Gayrı resmi sinema yolculuğu, üstelik resimli!

Gayri Resmi ve Resimli Dünya Sineması Sözlüğün okur karşısında. Fırat Yücel ve Senem Aytaç'la hazırlık sürecini konuştuk.

Abone ol

DUVAR - Altyazı dergisi, 2015 yılında yüzlerce maddeden oluşan ve onlarca yazarın desteğiyle oluşturulan “Gayrı Resmi ve Resimli Türkiye Sinema Sözlüğü”nü çıkarmıştı. Sözlük, sinemaseverler tarafından büyük ilgi gördü. Altyazı ekibi aradan üç yıl geçtikten sonra şimdi de “Gayri Resmi ve Resimli Dünya Sineması Sözlüğü” ile karşımızda. Sözlük editörleri Senem Aytaç ve Fırat Yücel, çalışmanın kat ettiği mesafeleri, sözlüğün içerine dair ipuçlarını ve Altyazı’nın son durumunu anlattı.

Senem Aytaç

2015’te yayımladığınız “Gayrı Resmi ve Resimli Türkiye Sinema Sözlüğü”nün ardından bir süre önce de “Gayri Resmi ve Resimli Dünya Sinema Sözlüğü” yayımlandı. Sinema alanında ‘gayrı resmi’ bir literatür yaratma fikri hangi ihtiyaçtan doğdu?

Fırat Yücel: Türkiye Sinema Sözlüğü’nü yaparken şunu bir kez daha idrak etmiştik: Esasında ortada tam olarak resmi bir Türkiye sinema tarihi olduğu da söylenemez, sadece ortaya atılmış bazı resmi tezler var. Ki onların bir kısmı da esasında geçerlilik kazanmış tezler değil: Mesela “sinema tarihimizin ilk filmi Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı’dır” denmekte ama ortada filmin kendisi yok. Dolayısıyla bir resmî tarihten çok resmî ideoloji temayüllerinden, gayrimüslimlerin kimliksizleştirilmesinden, erkek egemen piyasanın dilinin kendini üretmesinden vs. bahsedebiliriz. Dolayısıyla, gayri resmî bir literatür yaratma arzusu kuşkusuz ki görünür olmayanı görünür kılmaya yönelik politik bir tavırdır, ama Türkiye söz konusu olduğunda bu aynı zamanda eşyanın tabiatıyla da ilgili. Bir ihtiyaç olduğu kadar zorunlu bir durum da. Yazılıdan çok sözlü tarihinin baskın oluşuyla, filmlerin birçoğunun ortada olmayışıyla (ya da izlenememesiyle, kötü kopyalarla vs.) ilgili bir durum.

Dünya Sinema Sözlüğü’ne gelince... Sahaflarda çıkarılmış, şehir efsaneleriyle dolu Türkiye sinema tarihinden dünyaya açılmak hiç kolay olmadı kuşkusuz. Birinci el deneyimlerdense, yazılı materyale çok daha bağlı kalmak zorunda kaldık haliyle. Ama aslında bir yandan da, Türkiye’deki kültür coğrafyasının dünya sinema tarihiyle ilişkilenen birçok anı, deneyim ve anekdot taşıdığını; bunları ortaya çıkarmanın da bir ihtiyaç olduğunu gördük. Örneğin, Galatasaray’daki Sponeck Birahanesi’nin tabelasındaki sinema tarihini hiçe sayan yazım hatasını kaç kişi bilir? Ya da Jak Şalom’un Fransız Sinematek’i hikayelerini? Kısacası, buradan dünyaya bakmak da bir ihtiyaç.

“Gayri Resmi ve Resimli Dünya Sinema Sözlüğü”nü dünya sinema tarihine dair diğer kaynaklardan ayıran temel özelliği nedir?

