlar. Televizyonlarda içecek buğulanır, sigaranın üzerine çiçek konulur ama her gün iki üç farklı saatte televizyon dizilerinde silahlar konuşur. Silahların ağzından çıkan alevler görünür, o buğulanmaz.”

Sohbet esnasında adını çoğumuzun bildiği bir mafya liderinin de mahallede bağlantıları olduğu söyleniyor: “Sadece bu mahallenin gençleri bu kadar şey yapamaz. 16 yaşında çocuğun altında araba var mesela. Çalışmıyorlar ama bunlar nereden para kazanıyor?”

Ümit Doğan: İş para kazanmaya geldiğinde sağı solu kalmıyor bu işin.

Gazi Mahallesi muhtarı Ümit Doğan, 1979’dan beri mahallede yaşıyor. Gelinen noktayı şöyle anlatıyor: “Son 5-6 yıl içerisinde çeteleşmenin içerisine düştüler. Kolay para kazanmayı tercih ettiler. Bu işlerin sonunda ya cezaevine düşersiniz veyahut da ölürsünüz. Şu anki tabloda bu olayların duracağını düşünmüyorum. İş para kazanmaya geldiği zaman sağı solu kalmıyor bu işin.”

‘OĞLUM ÖLDÜRÜLDÜ, ZANLI YOK, HİÇ BİR ŞEY YOK’

“Bireysel Silahlanmaya Hayır Platformu” Başkanı Bülent Çavuş’un 17 yaşındaki oğlu Ahmet Emre Çavuş, 2015 yılında Gazi Mahallesi’nde yolda yürürken ensesine bir kurşunun isabet etmesi sonucu öldürüldü. “Burada doğduk, burada evlendik, burada iki çocuğumuz oldu ama 2015 yılında devlet kaydında nereden geldiği belli olmayan, bizim çabamızla ise nereden geldiği belli olan bir mermi ile oğlum vuruldu. Oğlum 2 yıl 11 gün yaşam mücadelesi verdi.”

44 yıldır mahallede yaşayan Çavuş oğlu öldürüldükten sonra diğer çocuğunu düşündüğü için mahalleden taşınma kararı almış. Bu karar münferit değil. Konuştuğum kişiler mahalleden aynı sebeplerle ayrılan birçok ailenin olduğu söyledi.

Bülent Çavuş, oğlu öldürülünce mahalleden taşınmış.

Çavuş, oğlunun ölümünden sonra eşiyle birlikte Bireysel Silahlanmaya Hayır Platformu'nu kurmuş. “Emre’yi öldürmekle suçlanan sanık yargılanmadı. Şu an 24 ayrı suçtan dolayı cezaevinde. Gençler birilerine ‘abi’ diyor. O abiden nasıl zarar geleceğini bilmiyor. Vuran da ölen de aynı kesim. Bunları insanlara anlatıyoruz ama belli bir yerde tıkanıyorsun. Karşındaki kimseyi tanımıyor. Ailesini tanımayan insan seni tanır mı?”

Çavuş da “Devlet olay bittikten sonra geliyor” diyor. “Mobese kayıtlarını alıyor. Yargı sürecini başlatıyor. Kimi fail meçhule gidiyor. İşte benim oğlum… Şu an yargı kayıtlarında faili meçhul görünüyor. Zanlı yok, hiçbir şey yok.”

‘GAZİ İÇİN BUNLARI KONUŞMAK ZORUMA GİDİYOR’

Gazi mahallesinden 20 yıl kadar muhtarlık yapan Nevzat Altun, şimdi CHP Sultangazi Belediye Meclis üyesi. Nevzat abi “eskilerden” diye tabir edilenlerden. Her dediğimi yazabilirsin diyor.

“Gazi mahallesi bedellerle kurulan bir mahalle. Anadolu’nun her türlü vilayetinden emekçi insanların, sosyalistlerin, devrimcilerin öncülüğünde yerleşilen bir mahalle. Küçük bir Anadolu burası. Son 20 yılda çok şey değişti. Gençler kolay para kazanma yöntemine başvuruyor. Elbette ki müsamaha eden devlet kurumları da var. Olaylardan tut, toplumsal ahlakın kabul etmediği işlere kadar devlet desteği kesinlikle vardır.”

Nevzat Altun: Bu mahallede Alevi, Sünni çatışması olmadı. Olmayacak da...

Nevzat abi, mahallenin çetelere teslim olduğu yönündeki algının zoruna gittiğini söylüyor. “Mahalle dejenerasyona uğradı. Yüzlerce bedel ödenen bir mahallede bunlardan bahsetmek bana zulüm gibi geliyor.”

“Kim mücadele ediyor? Kim devletle, polisle işbirliği ediyor ya da kim kimin adamıdır karışmış durumda. Sol, sosyalist insanlar birbirine cephe olsun mantığı da var. Aileler de bu zemine yatkın. Benim oğlum siyaset yapmasın, sol grupların yanında durmasın, ne yaparsa yapsın. Sol, halk adına bir şey veriyor mu? Bu da tartışma konusu. İnsanlar devlete güvenmek zorunda. Nasıl güvenecek bu şartlar içinde? Polis teşkilatının halkla bir teması yok. Evlere gireni çıkanı kontrol ediyorsun sokakta vurulan adamı kimin vurduğunu bilmiyorsun. Her yerde mobese kameraları. Son 15 yılda 150’ye yakın gencimiz öldürüldü.”

“Gazi olaylarında da burada muhtardım. Devrimcileri de gördüm, polisi de gördüm, uygulamaları da gördüm. Bir sokakta bir eylem varsa polis 15 sokağa birden su sıkarak, gaz sıkarak terörize ediyor. Bu bilerek, isteyerek alanı genişletmektir. Yıllarca burada bu yapıldı. Son 2 yıldır biraz rahat. Savaş gibiydi. Kim kimi vuruyor? Niye vuruyor? Polis niye gaz atıyor? Bunları anlamaya çalışmakla geçti ömrümüz. Sonunda FETÖ’ye bağladılar.”

“Münferit olarak daha bir sokakta Alevi, Sünni kavgasını görmedim” diyor Altun. “Bu mahallede Alevi, Sünni çatışması olmadı. Olmayacak da… Politika organize bir şekilde devam ediyor. Burada gruplar da buna çanak tutuyor. Devlet de zaten bunu istiyor. İstanbul’da 960 mahalle var, buna benzer 5-6 mahalle var. Tesadüf mü? ”

‘HEPİMİZ SÜRECİN BURAYA GELMESİNE SEBEBİYET VERDİK’

Gazi Eğitim ve Kültür Vakfı, Gazi Cemevi başkanı Hıdır Karataş, mahalleyi “ekonomik paylaşımda en az alan kesim” diye anlatıyor. “Biraz da bundan kaynaklı. Demokratik talepten kaynaklı siyasal örgütlenmelerin de çok daha fazla olduğu bir mahalle.”

Hıdır Karataş: Hepimiz sürecin buraya gelmesine sebebiyet verdik.

Gelinen noktayı şöyle anlatıyor. “Toplumsal dayanışmasının zayıflaması 1980 darbesiyle başladı. Daha apolitik, daha konjonktürel yaşam alanları genişlemeye başladı. Hepimiz sürecin buraya gelmesine sebebiyet verdik. Sadece çocuklara mal edemeyiz. Demokratik kitle örgütlerinden, sivil toplum örgütlerine, inanç kurumlarına kadar sorumluyuz. Devlet diyoruz. Devlet dediğin bir mekanizmadır. Sen, ben, hepimiziz. Alternatif gösteremedik. Ekonomik tetiklenmeyle beraber gençler kısa sürede para kazanma yollarına başvurmaya başladı.”

Karataş, “Gazi Cemevi olarak, sadece cenazenin kaldırıldığı, ibadetin yapıldığı bir yer değiliz. İki günde oluşmadı bu meseleler. Çözümlerini de iki günde bulamazsınız. Bu sıkıntılardan kaynaklı ev ziyaretleri yapıyoruz” sözleriyle çözüm arayışlarını anlatıyor.

Kentsel dönüşüm kimi mahallere kepçeyle girdi. Kısa sürede mahalleler boşaltıldı. Manzaralı, şehrin merkezine yakın rant sağlayacak olan kimi muhitler ise suç bölgeleri ilan edildi. Oraları için ağır ağır çalışıldı. Nihayetinde başarıldı.

Sol jargonda “kurtarılmış bölgeler” diye adlandırılan Gazi, Gültepe gibi mahalleler için ise ayrı bir parantez açıldı. İddialara göre çetelere el veriliyor. Aslında bu da kentsel dönüşüm yöntemlerinden biri. “Marjinal mahalleler” ufak dokunuşlarla uysal topluma entegre ediliyor.