Senem Aytaç: Hâlihazırda tek sesli ve bütünlüklü bir tarih anlayışındansa, daha parçalı ve farklı seslerden, perspektiflerden kurulan çoklu tarih anlatılarının hâkim olduğu bir zamanda, bu sözlüğü yapmak da daha meşruydu elbette. Bu sözlüğün farkı, sinema tarihi kitaplarında kolayca bulamayacağınız, belki ancak satır aralarında geçen maddelerden meydana geliyor olması. Yakın zamanda daha da verimli hâle gelmiş olan erken dönem sinema araştırmalarından çıkmış yeni bulgular da var; yazarların kendi yorumlarıyla yazdıkları kişisel maddeler de. Bir yandan da sinema tarihi kitaplarında da olan, tarihsel kırılma yaratmış, o yüzden de altını özellikle çizmek istediğimiz maddeler de var.

Sözlük maddeleri nasıl oluşturuldu, hangi maddeyi kimin yazacağına nasıl karar verildi?

Senem Aytaç: Hem yıllardır Altyazı Dergisi’ne emek veren hem de Türkiye Sinema Sözlüğü’ne de katkı sunmuş olan bir sürü meslektaşımız, yazarımız vardı zaten etrafımızda; bir yazar havuzu oluşturarak öncelikle onlardan gelen önerileri topladık. Daha sonra ise gelen önerileri değerlendirirken kendimiz de maddeler ekledik. Sonra da genel madde önerilerine bakıp eksik kaldığını düşündüğümüz kimi yerlere ek öneriler getirmeye gayret gösterdik. Karşılıklı fikir alışverişleriyle ilerleyen, hakiki bir kolektif çabanın ürünü oldu. Elli kadar yazarın elinden çıkma yaklaşık iki yüz elli madde yer alıyor sözlükte. Geçtiğimiz yaz ilk mail’imizi atmıştık, yazarlarla iletişim süreci, maddelerin yazılması, hazırlanması aylar sürdü. Basım tarihini aslında daha erken planlamıştık fakat derginin içinde bulunduğu ekonomik zorluklar sebebiyle baskıyı biraz ileri bir tarihe atmamız gerekti.

Fırat Yücel

Sözlükteki dikkat çeken maddelerden birkaç örnek verebilir misininiz?

Senem Aytaç: Bazı kendiliğinden ortaya çıkan bağlar var. Örneğin, Esfir Shub, Lilya Brik, Yelizaveta Svilova gibi Sovyet kadın montajcılarının ayrı ayrı maddeleri var. Bu maddeler ‘Öncü Kadın Sinemacılar’ isimli bir projenin maddesiyle de konuşuyor mesela; bu proje erken dönemde aktif olan ama adı tarihten silinmiş kadın sinemacılara itibarlarını geri kazandırmayı amaçlıyor. ‘Montaj’ adında, söz konusu kavramı derinlikli bir perspektiften ele alan bir madde de var; ‘Dikiş Makinesi’ isimli ve montaj ile dikiş arasındaki ilişkiye bakan bir madde de…

Bu sözlük neden her sinemaseverin kitaplığında yer almalı sizce?

Fırat Yücel: Sinemaseverlerin doğru olarak kabul ettikleri bilgileri sorgulamaya başlamaları çok önemli. Bu sözlük akademik bir kaynak değil belki, ama sinema tarihinin koridorlarına birçok soru işareti bırakıyor. Bu işaretleri takip etmek, birbirine bağlamak, yeni bağlar kurmak hem okuma zevki uyandıracaktır hem de yeni anlatılar oluşmasına yönelik ufak da olsa bir katkı sağlayacaktır diye düşünüyoruz.

Senem Aytaç: Bir de eğlenceli bir okuma da olduğundan, belki genel olarak tarihe, tarih okumalarına karşı olan ilgiyi de arttırır.

Boğaziçi Üniversitesi’nin desteğini çekmesinin ardından Altyazı dergisi zor bir sürece girdi. Şu anda durum nasıl?

Fırat Yücel: En büyük sorun Türkiye’de kağıt üretilmemesi ve dolayısıyla kağıt masrafının sürekli artması. Belimizi doğrulttuk bir ölçüde ama düzlüğe çıktığımızı söyleyemeyiz. Sınırlı bir iş gücümüz var. Bu, dijital alana açılmamızın önünde de bir engel, zira hem matbu hem dijitali taşıyacak bir ekibe sahip değiliz ve matbuyu bırakmamız söz konusu olamaz. Yeni bir denklem bulmamız gerekiyor kesinlikle, fikir ve önerilere açığız.

Senem Aytaç: Fırat, kâğıt dedi, ben de dağıtımı ekleyeyim bu sorunlara. Bir de durduğumuz yerde maliyetlerimiz sürekli artıyor, tam toparlandık derken döviz kurlarındaki artış bizi olduğumuz noktaya geri savuruyor mesela. Reklam gelirlerinde de bir durulma var. O yüzden daha yaratıcı çözümler bulmamız gerekiyor, belli ki bizi zorlu günler bekliyor.

.

Derginin ayakta kalması ve uzun soluklu olabilmesi için sinemaseverler ve okurların yapabileceği neler var?

Fırat Yücel: Ben kendi adıma, izleyiciye “bağımsız filmleri izleyin, sahipsiz bırakmayın” ya da okura “bağımsız dergileri satın alın” demeyi çok doğru bulmuyorum. Kimse bunu dedik diye filme gitmez ya da dergiyi almaz. Kültür, bu tür hatırlatmalarla genişleyen bir şey değil, bizzat hayatın kendisiyle genişleyen bir şey. Mesela, birkaç öğrencinin bir araya gelip bir sinema fanzini daha çıkarmasının, kendi fikirlerini kağıda dökmelerinin katkısının çok daha büyük olduğunu düşünüyorum ya da birkaç kişinin bağımsız bir mekânda film gösterimleri yapmaya başlamasının, bir sinema kulübü kurmalarının... Kültür hayatı bu şekilde canlanır, tartışarak, çelişerek, üreterek, daha fazla tartışarak, daha fazla çelişerek. Şunu korumalıyız, bunu korumalıyız, diyerek olmuyor. İnsanlar ürettikçe, kendi hayata bakışlarıyla, kendi politik tavırlarıyla ürettikçe, paylaştıkça, iletişime geçtikçe kültür hayatı canlanır. Bence önemli olan bu hareketliliği oluşturmak, otosansüre ve itibarsızlaşma duygusuna geçit vermemek. Okurun aynı zamanda fikir üreticisi haline gelmesi; sokakta, sosyal medyada, salonlarda, hangi mecrada olursa olsun fikir üretmesi, kendini geri çekmemesi, tartışmalara dahil olması ve harekete geçmesi Altyazı için en büyük destek olur.

“Gayri Resmi ve Resimli Dünya Sinema Sözlüğü” ne kadar süreyle raflarda kalacak?

Fırat Yücel: 23 Mayıs’ta bayilerde yerini almaya başladı, üç ay süresince bulunabilecek. Yani edinmek için yaz sonuna kadar vakit var. Sonrasında elimizde ne kadar kopya kalır, meçhul.

Yeni bir sözlük çalışması söz konusu mu ilerleyen dönemde?

Fırat Yücel: Şu an tezgâhımızda böyle bir fikir yok ama arada bir düşünüyoruz, çok daha küçük çaplı sözlükler yapabilir miyiz, diye. Mesela bir ara “suçlu zevkler” ansiklopedisi yapma fikrimiz vardı. Bu gibi basit ve oyuncaklı fikirlerden hareketle yeni sözlüklere açılmamız mümkün. Ama var olan sözlükleri farklı alanlara yaymak da istiyoruz aslında, imkânlar el verirse dijital alana açmak, videolarla, sesle desteklemek. Bu gibi genişlemeler başka inisiyatifler tarafından da yapılıyor aslında. Mesela İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden bir grup, Açık Radyo’da Türkiye Sinema Sözlüğü maddelerini seslendirdi. Dünya Sinema Sözlüğü’nün de bu gibi yaratıcı biçimlerde genişleyeceğini umuyoruz.

Senem Aytaç: Bir yandan özellikle Dünya Sinema Sözlüğü’nü İngilizceye çevirme arzumuz da var, mümkün olur mu henüz bilemesek de. Aylık dergi dışında, yeni yayınlar konusunda düşünmeye de elbette devam ediyoruz.